YDH- İRNA haber ajansının haberine göre Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, ekonomi yönetiminden sorumlu bakanlar ve bakan yardımcılarına hitaben yaptığı konuşmada halkın taleplerinin haklı olduğunu söyledi.
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani “Dünyanın her yerinde halkın bazı taleplerini ve gösterilerini istismar edenler olabilir; ama halk bize bakın, bizim sözlerimize kulak verin söylediklerimizi yapın derken haklıdır” dedi.
Ülkede son dönemde yaşanan olaylara değinen Ruhani, şunları söyledi: “Son olaylarda çok temel bir mesele vardı ki bu maalesef ne ulusal medyada ne de diğer medyalarda gözükmedi. Daha çok ayrıntılar üzerinde duruldu. Ben bu asli mesele üzerinde durmanın ülkenin güvenlik ve huzurunda ve uzun dönemli istikrarında etkili olduğuna inanıyorum.
Bugün karşılaştığımız sorun yetkililer ile genç kuşaklar arasındaki mesafedir. Bugün bizim düşüncelerimiz ile genç kuşağın düşünceleri farklıdır. Bugün gençlerin dünyaya bakışı ve yaşantısı ile bizim bakışımız farklıdır. Bu, çözülmesi gereken temel sorundur.”
Yaşam tarzı dayatılamaz
Yeni kuşaklara yaşam tarzı dayatmasının yanlış olduğunu belirten Hasan Ruhani, şunları söyledi:
“Sorunumuz şudur: Biz, kendimizden sonraki iki kuşağın bizim beğendiğimiz şekilde yaşamasını istiyoruz. Halbuki onlara yapmaları gerekeni söylemek, onlara bir tür yaşam tarzı belirlemek ve sadece bizim gittiğimiz yol doğrudur demek yanlıştır.
Genç kuşak sadece tek bir şey söylüyor: Diyor ki ben de biliyorum, benim de sözüm var ve benim sözüme kulak verin. Halk da açıkça söyleyecek söz olduğunu ve sözlerine kulak verilmesi gerektiğini söylüyor.
Halkın sözüne kulak verilmelidir. Ülkenin çoğunluğunu genç kuşaklar oluşturuyorsa bunun anlamı şudur: Çoğunluğun görüşünü yerine getirmeliyiz.
Elbette bir gösteriyi bir mitingi istismar etmek isteyenler olacaktır, bu doğaldır. Bu, dünyanın her yerinde olur. Dünyanın her yerinde halkın gösterilerini ve mitinglerini istismar edebilirler.”
İran’ın bölgedeki etkisi arttı, düşmanlıklarla karşılaşmamız doğal
Ruhani, İran’ın bölgedeki etkisinin artmasından dolayı düşmanların hedefi haline geldiğini ve bunun da doğal olduğunu belirtti ve şunları söyledi:
“Ülkemiz bölgede ve dünyada etkili bir konuma ve buna bağlı olarak da zorlu düşmanlara sahip. Bugün bölgedeki birileri Siyonist rejim ve Amerika’nın yanında ülkemize karşı düşmanlık ediyor. Amerika, devrimden önce İran halkına düşmanlık ediyor ve o zamanki diktatör rejimi destekliyordu. Ülkenin her sektörü hatta radyo televizyon bile Amerikalıların elindeydi. İran halkı dünyanın en önemli ve en hassas ülkelerinden birini onların elinden aldığı için onlar da öfkelendiler ve ülkede huzur olmasın istiyorlar.
Yeni ABD hükümeti İran halkına karşı mücadele için yanlış yollar seçiyor ve sürekli olarak başını taşlara vuruyor. Son günlerde Amerika’nın BM Güvenlik Konseyi’ndeki siyasi haysiyeti yok oldu. Güvenlik Konseyi üyesi olmasını kullanarak olağanüstü oturum yapılmasını istedi; ama orada dünya ülkeleri Amerika’yı veto etti.”
Kimse eleştirilmez değildir
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, kendi hükümetinin eleştirilere açık olduğunu belirterek sözlerine şöyle devam etti:
“Ülkede eleştiri konusunda hiçbir istisna yoktur. Bu ülkede hiç kimse hatadan korunmuş ve masum değildir. Biz eleştiriye karşı değiliz. Herkes eleştirilebilmelidir. Bu konuda istisna yoktur. Ülkedeki tüm yetkililer eleştirilebilir. Bizim ülkede masum (günahtan ve hatadan korunmuş) yoktur.
12. İmam zuhur ettiğinde, o zaman dahi eleştiri yapılabilir. Peygamber de eleştiriye izin veriyordu. Tüm tarih boyunca Peygamberden daha üstün kimse yok. Peygamber bir şey söylediğinde birisi kalkıp ona ‘bu söylediğin senin görüşün müdür, yoksa Allah’ın vahyi midir?’ diye soruyordu. Allah’tan vahiydir dediğinde itiraz edilmiyordu; ama benim sözümdür dediğinde o zaman eleştiriyor ve ben bunu kabul etmiyorum diyordu.
Biz Masumların (Peygamberin ve 12 İmamın) yönetimlerinde eleştirileri görüyoruz. Eleştiri her zaman yararlıdır. Eğer ümitle, iradeyle ve doğru çözüm yoluyla birlikte olursa… Şu yol sorunludur diye eleştiri yaptığımızda, şu yol daha iyidir de demeliyiz. Çözüm yolu da ortaya koymalıyız.
Allah rahmet etsin merhum Ali Şeriati, Şii mezhebini intizar (12. İmamı bekleyiş) mezhebi olarak niteler ve “intizar, itiraz mezhebidir” derdi. Yani intizarı olan insan aynı zamanda itirazı olan adamdır.
Eğer her şey yüzde yüz idealse o halde ne intizarımız, beklentimiz var? Her şey yüzde yüz doğruysa o zaman intizar yoktur. Eğer adaletin tüm yeryüzünü kaplayacağı bir günü intizar ediyorsak (bekliyorsak) demek ki mevcut adaletle sorunumuz var. Demek ki istediğimiz o noktaya henüz gelememişiz. Aksi halde intizarın bir anlamı yoktur.”