YDH- Ali Musevi Halhali, İrdiplomacy’de yayımlanan yazısında Irak’ta hükümet kurma çalışmalarının ayrıntılarını yazdı.
Irak parlamentosu, Pazartesi çalışmalarına başladığında çoğunluk grubu oluşturma kavgasıyla parlamento komaya girdi.
İki büyük Şii grup, çoğunluk grubunun kendileri tarafından kurulduğu iddiasında bulunuyor ve her ikisinde de hem Şii ve hem de Sünni gruplar yer alıyor.
Bunlardan ilki, Mukteda Sadr liderliğindeki Sairun ve Haydar İbadi liderliğindeki Nasr ittifakı.
Bunlardan Sairun, parlamentoda en çok sandalyeye sahip olan grup; Nasr ise kazandığı 42 sandalye ile mecliste en çok sandalyeye sahip olan 3. grup.
Ayrıca 20 sandalyeye sahip olan Seyyid Ammar el-Hekim liderliğindeki Hikmet de bu grupta yer alıyor ve bu grup parlamentodaki en büyük grup sayılıyor.
İkinci gruba ise 30 sandalyeye sahip Nuri el-Maliki ile 47 sandalyeye sahip olan Hadi el-Amiri liderlik ediyor.
İlk ittifak kendisine “Islah ve İnşa” ikinci ittifak ise “İnşa” ismini seçti. Her iki ittifakta da küçük Sünni grupların imzaları görülüyor. Ancak sorun şu ki bazı milletvekilleri her iki ittifakın listesine de imza verdi.
Bu da şaibe yarattı ve mesele Irak Federal Anayasa Mahkemesine taşındı.
Bununla birlikte her iki taraf da nasıl çoğunluk grubu oluşturduklarına dair farklı tarifler yapıyor.
“Islah ve İnşa” ittifakı, ittifakların liderlerinin ya da temsilcilerinin imzasının yeterli olduğunu söylüyor.
Buna karşın “İnşa” ittifakı ise kendileriyle ittifak yapmayı kabul eden herkesten tek tek imza aldığını bunun da hiçbir kuşku bırakmadığını söylüyor.
Bu iki ittifaktan hangisinin haklı olduğuna Federal Yüksek Mahkeme karar verecek.
Başbakan seçenekleri
Şimdiye kadar Haydar İbadi dışında hiç kimse açıkça başbakanlığa adaylığını koymadı. Haydar İbadi’nin adaylığı da öyle bir şekilde gerçekleşti ki onun adaylığını açıklaması, liderliğini yaptığı ittifakın parçalanmasına neden oldu.
Çünkü ittifaklar içindeki yazılı olmayan tanıma göre hükümet kurmak için başbakanlığın karşılığı parlamentoda 40 sandalyedir.
Dolayısıyla İbadi’nin kendini aday yapabilmesi için onunla ittifak yapan gruplar bakanlıklardan pay sahibi olamayacak. Bu mesele de onları rakip ittifaklara yöneltebilir.
Nitekim başbakanlık için Haydar İbadi’nin adaylığının açıklanmasından bir saat sonra onunla ittifak yapan en az 17 kişinin ondan ayrılma arayışına girdiğine ve rakip ittifaka katılmak istediğine tanık olduk.
Böylesi bir şeyin gerçekleşmesi halinde İbadi’nin şansı tamamen ortadan kalkacaktır.
İbadi’nin yanı sıra “İnşa” ittifakına katılımıyla Haydar İbadi tarafından görevinden uzaklaştırılan Ulusal Güvenlik Danışmanı Falih Feyyad, Fetih ittifakının lideri Hadi el-Amiri, Kanun Devleti ittifakı lideri Nuri el-Maliki ve Maliki’nin yakın dostu ve Dava Partisi’ndeki yardımcısı Tarık Necm Abdullah, isimleri de gündemde.
Ancak çeşitli kaynakların söylediğine göre Irak dini merciyeti, siyasi grupların liderlerine açıkça bu adaylardan hiçbirini onaylamadığını iletti.
Hatta merciyet, Haydar İbadi’yi yetersiz ve başbakanlığı sürdürme liyakati taşımayan bir kişi olarak görüyor.
Merciyet, başbakanlık için belirli bir şart koşmuyor ve belirli bir şahsın veya grubun başbakan olmasını istediğini söylemiyor. Bununla birlikte bu beş kişinin başbakan olmasına karşı olduğunu açıklıyor.
Bazıları eski Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve Petrol Bakanı Adil Abdulmehdi’nin başbakanlığına da karşı çıktığını ve 76 yaşındaki birinin başbakanlık için gerekli hareketliliği ve canlılığı gösteremeyeceğini söylediğini öne sürüyor.
Bu arada yabancı güçler de kendi güvendikleri adayın başbakan olması için çaba gösteriyor.
Amerikalılar, mevcut seçenekler içinde kendileri için en iyi seçeneğin Haydar İbadi olduğunu düşünüyor. Bunu da Iraklı yetkililerle yaptıkları görüşmelerde doğrudan veya dolaylı olarak belirttiler.
Rakip ittifaktan tamamen umudunu kesen ve Maliki’nin yer aldığı bir ittifakta hiçbir makam elde edemeyeceğine kesin gözüyle bakan Haydar İbadi, “Islah ve İnşa” ittifakındaki yerini koruyarak Amerikalılara daha fazla yaklaşmaya ve bu şekilde başbakanlığını korumaya çalışıyor.
Bağdat’ta Amerikan üniversitesinin açılması talimatını imzalaması ve Saddam’ın saraylarından birini bu üniversiteye tahsis etmesi, İbadi’nin Amerikalıların desteğini kazanma çabaları arasında yer alıyordu.
O, son dönemde İran’a karşı aldığı tavırla bir şekilde Tahran’la arasında mesafe olduğunu göstermiş ve böylece Amerikalılara Tahran tarafından desteklenen biri olmadığını göstermiş oldu.
Bütün bunlardan dolayı, Irak başbakanlığının geleceğinin hangi yönde olacağı henüz belli değil.
Bazı kaynaklara göre son dakikada tarafların kabul edeceği ve Irak siyasetinde meşruiyetin asli kaynağı olan merciyetin de destekleyeceği bir aday sunulacak.
Bu arada kuşkusuz Kürtler, çok önemli bir role sahip. Onlar henüz hangi grupla ittifak yapmaya eğilimli olduklarını açıklamadı.
Kürtler, başta Amerikalılar olmak üzere yabancı tarafların büyük baskısı altında bulunuyor. Bu da onların seçim yapmasını zorlaştırıyor. Ancak her ne olursa olsun onların kararı belirleyici olabilir.
Şunu da unutmamak gerekiyor. Daha önceki dönemlerin aksine bu iki ittifaktan biri eğer muhalif tavır alırsa gelecekteki Irak hükümetine büyük sorunlar yaratabilecek güçlü bir muhalefet olacaktır.
Çeviri: YDH