• 01/01/70 - 02:00
  • Yazar: Admin
  • Bu sayfayı yazdır img
    YDH

    YDH- İran’ın Kürt meselesi uzmanlarından Muhammed Hadifer, Kurdpress için yazdığı makalede Kuzey Irak’taki Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde yaşanan son gelişmeleri ve Bölgesel Yönetimin Başkanı Mesud Barzani’nin konuyla ilgili tutumunu analiz ediyor.




    YDH- İran’ın Kürt meselesi uzmanlarından Muhammed Hadifer, Kurdpress için yazdığı makalede Kuzey Irak’taki Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde yaşanan son gelişmeleri ve Bölgesel Yönetimin Başkanı Mesud Barzani’nin konuyla ilgili tutumunu analiz ediyor.

     

    Irak’ın Kürdistan Bölgesi, iki aydan beri geniş çaplı sokak gösterilerine ve Bölgesel Yönetim ile muhalif siyasi partilerin gerilimlerine sahne oluyor.

     

    Muhalifler, siyasi, fikri ve örgütsel açıdan dikkate değer farklılıklara sahip olmakla birlikte onların taleplerinin büyük bir kısmının ortak ve partisel olduğunu söylemek mümkün. Öte yandan Kürdistan Bölgesel Yönetimi de Kürdistan Demokrat Parti (KDP) ve Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) gibi iki büyük parti ile birçok küçük partiden oluşmaktadır. Bölgesel Yönetim’in başbakanlığı KYB’de (Berhem Salih) olmasına rağmen Bölgesel Yönetimin Başkanı olarak Mesud Barzani’nin liderliğindeki KDP, Bölgesel Yönetim’in asli temsilcisi ve sözcüsü olarak görülmektedir.

     

    Binaenaleyh bölgede son iki aydır yaşanan gelişmeler dikkate alındığında şu an Bölgesel Yönetim, Sayın Mesud Barzani ekseninde özellikle muhalif siyasi partilerle (Değişim Hareketi, Cemaat-i İslami ve İttihad-ı İslami) ve Süleymaniye kentinin Özgürlük Meydanı’ndaki göstericilerin Geçici Kurulu ile bir hesaplaşma içerisindedir.

     

    Bazıları, bugün Irak Kürdistan’ındaki siyasi ve toplumsal gerginliğin başlangıç noktasını Süleymaniye’de 17 Şubat’ta gerçekleşen şiddet olayları olarak görmektedir. Ancak bölgedeki siyasi uzmanlar, Değişim Hareketi’nin hükümetin ve parlamentonun feshedilmesi talebiyle yayımladığı 29 Ocak bildirisinin son yaşanan gerginliğin başlangıç noktası olduğunu ifade ediyorlar.

     

    Mesud Barzani, Bölgesel Yönetim’in sembolü ve asli yetkilisi olarak 29 Ocak’tan bugüne kadar bir genel konuşma, iki basın demeci, üç mesaj, üç bildiri ve iç ve dış siyasi grupların temsilcileriyle yaptığı 12 toplantı ile Kürdistan Bölgesi’nde son yaşanan olaylarla ilgili görüşlerini açıkladı. Bir başka ifadeyle Barzani, ortalama olarak her dört günde bir tavrını ortaya koyarak son yaşanan olaylara ilişkin tutum açıklayan en faal Kürt lider oldu. Yani Mesud Barzani’nin, Kürdistan Bölgesi Başkanı ve bölgenin sembolü konumuyla son yaşanan olaylar konusundaki tutumunun ve faaliyetlerinin incelenmesi son derece önem taşımaktadır.

     

    A- Şu anki Bölgesel Yönetim

    Sayın Mesud Barzani, KDP ve KYB’nin 2009 seçimlerinden galip çıktığını ve halkın bu iki partiye güven duyduğunu vurgulamakta (8), bugünkü Bölgesel Yönetimi 2009 yılındaki serbest ve sağlıklı seçimlerde halkın çoğunluğunun oyuyla ortaya çıkmış yasal bir yönetim olarak görmekte (12) ve yönetimdeki her türlü değişimin seçim sandıkları yoluyla olması gerektiğine inanmaktadır. (1)

     

    B) Yolsuzlukların itirafı

    Bölgesel Yönetim Başkanı, halkın sorunlarını ve yoksulluğunu (6) yolsuzlukların varlığını (2) itiraf etmekte ve 10 yıldan bu yana yolsuzluklarla mücadeleden söz ettiğini iddia etmektedir.(6) O, ayrıca tüm samimiyetiyle yolsuzluklara karşı olduğunu ve 2011 yılını yolsuzlukların ortadan kaldırıldığı yıl olarak ilan ettiğini söylemektedir. (2) O, Kürdistan Bölgesel yönetimindeki iki başlılığın sürmesinden endişe ettiğini belirtmekte ve ancak bu sorunun çözümü için zamana ihtiyaç olduğunu ifade etmektedir. (9) ve 2011 yılını bölgedeki idarenin birleştirilmesi yılı olarak isimlendirmektedir. (2)

     

    C) Halkın tepkisel gösterileri

    Sayın Mesud Barzani, Süleymaniye’de 17 Şubat’ta gerçekleşen ve KDP Bürosunun güvenlik görevlileriyle göstericiler arasında çıkan çatışmalar sonucu birçok kişinin ölmesi ve yaralanmasıyla sonuçlanan olaylarla ilgili olarak Avrupa’dan yayılmadığı mesajda bu olayları, Kürdistan halkının düşmanlarının komplosu olarak değerlendirdi. (4) Ancak birkaç gün sonra Avrupa’dan dönmesinin ardından Erbil Havaalanında: “Burada olmadığım dönemde birkaç gösteri düzenlendi. Halkın birtakım itirazlarının olduğunu biliyorum. Bu itirazlarında da haklılar, bunu anlıyorum, halkın isteklerinin aksine hareket edilemez” (6) dedi. O ayrıca gösteri düzenlemenin halkın hakkı olduğunu ve hiç kimsenin bu gösterileri engellemeye hakkının olmadığını belirterek “halkın, yasal talepleri olduğunu kabul ediyoruz” dedi (8) ancak halktan bu taleplerini şiddete başvurarak dile getirmekten sakınmasını istedi. (7)

     

    Kürdistan Bölgesi Başkanı, bölgedeki birçok siyasi gözlemcinin ve uzmanın aksine Kürdistan’daki gösterilerle diğer Arap ülkelerinde yaşanan gösteriler arasında benzerlik bulunmadığını vurguladı. (6 ve 12)

     

    D) Halkın ve partilerin taleplerinin farklılığı

    Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı, Kürdistan’da eksikliklerin ve yolsuzlukların bulunduğunu kabul ettikten sonra gösteri düzenleyerek taleplerini dile getirmenin halkın hakkı olduğunu belirterek halkın talepleriyle siyasi partilerin taleplerinin birbirinden farklı olduğunu ortaya koymaya çalıştı.

    Sayın Mesud Barzani, halkın taleplerini yasal görerek bunları kabul etti. (8) ve hükümetin, halkın bu taleplerine cevap vermesi gerektiğini söyledi. (12) Buna karşın bazı siyasi partileri, halkın taleplerini istismar ederek halkın gösterilerinin yarattığı dalgaya binerek (8)kendi hedeflerini ve politikalarını dayatmaya çalışmakla suçladı ve hükümetten hiçbir şekilde partilere bu konuda boyun eğmemesini istedi. (12)

     

    E) Muhalif partilerin son gelişmelerdeki rolü

    Sayın Mesud Barzani, bugün halkın taleplerini söz konusu eden muhalif partilere yönelik özel bir bakış açısına sahip bulunuyor. O, son yaşanan olayların başladığı sırada şöyle demişti: “Bazıları, son günlerde yaşanan üzüntü verici olayları kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaya çalışıyor. Bugün Bölge’de düzen süreç sorumsuzca ve şiddet yoluyla darmadağın edilemez ve güç kullanarak kenti hedeflerini dayatmak olmaz. Şu anki şartları değiştirmek, Bölge’de kaosa neden olur ve kendi kararlarını bölgedeki çoğunluğa dayatan bir diktatörlüğün oluşmasına sebep olur. O halde hepimizin radikal bir azınlığa karşı tek bir ses oluşturmamız gerekir.” (5)

     

    Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı muhalif partileri “halkın taleplerini istismar etmekle” (6), “yükselen dalgaya binmekle” (8) “kendilerini halka dayatmaya çalışan iktidar düşkünleri” (12) olmakla suçladı. Daha sonra da “muhalif partileri yanlış hesap yaparak Kürdistan’da tuhaf bir kültür yaymakla eleştirdi” (12)

     

    F) Bölge’de reform

    Sayın Mesud Barzani, son yaşanan olayların ardından defalarca reform yapmanın gerekliliğinden söz etti. Hatta 2011 yılını Kürdistan’da reform ve yolsuzluklarla mücadele yılı ilan etti. (2)

     

    O, Avrupa’ya gitmeden önce partilerle yaptığı görüşmede (9 Şubat 2011) şöyle dedi: “Onlara Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne bağlı kurumlardaki yolsuzlukları ve sorunları açık ve belgeli olarak Bölgesel yönetim başkanlığına göndermelerini istedim. Ayrıca onlardan reform konusundaki programlarını, hükümetin ve parlamentonun uygulamasını sağlamak üzere sunmalarını talep ettim. Ancak maalesef reform planı hazırlamak yerine yaşanan olayları şiddete dönüştürme yönünde program yaptılar.(8) Yaşanan olaylar, bu anlaşmaya aykırıydı.” (12)

     

    Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı, Avrupa’dan döndükten sonra şu vaatte bulundu: “Önümüzdeki günlerde tüm siyasi partilerin, hükümetin ve parlamentonun katılacağı geniş çaplı toplantılar yapacağız ve halkı razı edinceye kadar halkın ve Kürdistan’ın yararına olan her şeyi yapacağız.” (6) Muhalif partilerden de yolsuzluklarla mücadele, siyasi reform ve halkın taleplerine cevap konusunda konuşmalarını değil, adım atmalarını ve (8) nihayet 10.4.2011’de de reform planı sunmalarını istedi. (10)

     

    Sayın Mesud Barzani, Kürdistan’daki reformlarla ilgili olarak şunları söyledi: “Biz öncelikle reformlar için bakanlar kurulu toplantısını gerekli görüyoruz. Ben açıkça söylüyorum: Reform için hazırladığımız planı öncelikle kendimiz uygulayacağız ve reformların kişisel çıkarlar için kullanılmasına izin vermeyeceğiz. Hükümetin her türlü zaruretin ve reformun belirlendiği yer olması gerekir. Muhalif partiler, reformları kendilerinin baskısı sonucu yapılmış olarak görmemelidir. Biz baskıyla iş yapmayız ve kimsenin baskısını kabul etmeyiz.” (12) o, ayrıca hükümetin reform sürecinin devam edeceğini ve b irkaç ay içerisinde bu reformların neticelerinin görülmeye başlanacağını söyledi. (8)

     

    G) Kürdistan Bölge Başkanının halkın taleplerinin gerçekleşmesi yönündeki adımları

    1- 17 Şubat’ta Süleymaniye’de yaşanan olayların araştırılması, sorumlularının belirlenmesi ve cezalandırılması için hükümete talimat. (4)

     

    2- Parlamentodan milletvekillerinin sunduğu 17 yasa teklifinin uygulanmasının istenmesi. (7)

     

    3- Parlamento ve hükümetten yerel seçimlerin en kısa sürede yapılması için takvim belirlemelerinin istenmesi. (7)

     

    4- Parlamentodan erken genel seçimler için inceleme başlatmasının istenmesi (7)

     

    5- Seçim kurulu oluşturulmasıyla ilgili talimat. (9)

     

    6- 19 maddelik reform planının sunulması. (10)

     

    7- Kürdistan Bölgesi’nde yaşanan son olayların sorumlularının cezalandırılması için hükümete talimat. (11)

     

    H) Hükümetin muhaliflerle müzakereleri

    Sayın Mesud Barzani, bütün bu süre boyunca muhalif siyasi partilerle müzakere konusunda vurgulu açıklamalarda bulundu ve bu yönde adımlar attı. Barzani, Değişim Hareketi’nin meclisle hükümetin feshedilmesiyle ilgili açıklamasından (29 Ocak 2011) sonra 11 gün içerisinde Kürdistan Bölgesi’ndeki partilerle iki defa toplantı düzenledi ve reformlar ve bu reformlar konusunda yazılı programların sunulmasıyla ilgili onlarla görüş alışverişinde bulundu. [Elbette Değişim Hareketi bu toplantılara davet edilmedi. Söylendiğine göre Mesud Barzani, Değişim Hareketi’nin bu toplantıya davet edilmesi konusunda Değişim Hareketi’nin özür dilemesini şart koştu. Barzani, hatta siyasi parti liderleriyle yaptığı toplantıda ulusal güvenliğin aleyhine davranan her kişi veya grubun halkın önünde özür dilemesi gerektiğini söyledi. (2)]

     

    Süleymaniye’deki 17 Şubat olaylarından sonra da Barzani, tüm siyasi parti liderlerinden sakin ve barışçı müzakereler için hazır olduklarını açıklamalarını istedi. (5) Avrupa’dan döndükten sonra Erbil Havaalanında siyasi partilerin, hükümetin ve meclisin Kürdistan’daki mevcut durumla ilgili gerekli görülen şeylerin belirlenmesi ve hayata geçirilmesi için geniş kapsamlı toplantıların düzenleneceğini açıkladı. (6) Kürdistan Bölge Yönetimi Başkanı nihayet, bir bildiri yayımlayarak iktidar partilerinden (KDP ve KYB) muhalefetten (Değişim Hareketi, İttihad-ı İslami ve Cemaat-i İslami) mevcut duruma son verilmesi aşağıdaki hususlarda anlaşmaya varılması için müzakere ve diyalogu devam ettirmelerini istedi: (13)

    1- Muhaliflerin reform müzakerelerine katılması.

    2- Muhalefetin geniş tabanlı hükümete katılması.

    3- Erken seçimler için gerekli zeminlerin oluşturulması.

       

    Ayrıca Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı, Süleymaniye kentindeki din alimleriyle görüşmesinde şunları söyledi: “Benim 15 Nisan çağrım şu üç ilkeye dayanmaktadır: 1- Muhalefetin reformlara katılması, 2- Muhalefetin geniş tabanlı hükümete katılması, 3- Eğer bunlar olmazsa erken seçimlere gidilmesi.” (14) Bunlar, Barzani’nin daha önce Erbil’de halkın önünde söylediği ve muhalefeti davet ettiği ilkelerdi. (8)

     

    Öte yandan Sayın Mesud Barzani, Süleymaniye il meclisi üyeleriyle yaptığı görüşmede onlara Süleymaniye’nin Özgürlük Meydanı’ndaki göstericilerin taleplerini dinlemeleri için temsilci göndermeyi önerdiğini ve oraya temsilci gönderdiğini belirterek “Ama onlar bazı şartlar ileri sürdüler ve biz bunların yerine getirilemeyecek nitelikte olduğu sonucuna vardık.” (14) dediğini iddia ediyor. Ancak Özgürlük Meydani Geçici Kurulunun Sözcüsü bu hususta şunları söylüyor: “Parti’den (KDP) iki kişi görüşmelerde bulunmak üzere bizim yanımıza geldi. Ancak Bölgesel Yönetim Başkanlığından hiçbir yetkili, bizim bu toplantımıza katılmadı ve Bölgesel Yönetim Başkanlığından toplantı konusunda hiçbir resmi talepte bulunulmadı. (parlamento ve hükümetin bizimle yaptığı müzakerelerde) bizim tarafımızdan toplantılarla ilgili hiçbir şart ileri sürülmedi.

     

    I) Bölge Başkanlığının konumu

    Sayın Mesud Barzani, Bölgesel Yönetim Başkanlığı’nın konumuyla ilgili olarak şunları söylüyor: “Milleti bir arada tutmak, iç savaşın izlerini silmek, dünyadaki milletlerin konumunu yükseltmek, milletimizin geçmişten gelen hedeflerini hayata geçirmek için başkanlığı kabul ettim. Ben, mevki makam sevdalısı değilim. Peşmerge olmakla iftihar ediyorum ve hala sıradan bir peşmerge olarak milletimin hizmetindeyim.” (12) Hiçbir şekilde güç kullanarak kendisini halka dayatmadığını belirten Barzani, (6) kendisini muhalefetin de iktidarın da yaptığı her şeyden sorumlu gördüğünü ve bu sorumluluktan asla kaçmayacağını söyledi. (8) O, Kürdistan’da demokrasinin hayata geçirilmesindeki rolünden dolayı iftihar ettiğini ve ömür boyu başkanlığa da, tek parti yönetimine de ve değişmeyen meclise de dayalı olmayan bir düzen kurduğunu ifade etti. (7)

     

    İki dönemdir Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanlığı yaptığını (9) belirten Barzani, “Bölge’deki çoğunluk beni Kürdistan’ın ilerlemesinin önünde engel olarak görüyorsa, yarın parlamentoya istifamı sunarım” (12) dedi.

     

    Elbette Sayın Barzani, 24 Şubat’ta İtalyan EA61 haber ajansına verdiği demeçte “ben halkın seçtiği biriyim. Halkın yüzde 70’inin oyuyla Kürdistan Başkanlığına seçildim. Kürdistan halkından 50 bin kişi benim çekilmemi isterse, derhal istifa ederim” (3) demişti. Öte yandan Süleymaniye kenti İl Meclisi Başkanı Kave Abdullah, Sumertiyenews haber ajansına verdiği demeçte “Mesud Barzani Süleymaniye il meclisi ile yaptığı görüşmesinde üç ay içerisinde uygulamaya konacak bir siyasi reform planı sundu ve bu siyasi reform planının başarısız olması durumunda bölgesel yönetim başkanlığından istifa edeceğini söyledi” dedi. Binaenaleyh, Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı olarak Mesud Barzani’nin attığı önemli adımları şu şekilde sıralayabiliriz.

     

    A) Kabul edilenler

    1-Kürdistan Bölgesi’nde eksikliklerin, yolsuzlukların ve iki başlı yönetimin varlığı.

    2- Halkın tepkilerinin mevcudiyeti, bu halk tepkilerinin yasal ve haklı olduğu ve siyasi reformların gerekliliği.

    B) Siyasi partiler, parlamento ve hükümetin reformlar konusunda geniş çaplı görüşmelerde bulunması vaadi.

    C) Siyasi partilerle halkın taleplerinin birbirinden farklı olduğuna inanılması ve hükümete halkın taleplerini yerine getirmesi için talimat vermesi.

    D) Siyasi partilerin halkın taleplerini istismar etmekle, yükselen dalgaya binmek ve iktidar düşkünü olmakla suçlanması.

    E) Süleymaniye’nin Özgürlük Meydanı’ndaki göstericilerin temsilcileriyle müzakerelerde bulunmak üzere gayri resmi temsilci gönderilmesi.

    F) Süleymaniye’deki son olayların araştırılması, sorumlularının cezalandırılması ve seçim kurulu oluşturulması için talimat verilmesi.

    G) Parlamento ve hükümetten parlamentodaki 17 yasayı uygulamalarının istenmesi, yerel seçimler için takvim belirlenmesi ve erken genel seçimlerin gündeme alınması.

    H) Reformlar için 19 maddelik plan önerilmesi.

    I) İktidar ve muhalefet partilerinin müzakere ve diyalog için davet edilmesi.

    İ) Bazı tutumlara bağlı olarak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanlığından istifa etmeye hazır olduğunun ilan edilmesi.

     

    Elbette bu tutumlar ve adımlar konusunda bazı hususlar dikkat çekmektedir. Örneğin;

    1- Süleymaniye’de 17 Şubat’ta yapılan gösterilerin komplo olarak nitelenmesi (4) ve halkın gösterilerinin ve tepkilerinin haklı ve yasal olduğunun söylenmesi. (8)

    2- Seçimlerin yasal süresi içerisinde yapılmasının vurgulanması (2) ve erken genel seçimler için onay verilmesi (7 ve 12)

    3- Halkla muhalefet partilerinin taleplerinin arasında fark görülmesi, muhalefet partilerinin halkın taleplerini istismar etmekle suçlanması (8) muhalefet partilerinin kendi politikalarını ve hedeflerini halkın talepleri üzerinden dayatmakla suçlanması, hükümete muhalefet partilerinin baskısı altına girmeme talimatı verilmesi (12) buna karşın, iktidar ve muhalefet partilerinden mevcut duruma son verilmesi için müzakere yapmalarının ve anlaşmaya varmalarının istenmesi. (13) Bütün bunlara rağmen Süleymaniye’deki (Özgürlük Meydanı’ndaki) göstericilerin temsilcilerinin bu müzakerelere davet edilmemesi.

    4- Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı, İtalyan haber ajansına verdiği demecinde Bölge’deki 50 bin vatandaşın istemesi durumunda başkanlıktan istifa edeceğini söylemişti. (Bu demeç Kürdistan Bölgesel Yönetimi Bürosu tarafından bugüne kadar tekzip edilmedi) Halbuki 2009 seçimlerinde seçmenlerin yüzde 30’u Mesud Barzani’nin rakiplerine oy vermişti. Öte yandan bu seçimlerde Kürdistan’daki seçmenlerin yüzde 5.46’sı, ona oy vermedi. Keza Süleymaniye İl Meclisi Başkanı da Mesud Barzani’nin reform planının başarısız olması durumunda başkanlıktan istifa edeceğini söylemişti. (Kürdistan Bölgesel Yönetimi Bürosu tarafından bugüne kadar tekzip edilmedi)

     

    Sonuç olarak denilebilir ki Kürdistan Bölgesel Yönetimi ve KDP Başkanı Mesud Barzani, son gelişmeler sırasında Bölge’nin bugünkü iktidarının temsilcisi ve bayraktarı olarak muhalif partiler ve gösteriler düzenleyen halkla ciddi ve ağır bir yüzleşme durumuyla karşı karşıya gelmiştir. O kadar ki Kürdistan Yurtseverler Birliği liderleri ve hatta bizatihi Sayın Celal Talabani bile onun arkasında hareket etmektedir. Bu siyaset ve propaganda savaşında bazen keskin bazen de barışçı tutumlar almasına rağmen muhalifler ve göstericiler karşısında ciddi oranda edilgen bir konumda da kalmıştır. Muhalefet partilerinin iktidar partileriyle müzakereye çağrılması, hatta erken genel seçimlerin gündeme getirilmesi buna örnektir. Bu belki de Sayın Mesud Barzani’nin, Bölgesel Yönetim Başkanlığında farklı siyasi ve örgütsel yapılara sahip olmalarına rağmen ortak bir cephe oluşturan muhalifleri karşısındaki en çetin sorunudur ve şu an bu çekişmede onun arkasında duran herkesin de gerçekten onu onaylayıp onaylamadığı belli değildir.

     

    -----

    (1) 29.1.2011: Değişim Grubu’nun parlamentonun ve hükümetin feshedilmesini talep eden bildirisi.

    (2) 9.2.2011: Bölgedeki partilerin liderleri ve temsilcileriyle toplantı.

    (3) 24.2.2011: İtalyan EA61 haber ajansıyla söyleşi.

    (4) 17.2.2011: Süleymaniye’deki şiddet olaylarının yaşandığı gösteriye ilişkin bildiri.

    (5) 26.2.2011: Kürdistan Bölgesi’ndeki son olaylarla ilgili mesaj.

    (6) 1.3.2011: Erbil Havaalanındaki basın toplantısı.

    (7) 3.3.2011: Kürdistan Bölgesi halkına hitaben TV mesajı.

    (8) 11.3.2011: Erbil halkına hitaben konuşma.

    (9) 16.3.2011: Süleymaniye il meclisi ve valisiyle toplantı.

    (10) 20.3.2011: Nevruz mesajı.

    (11) 1.4.2011: Hükümete son olaylarda sorumluluğu bulunan şahısların cezalandırılması için talimat.

    (12) 3.4.2022: Kürdistan Bölgesi hükümetiyle toplantı.

    (13) 10.4.2011: İktidar partileriyle muhalefet partilerini müzakereye davet eden bildiri.

    (14) 11.4.2011: Süleymaniye’deki din alimleriyle toplantı.

     

    Çeviren: Alptekin Dursunoğlu

     

    

    Makaleler

    Güncel