YDH- “The Christian Science Monitor” için David R. Francis’in hazırladığı raporu arkadaşımız Saliha İLHAN çevirdi.
Ekonomi uzmanları İsrail’in Amerika’ya Maliyetini Hesaplıyor
1973'ten beri İsrail, Birleşik Devletlere 1,6 trilyon dolara mal oldu. Bu maliyetin bugünün koşullarında ABD nüfusuna dağılımını hesaplarsak, kişi başına 5,700 dolar’dan daha fazla bir para düştüğünü görürüz.
Bu, Washington’da kendisine danışılan ekonomi uzmanı Bay Stauffer’in bir tahminidir. Yıllar boyunca süren Ortadoğu sahnesi analizleri, Bay Stauffer’i İsrail lobisinin sıkı bir eleştirmeni haline getirmiştir.
Yıllardır ilk defa, Bay Stauffer, Amerika’nın İsrail’e Filistinlilerle çatışması noktasında arka çıkmasının maliyetini hesapladı. Hesaplama sonuçlarına göre fatura, Vietnam savaşının maliyetinin iki katını aşmış bulunuyor.
Ama İsrail, daha fazlasını istiyor. Geçen ayın sonlarında Beyaz Saray'daki bir toplantıda, İsrailli yetkililer, ABD’li yetkililerle intifada ve intihar bombalamalarıyla uğraşmanın yükselen maliyetinin karşılanması için 4 milyar dolar ekstra askeri yardım konusunda anlaşmaya vardı. İsrailli yetkililer, ayrıca ülkenin durgun olan sınır ekonomisine yardım olarak da 8 milyar dolardan fazla bir borç garantisi talebinde bulundu.
Stauffer, İsrail'in derin ekonomik sıkıntıları düşünüldüğünde, borç garantili İsrail ilişkilerinin geri ödeneceğinden şüphe duyuyor. Verilen bonolar yapılanmış olmaya çok yakındır, bu yüzden onlar olgunluğa erişinceye dek faiz ödemeyecekler. Eğer Stauffer’ın sözleri doğruysa, Amerika muhtemelen 10 yıl sonra hem sermaye hem de faiz ödemeye son verecektir.
İsrail’in istediği şey Irak’la yapılan savaşın maliyetiyle beraber, harcayacağı, vadesi önümüzdeki yıl tamamlanacak olan senedin bir parçası olabilir.
Birleşmiş Milletlerin dış yardımından en çok faydalanan ülke yine İsrail’dir. Daha şimdiden, askeri yardımda 2.04 milyar dolar ve 2003 mali yılında yapılan ekonomik yardımda da 720 milyon dolar almıştır. İsrail yıllardan beri, yılda 3 milyar dolar almaktadır.
Stauffer’in hesaplarına göre, satın alma gücünde 2001 dolaylarında resmi yardım olarak, İsrail’e 1973'ten beri 240 milyar dolar ödendi. Ayrıca, Amerika, İsrail'le barış antlaşmalarını imzalamalarına karşılık Mısır ‘a 117 milyar dolar, Ürdün’e de 22 milyar dolar dış yardımda bulundu.
Stauffer, Maine Üniversitesi’nde düzenlenen bir konferansta “Amerikan ordusu savaş fakültesi” tarafından görevlendirilir. Bu konferansta Birleşmiş Milletler’in Ortadoğu politikasına yönelik toplam harcamalarını tartışır ve şöyle der: "Sonuç olarak, siyasi açıdan, eğer idareyle ilgili olarak değilse, o masraflar, İsrail’i desteklemenin bir parçasıdır."
Bu dış-yardım maliyeti iyi bilinir. Birçok Amerikalı, bunun bazı stratejik çıkarların bir abluka altındaki demokrasiyi desteklemek için harcadığı para olduğunu söyleyecektir. Stauffer, acaba Amerikalılar İsrail’i desteklemek için yapılan harcamalardan dolayı kabaran faturadan haberdarlar mıdır, sorusunun cevabını merak eder.
Büyük harcamalardan biri, gizli değildir. Bu, İsrail-Arap savaşının ardından Amerikan ekonomisinin zedelenmesine sebep olan, petrol fiyatlarının artmasında kendisini göstermiştir.
Mesela, 1973'te Arap ulusları, İsrail’in 1967’de işgal ettiği yerleri geri alabilmek için bir saldırıda bulundular. Bu noktada Başkan Nixon’ın, İsrail’i Amerikan askerleriyle desteklemesi Arapların Amerika'ya karşı yürüttüğü petrol ambargosunu tetikleyen ana faktördü.
Petrol sevkıyatındaki düşüş, derin bir durgunlukla sonuçlandı. Sonuç olarak Stauffer’in hesaplarına göre Amerika, (2001 dolaylarında) 420 milyar dolar kaybetti ve petrol fiyatlarındaki bir artış, başka bir 450 milyar dolar kayba neden oldu.
Amerika, Arap uluslarının, yeniden petrol darbesini kullanabileceklerinden korkarak, stratejik bir petrol rezervi kurdu. Stauffer bunun maliyetinin 134 milyar dolar olduğunu hesapladı.
ABD’nin İsrail’e diğer yardımları şu alanları kapsamaktadır:
• Stauffer'e göre:¨Amerikan Yahudi fonları ve organizasyonları İsrail ilişkilerine 5 milyar dolardan 60 milyar dolara kadar bir yardım yapmaktadır. Ne kadar gizlenirse gizlensin bu para Birleşik Devletlerin ekonomisinde "net bir gerileyiş"tir.
• Amerika şimdiden, İsrail'e ticari borçlarda 10 milyar dolar, ülke içi borçlarda 600 milyon dolar için garanti verdi. Stauffer, Amerikan hazinesinin bunları karşılayabilmesini umuyor.
• Amerika İsrail'e şimdiden, Arrow füze projesini desteklemek üzere 2,5 milyar dolar verdi.
• İsrail, “fazlalık" Amerikan askeri mühimmatının kullanılabilir kısmını indirimli olarak satın almaktadır. Stauffer, bu indirimlerin, son zamanlara doğru "birkaç milyar dolar"a bedel olduğunu söylüyor.
• İsrail, her yıl 1,8 milyar doların yüzde 40’ını askeri yardımda kullanıyor, görünüşte ABD’den silah satın almak için ama gerçekte İsrail’de yapılmış donanım almak için bir kenara para ayırıyor. Amerika’nın İsrail yapımı aletleri veya alt yapıyı satın almak için İsrail’e 50–60 sent kadar ödeme yapması sonucu İsrail Savunma Bakanlığı veya Amerikan savunma müteahhitlerinin yardımını almaya hak kazandı.
Amerika, İsrail'e, büyük bir silah tedarikçisi olması için mali ve teknik yönden yardım ediyor. Silahlar, İsrail'in çalışan uzmanlarının neredeyse yarısı ile birlikte yapılmaktadır. Amerikan savunma müteahhitleri genelde Amerika vergi mükellefleri tarafından sağlanan İsrail’in ihtiyaçlarından ve ekstra rekabetten dolayı kızgındırlar.
• Stauffer’ın tahminlerine göre Amerikan politikası ve ticaret yaptırımları, Ortadoğu'ya ihracatından yılda yaklaşık 5 milyar dolar azaltması, 70,000 veya daha fazla Amerikalının işine mal olmuştur. İsrail’in Amerikan ürünlerini almak için Amerika’nın yardımına ihtiyacı olmaması, dış yardımda olduğu gibi, ayrıca 125,000 işe mal olmaktadır.
• Öte yandan 1980'ler'in ortasında Suudi Arabistan'a F–15 savaş uçağı satışı konusunda olduğu gibi İsrail, ABD ordusunun bazı satışlarını engellemektedir. Stauffer, İsrail’in bu engellemelerinin 10 yılda 40 milyar dolara mal olduğunu söylemektedir.
Stauffer'in listesi, tartışılabilir. O, bu araştırmasında çoğunlukla emekli askerler veya diplomatik memurlardan yardım almıştır. Bu kimseler Amerika’nın İsrail’e dönük politikasını eleştirmeleri halinde anti-semitist olarak nitelendirilmelerinden korktukları için bu verileri halka açıklamaktan çekinmektedir.(*)
(*) Bu yazı 06.11.2002'de yayınlanmıştır.