Yazışmalara göre Clinton Suriye’de rejimin devrilmesinin İsrail’in yararına olduğunu ve İsrail – İran mücadelesinde “direniş eksenine” darbe vuracağını öngörüyor.
Yazışma,[1] “İran’ın büyüyen nükleer kapasitesine karşı mücadele veren İsrail’e yapılacak en iyi yardım, Esad’ı devirmek için Suriye halkına yardımcı olmaktır” ifadesi ile başlıyor. İran’ın nükleer kapasitesini sınırlandırmak için yapılan pazarlıkların İsrail’in güvenlik kaygılarını gidermediği ve İran’ın nükleer silah geliştirme programını durduramayacağına dikkat çekiliyor.
İsrail’in korkusu nükleer tekelini kaybetmek
Nükleer konusunda 5+1 ülkeleri ile İran arasında yapılan görüşmelerin İsrail’in İran’a saldırısını sadece geciktirebileceği ve İsrail’in saldırısının Ortadoğu’da büyük savaşa yol açabileceği belirtiliyor. İran’ın nükleer programı ile Suriye’deki savaşın birbiri ile alakalı gibi görünmediği; ancak gerçekte birbiri ile alakalı olduğu ifade edilen mesajda İsrail’in bir İran saldırısından çok Ortadoğu’daki nükleer tekelini kaybetme korkusu yaşadığı belirtiliyor.
İran’ın nükleer silaha sahip olmasının İsrail’in tekelini kırmakla kalmayacağı; Suudi Arabistan, Mısır gibi ülkeleri de nükleer silah edinmeye yönlendireceği bunun da İsrail’in Suriye ve Lübnan’dan yapılan provokatif saldırılara bugün yaptığı gibi rahat cevap veremeyeceği anlamına geldiği ifade ediliyor.
Nükleer caydırıcılığı olan bir İran’ın Suriye ve Hizbullah’tan İsrail’e saldırmalarını daha kolay isteyebileceği belirtiliyor.
Esed devrilirse Suriye-İran tehlikeli ittifakı yok olur
Yazışmada Beşsar Esad rejimi ile İran arasında stratejik ilişkinin olduğu ve bunun İran’ın İsrail’in güvenliğini tehlikeye atabileceği; İran’ın bunu doğrudan saldırı ile değil ancak Suriye vasıtası ile eğittiği ve silah yardımı yaptığı Hizbullah vasıtası ile yapabileceği belirtiliyor.
Esad rejiminin son bulmasının bu tehlikeli ittifakın da sonu olduğu anlamına geleceği belirtilen yazışmada İsrail’in Esad’ın devrilmesinin kendi çıkarlarına olduğunu şimdi anladığı belirtiliyor.
Aynı mesajda dönemin İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak’ın CNN’deki bir programda sarf ettiği sözlere de yer veriliyor. Ehud Barak programda “Esad’ın devrilmesi radikal eksene ve İran’a büyük darbe olacak, Suriye Arap dünyasında İran’ın tek ileri karakolu... (Esed’in devrilmesi) Lübnan’da Hizbullah’ı ve Gazze’de Hamas ve İslami Cihad’ı çok zayıflatacak.” diyor.
Yazışmada paralel görüşlere yer verilerek “Esad’ın devrilmesi İsrail’in güvenliği için bir nimettir ve aynı zamanda İsrail’in nükleer tekelini kaybetme korkusunu da azaltacaktır. Esad’ın gitmesi ile birlikte İran, vekilleri vasıtası ile İsrail’i tehdit edemeyecektir” deniliyor.
Esed ve ailesini tehdit etmeliyiz
“Suriye’deki isyan bir yıldan fazladır sürüyor. Muhalefet gitmiyor, Esad ise dışarıdan diplomatik çözümü kabul etmiyor denilen mesajda Esad ve ailesinin tehdit edilmesi gerektiği belirtilerek “kendisi ve ailesinin yaşamı tehlikede olan Esad’ın düşüncelerini ancak tehdit ya da güç kullanmak değiştirebilir” ifadeleri yer alıyor.
Obama yönetimi Libya’ya yaptığı gibi Suriye’ye bir operasyon için “dikkatli” olduğu belirtilen mesajda bu dikkat üç ana sebebe dayandırılıyor: Libya’nın aksine Suriye muhalefetinin dağınık yapısı ve bir bölgeyi ele geçirememiş olması, Arap Birliği’nin Libya için olduğu gibi müdahale çağrısı yapmamış olması ve Rusya’nın muhalefeti.
Libya’nın aksine Suriye’ye müdahale ABD’nin liderliğini gerektiriyor
Yazışmada “Libya kolay işti ancak Suriye öyle değil” deniliyor. Ancak Suriye’de başarının İran’ın bölgedeki tutunma noktalarını kaybedeceği ve İsrail’in ve bölgenin güvenliğini tehlikeye atamayacağına yol açan yapısal değişikliklere yol açacağı da belirtiliyor.
Yazıda devamla şöyle deniliyor:
Libya’nın aksine Suriye’ye müdahale ABD’nin diplomatik ve askeri liderliğini gerektiriyor. Washington Suriye’deki asileri organize etmek, silahlandırmak ve eğitmek için Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar gibi bölgedeki müttefikleri ile çalışmaya istekli olduğunu belirtmeli.
Böyle bir açıklama Suriye’de ordudan ayrılmaları da tetikleyecektir.
Daha sonra Türkiye ve belki Ürdün topraklarını kullanarak ABD diplomatları ve Pentagon yetkilileri muhalifleri güçlendirme çalışmaları yapabilir.
Bu uzun zaman alacak. Ancak ABD ilgilense de ilgilenmese de isyan uzun sürecek.. İkinci adım ise hava saldırısı için koalisyon desteği almak…
Rusya sadece şikayet eder, hiçbir şey yapamaz
Rusya böyle bir şeye hiçbir zaman destek vermeyecek bu nedenle BM Güvenlik Konseyi’ne gitmenin bir anlamı yok. Bazıları Rusya ile savaşa girme riskinden bahsediyor.
Ancak Kosova örneği bunun tersini düşündürüyor. Rusya Sırplar ile etnik ve politik ilişkisine rağmen (ki bu Suriye ile yok) şikayet etmenin ötesine geçmediler. Rus yetkililer eğer müdahale olursa engel olmayacaklarını söylüyor.
Suriyeli isyancıları silahlandırmak Suriye uçakları ve helikopterlerini düşürmek için Batı’nın askeri gücünü kullanmak maliyetsiz; ama getirisi yüksek olur.
Washington’daki liderler Libya ve Kosova’da olduğu gibi kara harekâtına karşı çıktıkça maliyet limitli olacaktır ABD için. Zafer kolay ve hızlı şekilde gelmeyebilir ama gelecek.
Suriye’deki yeni rejim ABD’yi dost olarak görecek
İran stratejik olarak izole edilecek ve etkisini Ortadoğu’da kullanamayacak. Suriye’deki yeni rejim ABD’yi düşman olarak değil dost olarak görecek.
Arap dünyasında Washington, yolsuzluğa bulaşmış rejimleri değil halkı destekleyen ülke olarak tanınacak. Yeni bir Suriye rejimi İsrail ile dondurulmuş barış görüşmelerine yeniden başlayabilir.
Suriye eğitim, füze yardım konularında transit olma özelliğini kaybedeceği için Hizbullah’ın, destekçisi İran ile bağları kopacak.
Tüm bunlar ve binlerce sivilin Esad tarafından öldürülmesinin önlenmesi olasılığı stratejik kazanımlardır.
Şii-Sünni savaşı İsrail ve Batı için kötü bir şey değil
Suriye halkı korkuyu üzerinden attığında özgürlüğü için savaşmaya kararlı görünüyor.. Amerika bunlara yardımcı olabilir ve bunu yaparak İsrail’e yardımcı olabilir ve daha geniş bir savaşın önüne geçebilir.
Bir başka mesajda ise “Esad’ın düşmesi Şiiler ile Sünni çoğunluk arasında İran’ı da içine çekebilecek bir savaşı ateşleyebilir. Ki İsrail’i yönetenlere göre bu durum İsrail ve Batılı müttefikleri için hiç de kötü değil” deniliyor.
Bu mesajlarda Washington’ın dış politikasını yönlendiren “bilgiler” de yer alıyor.
Örneğin Clinton’a hitaben yazılan 12 Haziran 2011 tarihli bir mesajda Hizbullah’ın Esad’ın sonu için hazırlandığını iddia ediyor. Mesaja göre Hizbullah ilk kez Suriye’deki varlığını reddediyor ve isyanın bastırılması ile ilgilerinin bulunmadığını belirtiyor.
Clinton’a yazılan diğer mesajlarda ise Suriye içinden kaynakların verdikleri bilgiler ile basında yer alan haberlerden bilgilendirmeler yer alıyor.
[1] WikiLeaks. NEW IRAN AND SYRIA 2.DOC https://wikileaks.org/clinton-emails/emailid/18328#efmADMAFf