Suudilerin Yemen ve Suriye’deki oyun kuruculuğu

Suriye savaşını 5 yıldır ‘halkın rejimle mücadelesi’ söylemi ile destekleyenlerin yer aldığı fotoğrafta şu an sadece Türkiye, Suudi Arabistan ve İsrail’in kalmış olması, bu maceranın en öğretici tarafı.

Suudi Arabistan, Salman bin Abdulaziz’in krallığı ile birlikte, uluslararası ve bölgesel müttefiklerine rol dağıtan bir ‘oyun kurucu’ olmaya başladı.

Yakın döneme kadar bölgesel ittifak kombinasyonlarında destekleyici roller alan Suudi Arabistan’ı mart ayından itibaren Yemen’de ve Suriye’de uluslararası ve bölgesel müttefiklerine roller dağıtan lider pozisyonu ile görmeye başladık.

Suudi Arabistan’ın 2011’de yani Abdullah döneminde Bahreyn’deki devrimi bastırmak için askeri, Yemen’deki devrimi yönlendirmek için ise siyasi müdahalede bulunduğu; 2013 temmuzundan itibaren de Mısır ve Suriye[1] dosyalarını yönettiği doğru.

Ancak bu durum, Salman’ın krallığı ile birlikte Riyad’ın rol alan değil rol dağıtan bir oyun kurucu olmaya başladığı yargısıyla çelişmiyor.

Çünkü Riyad, Kral Abdullah döneminde Türkiye ve Katar’ın bölgesel egemenlik hevesiyle liderlik ettiği ‘Arap Baharı’ adı verilen isyan süreçlerinde dengeleyici roller üstlenmişti.

Suudi Arabistan’ın Bahreyn’e askeri, Yemen’e siyasi müdahalesi, 2011’deki isyanların Arap yarımadası ve Körfez’e yayılmasından kaygı duyan Amerika’nın teşviki ile gerçekleşmişti.

Mısır ve Suriye dosyalarındaki liderliği ise Türkiye ve Katar’ın başarısızlığını telafi etmek isteyen Amerika’nın rol tevdi etmesi ile üstlenmişti.

Ancak Salman’ın krallığı ile birlikte artık Yemen’e askeri müdahalesini Washington’a son dakikada haber veren[2] ve Amerika’yı Suriye’ye askeri müdahaleye zorlayan bir Suudi Arabistan söz konusu.

Suudilerin oyun kuruculuk başarısı

General Lloyd Austin’in ifadesiyle son dakikada haberdar edilmesine rağmen Yemen saldırısına Amerika’nın ve Türkiye’nin dahil olduğu 10 ülkenin destek vermesi, Suudilerin oyun kuruculuğunun siyasi düzeydeki başarısını yansıtıyor olabilir.

Ancak siyasi düzeydeki bu başarının askeri ve stratejik düzeyde de görüldüğünü söylemek pek mümkün değil. Zira 10 ülkenin desteği[3] söz konusu edilse de Yemen’deki saldırılara Suudi Arabistan ve 4 Körfez ülkesinden başka katılan yok.[4]

Bu 5 ülkenin kara harekatı yapabilecek durumda olmamasından dolayı operasyonlarla öngörülen hedeflere ulaşılması da mümkün gözükmüyor.

Benzer bir durum Suudilerin Suriye’deki oyun kuruculuğu için de söz konusu.

Suudilerin Suriye dosyasındaki liderlik rolünün öyküsü

Suriye krizinde 2012 yılının kasım ayına kadar önce Türkiye’nin ardından da Katar’ın liderliği söz konusuydu. Dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun 8 Ağustos 2011’deki başarısız Şam ziyareti, Türkiye’nin krizdeki liderliğinin sonu oldu.

Katar, Arap Birliği dönem başkanı sıfatıyla liderlik üstlendi. 27 Ağustos 2011’de ‘çözüm’ girişimi başlattı, aralık ayında ise Yemen modeline uygun bir ‘devrim’ önerdi. Cumhurbaşkanının yetkilerini yardımcısına bırakarak çekilmesini öngören bu öneri Şam tarafından reddedilince konu ocak 2012’de BM Güvenlik Konseyi’ne taşındı.

Çin ve Rusya’nın vetosu sebebiyle Suriye’ye müdahale kararının çıkarılamaması üzerine şubat 2012’de Dostlar Grubu kuruldu. Katar ve Türkiye tarafından örgütlenen muhalifler, ABD koordinasyonu altında mayıs ayından itibaren silahlandırıldı ve 18 Temmuz 2012’de de savaş başlatıldı.

Türkiye ve Katar’ın haftalar[5] içerisinde devrim vaat ettiği vekalet savaşı aylar geçmesine rağmen sonuç vermeyince ABD Suriye konusundaki liderlik rolünü Katar ve Türkiye’den aldı,[6] 11 Kasım’da Suriye Ulusal Koalisyonun, 9 Aralık 2012’de ÖSO Genelkurmayının kurulmasını sağladı ve bu konudaki liderlik rolünü Suudilere verdi.

Suudilerin Şam yönetimini devirmek için silahlı gruplara ayrım gözetmeden verdiği destek 2013’ten itibaren IŞİD ve Nusra’nın güçlenmesine ve vekalet savaşının kontrolden çıkmasına neden oldu.

2014 haziranında IŞİD’in Irak’taki kentleri ele geçirerek hilafet ilan etmesi, Suudi Arabistan açısından da tehdit oluşturmaya başladı ve ‘Dostlar Grubu’ 12 Eylül’de IŞİD karşıtı uluslararası koalisyona dönüştü.

ABD liderliğindeki ‘Dostlar Grubu’nun Şam yönetiminin devrilmesini öncelik olmaktan çıkarıp Suriye’de destekledikleri grupların yarattığı terör tehdidine yoğunlaşması, Suriye ordusun savaştaki dengeyi bariz bir şekilde kendi lehine çevirmesine, bu ise ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin Şam’la müzakerelerden ve siyasi çözümden bahsetmesine[7] neden oldu.

Suudilerin Suriye’deki yeni oyun kuruculuğu

ABD’nin bu tutum değişikliği IŞİD karşıtı koalisyon bildirisini imzalamayarak[8] Şam’la savaşın terörle savaşa dönüştürülmesine itiraz eden Ankara’yı rahatsız etti. Ancak Irak sınırından kendisine yönelen IŞİD’ tehdidinden dolayı Suudiler bile önceliğini değiştirdiği için Ankara yalnızlaşmıştı.

Suriye ordusunun güney cephesinde ve Halep kırsalındaki ilerleyişi, Suriye’deki muhalif grupların siyasi çözüm müzakereleri için Moskova’da toplanması, BM Suriye Özel Temsilcisi Steffan De Mistura’nın çatışmaların dondurulmasını öngören yeni bir plan sunması ve nihayet mayıs ayında Cenevre’de yeni müzakerelerin başlayacağının açıklanması, Amerika’nın vekalet savaşı seçeneğine geri dönmesini zorlaştıran şartlardı.

Türkiye ve Katar’ın nüfuzu altındaki silahlı grupların ‘Fetih Ordusu’ adıyla birleştirilmesi ve Antakya’da kurulduğu öne sürülen operasyon odası komutasında Idlib'i ele geçirmesi,[9] bu şartları değiştirmeye yönelik ilk adım oldu.

ABD’de Suriye yönetimi savaşı kaybediyor algısı oluşturmaya yönelik İdlib senaryosunun Halep’te de tekrarına Suudilerin de destek verdiği, Suudi istihbaratının adamı olarak nitelenen İslam Ordusu’nun lideri Zehran Alluş’un Türkiye’ye gelmesiyle anlaşıldı.[10]

Türkiye-Suudi Arabistan müdahalesi, ‘Sünni dişi azılıdır’

Körfez kaynaklarının Yemen koalisyonunu örnek göstererek Türkiye’nin karadan, Suudilerin ise havadan Suriye’ye müdahale edeceğine dair açıklamasının Alluş’un Türkiye ziyaretinden 10 gün önce yapılması dikkat çekici.

Öte yandan kuzeydeki bu gelişmelere paralel olarak İsrail ordusunun da güney cephesi ve Kalamun’da silahlı gruplara destek niteliğinde[11] operasyonlar yapması,[12] koordinasyonda İsrail’in de olduğunu düşündürüyor.

Bazı muhalefet liderlerinin iddialarına konu olsa da,[13] Türkiye ve Suudi Arabistan’ın Suriye’ye doğrudan askeri müdahalede bulunması hiç muhtemel gözükmüyor. Ancak Batı basınına açıklama yapan Arap kaynağın “ABD’nin bizimle beraber hareket etmesini sağlamanın tek yolu dişimizi göstermemizse, diş gösteririz. Ve Sünni dişi azılıdır”[14] ifadesi, bu psikolojik operasyonun hedefini açık ediyor.

ABD’yi vekalet savaşına geri döndürebilecek tek zemin eğit-donat programı. Ancak ABD bu programa terörle mücadeledeki kara birliği rolü tayin ederken[15] Türkiye ve Suudi Arabistan Suriye ordusuyla savaşı da programın misyonuna dahil etmeye çalışıyor.

Ancak basına yansıdığı kadarıyla Suudi Arabistan ve Türkiye’nin misyon konusundaki bu ısrarı, Amerikalıları, ‘eğit-donat’ programının Türkiye ayağını iptal etmeyi bile düşünecek kadar[16] rahatsız ediyor. Amerika’nın Türkiye’de eğitip-donatacağı militan sayısını 1500’den 400’e kadar düşürmesi[17] ise iptal ihtimalini güçlendiriyor.

Azı dişin kaybedilmesi ihtimali

Amerika’yı savaş seçeneğine döndürmek için Suudi Arabistan-Türkiye ittifakının kuzey cephesinde, İsrail’in ise güney cephesinde Nusra’yı kullanması, yanlış da olsa zorunluluktan kaynaklanan bir tercih. Bu sorunu Nusra’nın ‘Fetih Ordusu’ içindeki varlığının düşük göstererek aşmaya çalışıyorlar.[18]

Ancak her halükarda İdlib’i ele geçiren gruplara ABD’nin, Suudilerin, Türkiye’nin ve BM’nin terör örgütleri listesinde yer alan Nusra’nın liderlik etmesi, Washington’un ‘İdlib zaferi’nden etkilenerek vekalet savaşı macerasına geri dönmesini güçleştiren en önemli faktör.

İdlib’in düşmesinden sonra Suriye Savunma Bakanı Casim Fahad el-Freyc’in sürpriz Tahran ziyareti, Tahran’dan yapılan tam destek açıklaması[19] ve Hizbullah’ın Kalamun’da geniş çaplı operasyonlar başlatması,[20] Suriye devletinin müttefikleri tarafından da terk edildiği ve devrilmesinin an meselesi olduğu iddialarını yalanlıyor.

Suriye Savunma Bakanı Freyc’in Tahran ziyaretinin İdlib’e yansıyan sonuçlar doğurması ve Amerika’nın eğit-donat programının Türkiye ayağını iptal etmesi, ABD’yi yeniden vekalet savaşına zorlamaya çalışan “azı dişin” kırılmasına neden olabilir.

Suriye savaşını 5 yıldır ‘halkın rejimle mücadelesi’ ve ‘kan ve vicdan’ söylemi ile destekleyenlerin yer aldığı fotoğrafta şu an sadece Türkiye, Suudi Arabistan ve İsrail’in kalmış olması, ne şekilde sonuçlanırsa sonuçlansın bu maceranın en öğretici tarafını oluşturuyor.

 


[1] BBC. 8 Temmuz 2013. Profile: Ahmad Jarba, Syrian opposition leader http://www.bbc.com/news/world-middle-east-23229258

[2] YDH. 29 Mart 2015. Yemen saldırısı bir Arap kararı mı? http://www.ydh.com.tr/YD454_yemen-saldirisi-bir-arap-karari-mi-.html#_ftnref9

[3] Sabah. 26 Mart 2015. Yemen'de 'Kararlılık Fırtınası' operasyonu http://www.sabah.com.tr/dunya/2015/03/26/yemende-kararlilik-firtinasi-operasyonu

[4] YDH. 21 Nisan 2015. Suudilerin Yemen’de ulaştığı hedefler http://www.ydh.com.tr/HD13819_suudilerin-yemende-ulastigi-hedefler.html

[5] NTV. 24 Ağustos 2012. Davutoğlu Esad'a ömür biçti http://www.ntv.com.tr/arsiv/id/25376791

[6] NTV. 1 Kasım 2012. 'Suriye Ulusal Konseyi feshedilsin' http://www.ntv.com.tr/arsiv/id/25394157/

[7] Hürriyet. 16 Mart 2015. ABD: Suriye savaşını bitirmek için Esad'la konuşmak zorundayız http://www.hurriyet.com.tr/dunya/28459993.asp

[8] Habertürk. 11 Eylül 2014. Türkiye, IŞİD bildirisine imza atmadı http://www.haberturk.com/dunya/haber/989331-turkiye-isid-bildirisine-imza-atmadi

[9] Habertürk. 28 Mart 2015. Fetih Ordusu, Idlib'i ele geçirdi! http://www.haberturk.com/dunya/haber/1059282-el-nusra-idlibi-ele-gecirdi

[10] Diriliş Postası. 22 Nisan 2015. Zehran Alluş İstanbul’da http://www.dirilispostasi.com/zehran-allus-istanbulda/

[11] El Cezire. 25 Nisan 2015. غارات إسرائيلية على مواقع للنظام وحزب الله بالقلمون http://www.aljazeera.net/news/arabic/2015/4/25/%D8%BA%D8%A7%D8%B1%D8%A7%D8%AA-%D8%A5%D8%B3%D8%B1%D8%A7%D8%A6%D9%8A%D9%84%D9%8A%D8%A9-%D8%B9%D9%84%D9%89-%D9%85%D9%88%D8%A7%D9%82%D8%B9-%D9%84%D9%84%D9%86%D8%B8%D8%A7%D9%85-%D9%88%D8%AD%D8%B2%D8%A8-%D8%A7%D9%84%D9%84%D9%87-%D8%A8%D8%A7%D9%84%D9%82%D9%84%D9%85%D9%88%D9%86

[12] Yediot Ahronoth, 4 Şubat 2015. Report: Israel bombed Syrian military posts near Homs http://www.ynetnews.com/articles/0,7340,L-4643889,00.html  

[13] Taraf. 7 Mayıs 2015. Gürsel Tekin’den korkutan iddia .. ‘Türkiye 2 gün içinde Suriye’ye girecek’ http://www.taraf.com.tr/politika/48181/#

[14] Cumhuriyet. 13 Nisan 2015. İşte Esad’ı devirme planı http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/dunya/253491/iste_Esad_i_devirme_plani.html

[15] Hürriyet. 8 Mayıs 2015. ABD: Türkiye ile hemen hemen her gün... http://www.hurriyet.com.tr/dunya/28955847.asp

[16] Tolga Tanış, Hürriyet. 8 Mayıs 2015. Eğit-donat Türkiye'de başlamayabilir http://www.hurriyet.com.tr/dunya/28946183.asp

[17] Selin Nasi, Şalom, 6 Mayıs 2015. Yemen’den sonra Suriye mi?  http://www.salom.com.tr/haber-95056-yemenden_sonra_suriye_mi.html

[18] Hürriyet. 7 Mayıs 2015. Suriye Ulusal Koalisyonu Başkanı Halid Hoca: Türkler kuzeyden, Suudiler güneyden...  http://www.hurriyet.com.tr/dunya/28936565.asp

[19] YDH. 29 Nisan 2015. İran: Tekfirci siyonist cephe bölgedeki sorunların kaynağı http://www.ydh.com.tr/HD13840_iran--tekfirci-siyonist-cephe-bolgedeki-sorunlarin-kaynagi.html

[20] YDH. 9 Mayıs 2015. Kalamun’daki silahlı gruplar çöküş yaşıyor http://www.ydh.com.tr/HD13868_kalamundaki-silahli-gruplar-cokus-yasiyor.html



Makaleler

Güncel