YDH- Güvenlik Konseyi'nin diğer daimi temsilcilerinin konuşmaları genellikle bürokratik bir iş olmaktan öte gitmez; bu temsilcilerin konuşmaları özellikle "tek kutuplu" dünyayla birlikte pek az siyasi etki taşırlar.
Öte yandan Putin iktidarıyla birlikte Yalta düzenini uluslararası ilişkilerinin eksenine oturtan Rusya'nın daimi temsilcisinin konuşmaları, Rusya'nın dış siyaseti hakkında kesin fikirler verir.
Vasiliy Nebenzya'nın konuşması da yakından bakmayı hak ediyor. Nebenzya, BM Genel Sekreter Yardımcısı Mark Andrew Lowcock'ın konuşmasının ardından söz aldı.
Lowcock bu sırada Rusya temsilcisinin konuşmasını beklemeden salonu terk etmiş bulunuyordu; Nebenzya konuşmasına, “herhalde bizi ve Suriye'yi dinleyecek vakti yoktu. Yazık!” sözleriyle bu durumu alaya alarak başladı.
Türkiye ve Rusya taraflarının İdlib'de ocak başında “sükunet rejimi” tesis etme girişiminde bulunduklarını belirten Nebenzya, başlarında terörist kabul edilen Tahrir el-Şam'ın bulunduğu radikal gruplar tarafından bunun yok sayıldığını ve Suriye ordu mevzilerinden başka, başta Halep olmak üzere sivil yerleşim yerlerinin yakınlarını ateş altına almaya devam ettiklerini vurguladı.
"Kuşkusuz, sadece bu ay onlarca cana ve sivil halktan yüzlerce yaralıya yol açan bu saldırılar cevapsız bırakılamazdı," diyen Nebenzya, Suriye hükümet güçlerinin terörist faaliyetlerini nötralize etmek ve İdlib'den kaynaklanan tehdidi düşürmek için sınırlı operasyonlara başladıklarını söyledi.
Güvenlik Konseyinin diğer üyelerinin konuşmalarında okul, hastane ve pazar yerlerinin bombalandığını iddia ettiklerini hatırlatan Nebenzya, bunun eski suçlamalarla kelimesi kelimesine aynı kes yapıştır konuşmaları olduğunu belirtti.
İdlib’de bunca tıbbi tesisi nereden buldunuz?
Nebenzya şöyle dedi: "Bize bir kez daha şu soruyu yöneltiyorum: Bu güvenilir verilerinizi nereden alıyorsunuz? Bombalanarak yıkılan bunca tıbbi tesisi nerede buldunuz? Zira sadece İdlib'de onlarca, hatta yüzlerce böylesi tesisten söz ediliyor. İdlib'de gerilimin artmasının nedeni, Suriye Arap Cumhuriyeti silahlı kuvvetlerinin operasyonları değil, teröristlerin devamlı ve kasıtlı provokasyonları.
13 Ocak'tan beri yaşadıkları sabit bir yer bulunmayan sivil halkın gerilimi azaltma bölgesinden çıkmalarına hizmet eden üç insani koridor var; Hama vilayetinde geçici yerleştirme merkezleri hazırlandı.
Ne yazık ki teröristler eskisi gibi 'canlı kalkan' uygulamasından yararlanıyorlar, sivil halkı rehine olarak tutuyorlar ve onların çıkışlarına engel olup çıkış noktalarını da ateş altına alıyorlar.
Bu, tarafımızdan daha önce de defalarca dile getirilen durumun, yani İdlib sorununun, teröristlerin hakimiyeti devam ettiği sürece çözülemeyeceğinin tekrar teyidinden başka anlam taşımıyor."
Fırat’ın doğusu
Fırat'ın doğusundaki duruma da değinen Nebenzya, 22 Ekim 2019 tarihinde Türkiye ve Rusya tarafları arasında imzalanan memorandumdan sonra durumun düzelmeye başladığını ve bununla birlikte Rusya'nın yıkılan altyapı tesislerinin yeniden inşasına giriştiğini, tıbbi yardım ve gıda ile zorunlu ihtiyaçları taşıdığını belirtti.
Nebenzya, ABD tarafından kontrol edilen Rukban ve daha güneyde el-Houl kamplarının bulunduğu bölgelerde mültecilerin durumunun endişe verici olduğunu söyledi.
Buradaki militanların BM çalışanlarının güvenliğini sağlamayı reddetmelerinden ötürü kamplarda kalan insanların tahliye planlarının beş aydır ertelendiğine, oraya gönderilen yardımların da militanların eline geçtiğine dikkat çekti.
Geçmişteki BM Güvenlik Konseyi kararlarını hatırlatan Nebenzya, BM'nin insani yardım faaliyetlerinin meşru Suriye hükümeti ile işbirliği içinde sürmek zorunda olduğunu belirtti. Suriye hükümet güçlerinin eline geçen alanlar genişledikçe BM yardımlarının azaldığını vurgulayan Nebenzya, BM yetkililerinin tarafsızlık ilkesini gözetmesini istedi.
İdlib’de teröristlerle silahlı muhalefet ayrımı zor
Nebenzya daha sonra, BM Genel Sekreterinin Suriye Özel Temsilcisinin brifingi üzerine söz aldı. Bu konuşmada, Suriye anayasa komisyonunun çalışmalarına değinen Rusya'nın daimi temsilcisinin, Rusya'nın pozisyonunu tekrar etmekten başka, konuşmasındaki en dikkat çekici nokta ise şu cümlelerde yatıyordu:
"Çoktandır, İdlib'deki teröristler ile, silahlı muhalefetin (eğer böyle bir şey kaldıysa) ayrılmasının zorunlu olduğunu söylüyoruz. Ancak militanların İdlib'den Suriye'nin diğer kısımlarına yoğun geçişleri ve Irak, Afganistan ve Libya'ya sızmaları endişe uyandırıyor."
Nebenzya bu konuşmasında, Suriye'deki kimyasal provokasyonlarına da dikkat çekti. Fırat'ın doğusuna dair şu sözleri de önem taşıyordu:
"Rus tarafı, Kürtlerle Şam arasında temasların iyileştirilmesine yönelik çaba harcamaya devam ederken, söz konusu bölgenin yasadışı işgalinin ve burada uygulanan tehlikeli nüfus mühendisliği deneyinin neden olduğu zararı da düzeltiyor."
Golan yasa dışı bir şekilde işgale dilmiş Suriye toprağıdır
Rusya temsilcisinin bu konuşmasındaki diğer bir önemli nokta da Golan tepeleriyle ilgiliydi. ABD'nin "barış planı" haritasında Golan tepelerinin İsrail'e aitmiş gibi gösterildiğini hatırlatan Nebenzya şöyle dedi:
"Bu bağlamda, bu haritayı hazırlayan 'coğrafyacılara' hatırlatmak isteriz ki, Güvenlik Konseyinin 497 sayılı kararı, Golan üzerinde İsrail'in egemenliğini tanımıyor. Golan tepeleri, yasadışı bir şekilde işgal edilmiş Suriye toprağıdır."
Rusya Savunma Bakanlığının dünkü açıklaması da dikkat çekiciydi. Bakanlık sözcüsü Konaşenkov, ABD Dışişleri Bakanlığını
"Suriye'de barışın önündeki başlıca engel" olarak niteledi. ABD'nin yaptırımlarını sivil halka karşı diye tanımlayan bakanlık sözcüsü, ABD dışişlerinin İdlib gerilimi azaltma bölgesinden Suriye El Kaidesi Nusra Cephesi tarafından yapılan saldırıları sessiz bir şekilde desteklediğini ekledi.
Konaşenkov, ABD Dışişleri Bakanı Pompeo'nun, saldırıları gerçekleştiren teröristleri "masum sivil halk" diye tanımladığını da hatırlattı.