Suriye’de gidilecek çok yol var

05 Kasım 2015

YDH Suriye Temsilcisi Mehmet Serim, Suriye'deki siyasi çözümün küresel güç savaşıyla olan ilgisini yazdı.

Rusya’nın Suriye’de askeri operasyonlara başlaması ile yeni bir evreye giren ‘çözüm süreci’ sanıldığından çok daha fazla bir zaman alabilir.

Rusların çok kapsamlı biçimde girmeleri de bu görüşümüzü destekliyor.

Suriye; Rusya ve İran için Suriyelilere bırakılmayacak kadar; ABD (Batı) ve onunla birlikte hareket eden bölge ülkeleri için de Rusya ve İran’a bırakılmayacak kadar önemli.

Bu nedenle Arap Baharı adı verilen ucubeden bağımsız;  kendisi ve sonuçları önümüzdeki on yıllara uzanacak bir stratejik mücadele sürüyor bu topraklarda.

Uluslararası Enerji Ajansı’nın istatistiklerine göre yaklaşık rakamlar ile dünyadaki 10 büyük gaz üreticisi; Rusya (%20), ABD (%19), Kanada (%4,7), Katar (%4,5), İran (%4,4), Norveç (%3.1), Çin (%3), Suudi Arabistan (%2,7) Endonezya (%2,7), Hollanda (%2,4) şeklinde sıralanıyor.

Bu ülkeler içinde en büyük ihracatçı Rusya. İkinci sırada Kanada geliyor. Bu ülkeleri sırası ile Norveç, Cezayir, Hollanda, Türkmenistan, Katar, Endonezya, Malezya ve ABD takip ediyor.

Uzun vadeli düşünüldüğünde ise savaşın asıl sebeplerinden birinin rezervler olduğu görülüyor. Rezervlerde sıralama şu şekilde (milyon m3):

İran (33,600,000), Rusya (32,900,000), Katar (25,630,000), Suudi Arabistan (7,617,000), BAE (6,071,000), ABD (5,977,000).[1]

ABD’yi  hariç tutalım ve haritayı gözümüzün önüne getirelim:

Bütün bu ülkeler aynı bölgede yer alıyor. Bütün bu ülkelerin ellerindeki malı satmak için iki yol var: Boru hatları ya da gemiler.

Kabaca; Rusya en büyük alıcı olan Avrupa’ya boru hatları üzerinden ulaştırabiliyor malını. Ancak İran, Katar, Suudi Arabistan ve BAE için aynı yöntem geçerli değil. Deniz taşımacılığı ise işin karını götürüyor.

Bu ülkeler için Akdeniz’e en kısa yol ise Suriye. Erdoğan Emevi Camii’nde namaz hayalleri kurarken Katar’ın eski emirinin hayalleri bambaşkaydı.

O Şam’ı değil Humus’u istiyordu; çünkü Humus Akdeniz’e ulaştırılması gereken gaz hatları için en uygun yerdi.

İran ise zaten Irak ve Suriye ile ortak bir hat için anlaşma yapmıştı. İsrail de Akdeniz’den çıkaracağı gazı Suriye toprakları üzerinden Türkiye’ye oradan da Avrupa’ya pazarlama hayalleri içindeydi. Suudi Arabistan’da istatistiklerde yer alandan çok daha büyük rezervlerin olduğu söyleniyor. Suudi Arabistan da gazı Akdeniz’e en ekonomik Suriye topraklarından geçirebilirdi.

2012’de Doha’da Ulusal Koalisyon kurulduğunda kurucu üyeler ile yapılan gizli anlaşmadaki bazı maddelerin;

-Suriye’nin Rusya, Çin ve İran ile ilişkisini sınırlamasını,

-Rus ve Çin şirketleri ile yapılan tüm silah ve yeraltı zenginliklerinin araştırılması anlaşmalarının iptal edilmesini,

-Katar’ın doğalgaz boru hatlarının Suriye ve Türkiye üzerinden AB ülkelerine aktarılmasının sağlanmasını öngörmesi boşuna değildi.[2]

Küresel mücadelenin askeri, siyasi yönleri de var elbet; ancak biz gaz meselesi üzerinden görmeye devam edelim:

Kazançlar ve kayıplar

“Bir mıh, bir nal; bir nal, bir at; bir at, bir er; bir er, vatan kurtarır” misali Suriye hem Rusya için hem Batı için çok önemli.

Eğer Suriye’nin galibi Rusya olursa;

-Gaz konusundaki tekelini sürdürebilecek,

-Konjonktürel  zımni ortağı İran’ın ve direniş hattının darbe yemesini önleyecek,

-Büyük ortaklıklar vadeden Çin’in ABD ile şimdilerde Uzakdoğu’da belirginleşen küresel mücadelesinde güçlü kalmasını sağlayacak,

-Mücadele alanının (mesela Ukrayna) kendi bölgesi ile sınırlı kalmamasını sağlayacak,

- Ortadoğu’daki varlığını sürdürebilecek. Akdeniz’den çıkmamış olacak,

Bütün bunları topladığımızda küresel mücadelede çok boyutlu kazanımlar elde edecek ya da en azından elde ettiklerini koruyabilecek.

Eğer Suriye’de Batı kazanırsa;

-Katar gazını Suriye’den geçirebilecek ve Rusya’nın tekelini kırmış olacak. Bu da Rusya’nın sonunu getirecek süreci başlatmış olacak.

-ABD; Suudi Arabistan, Katar gibi ülkelerdeki rejimleri koruyacak ve avantajlı duruma geçirecek, diğer yandan gaz meselesini diğer müttefikleri olan Avrupa ülkeleri için garantilemiş olacak.

-Bölgesel ve küresel mücadelede İran’a büyük darbe vurulmuş olacak

Bunların toplamı olarak da en önemlisi Batı–Rusya mücadelesinde Batı tarihteki en büyük zaferlerinden birine imza atmış olacak.

İşte bu nedenlerle Suriye kendisinden çok daha büyük bir mücadelenin hem alanı hem parçası.

Rusya ve İran Esad’dan vazgeçebilir mi?

Siyasette imkansız diye bir şey yok; ama imkansız. Rusya ve İran için Esad’ın alternatifi yok. Neden?

-Esad her şeyden önce Rusya, İran, Çin için saydığımız çıkarların korunması için savaşıyor. Bu savaş sadece bu ülkelerin bekçiliği savaşı değil. Esad da zaten bu ülkeler ile aynı anlayış ve kader birliği içinde mücadele veren biri.

Bu nedenle Rusya (ve İran, Çin) Esad’ı kaybederse “Batı’nın ilişkilerinde olduğu gibi kendi hizmetinde olan bir diktatörü” değil kendileri ile birlikte mücadele eden bir lideri kaybetmiş olacak. Espri buradadır.

-Esad’ın laik yapısı, ‘direniş eksenine’ verdiği destek, ülkesinde halkın önemli bir bölümünün desteğini aldığı ortada.

-Suriye’de gelinen noktada artık Esad’ın yerini aynı anlayışta bile olsa bir başkasına bırakması da mümkün değil. Çünkü mücadele onunla özdeşleşti ve bırakması / gönderilmesi halinde Suriye’de bugünleri aratacak bir kaos doğar.

Yukarıda gaz ile ilgili verdiğimiz istatistiksel bilgilerde Suriye ve İsrail yer almıyor.

2011 yılına ait bu bilgilerde en önemli değişiklikler İsrail (Akdeniz–Leviathan)  ve Suriye’de de gaz varlığının tespiti oldu.

Suriye krizinin ilk aylarında düzenlediği basın toplantısında Suriye Dışişleri Bakanı Velid el-Muallim Batı’nın Libya benzeri askeri bir müdahalede bulunma ihtimalinden bahseden gazetecilere “Batı Suriye’ye askeri müdahalede bulunmaz; çünkü bizde petrol yok” demişti.

Evet Suriye’nin bilinen petrol rezervleri ‘savaş çıkartacak’ kalite ve hacimde değil. Ancak Akdeniz’den başlayıp Şam – Humus arasında yer alan Kara’ya uzanan büyük bir gaz yatağının olduğu artık kesin gibi. Yani Suriye sadece gaz güzergahında yer alan bir ülke değil aynı zamanda Katar ve diğerlerini ürkütecek gaz yataklarına da sahip bir ülke. Dolayısıyla Suriye’ye ya da Suriye’de savaş için yeterli bir sebep var!

Peki bu büyük mücadele içinde bütün dünyayı şaşırtacak şekilde Suriye’ye giren Rusya Suriye’de ne yapıyor / yapacak?

Rusya Suriye’de askeri başarının tek başına yeterli olmadığını biliyor. Bunca “yatırım” yatığı ülkenin birçok alanda kendini düzenlemesi / düzeltmesi lazım.

Putin’in Esad’ın Moskova ziyareti ile önemli bir aşamaya varan son Suriye hamlesinde birçok alana el attığı / atacağı ortada.

Askeri süreç sonrası için muhtemelen Suriye’de asıl devrim olacak.

Rusya’nın askeri sahaya etkisi

Önce askeri açıdan bugüne kadar yapılanları özetleyelim:

Rusya bugüne kadar Suriye’de 1200’den fazla hedefi vurdu. Bu vuruşlar ABD öncülüğündeki koalisyonun ‘numaradan’ vuruşları gibi değil.

Şam’daki kaynaklarımız İŞİD başta olmak üzere silahlı gruplara gerçekten ağır darbeler vurulduğunu; silah üretim / depolama merkezlerinin, eğitim / barınma yerlerinin vurulduğunu belirtiyor.

Ancak bu, Suriye ordusunun iki gün içinde ilerleyip her tarafı alacağı anlamına gelmiyor.

Birincisi Suriye ordusu 5 yıllık savaşın sonunda çok yorgun. Ordu birçok cephede savaşıyor ve gerilla savaşı yürüten küçük dağınık gruplara karşı etkili savaş yürütmesi çok zor. Geçtiğimiz günlerde İŞİD’in Halep yolunun Hanasir bölgesini ele geçirmesi örneğinde olduğu gibi. Ordu bu tip saldırılardan sonra buraları geri alıyor; ancak hem zaman, hem asker kaybediyor,  kazanımdan sonra ise birliklerini başka bölgelere kaydıramıyor.

Diğer sebep Batı’nın Rusya ve Suriye hamle yaptıkça yeni hamleler yapması. Batı Rusya’nın havadaki üstünlüğüne karşı karada savaşan vekillerini daha fazla desteklemeye başladı.

Örneğin silahlı grupların önümüzdeki günlerde Kalamun bölgesine yeniden yükleneceği ve bu bölgenin yeniden ısınacağı ifade ediliyor. Bu durumda ordu açısından yeni bir cephe ortaya çıkmış olacak.

Bu sebeple ordunun  geçici başarılar yerine ‘uzun vadeli’ stratejiye yöneldiği belirtiliyor. Bu stratejiye göre ordu kontrol altına aldığı yerler tamamen temizlenene kadar savaşacak ve bu bölgelere yerleşecek. Bu da operasyonların çok yavaş ilerlemesi demek.

Rusya’nın uzun vadeli Suriye planı

Bu nedenlerle Rusya’nın desteği ve / veya ordunun operasyonlarının 1 – yıl sürebileceği belirtiliyor.

Tabii o zamana kadar anormal bir durum olmazsa. Çünkü ABD’nin 50 kadar danışman göndermesini daha büyük birliklerin gönderilmesi için ön adım olarak görenler de var. Bu görüş sahiplerine göre savaş hayal edemeyeceğimiz bir boyuta ulaşabilir.

Zaten ABD ve Batı’nın bunca yıldır sürdürdükleri savaşta ‘Rusya geldi, biz çıkalım’ diye düşünmesini beklemek saflık olur.

Nitekim ABD geçtiğimiz günlerde Rusya’nın Suriye’nin doğusunda da askeri üs kurduğundan şikayet etti.

İşin aslı şu: Elimizdeki bilgilere göre Rusya sadece Lazkiye-Ceble üssü ile yetinmeyecek. Humus’taki Shuayrat havaalanı da askeri üs haline getiriliyor. Bundan sonra ise sıra Deyrezzor’a gelecekmiş. Yani Ruslar Suriye’ye ‘tamamen’ yerleşecek gibi görünüyor.

Bu da Batı’da “eyvah Suriye elden gidiyor” paniklemesine neden oluyor. Putin’in bir gece ansızın geldiği Suriye’de şoka uğrayan Batı şoku atlattıkça yeni hamleler planlıyordur. Hamlelerin vekiller vasıtası ile başarılı ol(a)madığı görüldü. ‘İş başa düştü’ diye düşünmeye başlarlarsa durum fena bir hal alabilir.

Suriye’de gerçek devrim

Peki Suriye’de olacak asıl devrim neleri kapsıyor?

Söylentilere göre Rusya Suriye’den yapısal reform adımları istedi.

Bunlar arasında yolsuzluğun önlenmesi ve istihbarat, askeri birimlere çeki düzen verilmesi.

Yolsuzluk Suriye’yi kanser gibi sarmış. Hem krizin hem bu krizin uzamasının nedenlerinden biri.

Ama daha önemlisi ordu, halk savunma birlikleri gibi birimlerdeki sorunların ortadan kaldırılması.

Bu amaçla halk (ulusal) savunma birlikleri adı verilen birimlerin orduya entegre edilmesi gündemde. Diğer yandan istihbarat birimleri arasında koordinasyonun sağlanması da istendi. Muhtemelen istihbarat çok başlılıktan kurtarılacak ve bilimsel yöntemler ile çalışması sağlanacak.

Bu hamleler devletin işleyişini rayına oturtacak hamleler olarak görülüyor.

Siyasi alanda ise Rusya muhaliflerin de yönetime katılması ve bir yandan Batı’nın bir yandan Esad’a karşı olanların ellerindeki kozun alınmasını istiyor.

Aslında Esad da muhaliflerin yönetime katılmasına karşı değil. Ancak sorun özellikle dış muhaliflerin Esad’ı kabul etmemesi. Bunda da Batı’nın büyük payı var. Bugünlerde Rusya’nın hazırladığı geniş yelpazeli muhalif listesine Batı’nın razı olması halinde siyasi krizi çözebilecek en önemli adımlardan biri olabilir.

Viyana toplantılarında Cenevre’ye göre yeni gibi görünen maddeler var; ancak bunların hiçbirinin önemi yok.

Rusya ve Batı açısından asıl sorunun demokrasi olmadığı; yukarıda anlatmaya çalıştığımız ekonomik, siyasi sebepler olduğu göz önüne alınırsa görünenin ardında da birtakım pazarlıkların sonuçlanması gerekiyor.

Bu pazarlıklar bizce iki ana başlık altında toplanıyor:

-Paylaşım ne şekilde olacak

Ve bu başlık ile bağlantılı olarak;

-Esad’ın kalacak mı gidecek mi?

İkisi de zor başlıklar. Bu nedenle savaş her yönü ile uzun sürebilir ya da daha da sertleşebilir.

 

 

[1] Wikipedia (kaynak: Uluslararası Enerji Ajansı. Rakamlar 2012 raporundan) https://en.wikipedia.org/wiki/Natural_gas_by_country

[2] YDH. 29 Kasım 2012. Suriyeli muhaliflerin Katar’da imzaladığı gizli anlaşma http://www.ydh.com.tr/HD11099_suriyeli-muhaliflerin-katarda-imzaladigi-gizli-anlasma.html