YDH-Kudsu’l Arabi gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Abdulbari Atvan, ABD Rusya’nın Suriye konusundaki son anlaşmasını ve İsrail’in Suriye’ye yönelik saldırısının sonuçlarını yazdı.
Amerika ve Rusya'nın, Suriye dosyasını ele alıp tartıştıktan sonra uzlaştıkları maddeleri aktaran Rusya resmi haber ajansının haberini, dikkatlice göz geçirerek inceleyenler; Amerika ve Rusya'nın, içine bölgeyi de alabilecek bir savaştan endişe duyduklarını ve ortak düşmanlarının İslami cihatçı gruplar olduğunu görecektir.
Benim dikkatimi çeken ve üzerinde uzunca düşündüğüm noktalar, John Kerry'nin, Başkan Putin'e söyledikleridir: ''Washington ve Moskova'nın Suriye'ye bakış açıları benzerdir. İkisi de Suriye'de istikrarı, Suriye'nin aşırılıklardan arındırılmasını ve bölgeyi etkileyebilecek hadiselerden kaçınılmasını istiyor.''
Bakan Kerry, İkinci Dünya Savaşında Rusya ve Amerika'nın ortak düşmana -Hitler liderliğindeki Nazi Almanya’sı- karşı işbirliğini hatırlatarak, ''İslami aşırılığın'' iki devletin karşısında durması gereken yeni ortak düşman olduğunu mu belirtmek istiyordu?
Bu olasılığı kesinlikle göz ardı etmemeliyiz. Washington, el-Kaide Lideri Eymen Zevahiri'ye biat eden Nusra örgütünü terör listesine eklemişti ve şu an halen, Suriye'deki kimyasal silahın bu örgütün eline düşmemesi için bölge ülkeleri ve İsrail ile koordine halinde.
Rusya, silahlı radikal grupların tehlikesini, Dağıstan, Çeçenistan ve diğer Kafkas ülkelerinde yaşıyor. Suriye'de ve başka yerde hakimiyet sağlayabilen bu gruplara karşı Amerika ile müşterek bir şekilde savaş vereceği açık.
John Kerry, Suriye'de geçici hükümet kurup ardından genel seçimlerin yapılmasını öngören, Esad'ın rolüne hiç bir şekilde işaret etmeyen ve iki ülkenin de -Rus-ABD- imza attığı Cenevre Anlaşması üzerinde durduktan sonra, Washington, Esad'ın Suriye yönetiminde kalmasını kabul edecek mi?
Bu soruya kesin cevap vermek zordur. Yakın zamanda gerçekleşecek olan ve bölgedeki dosyaları ele alıp yol haritasını belirleyecek olan Putin-Obama görüşmesini beklememiz gerekiyor. Özellikle İran ve Suriye dosyaları: Suriye için bölgesel bir savaş ve nükleer tesislerini yıkmak için İran'a bir saldırı.
...
Suriye'nin önümüzdeki günlerde -İsrail'in, söylenene göre İran'dan, Lübnan'daki Hizbullah'a Suriye üzerinden gönderilmek istenen füze (Fatih 110) depolarına saldırmasından sonra- daha büyük gelişmelere gebe olduğu neredeyse kesin bir durum. İran Dış İşleri Bakanı Ali Ekber Salihi'nin, Cumhurbaşkanı Esad ile görüşmek üzere flaş bir ziyarette bulunması, İran'ın Suriye'ye, İsrail'e karşı mücadelede sonuna kadar destek vereceğini ortaya çıkardı.
Cumhurbaşkanı Esad'ın, tüm Direniş güçlerine Golan cephesini açma girişimi, İsrail'in zikredilen saldırısına karşı yürünecek intikam yolunda atılan ilk adım oldu.
Güvenlik kargaşası, İsrail'i tehdit eden ve istikrarını sallayan en büyük tehlikedir. Suriye önümüzdeki günlerde veya haftalarda, işgalci İsrail'i ve Golan tepelerini -belki de işgal altındaki Filistin topraklarını da- hedef alacak silahlıların merkezi haline gelebilir.
İsrail'in Suriye'ye gerçekleştirdiği son iki saldırı, ateşle oynamaktır. Ateşle oynayanların, er yada geç parmağının yandığını da biliyoruz. İsrail bilerek veya bilmeyerek arı kovanını açtı ve sonuçlarına katlanması gerekecek.
İsrail yönetimi, bölgede en çok korku yaşayan ve endişe duyan taraftır. Son saldırıları; zayıflığına, karışıklığına ve bocaladığına delildir. Keza Suriye krizinde tarafsızlık çağrısına ve son saldırılarında Hizbullah'a gitmekte olan füzeleri vurmakla yetindiğini ima eden mesajlar göndermesi de öyledir.
Hizbullah, İran'ın dikkat çekici bir koludur ve Suriye'ye en yakın müttefiktir. Tarafsızlık çağrısı ve sadece Hizbullah'a gitmekte olan füzeleri vurmakla yetindiğini iletmeye çalışarak, bu müttefiklerin arasını bozma girişimleri gerçekte bir aldatmacadan ibarettir.
...
Hizbullah'ın elinde olan modern füzeler veya cihatçıların elinde olan veya eline geçmesinden korkulan füzeler, eninde sonunda İsrail hedeflerini vuracak. Suriye rejimi ve meşruiyeti üzerine anlaşmazlıklar vardır; ama İsrail ortak düşmandır. Afgan mücahidler zamanında, onları ülkelerindeki Sovyetlere karşı eğiten ve silahlandıran müttefik Amerika'ya karşı pozisyon almadılar mı?
Cumhurbaşkanı Esad'ın, Golan cephesini açma ilanına, ''Direniş bir düğme değildir'' diyerek eleştiri getiren Ramallah'taki Filistin yönetiminden farklı düşünüyoruz. Esad'ın kararı ile açılan bu cephe, Filistin'den, Ürdün'den, Lübnan'dan ve başka yerlerden yüzlerce belki de binlerce direnişçinin tekrar silaha sarılmasını sağlayacak ve bu direnişçiler işgalciye karşı yeni cephede savaşacaktır. Direnişin, o topraklardan çıkmasını engelleyecek olan, geçmişte de olduğu gibi, İsrail ile koordinasyon halinde çalışan Filistin güvenlik güçleridir.
Suriye sahası tüm ihtimallere açık hale geldi. Bu topraklarda veya bu bölgede, neler olabileceğini ve nelerin etkilenebileceğini doğru tahmin edebileceğini düşünenler, ancak kendini aldatmış olurlar.
Çeviren: Hasan Sivri