YDH-ABD’deki Carter Merkezi Danışmanlarından Robert Pastor, Amerika’nın Sesi Farsça servisinde yayımlanan yazısında Suriye’deki sorunun çözümü için üçüncü bir yol öneriyor.
Birleşmiş Milletler ve Arap Birliği Özel Temsilcisi Ahdar İbrahimi eylül ayındaki Güvenlik Konseyi toplantısında Suriye deki çatışmaları çok kötü ve vahim olarak tanımladı.
İbrahimi dünyanın en deneyimli diplomatlarından biridir. Küresel güçler onun açıklamalarını duydular. Ama bu krizin sona erdirilmesi için hiçbir yeni düşünce öne sürmediler. Bu yaklaşımın değiştirilmesi gerekir.
Suriye krizini çözmek için şu ana kadar iki strateji denenmişti. Birleşmiş Milletler eski Genele Sekreteri ve eski Suriye Özel Temsilcisi Kofi Annan da İbrahimi’den önce ateş kesin müzakere yoluyla sağlanması, güçler arasında bir orta yolun bulunması yönünde çalışmıştı; ama onun çabaları da sonuçsuz kaldı.
İkinci strateji Beşar Esed’i devirmek için kendi içinde birlik ve bütünlük içinde olmasalar da muhalif guruplara, Türkiye ve Körfez ülkeleri tarafından silah yardımı yapılmasını öngörüyordu. ABD gibi diğer ülkeler de bu işte yardım edeceklerdi.
Muhalif guruplar on sekiz ay öncekine göre daha güçlenmiş ve hemen hemen her cephede hükümete saldırı yapabilecek durumdadır. Uluslar arası destek bazı guruplar için tatmin edici boyuttadır; bazı guruplar ise Esed’i yıkacak bir dış müdahalenin acilen yapılmasını istemektedirler; ama böyle bir müdahale ihtimali son derece azdır.
Suriye ordusu hala muhalifler tarafından işgal edilmiş bölgeleri geri alabilecek güçtedir. İran, Suriye ordusunu silahlandırmakta, Rusya da bu ülkenin askeri güçlerini desteklemektedir.
Esed, ülkenin bazı bölgelerinin desteğinden faydalanmaktadır. Ordu güçlerin bir bölümünün halk isyanına destek vermesine rağmen azınlıktaki Alevi ailelere ve sisteme bağlı güçler gücü ellerinde tutmaktadırlar. Ayrıca yenilginin sonları olacağı inancıyla sert direniş göstermektedirler. Barışı zayıflık olarak algıladıkları için daha sertleşmektedirler.
Çatışan tarafların ciddi ve adil bir müzakereye direniş gösterdiği şu anda çatışmaların sona ermesi hayli uzak görülmektedir. İç savaşın ikinci yılını doldurması, hatta bir on yıla kadar uzaması muhtemeldir. Etnik şiddet her yıl vahim noktalara ulaşıyor. Cinayetlerin oranı katlanarak artacak, köktenci guruplar daha da güçlenecek ve komşu ülkeler daha fazla müdahaleci rol oynayacaktır.
Bazıları ısrarla ABD’nin Esed karşıtı kanada destek vermesini istiyor; ama Başkan Obama’nın ihtiyatlı davranması akıllıcadır. Eğer Birleşik Devletler onların istediği yolda adım atarsa yenilginin bedeli bu kavgada ağır olacaktır. Az bir bedelle kısa sürede zafer muhtemel değildir.
Amerikan halkı Birleşik Devletler ordusunun Ortadoğu’da savaşmasından yoruldu ve bıktı. Onlar Irak savaşı tecrübesinden zaferin kolay kazanılmadığını öğrendi. Muhtemelen Suriye deki çatışmaların gerçek galipleri cihatçılar olacak ve belki bu çatışmalar Kürtler ile diğerleri arasında bölgesel bir çatışmaya da dönüşebilecek.
Başka bir strateji ve hedef seçme zamanı gelmiştir ve İbrahimi bu yolda başarılı olacak tek kişidir. Uzun süren Lübnan iç savaşından getirdiği tecrübe ile kuralları ve şartları zaten bilmektedir.
Birçoğu bunu istiyor olsa bile Esed’in devrilmesi hedef olmamalıdır. Bütün Suriye halkının görüş bildirebileceği, oy kullanabileceği, temel hakların ve azınlık haklarının korunabileceği, etnik ve dini kesimlerin haklarının güvence altına alındığı bir siyasi nizamın oturtulması için bir yol haritası üzerinde odaklanılmalıdır.
Bu uzlaşma nasıl sağlanacak ve bunda hangi maddeler yer alacaktır? Suriye’de halk isyanı başladığında Esed yönetimi herkesin görüş bildirebileceği, bütün kesimlerin katılabileceği bir seçim için yapısal reformlar önerdi. Ayrıca Siyasi parti reformu, basın, sivil toplum ve diğer alanlar için reformlar teklif etmişti. Bu program doğrudur. Ancak önerilen reformların ciddi eksiklikleri ve kusurları vardı ve kimse onları ciddiye almadı.
Ben ve Hrair Balian, Carter Merkezi adına demokrasi isteyen muhalif kanatları ikna edebilecek ve reformları daha itibarlı hale getirecek bir reform revize planını Esed’e sunduk.
Yönetimden bazı üst düzey yetkililer bu düşünceyi paylaştılar; ama o dönemde güvenlik güçleri muhalifleri yok edeceklerinden emindi; ama onlar yanıldılar.
Muhalifler ile Esed yönetimi arasında bir irtibat olmadığından Özel Temsilcinin saygın bir reform paketi sunabilmesi ve bunun uygulanması için de uluslararası gözlemcilerin gözetiminde bütün gurupların katılımıyla yapılacak seçimin yolunun açılabilmesi için taraflar arasında istişareler yapması gerekiyor. Uluslararası Barışı Koruma Gücü’nün bulunması hem gözlemcilik hem de anlaşmanın uygulanması için hayati önemde olacak. Çatışmalar artmış ve hatta çıkmaza girmiş iken herhangi bir liderin bu reformlara muhalefet edebileceği uzak bir ihtimal olarak görülüyor.
Suriye’de demokrasiyi yerleştirmek mümkün müdür? Bu iş ihtimal dışı görülüyor. Ama en muhtemel alternatif seçenek, düşüncesi bile çok acı verici olan yıllar sürecek yıkım sarmalına düşmektir. Uluslararası toplumun bu üçüncü seçeneği desteklemesinin belki zamanı gelmiştir.
Çeviren: Tarık Benna Göç