Rusya Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri N. Patruşev genellikle az konuşurdu; ancak “Bay Siloviki” olarak konuşmaları her defasında önem taşırdı. Patruşev 24 Şubat’tan beri alışılmadık kadar sık konuşuyor, ancak bunların sıklığı önemini azaltmış değil.
Rusya Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri N. Patruşev genellikle az konuşurdu; ancak “Bay Siloviki” olarak konuşmaları her defasında önem taşırdı.
Patruşev 24 Şubat’tan beri alışılmadık kadar sık konuşuyor, ancak bunların sıklığı önemini azaltmış değil. Bugün de Uzak Doğu’daki Habarovsk’ta NATO’nun Madrid zirvesini değerlendirmiş. Şöyle diyor: “ABD ve uyduları stratejik istikrar alanında bizimle yapıcı bir diyalog yürütmeyi reddettiler. Rusya’nın güvenlik garantisi taleplerini bütünüyle görmezden geldiler.”
Patruşev, NATO’nun askeri altyapısının Rusya sınırlarına gitgide daha çok yaklaştığını, doğu kanadında askeri kuvvet ve araçlarını hızla artırdığını söylüyor.
Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya girme kararından başka AUKUS adı altında yeni bir askeri blok kurduklarını vurguluyor.
Şöyle devam ediyor: “Bu kararlar ve eylemler sadece Avrupa güvenliğinde gerginlik ve istikrarsızlık artışına yol açmakla kalmıyor, varlığını de jure koruyan Rusya-NATO Kurucu Senedi ile de açıkça çelişiyor.”
Ancak Patruşev’in konuşmasında benim en çok dikkatimi çeken şey, Ukrayna savaşının hedeflerine dair söyledikleri. Dün, Rusya dışişlerinin Ukrayna’da demilitarizasyon ve denazifikasyon vurgusundan vazgeçmediğini yazmıştım.
Bu, Kremlin’in diğer temsilcilerinin açıklamalarında kısmen silikleşen bir vurgu. Başka deyişle, iki tür açıklama grubu öne çıkıyor:
1) Savaşın başında ileri sürülen üç talep (en genel çerçevesi içinde Kırım ve Donbass’ın statüsünün tanınmasından başka demilitarizasyon ve denazifikasyon),
2) Donbass’ın kurtarılması.
Belli ki bu iki grup açıklama birbiriyle az çok çelişiyor, çelişki ise iktidar içindeki tarafların siyasi eğilimleri yansıtıyor.
Patruşev, kendisini açıkça dışişlerinin yanında konumlandırıyor. Şöyle diyor: “ABD ve Batı’nın Ukrayna’ya askeri yardımına, öldürücü silah sevkiyatının artışına rağmen özel askeri operasyonun hedeflerine ulaşılacak.”
Arkasından “operasyonun” hedeflerinin altını tekrar çiziyor ki, bu, aslında tam da hedefler hatırlatmasını yapmak için konuştuğu izlenimini doğuruyor: “Ukrayna’daki neonazi rejiminin soykırımına karşı insanların savunmasını temin etmek, Ukrayna topraklarının demilitarizasyon ve denazifikasyonu, fiiliyatta Ukrayna anayasasında tarafsızlık statüsünün tespit edilmesi.”
Şu sözler de onun: “Ukrayna’da neonaziliğin yayılması, Ukrayna topraklarında ABD’nin askeri-biyolojik programı çerçevesinde faaliyet gösteren biyolojik laboratuarların işlemesi, keza Kiev rejimi tarafından beyan edilen nükleer silah yapma ve NATO’ya girme planları, sadece Rusya’nın değil bütün dünyanın güvenliğine de can alıcı bir tehdit yaratmıştı.”
Bu “değişmeyen hedefler” önemli; zira denazifikasyon ve demilitarizasyonun gerçekleşmesini söze değil anayasal seviyede zapta geçmesine bağlıyor.
Bu, doğal olarak, Ukrayna’da mevcut iktidarla ulaşılması mümkün olmayan bir hedef; dolayısıyla Ukrayna’da iktidar değişikliğinin siyasi hedef olduğunu ve bundan vazgeçilemeyeceğini vurgulamış oluyor.