YDH-İran’da yayımlanan Cevan gazetesi yazarı Abdullah Genci, Amerika’nın İran’a karşı savaş açmasını engelleyen sebepleri yazdı.
“Savaş olmayacak” ve “müzakere etmiyoruz” şeklindeki iki açıklama, yaklaşımların ve kararların yerli yerine oturmasını sağladı. Birinci ifade tanımaya dayalı bir öngörü, ikincisi ise devletin kararıdır.
İran İslam Devrimi Lideri’nin “savaş olmayacak” şeklindeki ifadesinin mantığı nedir? O, nasıl bir kanıta sahip ki bunu “muhtemelen savaş olmayacak” şeklinde bile ifade etmiyor.
1- Amerikan stratejisi, şu temellere dayanıyor. “Ekonomik ve psikolojik baskı yapmak”, bununla “toplumsal ve ekonomik rahatsızlık” oluşturmak amaçlanıyor ve “siyasi açıdan ve güvenlik açısından istikrarsızlaştırmak” hedefleniyor. Bunlara ilaveten “İran halkının geçim sıkıntıları”, “yönetim içindeki yolsuzluklar” ve “İran’ın bölgedeki devasa harcamaları” şeklindeki üç ifadeyi de yönetimi devirme aracı olarak kullanıyorlar. Dolayısıyla onların hedefi askeri değil; ancak savaş seçeneğini de kendilerince bizim zihinlerimizi müzakereyi muteber görmeye ve müzakereye teslim olmaya hazır hale getirmek için gündemde tutmaya çalışıyorlar.
2- Amerikan Başkanı, yatırımcı ve ekonomik faydacı biridir ve Amerika’nın bölgedeki 7 trilyonluk harcamalarından da oldukça rahatsızdır. Bu yüzden Arapların İran’a karşı güvenliklerini sağladığını belirterek Araplardan bunun masraflarını ödemelerini istiyor. Nitekim Suriye’nin Kürt bölgelerinde kalmanın masraflarını Suudilerden aldılar. Dolayısıyla o, para harcayacak biri değil ve savaş için para harcamayacak.
3- İran’ın caydırıcı gücü savaşı önleyen en önemli etkendir. Amerikalılar İran’ın bu gücünün farkındalar ve “vurup kaçma” döneminin artık bittiğini, süper güç olma prestijinin ciddi bir hasar görebileceğini çok iyi biliyorlar.
4- Amerika ve müttefiklerinin bölgede aldığı art arda yenilgiler de onların hesap sistemlerini kuruntulardan çıkardı. Onlar, Arapların ve Batılıların tüm silahlarının, planlarının ve paralarının yalın ayaklı Yemenlilerin bile hakkından gelemediğini görüyorlar ve İran ile savaşın çok korkunç bir kabus olacağını çok iyi biliyorlar. Amerikalılar; Irak’ta, Suriye’de, Lübnan’da, Yemen’de ve Afganistan’da planlarını uygulamakta başarısız oldular ve bundan da İran’ı sorumlu tutuyorlar.
5- Siyonistlerin güvenlik kaygıları diğer bir önemli etkendir. Onlar, olaylar başladığı gün uzaktan ve yakından Siyonistlerin başına neler gelebileceğini tahmin edemiyorlar. Hizbullah’ın ve Hamas’ın binlerce füzesinin ve Suriye’de konuşlu bulunan on binlerce çok uluslu gücün neler yapabileceğini öngöremiyorlar. Dolayısıyla Siyonistler için güvenlik riski oluşturmayacaklar.
6- Amerikan Başkanının salt ekonomiye odaklı düşüncesi, savaşın ertesi gününde enerjinin durumu ve enerji fiyatları konusunda kaygı duyuyor. Savaşın ertesi gününde Fars Körfezi bölgesindeki Amerikan müttefiklerinin petrol tesislerinin ne olacağı belli değil. Petrol fiyatları hem Amerikan ekonomisini zora sokar hem de kayıplarını bir gösteriye dönüştürür.
7- Amerikan güçlerinin ulaşılabilir menziller içinde bulunması, bölgede bir savaşın başlaması konusunda kaygı yaratan ve bu savaşı önleyen bir etkendir. Amerikalılar, İran’ın bölgesel nüfuzunu ve onun devletlerden çok milletlerle olan irtibatını çok iyi biliyorlar. Amerika’nın Afganistan’da, Irak’ta, Suriye’de ve Fars Körfez’i çevresindeki ülkelerde bulunan on binlerce askeri İran’ın dişleri arasındaki et gibidir. Onlar, 2003’ten 2014’e kadar Irak’ta 4300 Amerikan askerinin öldürüldüğünü sürekli olarak hatıralarında canlı tutuyorlar. Ayrıca şunu biliyorlar ki İran’la savaş yalnızca denizde ve havada olmayacak; İran’ın onların akıllarına bile gelmeyecek kadar kendilerine yakın noktalarda varlığı bulunmaktadır.
8- Bölgedeki Amerikan müttefiklerinin petro dolarlar sayesinde sahip olduğu gösterişten ibaret modernliğin kırılganlığı da bir diğer caydırıcı etkendir. Fars Körfezi bölgesindeki petrol zengini emirlerin hayatı, cam fanus içindeki bir hayat gibidir ve herhangi bir sert cismin çarpmasıyla yerle bir olacaktır. İran İslam Cumhuriyeti’nin ilan edilmiş daimi stratejisi şudur: Bize hangi noktadan saldırı olursa biz de o noktaya saldırırız. Amerikalılara karada ya da denizde yer vermek isteyen herkes de bu stratejiden haberdardır.
9- İran, miladi 18. asırdan (Efşarilerin sonu) bugüne kadar, hiçbir ülkeye saldırmadı. Bu strateji hala geçerlidir ve İran İslam Cumhuriyeti doktrini tamamen savunmaya dayalıdır. Dolayısıyla İran hiçbir zaman bir savaşın başlatıcısı olmayacaktır. Bu bakımdan “savaş olmayacak” seçeneği, hem İran halkı için hem de İran’ın düşmanları için muteber bir seçenektir.
Bir taraftan İran halkının huzuru ve savaş seçeneği ile oyun oynaması, diğer taraftan ise düşmanı savaştan sakındıran caydırıcı gücü bu durumun göstergesidir.
Yönetimin açılımcı kararları, kaynaklardaki öncelik sıralaması, halkı bilgilendirmede dürüstlük, birlik ve beraberlik ve doğu ile ilişkiler, İran’ı savaşsız ve müzakeresiz farklı yarınlara taşıyabilir.
Çeviri: YDH