YDH- Tasnim haber ajansı, ırkçı İsrail rejiminin Akdeniz’de Lübnan’la tartışmalı olan Kariş gaz sahasında gaz sondajı için bölgeye gemi göndermesi ve Hizbullah’ın Lübnan’ın ulusal servetinin yağmalanmasına izin vermeyeceği yönündeki uyarısı sonrası oluşan durumla ilgili şu analize yer verdi.

***

Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, Lübnan’la siyonist rejim arasındaki sınır tartışması meselesiyle ilgili yaptığı konuşmayı çok uzun tutmadı. Kısaca Yunan şirketini tartışmalı olan bu bölgede gaz arama ve sondaj çalışması yapmayı durdurmasını ve bölgedeki gemisini çekmesini söyledi.

Hizbullah Genel Sekreteri, Lübnanlı tüm taraflardan, özellikle de hükümetten sorumluluklarını üstlenmesini ve tüm ihtilafları belirli bir çerçevede bir kenara bırakarak Lübnan’ın deniz haklarını garanti edecek bir anlaşma yapmasını istedi.

Hizbullah’ın ve Genel Sekreter Seyyid Hasan Nasrullah’ın bu sınır ihtilafıyla ilgili yaklaşımında dikkat çekici noktalardan biri siyonist rejimin Lübnan deniz sahasına yönelik saldırgan adımı karşısında pratik bir adım atması, Hizbullah’ın Lübnan parlamentosundaki milletvekillerinden Navaf el-Musevi’yi bu dosyayı takip için görevlendirmesi ve Direniş’in bu konuda sessiz kalmayacağını vurgulaması oldu.

Buna karşın Lübnanlı yetkililer Lübnan’ın deniz hakimiyeti ve haklarının korunması konusunda hiçbir ciddi adım atmıyor. İsrail rejiminin atacağı yanlış bir adıma karşı Direniş cevap vereceği için bu durum sonucu kestirilemeyecek noktalara gidebilir.

Hizbullah Genel Sekreteri yaptığı kısa konuşmasında Siyonist rejimin Kariş sahasında gaz sondajını ve çıkarmasını engelleyecek gücünün olduğunu ve İsrail’in bir aptallık yapması durumunda da bunun sadece stratejik açıdan değil, siyonist rejimin varlığıyla ilgili sonuçları olacağını söyledi.

Fakat Seyyid Hasan Nasrullah’ın siyonist rejimin bu hususta kalkışabileceği herhangi bir maceracılıkla ilgili en uyarıcı mesajı şuydu: Direniş, Lübnan’ın ulusal servetinin yağmalanmasına seyirci kalmayacak ve Hizbullah açısından tüm seçenekler açık ve masada olacaktır. Nasrullah son olarak, Hizbullah’ın savaş istemediğini; ancak savaştan da korkmadığını vurguladı.

İsrail deniz kuvvetlerinin Hizbullah’la karşılaşma hazırlığı yok

Öte yandan Hizbullah Genel Sekreteri’nin her konuşmasını dikkatle takip eden siyonist medya, İsrail ordusunun Hizbullah’ın Kariş sahasındaki bir müdahalesine karşı koymak için hazırlık yaptığını bildirdi.

İsrail’in Vala adlı sitesi, bu konuda şunları bildirdi: İsrail ordusu, Kariş gaz sahasındaki arama ve sondaj çalışmaları başladıktan sonra çeşitli güvenlik senaryolarına hazırlanıyor ve bu meseleyi askeri ve diplomatik açılardan inceliyor.

Bununla birlikte siyonist rejim ordusunun üst düzey subaylarından biri şunları belirtti: İsrail’in Kariş sahasının çevresindeki güvenlik hazırlığı yeterli değildir. Biz kışkırtıcı eylemlere karşı koymaya da hazırız. Tabi başka senaryolar da bekliyoruz. Mesela Hizbullah, hafif silahlarla havaya ateş açmak, İsrail deniz kuvvetlerine ait gemilerin yakınından geçmek yahut sabotaj yapmak gibi korku ve dehşet yaratacak adımlar atabilir. İsrail ordusu bunlara karşı, bir güç hazırladı ve bu gücün görevi de Kariş sahasındaki gaz platformuna yönelik tehditlerle ilgili istihbaratları toplamaktır.

Bu arada İsrail’in Globes gazetesi siyonist bir subayın, İsrail ordusunun içinde deniz kuvvetlerinin yaşanabilmesi muhtemel olaylarla ilgili hazırlığına dair eleştiriler yapıldığını söylediğini nakletti. Bu eleştirilerden biri de İsrail ordusunun Kariş gaz sahasındaki platformu koruma planının ayrıntılarını öngörmediği ve bu platformun etrafına yeterli deniz gücü yerleştirmediği ile ilgili.

Söz konusu siyonist subaya göre İsrail ordusu Hizbullah’ın insansız uçak veya füzeyle saldırı yapması şeklindeki tehlikeli senaryoya hazırlıklı olmalıdır. Kariş sahasının İsrail kıyılarına olan uzaklığı, bu işi büyük oranda güçleştiriyor ve İsrail deniz kuvvetleri kendi gemilerine de dikkat etmelidir.

Hizbullah’la İsrail arasında yeni bir savaş mı olacak?

Lübnan’la siyonist rejim arasındaki sınır tartışmaları çerçevesinde yaşanan bu gelişmelerden dolayı bazı gözlemciler, iki taraf arasındaki bir askeri çatışmanın yaşanabileceğinden söz ediyor. Bu noktada birkaç hususun göz önünde bulundurulması gerekiyor.

Bunlardan birincisi şu: Siyonist rejim, hala Kariş sahasının tartışmalı bölgeler arasında yer almadığını ve dolayısıyla da İsrail’in Lübnan’ın deniz servetine göz dikmediğini söylemekte ısrar ediyor.

Siyonistlerin bu ihtiyatlı tutumu, Hizbullah’ın ve Genel Sekreter Seyyid Hasan Nasrullah’ın Lübnan seçimlerinden önce Lübnan deniz sınırlarına yönelik herhangi bir saldırganlık konusunda siyonist rejimi açıkça uyarmasından sonra ortaya çıktı.

Tabi bu, siyonist rejimin Lübnan’ın deniz servetine yönelik heveslerinin azaldığı anlamına gelmiyor. Tam aksine Lübnanlı yetkililerin alacağı her yanlış karar, siyonist rejimin saldırganlığının artmasıyla sonuçlanacaktır.

Askeri seçenekle ilgili olarak analistler şöyle düşünüyor: Son şartlarda siyonist rejim hem iç güvenlik düzeyinde hem de ordunun hazırlığı düzeyinde, hatta Filistinli gruplarla bile savaşa girmeye hazırlıklı değildir. Ayrıca siyonist uzmanlar ve yetkililer, 2006 savaşının sonuçlarına ve Lübnan Direnişinin kaydettiği ciddi gelişmeye dikkat çekerek Hizbullah’la yapılacak herhangi bir savaşın İsrail rejiminin varlığına son verecek büyük bir felakete yol açabileceği uyarısında bulunuyor.

Lübnanlı strateji uzmanı Emin Muhammed Hutayt, bu konuda şöyle diyor: Syonist rejimin son askeri tatbikatları ve dört tatbikattan ikisinin başarısız olması, bu rejimin savaşa hazır olmadığını gösteriyor. İsrail Lübnan’la savaş başlatacak bir kışkırtıcı adım atarak bir gaz sondaj gemisini Kariş’e gönderemez. Bu Lübnan’ı baskı altına almaya yönelik bir deneme sürecidir.

İsrail, neden Hizbullah’la savaşa cesaret edemiyor?

Bir başka ifadeyle denilebilir ki siyonist rejimin Hizbullah’a karşı bir askeri operasyon başlatması gerçeklikten uzaktır. Özellikle de İsrail askeri güçleri şunu vurguluyor: Hizbullah’a yönelik her türlü askeri operasyon yalnızca bu örgütün tepkisiyle sınırlı kalmayacak bu, tüm Lübnan’a savaş ilan edilmesi anlamına gelecek.

Bu olay bağlamında şu an bütün bir Lübnan halkı Hizbullah’la paralel bir yaklaşımla herhangi bir tehdide karşı Lübnan’ın toprak bütünlüğünün korunması ve Hizbullah’ın silahına yönelik herhangi bir komploya da karşı çıkılması gerektiğini vurguluyor.

Dolayısıyla gözlemcilere göre İsrail rejiminin askeri hazırlıklarından siyasi veya askeri liderlerinin açıklamalarına kadar tüm tepkileri birer blöften ibarettir.

Bu çerçevede Lübnan’la İsrail arasındaki sınır ihtilafı meselesi Hizbullah’la siyonist rejim ordusu arasında bir askeri çatışmaya dönüşecek olsa bile inisiyatifi elinde tutan Hizbullah olacak ve Hizbullah, İsrail’i hem askeri açıdan hem de güvenlik açısından alçaltıcı bir çıkmaza sürükleyecektir.

Çeviri: YDH