Suudi Arabistan Selefiliği

09 Şubat 2006

Suudi Arabistanlı bir yazar olan Ahmed Salim’in el-Cezire için hazırladığı raporu arkadaşımız Furkan TORLAK çevirdi.

YDH- Suudi Arabistanlı bir yazar olan Ahmed Salim’in el-Cezire için hazırladığı raporu arkadaşımız Furkan TORLAK çevirdi.

 İçerisinde radikal ve barışçıl mutedil eğilimlerin bulunduğu Suudi Arabistan selefiliği, Suudi Arabistan devletinin kurulmasından beri devletin yapısında önemli bir rol oynuyor. Suudi Arabistan hükümetinin 11 Eylül 2001’de yaşanan olaya kadar, bu akıma karşı bakışı oldukça müsamahakârdı. Ancak 11 Eylül olayları sonrası Selefi akım, özellikle de Suudi Arabistan selefiliği 11 Eylül olayının odağı oldu. Bu olay sonrası Suudi Arabistan selefiliği hakkında birçok soru soruldu. Binaenaleyh bu akımın çeşitli yönleri ve genel karakteri hakkında bilgi sahibi olma gibi bir zorunluluk gündeme geldi.

 

İki iktidarın anlaşması

 

1744 yılında Necd bölgesi Şeyh Muhammed b. Abdulvahhab ile Necd bölgesindeki kabile liderlerinden biri olan Muhammed b. Suud’un anlaşmasına tanık oldu. Bu iki şahsın anlaşması din ve devlet işlerinin paylaşımını beraberinde getirdi. “el-Der’iyye İttifakı” ile Suudi Arabistan günümüze dek bu rengi taşıyacaktı. İşte bu anlaşmayla birlikte “el-İhvan” yahut “Vehhabiler” adıyla bilinen akımın doğuşu ilan edilmiş oldu. O tarihten itibaren Âl-i Suud ile Al’uş Şeyh aileleri arasındaki ilişkiler 1912 yılında Muteyr kabilesine bağlı Artaviyye bölgesinde “el-İhvan’ul Vehhabiyye – Vehhabi Kardeşler” hareketi doğana dek devam etti. Askeri bir güce dönüşen Abdulkerim el-Mağribi liderliğindeki hareketin başına daha sonra Muteyr kabilesi lideri Faysal el-Derviş geçti.

 

Vehhabiler ve Kral Abdulaziz

 

Muhammed b. Suud’un torunu Kral Abdulaziz, üçüncü Suudi Arabistan devletinin oluşumu sürecinde vehabilerle anlaştı. Kral Abdulaziz’in ordusunu oluşturan Vehabilerle birlikte Hivaz ve Necd birleşti; Mekke eşrafının Irak ve Şam bölgelerine sürgün edilmesi işlemi tamamlandı.

 

Kral, uluslar arası anlaşmalar çerçevesinde bir devletin oluşturulması için gayret gösteriyordu. Bu doğrultuda “Sokal” şirketiyle yapılacak antlaşmaya Vehhabiler şiddetle kaşı çıktı. Vehhabiler, bu anlaşmayı gayri Müslimlerin beldeye girişini gerektirdiğini öne sürerek reddettiler. Kral Abdulaziz, Vehabilerin askeri kanadıyla 29 Mart 1929 yılında yaptığı “el-Suble” savaşıyla bu sorunu aşmayı başardı; Vehhabiler yenerek liderleri Sultan b. Becad’ı hapse attı.

 

İyiliği Emretme, Kötülükten Alıkoyma Kurulu

 

Melik Abdulaziz, “Vehhabi Kardeşler” akımının gücünden korkuyordu. Bu sebepten ötürü onları “gönüllü” olarak devlet bünyesinde resmi görevlere getirdi. Bu doğrultuda 1930 yılında krallık tarafından alınan resmi kararla “İyiliği Emretme, Kötülükten Alıkoyma Kurulu” oluşturuldu. Aynı zamanda “Gönüllüler” olarak da bilinen kurul, İç Güvenlik Güçleri Genel Müdürlüğüne bağlıydı.

 

Kurulun başkanlığını, Doğu bölgesinde Şeyh Abdulaziz b. Abdullatif Âl’uş Şeyh, batı bölgesinde Faysal b. Abdulaziz üstlenmişti. Kurul, Vehabi hareketinin tebliğiyle ilişkili olarak tebliğ çalışmalarını başlattı. Öyle ki kurula bağlı resmi görevlilerin sayısı 300 bini bulmuştu. Bu görevliler, açılan 10 bini aşkın merkezde görevlendirilmişti.

 

Vehhabiler ve Cuheyman el-Uteybi Hareketi

 

“es-Seble” savaşından 60 sene sonra “Cuheyman el-Uteybi’nin hareketi” doğdu. Gözlemciler bu hareketin radikal Vehhabi metodunun sürdürülmesi için çalıştığını düşünüyordu. Hicretin 1400. yılına denk gelen 20 Kasım 1979 senesinde Cuheyman el-Uteybi, sabah namazında Mescid-i Haram’ı bastı ve –resmi Suud verilerine göre- beklenen Mehdi’nin geldiğini ilan etti. Cuheyman eski Suudi Arabistan güvenlik muhafızları azasıydı. Kendisi Medine’deki İslam Üniversitesinden mezundu. Ancak Suudi kaynaklara göre kendisine çağırılan Mehdi, Muhammed b. Abdullah el-Kahtani idi. el-Kahtani, Cuheyman’ın kız kardeşinin kocası ve İslam üniversitesine girmeden önce Şeyh Abdulaziz b. Baz’ın öğrencilerinden biriydi. El-Kahtani ile Cuheyman bu üniversitede tanışmışlardı.

 

Fransız, Ürdün ve Suudi Arabistan kuvvetleri Cuheyman taraftarlarını öldürdüler. Cuheyman teslim oldu ve hızlı bir mahkeme sonrası idam edildi.

 

Selefi Akım ve ABD’nin varlığı

 

2. Körfez Savaşı sonrası –Suudi Arabistan selefi akımının gelişimini inceleyen uzmanlara göre- Suudi Arabistan’da selefi akım yeniden yapılandı. ABD güçlerinin 1990 senesinde Kuveyt’i kurtarma amacıyla Suudi Arabistan’a girmesi Suudi Arabistan’daki selefi akımın içinde derin etkiler yarattı.

 

Sovyetler Birliğine Karşı Afganistan’da savaşan binlerce Suudi Arabistanlı “Cemaati İslami” ile kaynaşma ve bu gruptan etkilenme durumunda kaldı. Gözlemcilere göre Suudi Arabistan’ta “cihadî selefi”liğin temellerini bu “Suudi Arabistanlı Afganlar” attı. Usame b. Ladin’in bu selefi akımla ilişkileri güçlüydü. Kendisi Komünistlere karşı yürütülen savaşta Afganlılarla birlikte savaştı. Ladin, Rusları Afganistan’dan çekilmek zorunda bırakan Celalabad savaşına katıldı. Yardımcılarıyla birlikte “sicil’lul kaide – kaide kayıtları” adını verdiği oluşumu 1988 yılında oluşturdu. Bu kayıtlar Afganistan’a gelen Arapların hareketlerinin bilgilerini incelenmesi haliydi. Arapların Afganistan’a gelişi, gidişi ve çeşitli cephelere katılması burada kaydediliyordu. Daha sonra bu oluşum “el-Kaide” adıyla gündeme geldi.

 

Selefilerle Yenilikçiler Arasında

 

Hâlihazırda Suudi Arabistan’da iki kutup arasındaki mücadele yaşanıyor. Bu kutuplardan birisi geniş bir tabana sahip olan Selefi kutup, diğeri ise yenilikçi grup!

 

İki kutbun mücadelesi yaklaşık on küsur yıldır gündemde. İlk olarak 46 kadın, 16 Kasım 1990 senesinde bir yürüyüş düzenledi ve Suudi Arabistanlı kadınlara araba sürme izni verilmesini istedi. Bu yürüyüşe karşı Selefi akım da protesto gösterisi düzenlerken yenilikçiler bu gelişmeyi desteklediler.

 

2002 yılında Suudi Arabistanlı yenilikçi aydınlarla ABD’li aydınlar arasında bir diyalog gerçekleşti. Bu diyalog sonrası 60 kadar ABD’li aydın “Neden Mücadele Ediyoruz?” başlıklı bir açıklama yayınladı. Bu açıklamada neden 15 kadar Suudi Arabistanlının 11 Eylül olaylarına karıştığı, Usame b. Ladin’in neden Suud Arabistanlı olduğu soruldu ve Suudi Arabistan’ın dini müesseseler ve Vehhabi düşüncesi, şiddeti desteklemekle suçlandı.

 

Buna karşın çeşitli kültürleri temsil eden 150 kadar Suudi Arabistanlı, “Hangi Esasa göre beraber yaşamalıyız?” başlıklı bir açıklama yayınladı. Açıklamada ABD’nin İnsan haklarıyla ilişkisi, “laikliğin İslami bir seçenek olmadığı” noktalarına ağırlıklı olarak değinildi; şiddet kınandı ve Batı’yla diyalog kurulması istendi.

 

Bazı yenilikçiler bu açıklamayı mutedil olarak değerlendirirken bazı yenilikçiler de bu açıklamayı gerici bir açıklama olarak değerlendirdiler. Bazı selefiler ise bu açıklamada gereğinden fazla taviz verildiğini ve geri adım atıldığını düşündüler.

 

Selefiler ve Suudi Arabistan’daki Eğitim Programı

 

11 Eylül 2001 tarihinden itibaren resmi ve gayri resmi ABD’li sesler Suudi Arabistan’ı terörün ardında durmakla, Suudi Arabistan’daki eğitim programının Yahudiler ve Hıristiyan Batıya karşı nefreti körüklemekle suçladı. RAND kuruluşunun hazırladığı rapor, Suudi Arabistan yönelik ithamın en bariz örneğiydi. Zira bu raporda Suudi Arabistan “terörü destekleyen düşman ülke” olarak nitelendiriliyordu.

 

Suudi Arabistan ise okul ve üniversitelerdeki eğitim programının, dış baskıdan bağımsız iç iradeye bağlı olarak düzenlenmesi gerektiğini düşünüyor.

 

Suudi Arabistan’daki selefi akımın içyapıları içerisindeki etkileşim ve yenilikçilerle ilişkileri halen birçok sorunun odağı! Acaba Suudi Arabistan kültürel ve dini tarihinde bir aşamaya mı girecek? Selefi akım miras olarak devraldığı dini okumasını, özellikle de başkasıyla ilişki ve cihad fıkhını tekrar gözden geçirecek mi? Acaba yenilikçi akımın selefi akım atmosferindeki geleceği ne olacak? Bu iki akım gelecekte beraber yaşamayı nasıl sürdürecek?

 

Kaynakça:

 

1- http://www.aljazeera.net/programs/no_limits/articles/2001/12/12-7-1.htm

2- http://www.islamonline.net/arabic/arts/2002/06/article12.shtml

3- http://www.shahr2000.com/11september/sep22.htm

4- http://alwatan.netfirms.com/article-0152.htm

5- http://www.gulfissues.net/mpage/gulfarticles/article0036.htm

6- http://www.alhramain.com/text/kotob/50/txt/4.htm

7- http://www.tawhed.ws/c?c=2.3

 

http://www.aljazeera.net/NR/exeres/D9245180-006B-419F-BB3A-F144F5362F57.htm