YDH-İranlı siyasi analist, Emir Hüseyin Recebi, Mehr haber ajansı tarafından yayımlanan yazısında Suriye ordusunun Kuneytra’yı terörist gruplardan temizlemesinin hem İsrail hem de Suriye açısından taşıdığı önemi yazdı.
Suriye ordusu ve Direniş’in ilerleyişi ve zaferleri devam ediyor. Kuneytra bölgesi de teröristlerden tamamen temizlendi ve Suriye bayrağının bu kentte dalgalanmaya başlamasıyla birlikte bu şehir de Suriye’nin özgürlüğe kavuşan şehirleri arasına katıldı.
Kuneytra, yüzölçümü bakımından küçük bir şehir olmasına rağmen Suriye’nin en stratejik noktalarından biri ve buranın kurtarılması, tıpkı Halep’in, Doğu Guta’nın ve Dera’nın kurtarılması gibi önemli ve kader tayin edici görülüyor.
Kuneytra, takriben 1861 kilometrekare yüzölçümü ve yaklaşık yüz bin kişilik nüfusuyla Suriye’nin en küçük şehri olsa da bu güney ili Golan Tepelerinin bir parçası olması ve doğal olarak işgalci siyonist rejim ordusuyla en ileri temas hattı olması bakımından Suriye’nin en önemli şehirlerinden biridir.
Bu şehrin özgürlüğüne kavuşmasıyla birlikte Suriye krizinde bir sayfa daha kapandı ve tekfirci teröristlerle onların destekçilerine ağır bir darbe vuruldu.
Yazının ilerleyen satırlarında Suriye ordusunun Kuneytra’daki zaferinin sonuçlarını incelemeye çalışacağız.
İşgal altındaki Golan meselesinin yeniden gündeme gelmesi
Kuneytra kentinin Suriye devletinin kontrolünden çıkmasının en önemli sonucu işgal altındaki Golan’ın artık gündem dışına itilmesiydi.
Bu ise Suriye’deki savaşın başlatıcıları arasında yer alan ve bu savaşı körükleyen siyonist rejimin en temel hedeflerinden biriydi.
Son derece açıktır ki kriz şartlarında, Suriye devletinin başkenti kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya bulunduğu ve silahlı grupların birçok kentin birçok bölgesinde hakim olduğu dönemlerde, Golan’ın düşünülmesi imkanı kalmamıştı.
Eğer Batılılar ile Arapların oluşturduğu eksenin yarattığı kriz sonunda Beşşar Esed hükümeti devrilseydi, Suriye çok daha büyük bir girdabın içine sürüklenecek ve burada Libya senaryosu uygulanacaktı.
Bu durumda Suriye’de yönetilme imkanı bulunmayan birkaç parçayla karşı karşıya kalınacaktı ve Golan meselesini artık ne takip eden bulunacaktı ne de Golan’ı geri alma çabası kalacaktı.
Bu gerçeklik dikkate alındığında siyonist rejimin kendi güvenliği için Kuneytra ve Dera’daki terörist gruplara neden hiçbir yardımı esirgemediği çok daha iyi anlaşılıyor.
Suriye ordusunu Golan sınırlarından uzak tutmak ve onu yıkıcı bir savaşla meşgul etmek Kudüs işgalcisi rejim için büyük bir nimetti.
Çünkü bu sayede siyonist rejimin sınırlardan yana kafası rahattı ve Suriye devleti bu bölgelerdeki hakimiyetini kaybetmişti.
Kuneytra’nın geri alınması, Suriyeliler nezdinde Golan meselesini yeniden canlı hale getirdi. Suriye hükümeti ve halkı zafer kazandıkça Suriye ordusunun önü daha da açılıyor ve tehlike siyonistlerin sınırlarını daha fazla tehdit ediyor.
Terörist gruplara yardım ve lojistiğin kesilmesi
Kuneytra’nın işgal altında olduğu yıllar boyunca Siyonist rejimin terörist gruplara yaptığı cömert yardımlar, herkes tarafından biliniyor.
Bu yardımlar, tekfirci teröristlerin siyonist rejim hastanelerinde tedavi edilmesinden, terörist gruplara her türlü ağır ve hafif silahın teslimine ve iletişim ve casusluk teçhizatlarının verilmesine kadar geniş kapsamlı oldu.
Tekfirci teröristlerin Kuneytra’daki varlığı, İsrail için bir güvenlik kuşağı yaratmıştı. Siyonist rejim bu tür yardımlarla bu kuşağı koruyup genişletmeye çalıştı.
Böylece silahlı grupları kullanarak işgal altındaki Golan ile Suriye’nin asli toprakları arasında bir tampon bölge yaratmayı ve Golan meselesini ebediyen rafa kaldırmayı amaçladı.
Kuneytra’nın kurtarılması, bu projenin tamamen çökmesine neden oldu ve her şey kriz öncesindeki haline geri döndü.
Siyonistlerin son haftalarda yaşadığı panik, Suriye ordusu ve Direniş’in Kuneytra’daki ilerleyişi ve Siyonistlerin 1974’teki ateşkes anlaşmasını vurgulamaya başlaması, Suriye devletinin Kuneytra üzerindeki hakimiyetinden duydukları endişeyi yansıtıyor.
Direniş’in işgal altındaki topraklara olan komşuluğu
Kuneytra’nın kurtarılmasının en önemli ve en stratejik sonucu, Suriye ordusunun işgal altındaki Golan sınırlarına geri dönmesi, bir başka deyişle, işgal altındaki topraklarla komşu olmasıdır.
Şu, kesin olarak söylenebilir ki Suriye halkının son sekiz yılda yaşadığı her şeyin asli sebebi, Suriye hükümetini devirerek ya da en azından Suriye ordusunu Golan’dan uzak tutarak İsrail için bir güvenlik şemsiyesi oluşturmaktı.
Stratejik öneme sahip Kuneytra’nın işgal altındaki Golan’a açılan sınır güzergahında Suriye bayrağının yeniden dalgalanmaya başlaması, Siyonistlerin tüm hayallerinin suya düşmesine ve uykularının eskisinden çok daha fazla kaçmasına neden oldu.
Sonuç
Suriye ordusu ve Direniş güçlerinin Dera ve Kuneytra kentlerindeki zaferleri ve terörist gruplara yardım akışının önemli güzergahlarından biri olan Suriye-Ürdün sınırında güvenliğin yeniden sağlanması, başkent Şam’ın güney kesimlerinde güvenlik ve istikrarın yeniden tesis edilmesini sağladı.
Tekfirci teröristlerin güney yönünden başkente saldırması öngören planları tamamen etkisiz hale getirdi. Zira Kuneytra ile Şam arasında yalnızca yetmiş kilometre mesafe bulunuyor.
Öte yandan Direniş güçlerinin Kuneytra’daki varlığı da stratejik dengeyi Direniş güçlerinin lehine değiştiriyor. Suriye ordusunu, siyonist düşman ordusunun faaliyetlerini izleme boyutuyla istihbarat açısından daha üstün hale getiriyor.
Kuneytra’nın kurtarılmasıyla birlikte Direniş güçlerinin Suriye’deki tekfirci teröristlerin asli merkezi olan İdlib’e doğru ilerleyişi için artık her şey hazır hale geldi.
Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esed’in de vurguladığı gibi tekfirci teröristlere karşı kesin zafer kazanılıncaya ve Suriye topraklarına güvenlik ve istikrar yeniden tamamen dönünceye kadar terörizmle savaş devam edecek.
Çeviri: YDH