SAAF-Türkmeneli Partisi Başkan Yardımcısı ve Kerkük Vilayet Meclisi Üyesi, Ali Mehdi, bugün İngiliz Gazetesi “The Guardian” muhabiri Michael Howard’a verdiği demeçte Türkmeneli bölgesini kurmalarının, Türkmenlerin hakkı olduğunu söyledi.
Türkmeneli Partisi Başkan Yardımcısı Ali Mehdi, demecinde Türkmen milletinin, Irak devletinin kuruluşundan beri saf dışı bırakma, zorla göç ettirme, ırk ayrımcılığı politikasından çok çektiğini belirterek, bunların Saddam rejimi'nin düşüşünden sonra da devam ettiğini söyledi.
Kürtlerin iki büyük partisinin, Türkmenlere yönelik silahlı baskı yöntemleri ve ırkçı ayrımcılık metodular kullanarak Kerkük şehrinin tümüne hakim olduğunu belirten Mehdi, Önceki rejim zamanında Kerkük’te Araplaştırma politikası uygulandığını, bugün ise Kürtleştirme kampanyasıyla karşı karşıya kalındığını söyledi.
“Türkmen halkı, 1991 yılından beri, özellikle Erbil kentinde, Kürt partilerden çok çekmişti. Dolayısıyla, Kürt yönetimi, orada, Türkmenlere karşı uyguladığı politikasının aynısını Kerkük'te sürdürmektedir” diyen Mehdi, sözlerini şöyle sürdürdü:
Biz, Kerkük'te durumun normalleştirmesinden yanayız; ancak bu işlem, Türkmen siyasi partilerinin ve hareketlerinin benimsediği mekanizmalar doğrultusunda ve uluslararası gözetim altında yapılmalıdır. Biz, bugünkü şartlar altında Kerkük'te referandumun yapılmasına karşıyız.
Kürt Federalizmi bir etnik federalizmidir. Uluslararası antlaşmalar gereği, her milletin kendi kaderini belirlemek hakka sahip olduğuna göre, biz de (Türkmenler) Telafer'den Mendeli'ye kadar uzanan ”Türkmeneli Bölgesi'nin” kurulmasını istiyoruz.
Şimdilik Kerkük'ün belirli zamana kadar “Özel Bölge” olmasının ve referandumun en az “sekiz yıl” ertelenmesinin Irak'ın ve bölgenin yararına olacağına inanıyoruz. Biz, Kerkük Vilayet Meclisi Türkmen grubu olarak belirttiğim düşünceyi bir dilekçeyle Irak Başbakanlığına gönderdik ve olumlu bir yanıt aldık. Ancak, konunun ele alınması Millet Meclisi'nde “Bölgeler Yasası” onaylana kadar ertelenmiştir.
Biz, Türkmenlerin gerçek temsilcilerine karşı Sayın Celal Talabani ve Sayın Mesut Barzani tarafından bir siyasi kuşatma yürüttüklerini görüyoruz. Bizde bu uygulamanın çeşitli kanıtları vardır. Bu uygulamaların en sonuncusu ve belirgin kanıtı Sayın Adalet Bakanının Kerkük'e gelişinde “oldu bitti politikalarını” protesto amacıyla açtığım pankart sırasında yaşanmıştır.
O anda bazı Kürt siyasi grup temsilcileri tarafından bana karşı uygulanan susturma, güç kullanma ve küfürler, Sayın Adalet Bakanı ve Sayın Kerkük valisi huzurunda olmuştur. Bu olayı kameralar da kaydetmiştir.
Irak devletinin tarihi boyunca bize karşı uygulanan saf dışı bırakma politikası, ne yazık, Amerikanlar tarafından da aynan benimsenmektedir! Dolayısıyla Irak'ta “belirli taraflar lehine kayırma politikası” artık bir Amerikan Politikasıdır diyebiliriz.
Biz, Türkmeneli Partisi'nde milletler arasındaki anlaşmazlıkları gidermek için milliyetler arası uzlaşma ve diyalogdan yanaydık ve bu anlayışın öncüleri olmuştuk, hala da bu politikayı sürdürüyoruz. Ayrıca, yeni inisiyatifler üstlenip, bu doğrultuda yepyeni projeler üretmeye devam etmekteyiz. Ancak, diğerleri özellikle Kürtler, kendi fikirlerinde ısrarcı olup, Kerkük Vilayeti'ndeki milletlerarası sorunların çözümüne karşı düşünceleri reddeder tavırlarını sürdürmekteler.
Önümüze konulan engellere rağmen anayasanın düzeltmesinde, Anayasa Düzeltme Komisyonuna katılma, Türkmenlerin haklarıyla ilgili bazı maddeleri düzeltme ve değiştirmesini istedik.
Güvenlik ve asayişle ilgili, Kerkük'ün güvenlik durumun günbegün kötüye gideceğini baştan beri biliyorduk. Bunun nedeni de; Kentin güvenliğini sağlamakla görevlendirilen güçlerin belirli siyasi tarafların saflarını tutmaktır. Ayrıca, kentte bazı siyasi partiler, hedeflerine ulaşmak için korkutma ve yıldırma politika uygulamaktalar.