ABD Koalisyonu’na güven kalmadı

04 Ocak 2024

Gemilerin Kızıldeniz'den geçmeyi reddettiklerini açıklayan ABD Deniz Koalisyonu, Ensarullah’tan, ticari gemilere yönelik operasyonlarını durdurmalarını istedi.

YDH- Gemilerin Kızıldeniz'den geçmeyi reddettiklerini bildiren ABD öncülüğündeki Deniz Koalisyonu’nun 12 üyesi yaptığı açıklamada, Ensarullah’tan, ticari gemilere yönelik operasyonları durdurmalarını istedi.

Bu açıklama Amerika, Avustralya, Bahreyn, Belçika, Kanada, Danimarka, Almanya, İtalya, Japonya, Hollanda, Yeni Zelanda ve İngiltere tarafından yayımlandı.

Açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Husileri daha fazla saldırı yapmamaları konusunda uyarıyoruz."

Koalisyon’a üye ülkeler, Yemen güçlerinin Kızıldeniz'deki operasyonlarını "yasadışı, tarif edilemez ve istikrarı son derece bozucu" olarak nitelendirerek, “sivil gemilere yönelik kasıtlı saldırıların hiçbir hukuki gerekçesinin bulunmadığını” bildirdi.

Yemen Ordusu'nun, İsrail'e ait veya İsrail'e bağlı gemilere yönelik operasyon başlatması üzerine, Amerika öncülüğünde ‘Refah Muhafızı Operasyonu’ adı altında bu saldırılara karşı koymak için bir ‘koalisyon’ kurulduğu açıklanmıştı.

Fakat uzmanlar, tüm girişimlere rağmen bu Koalisyon’un şu ana kadar, belirttiği hedeflerde başarılı olamadığının altını çiziyor.

Gemilerin Kızıldeniz'i terk etmeye devam ettiğini belirten Koalisyon bugün yaptığı açıklamada, şirketlerin yeni rota olarak Ümit Burnu’nu kullandıklarını söyledi.

Söz konusu açıklamanın devamında şu ifadeler yer aldı: "Uluslararası denizcilik şirketleri, gemilerini Ümit Burnu’na yönlendiriyor. Bu da önemli fiyat artışlarına ve malların teslimatında haftalarca gecikmelere neden oluyor. Sonuçta bu durum, hayati önem taşıyan gıda, yakıt ve insani yardım malzemelerinin taşınmasını tehlikeye atıyor.”

 

Nakliye şirketlerinin rotaları değişiyor

Danimarkalı denizcilik şirketi Maersk dün, bir sonraki duyuruya kadar Kızıldeniz ve Aden Körfezi'ndeki tüm gemilerinin trafiğini askıya alacağını duyurdu.

Alman denizcilik şirketi Hapag-Lloyd da yine dün yaptığı açıklamada, şirketin, güvenlik nedenleriyle gemilerini Süveyş Kanalı'ndan Güney Afrika'daki Ümit Burnu'na yönlendirdiğini duyurdu.

 

Koalisyon’un hedeflerinde belirsizlik

Denizcilik şirketleri, kurulduğundan bugüne ‘Refah Muhafızı Operasyonu’na ihtiyatla yaklaştıkları belirtiliyor. Bu koalisyonda ismi geçen ülkelerin, koalisyondaki pozisyon ve görevlerindeki belirsizliklere değinen Reuters, uluslararası denizcilik şirketlerinin, giderek "kafasının karıştığını" ve saldırılardan kaçınmak için Kızıldeniz'den uzaklaştıklarını vurgulamıştı.

Aynı haberde, birçok geminin hâlâ Kızıldeniz'i geçmemeyi veya sözleşmelerini iptal etmeyi tercih ettikleri aktarılmıştı.

Denizcilik endüstrisi ve deniz güvenliği yetkililerinin de aralarında bulunduğu bu kuruluşlar, plan hakkında kendilerine çok az ayrıntı verildiğini ve Washington'un silahlı çatışma durumunda doğrudan müdahale edip etmeyeceğini bilmediklerini dile getirmişlerdi.

 

Suudi Arabistan ve BAE de Koalisyon’da yok

Konu hakkında görüşlerini belirten uzmanlar, ABD Koalisyonu’nun başarısızlığının bir diğer nedenin de Suudi Arabistan ve BAE'nin bu Koalisyon’a katılmamasının olduğunu söylüyorlar.

Amerika Birleşik Devletleri, Kızıldeniz'deki gemileri korumak için kendi liderliğinde bir deniz koalisyonu kurulduğunu açıkladığında, yıllardır Yemen’deki Sana hükümetine karşı savaş yürüten Suudi Arabistan ve BAE'nin bu Koalisyon’da isimlerinin yer almaması birçok uzmanı şaşırtmıştı.

Uzmanlar Suudi Arabistan'ın bu kararı, ordusunun Amerikan silahlarıyla donatılmasına, yaklaşık 9 yıl önce Ensarullah'a karşı savaş başlatmasına ve ithalatının %36'sının da Kızıldeniz’deki limanlar üzerinden yapılmasına rağmen almış olmasına dikkat çekiyorlar.

Bazı analistler, Suudi Arabistan'ın bu Koalisyon’a katılma konusundaki isteksizliğinde, İran'la gerilimi önleme ve Yemen'deki maliyetli savaştan çekilme düşüncesinin rol oynadığını düşünüyor.

Konuyla ilgili geçen ay Reuters'e açıklama yapan Körfez'den iki kaynak, Suudi Arabistan ve BAE'nin, İran'la gerilimi tırmandırmaktan veya Yemen'deki barışı tehlikeye atmaktan kaçınmak istedikleri için orada olmadıklarını söylemişti.

Cidde'deki Kral Abdülaziz Üniversitesi'nden İyad el-Rifai şunları dile getirmişti: "Yeni bir savaşın yaşanması, siyasi bir süreçten, Orta Doğu'nun jeopolitik haritasını uzun süre değiştirecek olan yeni bir askeri sürece geçiş anlamına gelir."

Uzmanlar ayrıca, Suudi Arabistan ve BAE’nin, ABD'nin bu iki ülkeye uzun vadeli bağlılığı konusundaki şüpheleri nedeniyle yıllardır yeni ortaklar bularak bölgesel politikalarını dönüştürmeye çalıştıklarına da dikkat çekiyorlar.

Tüm bunlara ek olarak, Suudilerin, Yemen'de 9 yıldır sürdürdükleri savaşa son vermek istedikleri de belirtiliyor. Reuters'in haberine göre, artık bir çıkmaza girmiş olan bu savaş, Yemen'in Suudi havalimanlarına ve enerji üslerine yönelik saldırıları nedeniyle Suudi Arabistan'ın prestijini zedelemiş ve ülkede güvensizliğe yol açmış durumda.

Suudi Arabistan liderliğindeki koalisyon, Yemen'in istifa eden Cumhurbaşkanı Abdurrabbih Mansur Hadi'yi tekrar iktidara getirmek için Nisan 2014'ten bu yana Yemen’i yoğun hava, kara ve deniz saldırılarıyla hedef alıyor.

Bu saldırılar, Yemen'in altyapısının tahrip olmasına ve bu fakir Arap ülkesinde yoksulluğun, işsizliğin ve bulaşıcı hastalıkların yayılmasına yol açmış durumda. Saldırıların başlangıcından bu yana on binlerce Yemenlinin de hayatını kaybettiği ve yaralandığı bildirilmekte.

Reuters'e göre, 2020'de güçlerinin çoğunu savaştan çeken BAE için de Yemen'deki barış önemli. BAE’nin hâlâ Yemen’deki ayrılıkçı grupları desteklediği ise gelen haberler arasında.

Ensarullah, BAE’nin saldırılarına karşılık olarak, geçen yıl Abu Dabi'yi drone ve füzelerle hedef almıştı.

 

Başlamadan dağılan Koalisyon

 

Uzmanlar, bazı ülkelerin bu ittifaktan çekilme kararlarını da ABD öncülüğündeki Deniz Koalisyonu’nun başarısızlığının işaretleri arasında gösteriyorlar. Reuters haber ajansı 28 Aralık'ta yayınladığı bir haberde, bu Koalisyon’un kurulmasının üzerinden henüz bir hafta geçmesine rağmen birçok ABD müttefikinin açıkça koalisyonla ilişkilendirilmek istemediklerini yazmıştı.

Başlangıçta bu Koalisyon’a katılacaklarını açıklayan Amerika'nın Avrupa'daki iki müttefiki İtalya ve İspanya, daha sonra ayrı ayrı açıklamalar yaparak geri adım atmışlardı.

Pentagon başlangıçta, bu ‘deniz görev gücünün’, 20 milyar dolar değerindeki malların, Kızıldeniz'in Yemen sularına yakın en önemli nakliye yollarından birinden serbest geçişini sağlamak için, 20 ülkeden oluşan bir koalisyon olduğunu iddia etmişti.

Ancak daha sonra, bu 20 ülkenin neredeyse yarısının söz konusu Koalisyon’a katılımlarını teyit etmek için bir adım atmadığı ve ABD'nin de buna izin vermediğine dair haberler yayımlanmaya başlanmıştı. Bu Koalisyon’a katılımın, savaş gemilerinin gönderilmesinden, temsilci olarak tek bir yetkilinin gönderilmesine kadar geniş bir yelpazeyi kapsadığı açıklanmıştı.

Pentagon şu ana kadar, Koalisyon’da yer alacak olan sadece 12 ülkenin ismini açıkladı.

Koalisyon üyesi bu 12 ülke dün gece yaptıkları açıklamada, Yemen ordu güçlerine operasyonlarına son vermesi çağrısında bulundu. Açıklamada, "Mesajımız açık olsun: Bu yasa dışı saldırılara derhal son verilmesini ve ele geçirilen tüm gemilerin ve mürettebatın serbest bırakılmasını talep ediyoruz." denildi.