YDH- Foreign Policy dergisinde Robert Haddick imzasıyla yayımlanan bu yazıda Amerika’nın Suriye’deki iç savaşı bölgeyi İran’a karşı hazırlamak için nasıl kullanabileceğinin yolları gösteriliyor.
Washington Post’un geçenlerdeki bir serbest kürsü yazısında, Senatörler John McCain, Lindsey Graham ve Joseph Lieberman, Suriye’deki iç savaşa ABD’nin acil bir müdahalede bulunmasını savundular. Suriyeli isyancılara silah, eğitim ve istihbarat sağlanması çağrısında bulundular.
Ayrıca Amerika’yı Suriye içinde kurtarılmış bölgeler oluşturulmasını desteklemeye ve hava gücü ve diğer olanaklarla (ancak sahaya gidecek Amerikan askerleriyle değil) korumaya çağırdılar. Bu adımları atmakta geri kalmak, onlara göre, Suriye’deki kanlı iç savaşı uzatacak, el-Kaide gibi İslamcı radikallerin rollerini artıracak, Suriye’nin kimyasal silahlarının tehlikeli ellere düşmesi ihtimalini artıracak ve Esed rejimi düştükten sonra ABD’nin ülkenin dışında kalmasına sebep olacaktı.
Etkili strateji geliştirmede kilit aşamalardan birisi, kendini gerçekçi ve elde edilebilir hedeflerle sınırlamaktır. Suriye savaşını hatırı sayılır şekilde kısaltmak, hangi grupların zirveye çıkacağına karar vermek ve bu kaotik çarpışmanın ortasında Suriye’nin en tehditkâr silahlarının kontrolünü ele geçirmek; en azından makul bedeller düşünüldüğünde büyük ihtimalle ABD’li karar vericilerin erişiminin dışında kalan hedefler.
Senatörlerin ABD müdahalesi için gerekçeleri, Suriye’deki olaylara mümkün görünenin ötesinde bir nüfuz yeteneği öngörüyor. ABD müdahalesi savaşı hızlıca sona erdirmekte veya Suriye’nin kimyasal silahlarını çabucak ele geçirmekte başarısız olacak olursa; Amerika, harekâtın hedeflerine ulaşma çabasıyla gittikçe artan hava gücü kullanımı ve hatta sahada askerlerle, kendini bir tansiyon merdivenini tırmanır bulacaktır. Geniş ve görünür bir şekilde işe bir kere giriştikten sonra, ABD’nin itibarı da riske atılmış olacak ve karar vericiler fazlaca muhteris emellere ulaşma umuduyla kaynakları yığıp durmak zorunda kalacaklar.
Fakat bunlar, Amerika’nın çatışmadan kaçınması gerektiği anlamına gelmiyor. Gerçekten de, Suriye’de önemli ve ulaşılabilir hedefler bulunmakta, ufak bir riskle ve mütevazı bir bedelle elde edilebilir şeylerdir.
ABD asimetrik savaş becerilerini geliştirmeye odaklanmalı
Suriye’deki iç savaşın seyrini değiştirmek gibi Washington’un kontrolünden oldukça uzakta bir şeye girişmekten ziyade, ABD’li karar vericiler Amerika’nın diplomatik konumunu güçlendirmeye ve bölgede ilerideki çatışmalarda kritik rol oynayacak asimetrik savaş becerileri geliştirmeye odaklanmalıdır.
Suriye’ye, mütevazı ve sınırlanmış dikkatlice çizilmiş, Amerika’nın savaşta zaten birer aktör olan Sünni müttefikleri ile de koordinasyon hâlinde bir müdahale, kritik ilişkileri ve Amerika ve müttefiklerinin gelecekte ihtiyaç duyacağı asimetrik savaş becerilerini geliştirecektir.
Suriye’deki çatışma İran ile Amerika’nın Basra Körfezi’nin batı tarafındaki Sünni müttefikleri arasında devamedegelen rekabetin yalnızca bir cephesi.
Bu rekabet geçmişte Lübnan ve Yemen’de vekalet savaşları şeklinde oynandı, Irak da bir sonraki savaş alanı vekili olabilir. İran nükleer silahlı bir devlet olacak olursa, rekabet kesinlikle yoğunlaşacaktır. Suriye’de sonuç ne olursa olsun, Basra Körfezi etrafındaki Amerikan müttefikleri İran’la derinleşen güvenlik rekabeti için güçlenmek durumundalar.
Sünni olan Körfez İşbirliği Konseyi (GCC) ülkeleri, konvansiyonel askeri kuvvetlerini geliştirmektedir, özellikle de, İran’dan gelen balistik füze tehdidine karşı, koordineli füze savunmalarını. Ancak, son yıllarda fiili savaş, genellikle İran ve Sünni ülkelerin bazıları tarafından silahlandırılıp eğitilen isyancı milisler tarafından yürütülmüştü.
Örneğin, kuvvetlerinin Libya’da Kaddafi rejiminin düşmesinde geniş bir rol oynadığı Katar, Suudi Arabistan’la birlikte, Suriye’deki isyancıların önemli bir sponsorudur.
Diğer taraftan, bu hafta İranlı kırk sekiz Devrim Muhafızı danışmanının Suriyeli isyancılar tarafından esir edilmesi, İran’ın ülkedeki rolünü anlatıyor.
Bu türlü asimetrik savaşın, İran ve Sünni ülkeler arasındaki güvenlik rekabetinin en yaygın göstergesi olmaya devam etmesi oldukça muhtemeldir.
Lübnan’daki Hizbullah, Irak’taki çeşitli Şii milis kuvvetleri ve İran’ın şu anda Suriye’deki Esed yanlısı milislere sağladığı eğitim ve destek, İran’ın bu tür savaştaki tecrübesini ortaya koymaktadır. Eğer devam eden güvenlik rekabetinde İran’a yetişeceklerse, Sünni ülkelerin kendi asimetrik savaş becerilerini pekiştirmeleri son derece çıkarlarına olur.
Suriye’deki iç savaş, Amerika ve Sünni müttefiklerinin tam da bunu yapması için bir fırsat sağlamaktadır. Amerika için, Suriyeli isyancıları desteklemek klasik bir asimetrik savaş harekatı, temel bir Özel Kuvvet görevi teşkil edecektir.
Böyle görevler tipik olarak gizlidir ve genellikle bölgesel müttefiklerin işbirliğiyle yürütülür. Yani, ABD ve Körfez İşbirliği Örgütü istihbarat memurları, Suriye’de bir asimetrik savaş harekâtını yetenek ve eğitim aktarımında bulunmak, kaynakları paylaşmak, güven geliştirmek ve müşterek harekât prosedürleri geliştirmek için bir fırsat olarak kullanabilir.
Böylesi saha tecrübeleri gelecekteki beklenmedik durumlar oldukça faydalı olacaktır. Bunun Sünni ülkeleri Amerika’nın İran’a karşı güvenilir bir müttefik olduğuna ikna edecek olması da eşit önemdedir.
Normalde, Suriye’deki birleşik bir ABD-GCC (Körfez İşbirliği Örgütü) asimetrik savaş harekâtının hedefleri Esed rejiminin devrilip ABD ve Körfezli Sünni çıkarlarına dost bir hükümetin kurulması olurdu. Ancak, karar vericilerin, asimetrik savaş harekâtlarının başarı garantisi olmayan hassas projeler olduğunu takdir etmeleri gerekir.
Yolunda gitmeleri yıllar alabilir ve bu süreçte birçok mahcubiyet olasılığı bulunur. Suriye savaşı, diğer her modern vekalet savaşı kadar kirli çıkıyor, görünüşe göre her iki taraf da savaş suçlarıyla mücrim.
Esed rejimini devirmek gibi, nahoş bir tansiyon döngüsüyle sonuçlanabilecek kaypak bir görevi hedeflemektense, ABD kendini asimetrik savaş uzmanlığında koalisyon geliştirme hedefiyle sınırlamalıdır. Ama bu sınırlı hedefe ulaşma şansını artırmak için, karar vericiler ABD’nin katılımının şu anki sınırlarını genişletmelidirler.
İsyancılara diğer partnerler aracılığıyla ulaşılabilir durumda olmayan öldürücü desteği sağlama fikrini göz ardı etmemelidirler.
ABD özel kuvvet danışmanları ve eğitmenlerinin Türkiye ve Suriye’deki isyancı sığınak kamplarını ziyaret etmelerine izin verilmelidir. Son olarak, ABD’li karar vericiler sınırlı hava gücü kullanımını da göz önünde bulundurmalıdır; örneğin, istihbarat toplama amaçlı insansız uçuşlar ve yakın hava desteği.
ABD risk almamalı liderliği bölgesel müttefiklerinin istihbarat servislerine bırakmalı
ABD’nin öncelikli hedefi Körfez İşbirliği Örgütü (GCC) ile asimetrik savaş kapasitesini geliştirmek olacağından, GCC istihbaratı ve özel kuvvet yetkilileri liderliği almalı ve ABD yetkilileri onları desteklemelidir. Bu yaklaşım, ABD’nin ortaya çıkışını ve riskini sınırlarken, genel ittifak özel operasyon kapasitesini geliştirmek için çok şey yapacaktır.
Bazıları hiç şüphesiz bu yaklaşımı, ABD ve müttefiklerinin birtakım nahoş teknikleri işleyip geliştirmesi için Suriye’deki insani felaketin sömürülmesi olarak eleştirecektir.
1930’ların sonlarındaki İspanya İç Savaşı, buna tarihsel bir analoji teşkil etmektedir; bu da bir başka çok çirkin iç savaştı ve Avrupa’nın büyük güçleri bu savaşı İkinci Dünya Savaşı öncesinde askeri doktrinlerini akort etmek için kullanmışlardı. Bu açıdan bakıldığında, müdahale, Suriye’nin acısını süratlendirmekle kalacak ve Amerika’yı kirli bir savaşta aksesuar hâline getirecektir.
Ancak, ABD’nin Sünni müttefiklerini desteklemek için müdahalesi savaşı kısaltıp Esed rejiminin sonunu yaklaştırdığı ölçüde, hayatları kurtaracak ve Suriye’deki acıyı azaltacaktır.
ABD müdahalesi böyle bir sonucu garanti edemez ve ABD’li karar vericiler ABD prestijini böylesi bir sonuca bağlamamalıdır. Ancak 1990’larda Balkanlar’da da gördüğümüz gibi, bir iç savaş yanarken kenarda durmak da içinde ahlâki problemler barındırır.
Buna karşın, Hırvat ve Boşnak milislere dış danışman yardımına izin verildiğinde, savaş çok geçmeden sona ermişti. Kimse Suriye’de de benzer bir sonuç garanti edemez. Diğer taraftan, Suriye’de şu an nelerin yaşandığını görebiliyoruz. Her ne kadar savaşı bitirmek burada üzerinde durulan oldukça sınırlı müdahalenin bir hedefi olmamalıysa da, savaşı avantajlı koşullarla bitirme şansı, hiç müdahale olmadan olacağından daha yüksek görünüyor.
Dahası, asimetrik savaş ABD ve müttefiklerinin hazırlanması gereken bir gelecek. Senatörler McCain, Graham ve Lieberman –Washington’da seçimle gelen en şahin yetkililer- konvansiyonel saha birliklerinin kullanımını elediğinde, karar vericiler onların gelecekte karşılaşacağımız güvenlik sorunlarına cevap vermede tükenmiş bir alet kutuları olduğuna hükmetmelidir.
Irak ve Afganistan tecrübeleri hâlâ tazeyken, karar vericiler ilerideki pürüzlerde konvansiyonel saha kuvvetlerini işe sokmada son derece gönülsüz olacaklardır. Elde kalan birkaç alet arasında, istihbarat ve müttefiklerle birlikte asimetrik savaş teknikleri arayan özel harekât memurları olacaktır.
Suriye’de Sünni müttefikleri desteklemek, asimetrik savaş kabiliyetlerini keskinleştirecek, harekâtsal ilişkileri geliştirecek ve Amerika ve müttefiklerini gelecek pürüzlere karşı hazırlayacaktır ve hatta savaşı bitirip bazı hayatları bile kurtarabilir.
Robert Haddick, Small Wars Journal’in idari editörüdür.
Çeviren: İkbal Zeynep Dursunoğlu