YDH-İran’da yayımlanan Cevan gazetesi, Amerika’nın yaptırım ve cezalandırma politikasının kendi müttefiklerini bile içerecek şekilde genişletmesinin dünya ülkelerini Dolardan uzaklaştırmaya başladığını ve bunun da uzun vadede Amerikan ekonomisine ağır darbe vuracağını öne sürdüğü analizinde şu ifadelere yer verdi.
Amerikan yaptırımları ve riyalin değer kaybetmesi, İran açısından zor şartlar yarattı; ancak İranlı yetkililer, şimdi artık “Amerikan yaptırımlarının kör yılanı tarafından ısırılan artık sadece Tahran değil” diyerek teselli bulabilir.
Çin’den Hindistan’a, Türkiye’den Rusya’ya ve Avrupa’nın göbeğine kadar birçok ülke sıraya girdi ve Beyaz Saray’ın iş bilmezliği onları dövizle alışverişlerde Doları terk etmeye sevk ediyor.
Sputnik haber ajansının belirttiğine göre bu gelişmeler, nihayetinde dünyadaki belli başlı ülkeleri, daha muteber bir para birimine ihtiyaç duydukları ve artık Dolar ile iş yapmayı bırakmaları gerektiği sonucuna götürüyor.
Birkaç hafta önce, Uluslararası Para Fonu, yayımladığı raporunda, dünyadaki döviz rezervlerinde Amerikan Dolarının payının 2013 yılında en düşük seviyeye gerileyerek yüzde 62.48’e düştüğünü açıkladı.
Böylece Amerikan Dolarının dünyadaki toplam döviz rezervlerindeki payı 2013’ün son üç ayında en alt seviyeye düşmüş oldu.
Devletlerin ikili veya çok taraflı para sözleşmelerine eğilimi artıyor, son verilere göre bunların dünyadaki toplam sayısı 60’ın üzerine çıkmış bulunuyor ve bu da ülkeler arası ticarette muteber bir döviz olarak Dolardan yüz çevrildiğini gösteriyor. Amerikan yaptırımlarının küresel bir hal almaya başlamasıyla bu süreç daha da şiddetleniyor.
Geçen hafta Türkiye ile Amerika arasında yaşanan gerginlik, Türk lirasının benzersiz bir şekilde değer kaybetmesine neden oldu.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu gerginliği Amerika’nın Türkiye’ye karşı başlattığı bir ekonomik savaş olarak niteledi ve buna karşı koymak için 100 günlük program açıkladı. Ankara’nın Çin’le yaptığı ticaretin belli bir bölümünü Çin’in para birimi olan Yuan ile yapması, bunun bir kısmını oluşturuyor.
Türkiye’den daha çok, Amerikan Dolarına çok daha önce savaş başlatan Çin, bu süreci geçen aylarda devlet bankalarından dolar satın alarak şiddetlendirdi. Gözlemciler bu gelişmeyi, Çin’in Doları silmeye yönelik ilk adımı olarak açıkladı.
Çinliler, ikinci büyük petrol tüketicisi olarak önümüzdeki aylarda petrol alımlarında Amerikan Doları yerine Yuan kullanmaya yönelik ilk adımları atacaklarını söylediler.
Çin’in bu adımı, Amerikan yaptırımları hengamesinde en azından Tahran’da büyük memnuniyet yaratacak.
Amerika’nın Rusya’ya yönelik son yaptırımları, aslında Ukrayna savaşı sebebiyle 2014’te uygulanan yaptırımların daha da ağırlaştırılmış şeklidir ve bu ise Rusların ticarette Doları kaldırma yönünde daha hızlı hareket etmesine neden oldu.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, cumhurbaşkanlığının ikinci döneminin başlarında Rus ekonomisinden Doları kaldırmanın kendisinin hedeflerinden biri olduğunu açıkladı.
Şimdi, Amerika’nın 38 Rus şirketine ve şahsına yaptırım uygulamasıyla başlayan yeni yaptırım dalgasının ardından Ruslar ticaretten Doları kaldırmaktan daha açık bir şekilde söz etmeye başladı.
Rusya Maliye Bakanı Anton Silvanov, geçtiğimiz Pazartesi günü Amerikan Dolarının dünya için tehlikeli bir döviz haline geldiğini belirtti; doları “dünyadaki ekonomik düzeni bozan döviz” diye niteledi ve petrol ticaretinde ulusal paranın kullanılması iznini verdi.
Dolar yerine Euro ve Yuan
Atlantik’in iki yakasının birbirine olan ekonomik bağlılığı, Amerika’nın ticaret savaşına rağmen Avrupalıların henüz Dolara karşı bir mücadeleyi ciddi bir şekilde gündemlerine almamalarına sebep oluyor.
Fakat buna rağmen Avrupalılar bile İran’la yapılan nükleer anlaşmayla ilgili olarak Amerikalılarla yaşadıkları çekişmelerde İran’la petrol ticaretlerinde Doları kaldırmaya hazırlar.
Bu şartlar altında ekonomi gözlemcileri, Amerikan Dolarının muteber bir uluslararası döviz olma konumunu koruyabileceğinden her zamankinden çok daha fazla kuşku duyuyorlar.
Sputnik haber ajansı dün şunları belirtti: “1971’de Başkan Nixon, Dolardan altın desteğini kaldırdığında hiç kimse bu desteksiz para biriminin bir gün başka ülkelere yönelik bir baskı aracı olarak kullanılabileceğini düşünmemişti. O dönemde hedef, dünyayı ticarette bir para birimine ulaştırmaktı.”
Sputnik Yazarı İmad Abşinasdiyor ki: “Birleşik Devletler, yüzyıllardır paraya destek olan altın yerine kendi ekonomilerini bıraktılar ve herkesi eğer Dolar kullanırlarsa hiçbir sorun yaşamayacaklarına ikna ettiler. Fakat bugün gerçekte Amerikan ekonomisi desteği olmayan, kendileri tarafından basılan ve gerçek değeri sanal değerinin yüzde 1’inden veya 2’sinden daha fazla etmeyen Dolarlara bağlıdır.”
Sputnik yazarı şöyle devam ediyor: “Amerika, İran’a kendi milli parasını kullanmaması için yaptırım uygulayınca, birçok ülke kenara çekildi ve hiçbir şey söylemedi. Ancak bu iş başka ülkelere ve hatta Amerika’nın müttefiki olan ülkelere de genişletilince artık herkes tehlikeyi hissetmeye başladı.
Artık yeni bir ticari ve mali birliğin şekillenmeye başladığını ve onda Dolardan eser olmayacağını görüyoruz. Bu süreç devam ettiğinde Euro veya Çin Yuanının uluslararası ticarette yavaş yavaş Doların yerini alacağı tahmin ediliyor. Gün geçtikçe de ülkelerin bu yöndeki eğilimi artıyor.
Amerikalı liderlerin cezalandırma politikaları, yaptırımları ölçüsüz ve sınırsızca kullanmaları ve yaptırımları uygularken Dolardan bir araç olarak istifade etmeleri, en nihayetinde dünyadaki belli başlı ülkeleri, daha muteber bir para birimine ihtiyaç olduğu ve Doların artık bırakılması gerektiği sonucuna ulaştırdı.”
Rus haber ajansı, analizini şöyle noktalıyor: “Dolar, nasıl Amerikan ekonomisinin güçlenmesine sebep olduysa, bundan sonra da Dolarla uygulanan yaptırımlar Amerikan ekonomisinin zayıflamasına ve nihayet çöküşüne sebep olabilir.”
Müttefikler arasında yalnızlaşma
Foreign Policy, Amerika’nın İran’a yönelik yaptırımlarını Dolarla ticaretin küresel düzeydeki etkisi bakımından değil, doğrudan Amerikan ekonomisine olan etkisi bakımından analiz ederek şöyle diyor:
“Amerika, bir taraftan İran petrolüne Kasım’da yeni yaptırımlar koyarak, petrol ihracatını mümkün olan en az düzeye indirerek sıfırlayacağını ve İran ekonomisine maksimum düzeyde baskı yapacağını umuyor. Öte yandan Venezüella’daki, Libya’daki ve Nijerya’daki jeopolitik çalkantılar sebebiyle enerji piyasalarında arz azalması oldu. Piyasaların İran petrolünden mahrum edilmesi, önümüzdeki aylarda petrol fiyatlarının ciddi şekilde artmasına, Amerikan ve dünya ekonomisinin ciddi zararlar görmesine neden olabilir.”
Foreign Policy’nin yazdığına göre İran’ın petrol ihracına yönelik tehditler, birçok piyasa analistinin petrol fiyatlarının yakın gelecekte varil başına 100 Dolara yükseleceğini öngörmesine sebep oldu.
Foreign Policy, şöyle devam ediyor: “Gerçek şu ki Amerikan ekonomisi, petrol fiyatlarının yükselmesinden kaynaklanan yeni büyük sürpriz krizlere çok uzak değil. Böylesi bir durumda Irak’tan günde 3 milyon varilden fazla petrolün hele de güney illerindeki son şiddet içeren protestoların ardından ihraç edileceğinden nasıl emin olunabilir? Eğer İran, yeni yaptırımlara cevap olarak Suudilerin hassas petrol altyapılarına zarar verirse piyasalar buna nasıl tepki verecek?”
Financial Times da, Amerika’nın İran’a yaptırım yönündeki hareketiyle giderek artan şekilde yalnızlaştığına dikkat çektiği analizinde şöyle yazıyor:
“Avrupa Troykası, diğer ortaklarıyla birlikte kendi şirketlerini Amerikan yaptırımlarına karşı korumak için yeşil kıtada “kapatma yasasını” güncelleyip aktif hale geçirdi. Bu, basının ve çeşitli ülkelerin devlet adamlarının Amerika’yı uyardığı yalnızlaşmanın ta kendisidir.”
Önde gelen Demokrat Senatör Jack Reed Fox News’te şunları söyledi: “Bizim şu an nükleer anlaşmadan çekilmeyi aşan bir sorunumuz var. Özellikle de Avrupalı müttefiklerimizin desteğini kaybetmiş olmamız bakımından... Aslında Avrupalılar, İran’a vurulan darbeleri azaltmak için çok çaba gösterdi. Bana göre bizim en büyük sorunumuz bizim İran’a karşı tek parça bir uluslararası bloğa sahip olmamamızdır.”
Jack Reed, Trump’ın nükleer anlaşmadan çekildiği gün şu twti atmıştı: “Bu karar, Amerika’ya olan güveni azaltmıştır ve bizi müttefiklerimiz arasında yalnızlaştırmaktadır.”
New Jersey eyaleti Demokrat Parti Senatörü Bob Menendez de aynı şekilde Trump’ın nükleer anlaşmadan çekilmesini “kendine yalnızlaşma dayatmak” diye nitelemiş ve bu meselenin İran, Rusya ve Çin’in ekonomik ilişkilerinin güçlenmesine neden olacağını söylemişti.
Çeviri: YDH