ABD'nin çöken 'Yeni Ortadoğu'su ve Direniş Eklseni

img
ABD'nin çöken 'Yeni Ortadoğu'su ve Direniş Eklseni YDH

Lübnan’da yayımlanan Daily Morning gazetesi yazarı Rami G. Khouri, Batı’nın çöken “Yeni Ortadoğu” projesi sonrasında “Direniş ekseni” olarak nitelenen bölgesel oyuncularla kurulması beklenen yeni ilişki biçiminin niteliği üzerinde değerlendirmelerde bulunuyor.




YDH- Lübnan’da yayımlanan Daily Morning gazetesi yazarı Rami G. Khouri, Batı’nın çöken “Yeni Ortadoğu” projesi sonrasında “Direniş ekseni” olarak nitelenen bölgesel oyuncularla kurulması beklenen yeni ilişki biçiminin niteliği üzerinde değerlendirmelerde bulunuyor.

Ortadoğu’da son günlerde yoğun bir diplomasi hareketliliği yaşanıyor. Bu diplomatik hareketlilikle birlikte Ortadoğu’da etkin bazı oyuncularla kurulacak ilişkinin niteliği tartışılıyor.

En temel sorun ise Suriye, İran, Hamas ve Hizbullah gibi oyuncularla nasıl ilişki kurulacağı yönündeki soru olarak gündemde.

Bu dört önemli oyuncu temelde, bölgedeki Amerika-İsrail isteklerine karşı durması ve bazı muhafazakâr Arap yönetimlerine muhalif tavır takınması üzerinden tanımlanıyor.

Bu dört oyuncu Amerika ve İsrail bakış açısına göre tehlikeli oyun bozucu ve bu nedenle de bu oyunculara karşı güç ve tehdit yoluyla mukabele edilmeli; ancak buna rağmen bu oyuncular varlıklarını muhafaza etmekle birlikte bölgede eksen oluşturarak güçlerini artırmayı da becerebiliyor.

Bu nedenle en nihayetinde bölgede iş yapabilmek için bu ülkelerle ilişki kurulması zorunluluğu gibi bir hal ortaya çıkıyor.

Geçtiğimiz birkaç yılı içinde Amerika ve Avrupa’nın bu oyunculara karşı ilişki kurma ve dışa itme şeklinde farklı tezahürler içeren bir takım diplomatik teşebbüsleri oldu. Ancak Amerika, Avrupa Birliği ve BM Güvenlik Konseyi gibi uluslararası oyuncuların baskı ve tehdit yöntemi ile bu dört oyuncuya yaklaşımı pek başarılı neticeler vermedi.

Bu dört oyuncuyu kendi istedikleri gibi hareket etmeye mecbur bırakmak yönündeki amaçları gerçekleşmedi. Hatta belki de tek neticesi Hamas ve Hizbullah’ın muhtemel bir savaşa karşı daha dikkatli ve daha hazırlıklı olması durumu oldu.

Geçtiğimiz senelerde yaşanan birçok gelişme bir kez daha Ortadoğu’daki bu belirtilen oyunculara karşı tehdit ve yaptırım şeklinde tavır takınmanın başarı getirmeyeceğini göstermiştir. Bu nedenle bu yaklaşımın değiştirilmesi gereği kendini açıkça gösterirken Suriye örneğinde en açık ifadesini bulmuştur.

Suriye’nin bölgedeki önemi uzun süre göz ardı edildikten sonra son zamanlarda bölge için ne kadar önemli olduğu yönünde uzun tartışmalar yapıldı. Bunun yanında Suriye bölgedeki Amerikan karşıtı eksenin diğer üyelerinden de ayrışan bir devlet olarak karşımıza çıkıyor.

Son zamanlarda Amerika Birleşik Devletlerinin Şam’a elçisini yeniden göndermesi, Suriye Hava yollarına bazı yedek parçaların satılmasını onaylaması ilgi çekici gelişmeler olarak gözlemlenmekte.

Bunun yanında Fransa’nın Fransa Başbakanı liderliğinde üst düzey diplomatları ve iş adamlarını Suriye’ye göndermesi önemli gelişmeler arasında sayılabilir.

Ayrıca yeniden şekillenen Suriye-Lübnan ilişkileri de Suriye’nin dışa açılımı için önemli bir gösterge… Özellikle geçtiğimiz pazar günü, bir suikastla öldürülen eski Lübnan Başbakanı Refik Hariri’nin ölüm yıl dönümü merasimlerinde yapılan konuşmalar, Suriye’nin Lübnan ile yakın ve normal bir ilişki kurmaya başladığının açık bir göstergesi olarak görülebilir.

Bütün bu belirttiğimiz gelişmeler ve daha başkaları Suriye’nin artık bölgede dışlanmış bir ülke olmaktan çıkarak eksen bir ülke olmaya doğru yürüdüğünü gösteriyor.

Ancak bütün bunlar doğru olmakla birlikte Suriye’nin dış politika açısından hedeflerine tam olarak ulaşması tam olarak mümkün gözükmüyor. Suriye’nin dış politika açısından hedefleri arasında; İsrail ile ilişkileri normalleştirme, Batılı ülkelerle arayı düzeltme, Arap ülkelerinin Suriye-İran birlikteliğine dair endişelerini giderme ve Refik Hariri suikastında parmağı olduğuna dair şüpheleri giderme, zikredilebilir.

Tam bu noktada beliren temel soru acaba Suriye ile ilişkiye mi geçilecek yoksa baskı yolu kullanılarak Suriye dışlanacak mı?

Amerika’da, İsrail’deki aşarı sağ ile ilişkili, birçok şeyi dikkate almadan düşünen bazı düşünce kuruluşları, Suriye’yi dışlayarak ve baskı uygulayarak Suriye’nin istenilen şeyleri yerine getirmesine imkân verecek bir durum ortaya çıkarılabileceğini düşünüyor.

Obama yönetiminin ise olaylara daha mantıklı yaklaştığını görüyoruz; zira önemli konuların karşılıklı olarak müzakere edilebilmesi için Şam’a büyükelçinin yeniden gönderilmesi önemli bir gösterge.

Zira Obama yönetimi, sahada zorbalık yaparak topu alıp da gol atan, bunu kabullenmeyenleri ise saha dışına atan bir müsabaka mantığını kabullenmediğini gösteriyor.

Biz bu meselenin üzerinde duruyoruz; çünkü bu dört oyuncunun dışlanması veya bunlarla müzakere edilmesi meselesi bu oyuncuların üzerine bindirilmiş bir yük olarak algılandı.

Mesele Arapların ve İranlıların uyması gereken kurallara uyması meselesi değil aslında. (ki İsrail bu kuralların hiçbirine uymakla yükümlü olarak görülmüyor) Bütün bölge, yaşananların bölgedeki Amerika-İsrail çıkarlarını korumak için yaşanan bir tiyatro olduğu kanısında.

Hal böyle olunca Batılılar bölgedeki dört oyuncunun siyasetlerini değiştirmek için, bu ülkelerin halledilmesi gereken temel meselelerini dikkate almadan baskı yöntemine başvururlarsa başarısız olurlar. Bu nedenle bölgede başarı elde etmek istiyorlarsa bölgedeki bu oyuncular için olağan diplomatik araçlara başvurarak müzakere yolunu seçmelidirler.

 

Çeviri: YDH

http://www.dailystar.com.lb/article.asp?edition_id=10&categ_id=5&article_id=111937