Fadlullah: Mezhep savaşı CIA'in işi

01 Ocak 1970

Radikal-Irak'ta mezhep ayrımcılığı yapanlar, ABD, Britanya ve İsrail'e hizmet ediyor. Bu kişilerin

Radikal-Irak'ta mezhep ayrımcılığı yapanlar, ABD, Britanya ve İsrail'e hizmet ediyor. Bu kişilerin Mossad ve CIA'yle ilişkileri araştırılmalı.

 

Lübnan'daki mücahitler, Lübnanlı ve Filistinli sivilleri katleden barbar Yahudilerle ümmet savaşına girip İsrail'e karşı ilk kez bu derece önemli zaferler kaydederken, Irak'ta bazı fanatik tekfirci gruplar kör mezhepçi temellere dayanarak sivilleri acımasızca öldürüyor.

 

Hal böyleyken işgalci ABD ve ortağı Britanya'nın yanı sıra İsrail de Irak'a el koyuyor, servetini gasp ediyor, halkını abluka altına alıyor, politikalarını kuşatıyor ve mezhepçi hassasiyetleri harekete geçiriyor. Bağdat ve Washington'daki yetkililer de iç savaşı müjdeliyor! Böylelikle, ümmeti Lübnan, Filistin ve Irak'ta Müslümanları savunmak bağlamında cihat alanından alıkoyuyorlar.
Epey zor bir dönem yaşıyoruz.

 

Müminlerin emiri İmam Ali'nin mezarına yakın kutsal Necef kentindeki büyük bir pazarda, onun doğum günü kutlaması sırasında bir intihar bombacısı kutsal türbeyi ziyaret eden yabancılarla birçok Iraklıyı katletti. Soruyoruz: Böyle bir şahıs, nasıl Müslümanlara bir Müslüman'ın kanını, malını ve ırzını haram kılan İslam'ın müntesibi olabilir ve nasıl kendi grubunu 'sahabe ordusu' diye isimlendirir?

 

Mossad işgalle birlikte Irak'a geldi

Bu kimseleri Mossad'ın iğrenç emirleriyle hareket etmekle suçluyoruz. CIA'yle beraber Irak'ı parçalamak isteyen Mossad, işgalle birlikte buraya geldi. CIA, Irak'ın bütünlüğünü ve dayanışmasını engellemeyi amaçlayan Siyonist planları hayata geçiriyor. ABD Başkanı Bush'un yeni Ortadoğu projesi çerçevesinde adlandırdığı üzere, Irak işgalinin 'yapıcı veya yaratıcı karmaşa'yla hedeflediği buydu.

 

Bütün mezheplerden âlim, aydın ve siyasilere diyoruz ki; ülkenize acıyın ve uzlaşın; Araplık ve İslam temelinde hareket eden yeni bir yapılanma içinde Irak halkının geleceğini düşünün.
Şii ve Sünni otoritelerden sorumluluğu üstlenmelerini ve vahşi katliamların yaşanmasına izin vermemelerini istiyoruz. Çünkü durumun böyle sürmesinde Şiilerin veya Sünnilerin değil, işgalin çıkarı var. Tüm Iraklıları sözlü tepkilerle yetinmemeye; bu eylemleri yapanların kimliklerini, geçmişlerini, Mossad ve Amerikan istihbaratıyla ilişkilerini araştırmaya davet ediyoruz.

 

Tüm Müslümanların birbirlerini sayması, mezhepsel ve kültürel sorunlarını ortak paydalar üzerinde yoğunlaşan nesnel diyalogla çözmesi, Şii'nin kanının Sünni'ye, Sünni'ninkinin de Şii'ye haram olduğunu idrak etmesi için sesimizi yükseltiyoruz. Iraklı yetkililere özelikle Necef, Kerbela, Kâzımiye ve diğer ibadet mekânları olmak üzere tüm kentlerde halkın güvenliği sağlamalarını, işgalin sona ermesine yönelik çağrı yapmalarını ve halkla işbirliğine girmelerini istiyoruz.

 

İşgale karşı direnişin meşruluğuna inanıyoruz ama Iraklıları öldüren ve Müslümanlara karşı mezhepçi kinle hareket edenler direniş onuruna sahip değil. Direniş halkının kanını korur, özgürlüğü, güvenliği ve bağımsızlığı sağlama sorumluluğunu taşır. Sözlerimi yaralı Irak'taki kardeşlerime Allah'ın şu ayetini zikrederek bitiriyorum: 'Ey iman edenler! Sabredin; düşman karşısında sebat gösterin; cihat için hazırlıklı ve uyanık kalın. Allah'tan korkun ki başarıya erişebilesiniz.'

(Bahreyn gazetesi Vasat 16 Ağustos 2006)