YDH- Arman Selimi, Diplomasi-i İran için kaleme aldığı yazısında Kürt partilerin Irak’ta hükümet kurma sürecinde izleyeceği politikayı yazdı.
12 Mayıs 2018’de yapılan Irak seçimlerinin üstünden 100 günden fazla bir zaman geçmesine rağmen, yeni hükümetin kurulması meselesi hala bu ülkenin siyasi hayatının en önemli konusu olmaya devam ediyor.
Bununla birlikte Irak Federal Mahkemesi’nin 19 Ağustos 2018’de 12 Mayıs parlamento seçimlerinin nihai ve resmi sonuçlarını teyit etmesinden sonra Iraklı siyasi gruplar, parlamentoda çoğunluk grubunu oluşturmak ve yeni kabineyi kurmak için Bağdat’ın Yeşil Bölge’sinde yoğun bir hareketlilik içine girdi.
Aslında bazı siyasi grupların ihtilafları ve “Bağımsız Seçim Komisyonu”nun açıkladığı sonuçlar çerçevesinde ittifaklar kurmaları, hükümetin kurulmasını geciktiren en önemli sebepti; ancak 19 Ağustos’tan sonra Irak’ın siyasi yolundaki bu engel ortadan kalkmış oldu.
Federal Mahkemenin nihai görüşünü açıklamasının ardından Başbakan Haydar el-İbadi ve Cumhurbaşkanı Fuad Masum, parlamento oturumu yapmayı, meclis başkanını belirlemeyi ve mümkün olan ilk fırsatta anayasaya uygun şekilde yeni cumhurbaşkanını seçmeyi vurguladı.
Bunun ardından da seçimi kazanan Iraklı siyasi partiler hükümeti kurmak üzere birbiriyle ittifak oluşturmak için ciddi bir hareketlilik içine girdi.
En önemli hareketlilik, 19 Ağustos 2018’de yani nihai sonuçların Federal Mahkeme tarafından teyit edildiği gün, Mukteda Sadr liderliğindeki “Sairun”, Seyyid Ammar el-Hekim liderliğindeki “el-Hikme”, Haydar el-İbadi liderliğindeki “en-Nasr” ve İyad Allavi liderliğindeki “el-Vataniye” ittifakları, Bağdat’taki Babil otelinde bir araya geldi.
Bunu, parlamento çoğunluğu oluşturmak üzere kurulan ilk nüve olarak adlandırmak mümkün.
Bu dört siyasi ittifakın açıklamasında ortaya çıkan anlaşma gösteriyor ki yakın gelecekte bu siyasi gruplar, ilk parlamento oturumunda koalisyon kurduklarını ilan edecekler.
Bu grupların siyasi hacmi de düşünüldüğünde bunların yeni hükümeti kurma konusunda çok fazla sorun yaşamayacağı anlaşılıyor.
Ancak ilk düşüncelerin aksine eski Başbakan ve şu anki Cumhurbaşkanı yardımcısı Nuri el-Maliki’nin bürosundan yapılan açıklama, dengeleri ciddi bir şekilde değiştirdi.
“Kanun Devleti”ittifakı lideri Nuri el-Maliki’nin bürosundan yapılan açıklamada Hadi el-Amiri liderliğindeki “el-Fetih” ittifakı, Nuri el-Maliki liderliğindeki “Kanun Devleti” ittifakı ve Irak seçimlerini kazanan Kürdistan Bölgesi’ndeki iki asli parti arasında görüşmeler yapıldığı belirtildi.
Bu açıklama, 12 Mayıs seçimlerinden sonra Irak siyasi atmosferinin bir tarafında Haydar el-İbadi’ye, diğer tarafında da Nuri el-Maliki’ye yakın siyasi grupların yer aldığı iki kutba bölünmesi için yeterliydi.
Irak siyasi atmosferinin yeni parlamento toplantısının eşiğinde iki kutba bölünmesi sebebiyle, şu an Şii siyasi gruplardan daha çok Kürt ve Sünni Arap siyasi gruplarının rolü önem kazandı.
Kürtler, 328 sandalyeli Irak parlamentosunda toplamda 60’tan fazla sandalyeye sahip, dolayısıyla onların söz konusu siyasi kutupları oluşturan siyasi gruplardan herhangi biriyle ittifak yapması, o kutuplardan birinin yeterli limite ulaşmasını garanti ediyor.
Bu yüzden de Irak Milli Meclisi’nin dördüncü döneminde çoğunluk grubu, oluşturmada Kürt partilerin rolü olağanüstü önem kazanıyor.
Bu çerçevede Irak parlamento seçimlerini kazanmış olan her bir Kürt siyasi grubunun alacağı muhtemel tavrı ve oynayacağı muhtemel rolü incelerken, Kürtlerin tavrını üç asli aktör bağlamında birbirinden ayrı olarak ele almak gerekir.
1- Irak Kürdistan Demokrat Partisi: Maliki’nin sert muhalifi ve Amar el-Hekim ile Mukteda Sadr’a yakın
Hiç kuşkusuz Mesud Barzani liderliğindeki Irak Kürdistan Demokrat Partisi’ni (KDP) yeni Irak hükümetinin kurulması denkleminde en etkili Kürt siyasi grubu olarak değerlendirmek gerekiyor.
Bu parti, doğrudan kazandığı 25 ve dolaylı kazandığı (Erbil, Duhok ve Neyneva’daki azınlıklar) 3 sandalye ile Kürdistan Bölgesi’nin Bağdat’taki en büyük siyasi grubudur.
Kürdistan’ın bağımsızlığı için yapılan referandumun asli unsuru olan Mesud Barzani’nin partisi, Irak merkezi hükümetinin IŞİD’in ortaya çıkmasından sonra (2014) Erbil’in hakimiyeti altına giren toprakların yüzde 51’ini kontrol altına alması sebebiyle ciddi bir sıkıntıya girdi.
KDP, konumunu yeniden inşa ederken ciddi zorluklarla karşılaştı. Dolayısıyla bu partinin liderlerine göre 12 Mayıs 2018 seçimleri, hem Kürdistan Bölgesi hem de Irak çapında onları siyasi açıdan yeniden canlandıracak büyük bir fırsat olabilir.
Bu açıdan Kürdistan Demokrat Partisi’nin hükümet kurma konusunda yaşanan kutuplaşma çerçevesinde bakış açısını analiz ederken dört konuya işaret edilebilir.
Birincisi; Kürdistan Demokrat Partisi’nin Mesud Barzani’nin Nuri el-Maliki’ye yönelik kişisel bakışı ve psikolojik ihtilafları sebebiyle Nuri el-Maliki-Hadi Amiri ekseni ile ittifak yapması –imkansız değil ama- çok uzak bir ihtimal olarak gözüküyor.
Bu partinin 2014’te Nuri el-Maliki’nin başbakanlıktan uzaklaştırılmasındaki rolü bu ciddi ihtilafın kanıtıdır.
İkinci olarak; Kürdistan Demokrat Partisi, Kürtlerin iç cephesinde de geleneksel olarak Kürtlerin payına düşen Irak cumhurbaşkanının belirlenmesi tartışmalarıyla karşı karşıyadır.
Irak Cumhurbaşkanlığı 2005’ten bugüne kadar Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin (KYB) elindeydi. KYB’nin eski Lideri Celal Talabani bu makamın sembol ismi olarak algılanıyordu.
Ancak Celal Talabani’nin vefatından sonra oluşan yeni durumda Irak Kürdistan Bölgesi’nin bu iki asli partisi arasındaki stratejik ittifak sona erdi. KDP, parlamentodaki sandalye sayısının fazlalığından dolayı Bağdat’taki bu makama ilk kez sahip olmak istiyor.
Bu yüzden cumhurbaşkanlığını onlara bırakmaya hazır olan her siyasi grup, 28 sandalyeyi kendi sepetine koyabilir.
Üçüncü olarak; Kürdistan Demokrat Partisi, şu anda daha çok Irak’taki ılımlı ve reformcu gruplara yakın duran bir çizgiye sahip. Bu yüzden “el-Hikme” lideri Seyyid Ammar el-Hekim ve “Sairun” Lideri Mukteda Sadr, Barzanilerin Bağdat’ta ittifak yapmak isteyeceği liderler olabilir.
Dördüncü olarak; Kürdistan Demokrat Partisi liderleri, defalarca kendi taleplerini uygulama garantisi verecek siyasi gruplarla ittifak yapacaklarını söylediler. 2010’dan sonra Nuri el-Maliki hükümetinin kuruluşu sırasındaki olumsuz geçmişi vurguladılar.
Dolayısıyla öyle gözüküyor ki Kürdistan Demokrat Partisi; “Sairun”, “el-Hikme”, “Nasr” ve “el-Vataniye”den oluşan dörtlü ittifaka daha yakın duruyor.
Bu sebeple yakın gelecekte KDP ile bu gruplar arasında ittifak yapılacağı öngörülebilir.
2- Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB): Selam Sarayındaki iktidarını koruma sevdası taşıyor
Kosret Resul Aliliderliğindeki Kürdistan Yurtseverler Birliği, (KYB) 18 sandalye kazanarak 4. Dönem Irak meclisinde ikinci büyük Kürt partisi oldu.
Şu an öyle gözüküyor ki Kürdistan Yurtseverler Birliği, karizmatik lideri Celal Talabani’nin vefatından sonra kendi içinde ciddi bir gerilimle karşı karşıya bulunuyor.
O kadar ki partinin üst düzey liderleri arasında en az iki siyasi düşünsel akım bulunduğu söyleniyor.
Buna rağmen Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin her iki cenahındaki liderlerin tamamı, Irak’ta ve Kürdistan Bölgesi’ndeki siyasi denklemlerde sahip olduğu konumu ve gücü korumak istiyor.
Bunun uygulanabilir olması için de Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin Irak cumhurbaşkanlığının kendi kontrolünde kalmasını, Iraklı siyasi gruplarla ortaklıkta programının merkezine yerleştirmiş bulunuyor.
Bu çerçevede öyle gözüküyor ki Bağdat’taki siyasi kutuplaşmayla ilgili olarak tutumu büyük ölçüde belli olan Barzanilerin aksine, bunlar her siyasi grupla iş yapma ve anlaşma potansiyeline sahipler.
Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin şu anda Nuri el-Maliki’nin başbakanlığıyla bile esaslı bir sorunu bulunmuyor.
Ayrıca siyasi meseleler ile güvenlik sorunları konularında geçtiğimiz aylar itibariyle büyük ölçüde Hadi el-Amiri liderliğindeki Fetih ittifakına yakındı.
Ancak bu durum, bu partinin Mukteda Sadr, Seyyid Ammar el-Hekim ve Haydar el-İbadi liderliğindeki parlamento çoğunluk grubu içinde yer almayacağı anlamına gelmez.
Onlar için cumhurbaşkanlığına sahip olmaya devam etmek hayati bir meseledir. Dolayısıyla cumhurbaşkanlığını Kürdistan Yurtseverler Birliği’ne bırakması durumunda onların Haydar el-İbadi’ye yakın ittifak listesiyle koalisyon yapacağı söylenebilir.
Ancak onların bunu kabul etmemesi halinde de öyle gözüküyor ki KYB, Nuri el-Maliki kutbunda yer alacaktır.
3- Beş muhalif parti, Bağdat’taki reformculara yakın
Kürdistan Yurtseverler Birliği ve Kürdistan Demokrat Partisi gibi iki asli partinin yanı sıra Kürdistan Bölgesinde muhalefet partileri olarak tanınan 5 siyasi parti daha var.
Bu muhalif partiler de Bağdat’ta hükümetin kurulmasından önce parlamento kutuplaşmasında rol oynayabilir.
Bu beş siyasi grup şunlardan oluşuyor: Ömer Seyyid Ali liderliğindeki “Goran Hareketi” (5 sandalye), Şasvar Abdulvahid liderliğindeki “Yeni Nesil Hareketi” (4 sandalye), Selahaddin Bahaeddin liderliğindeki “Kürdistan İslam Birliği”, (2 sandalye), Berhem Salih liderliğindeki “Adalet ve Demokrasi için Birlik” ve Ali Bapir liderliğindeki “Kürdistan İslami Cemaati” (2 sandalye).
Bu partiler, dördüncü dönem Irak meclisinde toplamda 15 sandalyeye sahipler ve bunların toplam sandalye sayısı Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin sandalye sayısına yetişemiyor.
Bu beş parti, iktidardaki KDP ve KYB’ye yönelik eleştirel ve reformcu sloganları sebebiyle öyle gözüküyor ki Bağdat’taki kutuplaşmada da Mukteda Sadr ve Seyyid Ammar Hekim’in siyasi gurubuna daha yakın duruyor. Dolayısıyla bu partilerin sandalyelerinin Haydar el-İbadi’nin sepetinde olacağı söylenebilir.
Gerçi bu konuda biraz ihtiyatlı olmak da gerekir; çünkü bu 5 Kürt siyasi parti birbirleriyle çok derin düşünsel farklılıklara sahipler ve bunların tek ortak noktası, Kürdistan Bölgesi’ndeki hakim iki partiye muhalif olmaları.
Çeviri: YDH