YDH- Yemen Yüksek Siyasi Konseyi üyesi Muhammed Ali el-Husi, dün gece, Sanaa'nın, Gazze Şeridi'ndeki Filistin halkını ve direnişini destekleme konusundaki tutumuna ilişkin bir dizi iddiaya yanıt verdi.
Analistlere göre, bazıları, Gazze'de daha fazla insanın ölümüne neden olan silahları taşıyan gemiler olmak üzere Batılı gemilerin durdurulması ve bu gemilerin geçişinin engellenmesi, İsrail ordusundaki yapısal zayıflığa neden oldu.
Bunun yanı sıra işgal altındaki Filistin'in güneyindeki Eylat limanının hedef alınması nedeniyle de büyük ekonomik kayıpların oluştuğu dile getiriliyor.
Muhammed Ali el-Husi, ‘X’ sosyal ağındaki gönderisinde, uzlaşmacıların ve onların paralı askerlerinin, Yemen'in Gazze'yi destekleme konusundaki tutumu hakkında birtakım asılsız iddiaları yaymaya çalıştıklarını söyleyerek, şunları dile getirdi:
“1- Operasyonların hiçbir etkisi yok, dediler.
Dedik ki: Yazıklar olsun bize!
Kim daha güçlü bir operasyon yapabilirse lütfen yapsın. Biz de kendisine teşekkür eder ve Gazze'nin mazlum halkına destek olmak için yaptığı her şeye hayranlık duyarız.
2- Dediler ki: Bu operasyon yurt içinde popülerlik kazanmak içindir.
Dedik ki: Biz seçim döneminde değiliz... Eğer öyle düşünüyorsanız, yarışabilirsiniz.
Ama bizim pozisyonumuz şudur. Bu, lider Seyyid Abdülmelik Bedreddin el-Husi'nin on yılı aşkın bir süre önce şu meşhur sözleri söylerken ilan ettiği görevin yerine getirilmesidir: ‘Samimi olarak söylüyoruz ve Allah biliyor ki, biz sizinle omuz omuzayız...’ Ayrıca defalarca da şunu vurguladı: ‘Düşman İsrail, Filistin'e karşı gelecekte yürüteceği herhangi bir savaşta Yemen'i dikkate almalıdır.’ Bunu, Seyyid Hasan Nasrallah'ın o dönemdeki denklemine paralel olarak ifade etti. Bunu görmek isteyen herkes, liderimizin Aksa Tufanı operasyonuyla ilgili son konuşmaları da dahil olmak üzere - el-Beyyinat sitesinde ve başka yerlerdeki- konuşmalarına bakabilir.
3- Dediler ki: Bu operasyon Yemen'in çıkarlarına yönelik bir tehdittir.
Dedik ki: Yemen’in çıkarına olan, Amerikan-Suudi-BAE ve müttefiklerinin bugüne kadar devam eden saldırı ve ablukasını reddetmekti. Bu durum bir insani krize yol açtı ve aziz halkımızın büyük acılar yaşamasına neden oldu. Öyle ki Birleşmiş Milletler Yemen'de yaşanan bu durumu, bugüne kadar dünyanın tanık olduğu en büyük insani felaket olarak değerlendirdi.
4- Dediler ki: Yemen silahlı kuvvetlerinin yaptığı, uluslararası hukuka aykırıdır ve [sonuçlarından] bizi sorumlu tutuyorlar.
Dedik ki: Amerika, Suudiler ve BAE’nin Yemen'e saldırısı bu kanunu deldi. Eğer bu kanun yürürlükte olsaydı saldırganlık ve kuşatma dururdu, eğer bu kanun uygulansaydı işgalciler Gazze'yi yok etmekte bu kadar ileri gidemezdi.
5- Dediler ki: Bu, terörizm ve korsanlıktır.
Dedik ki: En büyük terörizm, ABD'nin savaş uçakları, füzeleri ve koalisyonlarıyla birlikte yaptığıdır. Çocukları, kadınları, sivilleri ve diğerlerini öldürmesi ve sivil bölgeleri hedef almasıdır. Amerika terörizmin kendisidir. Savaş çıkartmak ve meşruiyeti olmayan savaşa girmek terörizmdir. Sevgili halkımız, gemilerinin saldırgan koalisyon tarafından çalındığını ve Cidde, Cibuti ve diğer yerlere götürüldüğünü gördü. Halkımız, aynı zamanda terörizmin açık bir örneği olan çirkin bir kuşatmayla karşı karşıya kaldı.”
Ensarullah yetkilisi, bu beş iddiaya değindikten sonra, Yemen Cumhuriyeti'nin, Gazze'ye yönelik saldırı ve ablukanın durdurulmasını istediğini söyledi. Muhammed Ali el-Husi, yıllardır Amerikan, İngiliz, Suudi, Birleşik Arap Emirlikleri ve müttefiklerinin saldırı ve ablukasından dolayı acı çeken Yemen halkının Filistin halkının acısını çok iyi hissettiğini vurguladı.
Açıklamada şu ifadelere de yer verildi: "Bunların haricinde, Filistin davasına destek veren Arap ve İslam ülkelerindeki kardeşlerimizin yanı sıra, aziz milletimizin de kolaylıkla reddedebileceği pek çok iddia daha var.”
Muhammed Ali el-Husi sözlerinin sonuna doğru, Gazze'deki Amerikan-İsrail saldırganlığının durdurulması ve bu bölge halkının ihtiyaç duyduğu gıda ve ilaç malzemelerinin ithal edilmesinin gerekliliğini vurguladı.
Yemen silahlı kuvvetlerinin operasyonlarının nedeninin ise yalnızca diğer Arap ve İslami örgütlerin talep ettiği görevi yerine getirmek olduğunu söyledi.
el-Husi sözlerinin sonunda, Arap ve İslam ülkelerinin ortak beyanatlarına ve aldıkları pozisyonlara da değinerek, bu açıklamaların ve alınan pozisyonların hiçbir işe yaramadığını, Gazze'ye yönelik saldırı ve kuşatmayı durdurmadığını söyledi.