Bugün Kommersant’ta, Aleksandr Aksenenok imzasıyla çok önemli bir yazı yayınlandı (https://www.kommersant.ru/doc/3843268). Aksenenok, önemli bir isim; Valday Kulübü üyesi, Batı’da genellikle Russian Council diye bilinen Rusya Uluslararası İlişkiler Konseyi’nde başkan yardımcısı, olağanüstü ve tam yetkili büyükelçi.
Yazı, üslubu, imzası ve yayınlandığı platform itibariyle, adeta Rusya hükümeti içinde azınlık bir grubun, Suriye politikasını değiştirme çağrısı yaptığı şeklinde okunabilir.
Ne var ki bu grup azınlık olmasına rağmen temkinli davranmayı bırakıp görüşlerini açıkça, üstelik dışişleri bürokrasisinde görevli bir diplomatın ağzından ifade edebilecek kadar da kendine güvenli görünüyor.
Yazıda Suriye yönetimini adeta “hizaya çekme”çağrısı okunurken, Rusya’nın üslerini koruması ve iktisadi menfaatlerini gözetmesi karşılığında “yüzde yüz Rusya yanlısı olmayan” ve “yüzde yüz Batı karşıtı olmayan” bir “rejim” temelinde Batı’yla (fiilen ABD ile) anlaşması gerektiği vazediliyor.
Yazının, Rusya’nın en önemli gazetelerinden Kommersant’ta yayınlanması da etkiyi artırmak için tasarlanmış gibi.
Yazıda, Trump’tan başka Moskova, Tahran ve Şam’ın da IŞİD’e karşı zafer kazanmış olduklarını bildirdiği belirtiliyor ve şöyle devam ediyor:
“Mesele, bu gerçekte henüz bitmemiş olan savaşın galibinin kim olduğu değil, Suriye’de siyasi çözüm muharebesini kimin kazanacağı. Her askeri başarı, siyasi adımlarla tahkim edilmelidir. Buysa herkes için büyük bir problem.”
İlk olarak, Rusya ile ABD’nin başını çektiği Batı bloğu arasındaki ihtilaf ele alınıyor ve bu ikincisinin, Rusya’nın çabalarına kıskançlıkla yaklaştığı belirtiliyor. “Bunlar, Rusya, Türkiye ve İran’ın katıldığı Astana formatına inanmıyorlar; keza Moskova’nın, mültecilerin geri dönüşü planının BM gözetimindeki Cenevre süreci kapsamında işlediğine de inanmıyorlar.”
Ancak makalenin can alıcı noktası, bundan sonra geliyor: “Bunlar, Moskova’nın taviz ve işbirliğine hazır olduğuna da inanmıyorlar.”
Aksenenok bunun arkasından, Rusya’nın aslında 2015’den beri ABD’ye küresel bir anti-terörist koalisyon kurma çağrısında bulunduğunu; ancak bunun devamlı olarak geri çevrildiğini belirtiyor. “Rusya, Suriye’de siyasi çözüm için ABD ile işbirliğinin zorunlu olduğunu biliyor ve çabalarını buna yöneltiyor.”
Aksenenok’a göre ikinci problem, Suriye’nin geleceğine Suriye iktidarının yaklaşımı. Suriye devletinin sadece IŞİD’e karşı değil bir bütün olarak ülkenin büyük bölümünü kurtarmış olduğu için de zafer kutlaması yaptığını, kendisini muzaffer hissettiğini ileri sürüyor ve bu yüzden “ne iktidarın devrini, ne de anayasada köklü değişiklikler yapmayı tartışmaya hazır olduğunu”belirtiyor:
“Devleti tek başına yönetmeye alışmış olan Baas partisinin Beşşar Esad liderliğinde çok partili rejime lafta değil gerçekte geçip geçmeyeceği, BM gözetiminde hakikaten demokratik seçimler yapılmasına izin verip vermeyeceği, büyük bir soru işareti. Bu anlamda, Suriye yönetiminin temsilcilerinin çok yüksekten konuştuklarına bakılırsa, büyük şüpheler var.”
Suriye iktidarının ipin ucundan Rusya’nın desteği sayesinde döndüğünü belirten yazar, arkasından, Suriye’nin geleceğine dair Rusya’nın BM ve Batılı ülkelerle bir uzlaşmaya varmasının, Suriye’nin taviz vermekteki isteksizliği yüzünden büyük bir sorun olduğunu vurguluyor ve Rusya’nın Suriye yönetimine yönelik müsamahakârlığı yüzünden karamsar olduğunu söylüyor.
Ancak, diye devam ediyor yazar, “uzlaşma ve ortak faaliyet olmaksızın istikrarlı bir siyasi çözüme ulaşmak mümkün değil. Yoksa orada daha uzun süre takılır kalırız. Soru, şu: nasıl çıkacağız ve Suriye’de bize nasıl bir rejim gerek?”
Rusya yönetiminde Suriye politikasına karşı Batı’yla uzlaşma yanlısı bir eğilimi bilinçli olarak seslendirdiği anlaşılan yazıyı Aksenenok şöyle bitiriyor:
“Rusya, Suriye’deki siyasi yapının savaştan önce olduğu gibi kalamayacağını kesin olarak anlamalı. Eğer her şey eskisi gibi kalırsa, bu son tahlilde yeni bir istikrarsızlığa yol açabilir. Bize gereken tek şey, Suriye’de Rusya üslerinin bulunmasına rıza göstermesinden kuşku duyulmayacak ve Moskova’nın iktisadi menfaatlerini gözetecek bir rejim. Dolayısıyla, bize yüzde yüz dost ve aynı zamanda Batı karşıtı olması gerekmiyor. İki kutuplu çatışmaların dünyasından farklı olarak günümüzde, Ortadoğu’da yüzde yüz Batı veya yüzde yüz Rusya yanlısı devlet yok. Herkes kendi ilişkilerini çeşitlendirmeye çalışıyor. Suriye’de de er ya da geç öyle olması kaçınılmaz. Buna hazır olmalıyız.”
Hazal Yalın. Çoğunluğu klasik Rus edebiyatından kırka yakın çevirisi var. Aralarında Tolstoy, Dostoyevski, Saltıkov-Şçedrin, Gogol, Turgenyev, Puşkin, Zamyatin, Kuprin, Gonçarov, Leskov, Grin, Zoşçenko, Strugatski Kardeşler gibi yazarların bulunduğu çeviriler, Kitap, İthaki, Helikopter, Remzi gibi yayınevlerinde yayınlanıyor.@Hazal_Yalin