YDH- Mısır’da yayımlanan el-Ehram gazetesine demeç veren Irak Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesud Barzani, bağımsızlık referandumunun yapılacağını bir kez daha vurguladı.
Brzani, 20. Yüzyılın ikinci yarısındaki tüm Irak hükümetlerinin Irak’ı oluşturan iki asli halk arasında gerçek bir ortaklık kurma konusunda başarısız olduğunu belirtti ve Irak hükümetlerinin Kürdistan’ı bir rakip değil bir düşman olarak gördüğünü söyledi.
Saddam rejiminin Halepçe katliamını bir soykırım olarak niteleyen Barzani, “Onlar, soykırım da dahil olmak üzere bize karşı savaşın her şeklini kullandılar. Örneğin Halepçe’nin kimyasal silahlarla bombalanması ve Enfal operasyonları sırasında 180 binden fazla Kürdistan vatandaşı öldürüldü, 4500 Kürt köyünden 5 bini yok edildi” dedi.
Barzani, 2003’teki Amerikan işgali ve Saddam rejiminin devrilmesi sonrasındaki gelişmeleri de şöyle değerlendirdi: “2003’ten sonra bunu olumlu bir başlangıç olarak görüp gerçek vatandaşlık ve ortaklığa dayalı bir ülke kurmak ve zararları telafi etmek için Bağdat’a gittik. Biz anayasanın yazılması sürecine katıldık; ancak bugüne kadar aradan geçen 14 yılda Bağdat’taki yetkililer, bizim meselelerimiz konusunda öncekilerden farklı bir tutum içinde olmadıklarını gösterdiler. Yok sayıcı ve dışlayıcı politikalara ve Kürdistan’ın bütçesinin kesilmesi gibi yıkıcı politikalara devam ettiler. 2014’te memurların maaşları kesildi. Bu da bir çeşit soykırımdı ve Kürdistan’ın kalkınmasını engellemeye yönelikti.”
Bağımsızlık referandumu kararına da değinen Barzani şunları söyledi: “Bölge, bizim hükümetimize Bağdat’la olan ilişkilerimizi değiştirmemiz ve muhtemel sorunları ve çekişmeleri önleyebilmemiz için baskı yaptı. Bağımsızlık için çalışmamızı ve başarısız olmuş bu ortaklıktan, kendimizi başarılı bir komşuluğa taşımamızı istedi.”
Referandumun hedefi
El Ehram’ın “Referandumla hedefiniz nedir?” şeklindeki sorusuna tek kelimeyle “bağımsızlık” cevabını veren Barzani, bölgede yaşanan büyük değişimlerin referandum kararıyla bir ilgisinin olup olmadığına dair soruya da şu cevabı verdi: “Bölgede yaşananların çok etkisi var. IŞİD terörü Irak ve Suriye Kürtlerini hedef aldı. Kürdistan Bölgesinin bazı yerlerini işgal etti. Kürdistan Bölgesi’nin bütçesinin kesilmesinden yararlanmaya çalıştı. Hedef, eğitim ve silahtan mahrum olan Peşmerge güçlerini zayıflatmaktı. Halbuki Irak anayasası Peşmerge güçlerini Irak’ın silahlı kuvvetlerinin bir parçası sayıyor. Erbil’e, Kerkük’e ve Duhok’a yaklaşmaya çalıştı. Bütün bu gelişmeler, ayrıca Bağdat’ın Irak’taki diğer kesimlere yönelik siyasi yollarla ve mezhepçilikle gerçekleştirdiği dışlayıcı yaklaşımı ve bu ihtilafların savaşa dönüşmesi korkusu bizi kendi halkımızın kaderini tayin etmek için referandum yapma seçeneğine götürdü. Bu seçenek uluslararası yasalara göre güvenli ve demokratik bir yoldur.”
Kürdistan Referandumunun diğer ülkelerdeki Kürtlerle bir ilgisi yok
Barzani, el-Ehram’ın “Suriye, Irak, İran ve Türkiye Kürtleri arasında Kürt devleti hayali konusunda bir görüş birliği var mı?” şeklindeki sorusuna şu cevabı verdi:
“Tüm Kürt halkı kendi kaderini belirlemek arzusundadır. Aynı şekilde Sykes-Picot adlı kötü anlaşma doğrultusunda Kürtlerin yaşadığı ülkelerle ilişki biçimini belirlemek arzusundadır. Burada, Irak’ta bizim halkımız referandumu, Iraklı kardeşleriyle, bu ülkedeki ortaklarıyla ilişkilerinin şeklini belirlemek için tercih ediyor. Bizim referandumumuzun diğer ülkelerdeki Kürt kardeşlerimizle bir ilgisi yok. Biz, sorunlarımızın barışçı ve demokratik yollarla çözülmesini vurguluyoruz.”
Mesud Barzani, Bağdat’ın, Tahran’ın ve Ankara’nın referanduma karşı tutumu ile ilgili olarak da şunları söyledi:
“Biz kendi yaşam hakkımızı insani ve demokratik yöntemlerle yerine getiriyoruz. Bugünün dünyasının eğer insan haklarına ve halklara saygı duyuyorsa aksi bir tutuma tahammül edebileceğini düşünmüyorum. Biz kimseyle savaşmıyoruz. Bizim bölgemiz 1991’den beri özerktir. Türkiye, Irak, Suriye ve İran gibi komşularla olumlu ve seçkin ilişkiler kurduğunu ispat etmiştir. Bu ülkelerin takındığı olumsuz tavırlar, bizim açımızdan referandumun sonucunun reddedilmesi şeklinde yorumlanmadı. Onlar (İran, Türkiye ve Irak liderleri) referandumun zamanının uygun olmadığı konusundaki görüşlerini söylemişlerdir.”
Türk dostlarımız Kürdistan’ın önemini çok iyi biliyor
Mesud Barzani, Türkiye’nin referandum konusundaki tutumuyla ilgili olarak da şunları söyledi:
“Türk liderlerin medyada yer alan sözleri çelişkilidir. Ama genel anlamda Kürdistan halkının haklarına karşı değildir. Kürdistan’ın komşusu Türkiye ile ilişkileri çok iyidir. Bizim çok sağlam ticari ve ekonomik ilişkilerimiz var. Türk dostlarımız Kürdistan Bölgesi’nin önemini çok iyi biliyor. Bu yüzden her zaman bizimle oldular, yatırımlar yaptılar, hala da Kürdistan’da milyarlarca dolarlık yatırımlar yapıyorlar. Onlar, bizim birçok projemizde çok iyi bir ortaktır. Ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan’la da iyi ve eskiye dayalı bir ilişkimiz var.
Kısa mesajlar
El Ehram’ın “Irak, Türkiye, Suriye, Suudi Arabistan, İran ve Mısır’a mesajlarınız nedir?” şeklindeki sorusu üzerine de Barzani şu cevapları verdi:
Bağdat için: Biz ortaklıkta başarısız olduk, gelin müttefik komşular olalım ve başarılı olalım.
Ankara için: Kürdistan sizin için destek, güven ve emniyettir.
Şam için: Biz, Suriye halkının tercihine saygı duyuyoruz ve birbirimizle ihtilafımız yok.
Suudi Arabistan için: Halk, hükümet ve kral düzeyinde dost ve kardeşiz; sağlam ilişkilere sahibiz.
Tahran için: IŞİD’in Kürdistan Bölgesi’ne saldırdığı andan itibaren onların desteğini unutmuyoruz. İran, fiili ve ameli olarak bizi ilk destekleyen ülkeydi ve bizim yanımızda yer aldı.
Kahire için: Bizim, Kahire ile ilişkimiz tarihidir. Önder Barzani 1958’de Kahire aracılığıyla Moskova’dan Bağdat’a döndü ve o dönemde Cemal Abdunnasır’la görüştü.