Bağdat'ta ABD'ye uyanma çağrısı: Haydar İbadi Irak’ın Mursisi mi olacak?

10 Eylul 2018

Irak’ta istikrarsız bir siyasi durum ya da iç savaş İran’ın değil, ABD’nin işine yarayacaktır.

YDH-Bölgesel konuları yakından izleyen Gazeteci Elijah J. Magnier, hükümet kurma çalışmaları çerçevesinde Irak’ta yerlilerin güç, yabancıların ise nüfuz  mücadelesini yazdı.

ABD ile İran arasındaki çekişmeli savaşın Irak’a oldukça ağır bir yükü mevcut. Irak kırılgan bir ülke ve işgal edildiği 2003 yılından bugüne kadar nefes almasına izin verilmedi.

Her şey ABD’nin Mezopotamya üzerindeki tam hakimiyeti ile başladı. Sonra da El Kaide’nin komşu ülkelerce desteklenen ölümcül IŞİD’e dönüşmesine şahit olundu.

Terörle mücadele etmek zorunda kalan Irak’ın milyarlarca dolar harcamasına mal olan IŞİD kanserinin büyümesi ABD tarafından görmezden gelindi. IŞİD’in ülkenin üçte birine hakim olduğu 2014 yılında aynı zamanda güneyde iç karışıklıklar başladı.

Bu da aynı zamanda demagog olan sırtlan politikacılara fırsatı tanıdı. Onlar da hükümetsiz bir ülkede toplum üzerindeki nüfuzlarını göstermek için harekete geçtiler.

Gerçek savaş, her ikisi de Irak’ın yeni hükümetinin şekillenmesinde nüfuz mücadelesi veren ABD başkanlık temsilcisi Breett McGurk ile İran Devrim Muhafızları Ordusu Generali Kasım Süleymani arasında yaşanmaktadır.

Bu da yeni “Irak direnişinin” doğmasına yol açtı. Ancak bu sefer direnişin hedefi sadece ABD güçleri değil, Trump’ın kanatları altına sığınmış Iraklılar da hedefte. Bunların başında da Irak’ın geçici Başbakanı Haydar İbadi yer alıyor. İbadi gelecekteki muhtemel kaderine atıf yapılarak “Irak’ın gelecekteki Muhammed Mursisi” olarak adlandırılıyor.

ABD’nin Irak siyasetine müdahalesine yönelik ilk uyarı başkent Bağdat’ta bulunan Birleşik Devletler elçiliğine çok uzak olmayan Yeşil Bölge’ye roketlerin fırlatılması oldu. Tecrübeli eller tarafından ateşlenen roketler terk edilmiş araziye düştü.

Herhangi bir canlının hedef alınmadığı saldırı daha ziyade Amerikalılara “Irak’tan ellerini çek” mesajı taşıyordu. Bu mesaj Irak direnişindeki karar vericiler tarafından gönderilmişti.

Diğer yandan Basra’daki durum Seyyid Mukteda es-Sadr’a, Irak’ın güney bölgelerindeki sokaklarda yaşanan huzursuzluk üzerindeki tam hakimiyetini gösterme fırsatı verdi. Bu güç ona merhum babasından miras kalmış ve geçmişte çeşitli fırsatlarda kullanılmıştı.

Irak’ta sokakları Mukteda kadar kontrol altında tutan başka bir siyasi lider olmadığına şüphe yok. Ancak onun gücünü göstermek için ortaya koyduğu fevri tepkilerin stratejik bir amacı görünmüyor. Bu tepkiler sadece siyasiler, müttefikler ve rakipler üzerine korku salıyor.

2000’li yıllarda Sadr’ın ofisi ateşe verildiğinde ona yakın bir din adamına göre Mukteda da Irak’ın güneyinde Bedir Tugaylarına ait tüm ofislerin yakılma emrini verdi.

O dönemde Bedir Tugaylarının başında Hadi El Amiri bulunuyordu. Mukteda bu olaydaki sorumluluğunu açıkça itiraf etmese de sokak çeteleri üzerindeki gücünü göstermek için hiçbir fırsatı kaçırmayan birisidir.

Bu saldırıların arkasındaki rolü gizli olmasa bile Irak’ta Şiiler arasındaki çatışmadan korkan diğer Şii grupların onun karşısına çıkmaya isteksiz olmalarına güvenmektedir.

Birkaç gün önce Basra belediye binasının ateşe verilmesi öfkeli bire kalabalığın içme suyu, elektrik, iş fırsatları ve alt yapı gibi temel ihtiyaçların otuz yıldır karşılanmamasına yönelik tepkisiydi.

Geçmişte de IŞİD ile mücadele edip onu mağlup etmiş Asaib el-Hak, Ketaib Hizbullah, Bedir Tugayları, Seyyid eş-Şüheda, Fazilet ve diğer örgütlerin ofisleri iki defa ateşe verilmişti. Tüm bu kundaklamaların arkasında Mukteda’nın olduğu düşünülüyor.

Muhammed es-Sadr’ın oğlu olan Mukteda, kendisine muhalif bütün grupları tek seferde yenebileceği şeklinde yanlış bir düşünce taşıyor. Çünkü onların 80’li yıllarda Lübnan’da Hizbullah ile Emel arasında yaşandığı gibi Şii gruplar arasında bir savaşa dahil olmayacağına inanıyor.

Maddi ve ahlaki kayıpların ihtimal dahilinde olması, Mukteda’yı kendinden emin kılıyor.

Mukteda son açıklamasında tüm tarafların Basra’daki karmaşadan uzak durmaları ve huzurun sağlanması için güvenlik güçlerine yardımcı olmaları uyarısında bulundu. Ayrıca beklenmeyeni göstereceğini ekledi. Mukteda kısaca hiç kimsenin beklemediğini yapıp herkesi şaşırtacağını söylüyordu.

Mukteda doğal olarak kendisini resmi olmayan partiler arasında saymıyor. O halkın taleplerinin öncüsü olduğuna inansa da kendisi ve kurmayları Necef’te müsrif bir hayat yaşıyor.

Mukteda, ABD’nin adayı Haydar İbadi ile kafa karıştıran bir ittifak yaptı. Yıllar boyunca Irak’taki ABD güçlerine karşı savaşan, kendisini suikastla öldüreceklerine inandığı için İran’a kaçan ve Irak’taki tüm yabancı güçlerin çekilmesi çağrısında bulunan Mukteda’nın kendisiydi.

Irak direnişindeki liderlerden birine göre İbadi, Irak’ın düşmanlarıyla işbirliği halinde olduğu için sonunda Mısır Devlet Başkanı Muhammed Mursi gibi hapsi boylayacak.

Direniş içinden isminin açıklanmasını istemeyen önemli bir lider, ABD’nin desteği ve gücü ile iktidarda durmakta ısrar eden geçici bir Başbakana karşı direnişin duruma el koyma kararının göz ardı edilemeyeceğini ifade etti. ABD’yi destekleyen meclis üyelerinin bile ülkelerine karşı ve işgalciden yana olduklarına inanılması durumunda dokunulmazlıklarını kaybedebileceklerini belirtti.

Irak’ta hiçbir ABD üssüne izin verilmediğini ve hiçbir başbakanın yabancı güçlerin Irak politikalarını dayatma hakkına sahip olmadıklarını ekledi.

Söz konusu kaynak ayrıca, İran’ın Haşd eş-Şabi’ye balistik füze tedarik ettiği iddialarına atıfta bulunarak, Haşd ve IŞİD’e karşı savaşan diğer gruplara yönelik saldırıları meşrulaştırmak için böyle iddiaları gündeme getirmenin ABD’nin tarzı olduğunu ifade etti.

Zaten İsrail de daha önce bir keresinde ABD desteğiyle Haşd’ın karargahını bombalamıştı. Irak direnişinin bundan sonraki saldırılarda Irak’ta bulunan ABD üslerini vurarak cevap vereceğini ekledi. İşgalcileri Irak’tan kovmak için balistik füzelere ihtiyaç duymadıklarını vurguladı.

Irak’ta istikrarsız bir siyasi durum ya da iç savaş İran’ın değil, ABD’nin işine yarayacaktır.

Irak’taki pek çok lider de bunun çok iyi farkındadır. ABD karşıtı kampın ABD’nin kendi adamını başbakan yapma çabalarına karşı durmayı ve aynı zamanda süreci asgari zararla atlatmayı nasıl başaracağı ise belirgin değildir.

 

Çeviren Gürkan Bayır