Husrev Goran: Musul’u Kürdistan’a katacağız

10 Eylul 2006

SAAF-Musul Vali Yardımcısı Husrev Goran Kuzey Irak’ta yayınlanan 3 Ekim tarihli haftalık Media

SAAF-Musul Vali Yardımcısı Husrev Goran Kuzey Irak’ta yayınlanan 3 Ekim tarihli haftalık Media dergisine verdiği röportajda şaşırtıcı ve tahrik edici ifadelere yer verdi.

 

Bölge dengeleri açısından değerlendirildiğinde son derece şaşırtıcı ve cüretkar ifadelerin yer aldığı röportajı Alptekin Dursunoğlu çevirdi.

 

Giriş

Husrev Goran, Musul ilinin Vali yardımcısıdır; ama gerçekte validir ve her şey ondan sorulur. Her ne kadar vali Arap’sa da onun Kürdistan İttifakı’ndan seçildiği söyleniyor. Kürtlerin deyimiyle Husrev Goran her şeyin başıdır.

 

Husrev Goran, yaptığımız söyleşide Türkiye’nin, Türkmen Cephesi eliyle Musul’da karışıklıklar çıkardığını ve Kürtlerin Türklerin bu adamlarını tek tek tanıdığını belirtti.

 

“Kürtler, 2007 yılı sonuna kadar Şengar, Zomar, Başik, Mahmur ve Musul civarında yer alan daha birçok yeri Kürdistan bölgesine katacak” diyen Husrev Goran, Musul’da iki defa da referandum yapılsa Dicle nehrinin doğu bölümünün Kürdistan’da kalmayı isteyeceğine inanıyor ve şunları söylüyor: “Musul ikiye bölünecek: Doğu Dicle Kürtlere, batı Dicle de Araplara.”

 

Soru-Saddam’ın devrilmesinden sonra Musul ve çevresinde ne gibi değişimler oldu?

 

Husrev Goran: Saddam devrildikten sonra Irak’taki tüm resmi kurumlar ve daireler çöktü. Bizim Musul’a geldiğimizde yaptığımız ilk iş, Arapları Kürt şehirlerinden sürmek oldu. Çoğu kendi isteğiyle gitti, birçoğunu da gitmek zorunda bıraktık. Yaptığımız ikinci iş Musul’un idaresi için bir şura kurmak ve vali ile vali yardımcısını atamak oldu. Daha sonra da kaymakamları ve nahiye müdürlerini atadık. Nerede Kürtler fazlaysa oraya Kürt, nerede Araplar fazlaysa da Araplardan atama yaptık.

 

2004’e kadar Kentteki durum normal ve sakindi. Fakat Amerikalılar polis idaresini yeniden açınca sorunlar da başladı. Amerikalılar poliste görev yapmak üzere herkesi kabul ediyordu. Bu sırada Baasçılar da polise girdiler. Ben o zaman Amerikalılara bu yapılan doğru değil dedim. Birçok kötü adam polis oldu.

 

2004 yılının 11. ayında Musul polisi, Musul’un tüm ilçelerindeki kontrolü kendi eline almak istedi ve birçok karakolu da işgal etti. Kürdistan bölge yönetimi ve başkanı Musul iline iyi destek verdi ve buranın baasçı Arapların eline geçmesini önledi. Erbil ve Dohuk’tan güçler geldi ve biz Musul’un kontrolünü tekrar elimize alabildik. Polisi yeniden yapılandırdık ve oraya Irak ordusundan iki tugay (her tugayda 15 bin asker bulunuyordu) yerleştirdik. Birinci tugay Musul kentinin içinde ikincisi ise Telafer’de bulunmaktadır.

 

Soru-Bu tugaylar hangi etnik kesimden oluşuyor?

 

Husrev Goran: Her iki tugayın komutanı da Kürt’tür. Askerlerinin yüzde 50’si veya 60’ı Kürt’tür. Geri kalanları da Araplardan, Türkmenlerden ve Hıristiyanlardan oluşuyor.  Vali seçimlerinde kendimize uygun bir vali atamayı başardık. Vali ve Şehir Meclisi Başkanı her ikisi de Kürdistan İttifakı listesindendir. Valinin kendisi Arap’tır; ama  bizim listemizdendir. Şehir meclisinde de güç bizim elimizdedir.

 

Soru-Polisten söz ettiniz, Şengal kentinin çoğu Kürt’tür; ama oradaki polislerin çoğu Araptır.

 

Husrev Goran: Oranın polis müdürü Arap’tır, Şengal’daki Arap nüfus ne kadardır bilmiyorum. Ama onlar tüm polisleri Kürtlerden atayabilirler, bu konuda hiçbir engel yok. Biz Şengal’daki polisleri değiştirip, Arap polisleri de Musul’a gönderebiliriz. Arap polislerin çoğu Musul’da görev yapmak istemiyor; çünkü kendi güvenliklerini daha önemli gördükleri için köylere veya küçük şehirlere gidiyorlar. Dolayısıyla bu çok önemli bir sorun değildir; çünkü Şengal’ın kaymakamı, polis müdürü ve belediye başkanı Kürt’tür.

 

Soru: Şengal ile Kürdistan arasında bir Arap yerleşim kuşağı oluştu (Rebia bölgesinde). Şengal Kürdistan bölgesine katıldığında oradaki coğrafi durum ve ilişkiler nasıl olacak?

 

Husrev Goran: Rebia bölgesi daha önce Kürt bölgesine dahildi. Bundan 70 yıl önce bu bölge Kürtlerin oturduğu bir bölgeydi. Hala da oradaki birçok köyün adı Kürtçedir. 1920’li 30’lu yıllarda Irak adlı Arap devleti kurulduğunda Irak devleti Arapları buralara yerleştirme kararı aldı. Dönemin Irak hükümeti burayı Araplara verdi ve “Tel Kuçek”in adını “Rebia” diye değiştirdi. Tıpkı diğer yerlerin adını değiştirdiği gibi.

 

Soru: Kürtler bu Araplara ne yapacak? Onları sürecek mi yoksa diğerleri gibi onları da Kürdistan bölgesine mi katacak?

 

Husrev Goran: Bu Arapları bulundukları yerden çıkarmak zor. Bu Araplar 70 yıldır burada yaşıyor. Bu konuda 3 yol var ya Rebia Kürdistan’ın bir parçası olacak, ya Irak’ın bir parçası olmaya devam edecek ve Şengal da Filistin’in Gazze’si gibi dışarıdan Kürdistan’a katılacak ya da Gergeryan’dan Heyrek’e doğru uzanır ve Şengal’a kavuşuruz. Bu çizgi üzerinde iki üç Arap köyü var; ama bu iki üç köyü yolumuzun üstünden kaldırırız.”

 

Soru: Kürtler Telafer’i de istiyor mu?

 

Husrev Goran: Evet, biz Kürdistan anayasasında Telafer’i istediğimizi belirttik. Belki Telafer’de yaşayanların tümü Kürt değil; ama eminiz ki oradaki Şiiler de Telafer’in Kürdistan’a katılmasını isteyecektir. Telafer’de bir referandum yapılacak olursa bu iddianın doğruluğu ispat edilmiş olur.

 

Soru: Musul’daki duruma dönelim; tarihe, Osmanlı dönemine baktığımızda Musul kentinin daima güney Kürdistan’ın başkenti olduğu görürüz. Bu şehir daima güney Kürdistan’ın merkezi olarak kabul edilmiştir. Peki Kürtlerin bu şehirle ilgili kararı ne olacaktır?

 

Husrev Goran: 1920-1925 yıllarında –Musul konusunda çatışmalar başladığında- bu kent, bağımsız bir Kürt devletine dönüşebilir veya Türkiye’nin sınırlarına katılabilirdi. Şüphesi, şimdiye kadar bir Kürdistan şehri olarak kaldı. Yani Musul da tıpkı bir Diyarbakır ve bir Roha şehri gibi bir Kürt şehri oldu; ama Arapça dili ve Araplar yavaş yavaş burada güçlendirildi. Fakat her halükarda tarihi belgelere göre Musul kenti bir Kürt kentidir ve tüm Kuzey Irak’ın başkentiydi. Yani Erbil, Dohuk, Süleymaniye ve Kerkük’ün başkentiydi. Fakat o zaman da burada Araplar yaşıyordu.

 

Soru: Musul kentinin bölünmesi yani, doğu Musul’un Kürtlere, batının da Araplara verilmesi ihtimali mevcut mu?

 

Husrev Goran: Her şey mümkün; ama Irak anayasasının 140. maddesi doğrultusunda neler olacak bilmiyorum. Eğer Musul’un tüm kentleri üzerinde bir referandum yapılırsa bu şehir Kürdistan’ın bir parçası olmaz. Ama şehri ikiye böler ve ayrı ayrı referandum yaparsak doğudakilerin çoğu Musul’un Kürdistan’a katılması için oy verecektir. Maalesef terörist saldırılardan dolayı bu kentin nüfusunun yüzde 70’i Musul’u terk etti. Bana göre Musul’un kendisi Kürdistan’a katılmasa da Musul’un kuzeyi, doğusu ve Şengal Kürdistan’a katılacaktır.

 

Soru: Kürtlerden bahsedilince akla hemen Kürtlerin cengaverliği ve kahramanlığı gelir. Araplar da bu meseleyi bilmektedir. Peki nasıl oluyor da Kürtler, Arapların korkusundan dolayı Musul’u terk edebiliyorlar?

 

Husrev Goran: Araplardan dolayı kaçılmıyor. Bu savaş Kürt ve Arap’ın savaşı değildir. Ayrıca Arapların cesaretlisi, Kürtlerin korkağı da vardır. Buradaki savaş ve çatışma Araplarla değil, el-Kaide iledir. Savaş, “Ensaru’s- Süne”, “Ceyşu’l- Mücahidin”, “Tevhid ve Cihat”, “Ceyşu’l- Muhammed”  ve Baas partisi gibi terör örgütleriyle yapılmaktadır. Bu savaş, biz zamanlar Kürdistan’ı Araplaştırmak için gelip burada kalanlarla yapılmaktadır.

 

Bunlardan başka burada Türkiye, Suriye ve diğer komşu ülkelerin istihbarat ve güvenlik elamanları bulunmaktadır. Araplardan birçoğu huzur ve güvenliğe kavuşabilmek için Musul’un Kürdistan2a bağlanmasını istiyor. Araplarla Kürtler arasında bir savaş çıkacak olursa biz Musul civarındaki tüm Kürt aşiretlerinden gelip tüm kenti yağmalamalarını isteriz. Durum henüz o noktaya varmadı, eğer o noktaya varırsa biz ne yapacağımızı biliriz.

 

Soru: Cesaretli Araplardan ve korkak Kürtlerden söz edildi, kaçan 70 bin Kürt’ün tümünü korkak sayabilir miyiz?

 

Husrev Goran: Onların tümüne korkak denemez, ben şaka yaptım. Onlara gitmeyin denemez. Onlara gitmeleri konusunda yardım etmedik, gitmeleri konusunda onlara mektup da yazmadık. Onların tümü kendi imkanlarıyla ve gizli bir şekilde gittiler. Onlar, kontrol noktalarında durduruluyor; ama gidişleri ile ilgili açıklama getiriyorlar.

 

Soru: Türkiye’nin Telafer’deki Türkmenlere ve bu bölgedeki terör olaylarına etkisi ne kadardır?

 

Husrev Goran: Türkiye’nin Şii Türkmenler üzerinde herhangi bir etkisi yok, Türkiye, Türkmen Cephesi eliyle Sünni Türkmenler üzerinde etkilidir.

 

Soru: Türkiye, Türkmen Cephesi eliyle ne yapıyor?

 

Husrev Goran: Türkmen Cephesi sabotajlar yapıyor, siyasi sürecin ilerlemesini istemiyorlar. Onlar el-kaide taraftarıdır, eski Baasçıların taraftarıdır, onlar burada savaş ve terör olmasını istiyor. Onlar burada Şiilerle Sünniler, Kürtlerle Türkmenler arasında savaş olsun istiyor. Onların çoğu teröristtir ve bu konuda elimizde deliller bulunmaktadır.

 

Soru: Türkiye’nin Musul kenti ve civarında terörü desteklediğine dair elinizde delil var mı?

 

Husrev Goran: Musul’da Türk konsolosluğu açıldı. Türklerle irtibatlı olan ve çalışanlar, Türkmen Cephesinin liderleri ve üyeleridir. Onları tanıyoruz. Türklerin çevirmenleri, tanıdıkları hepsi Türkmen Cephesi’ndendir. Onlardan birinin adı İbrahim Arafat’tır. Diğerinin adı da Yaşar’dır. Biz onların hepsini tek tek tanıyoruz. Amerikalılar tarafından Telafer’de yakalanan Türkmen Cephesinden şahsın adı da Yaşar’dır.

 

Soru: Şu ana kadar terör veya sabotaj yaparken Kürtler veya Amerikalılar tarafından yakalanan hiç Türk casusu olmadı mı?

 

Husrev Goran: Türklerin kendileri casusluk yapmıyor. Bu işi onlara Türkmen Cephesi yapıyor. Türkiye devleti ve diğerleri bu yöntemi çok iyi bilir. Onlar kendi vatandaşlarını bu işte kullanmazlar. Hatta Türkiye kendi vatandaşını gönderecek olduğunda dahi ona daha önceden bir Irak kimlik kartı düzenliyor. O da bir Irak vatandaşı gibi onlara hizmet ediyor.

 

Soru: Kürtler ve Araplar birbiriyle anlaşamazsa Kürtlerin Musul’u Kürdistan’a katmasının şansı ne kadardır?

 

Husrev Goran: Ben Musul’u demiyorum; ama Musul’un civar kentlerini ve nahiyelerini derhal işgal edeceğiz. Çünkü bu bölgeler, halen Kürt halkınındır. Kürtler; Şengal, Zomar, el-Kuveyş, Şeyhan ve Mahmur’da en büyük güce sahiptir. Musul büyük bir şehirdir, orada kan dökülmesini istemiyoruz.

 

Ben, Kürt liderliğinin o şartlardaki kararının ne olacağını bilemiyorum; ama emin olun ki şimdi Musul’u terk eden Kürtler o zaman oraya geri gönderilecek. Biz bir komite kurduk ve üyelerini Zaho, Dohuk ve Agiri gibi bölgelere gönderdik. Onlar, Musul’dan ayrılan Kürtleri saydılar ve onların bir listesini hazırladılar. Onlar referandum veya seçim zamanı Musul’a geri dönecekler.

 

Soru: Kürdistan bölge hükümeti, Kürdistan bölgesi dışında yaşayan nasıl daha fazla yardım yapabilir?

 

Husrev Goran: Hükümet, bize çok yardım yaptı. Örneğin bir ay önce Kürdistan Başbakanı, Zomar bölgesindeki bir su projesi için dört milyon dolar ayırdı. Birçok Kürt köyünde (Yezidilerin yaşadığı yerlerde) binalar, okullar yaptırdı. Binlerce öğretmen yerel yönetimin bütçesiyle istihdam edildi ve halen bunlar görev yapmaktadır. Buraların, yolların ve nahiyelerin güvenliği de halen peşmergeler tarafından sağlanıyor.