İsrail için Lübnan sınırında iki seçenek savaş veya yenilginin kabulü
İsrail basını eski Genelkurmay Başkanı Gadi Eisenkot’un yazdığı bir makaleye atıf yaparak İsrail’in savaşı Lübnan topraklarına genişletmesi gerektiğini savunuyor.
İsrail’in Lübnan sınırındaki yerleşimciler hükümeti ve orduyu kendilerini Hizbullah’ın insafına terk etmekle suçluyor.
İsrail’in Kanal-14 televizyonuna demeç veren Lübnan sınırındaki Margaliot yerleşiminin meclis başkanı her gün Hizbullah’ın saldırılarına uğradıklarını; ancak İsrail’in kendilerini korumadığını söylüyor.
El Cezire televizyonu tarafından Arapça altyazıyla yayımlanan söyleşide İsrailli yetkili şunları söylüyor:
“Genelkurmay Başkanının kuzeyde savaş ihtimali arttı dediğini duyduk. İsrail kuzey cephesinde bir savaş hali yaşıyor. Her gün her saat saldırıya uğruyoruz. Peki şimdi bize söyleyin saldırıya uğruyoruz, savaş halindeyiz ama cevap vermiyoruz. Bize gerçeği açıkça söyleyin. Ben sanıyordum ki Margaliot’a, Kefer Yuval’a veya Kiryat Şimona’ya bir füze düşse Beyrut’ta depremler olur. Onlar Margaliot’u vurdular. Margaliot da Tel Aviv gibidir. Margaliot’a saldırı kabul edilemez. Ama yalnızca Tel Aviv vurulursa Beyrut’ta deprem olacak öyle değil mi?
Biz kuzeyde artık bir önem taşımadığımızı anladık, bizler göz ardı edilebiliriz, bize her gün saldırı yapmalarına izin verilebilir, biz evlerimizden tahliye edilebiliriz, biz bunları anladık. Hizbullah şu an sınırın hemen arkasında en azından onu uzaklaştırın. İsrail bunu bile yapmıyor.”
[video]
Lübnan sınırında yaşananlarla ilgili olarak İsrail kamuoyunda beklenti büyük. Medya, emekli generaller ve kuzeydeki yerleşimciler Hizbullah’ın caydırılması gerektiğini söylüyor. İsrail rejimi Hizbullah’ın caydırılması için savaşın hemen başında Amerika’dan destek istedi. Amerika uçak gemisi ve nükleer denizaltı göndererek “siz Gazze’ye odaklanın kuzeyi bize bırakın” dedi.
İngiltere, Fransa ve bazı Arap ülkeleri, Hizbullah’ın savaşa dahil olmaması için Lübnan hükümeti üzerinde baskı kurdu. Ancak bunların hiçbiri Hizbullah’ı yıpratma savaşı başlatarak Gazze’ye destek olmaktan caydıramadı.
İsrail kamuoyu şu an artık açıkça Lübnan’a savaş açılması gerektiğini savunuyor. Çünkü Hizbullah caydırılmadıkça ve Litani Nehri’nin kuzeyine sürülmedikçe Lübnan sınırındaki yerleşimcilerin bir daha oraya dönmeyeceği ifade ediliyor.
Maariv gazetesinde Jacob Katz imzasıyla bugün yayımlanan yazıda İsrail’in eski Genekurmay Başkanı Gadi Eisenkot’un yıllar önce yazdığı bir makale hatırlatıldı ve Lübnan sınırında 8 Ekim’den beri yaşananların İsrail açısından açık bir yenilgi olduğunu öne sürüldü.
Jacob Katz, Eisenkot’un İsrail’in stratejik derinliğe sahip olmamasından dolayı savaşı düşman topraklarına yayması gerektiğini belirten makalesindeki stratejinin bugün Lübnan’da uygulanması gerektiğini belirterek imalı b ir şekilde Hizbullah’a karşı savaş açılmasını savunuyor.
Yazıda Gadi Eisenkot’un 40’lı yaşlarında bir albayken askeri eğitim gördüğü Amerikan Askeri Akademisinin yayın organında "21. Yüzyılda İsrail'in Güvenliği: Riskler ve Fırsatlar" başlıklı bir makale yazdığı hatırlatılıyor.
Gadi Eisenkot’un Amerika’daki askeri eğitimini tamamladıktan sonra İsrail rejiminin en seçkin askeri birliği olan Golani Tugayının komutanlığına atandığına dikkat çekilen yazıda, Eisenkot’un makalesinin ana fikri ön plana çıkarılıyor.
Gadi Eisenkot, Oslo anlaşması sonrasında yazdığı makalesinde İsrail’in net bir ulusal güvenlik konsepti olmadığı tezini savunuyor.
İsrail’in 1967 savaşında Ürdün’den Batı Şeria’yı, Suriye’den Golan’ı ve Mısır’dan Sina’yı İsrail’e stratejik derinlik kazandırmak için ele geçirdiğine değinilen yazıda Eisenkot’un makalesini yazdığı 1997’de İsrail’in Oslo Anlaşması çerçevesinde Batı Şeria’dan çekilme ihtimalinin gündeme geldiği hatırlatılıyor.
Eisenkot, 1997’deki makalesinde Oslo Anlaşması çerçevesinde kurulan Filistin Özerk Yönetimine bağlı Arap polisi ve silahlı güçlerinin İsrailli nüfusun yoğun olduğu bölgelere 20 mil yakında olduğuna dikkat çekiyor ve bu durumun İsrail ordusu için önemli zorluklar yaratacağını söylüyor.
Gadi Eisenkot, makalesinde Stratejik derinliğin önemine vurgu yapıyor ve İsrail’in yüzölçümünün darlığından dolayı stratejik derinliğe sahip olmadığını hatırlatıyor.
Maariv’deki yazıya göre Gadi Eisenkot, makalesinde İsrail Devleti'nin kurucu lideri David Ben-Gurion'un 1950'li yıllarda ortaya koyduğu güvenlik kavramına atıfta bulunmuş ve İsrail’in stratejik derinliğinin olmaması sebebiyle savaşları düşman topraklarına yaymak gerektiğini vurgulamıştı.
Eisenkot’a göre “ilkelerden biri, İsrail'in harekatı her zaman düşman topraklarına kaydırması gerekliliğiydi. Neden? Çünkü İsrail'in stratejik derinliği yok ve savaş İsrail topraklarına girer girmez bu sadece bir yenilgi değil, varoluşsal bir riskti.”
Maariv gazetesi analisti Jabob Katz, Gadi Eisenkot’un bu makalesinin yeniden tozlu raflardan indirilip savaş kabinesine dağıtılması gerektiğini belirtiyor ve şu an Lübnan sınırında Hizbullah’la yaşanmakta olan savaşa dikkat çekerek İsrail’in Hizbullah karşısında bir yenilgi yaşadığını öne sürüyor.
Jacob Katz, Hizbullah’la şu an yaşanan savaşın neden İsrail için askeri bir yenilgi olarak tanımlanabileceğini ise şöyle açıklıyor:
“Nedeni basit. İsrail, Hizbullah'ın savaşla ilgilenmediğini ve son 100 gün içinde Hizbullah hedeflerine yönelik saldırılarda üst düzey komutanlar da dahil olmak üzere örgütün önemli sayıda gerilla savaşçısının öldürüldüğünü iddia ederken, gerçek şu ki İsrail düşmanlarına toprak teslim etti.
İsrail, Ben-Gurion'un dikte ettiği gibi savaşı düşman topraklarına taşımak yerine bölgeden çekildi ve sınır boyunca yaşayan yaklaşık 100.000 kişiyi tahliye etti. Birinci Lübnan Savaşı'ndan sonra İsrail, Lübnan'ın güneyinde 24 kilometrelik bir güvenlik bölgesi oluşturduysa, bugün gerçekten de bir güvenlik bölgesi var ama bu bölge İsrail'in içinde. Yani Hizbullah sadece İsrail'e her gün saldırmakla kalmıyor, hatta insanları öldürüyor. Bu hafta aynı zamanda İsrail'i topraklardan vazgeçmeye zorladı ki bu neredeyse yenilgiyi kabul etmekle eş değerdir.”[1]
İsrail rejimi ödeyeceği bedelleri dikkate alarak Hizbullah ile savaşmayı göze alamıyor. Netanyahu ve 7 Ekim yenilgisinden sorumlu tutulan hükümetin diğer üyeleri, ancak savaş uzatarak iktidarda kalabileceğini biliyor. Amerika’nın da itirazlarına rağmen sonuçta İsrail’i yalnız bırakamayacağını düşünüyor bu yüzden de Hizbullah’la savaşmak istiyor.
Şin Bet’in eski Başkanı Ami Ayalon, Mossad’ın eski başkanı Efraim Halevi ve eski başbakan Ehud Barak gibi rejim liderleri ise Gazze savaşında bile yenilgiyi kabullenmişler ve savaşın bir an önce bitirilmesi gerektiğini savunuyorlar.
Dolayısıyla Lübnan cephesi konusunda İsrail rejiminin önünde iki seçenek var: Rejim ya Gazze’deki savaşı bitirecek ve böylece Hizbullah’ın ve Yemenlilerin saldırıları da durmuş olacak.
Yahut, 20 yıldır açık cezaevi olan Gazze’deki direnişe karşı bile hiçbir askeri hedefini gerçekleştiremeyen İsrail rejimi, Beyrut’u bombalayıp Hizbullah’a da savaş açacak ve Amerika ve diğer uluslararası ve bölgesel müttefiklerinin kendisini kurtarmasını bekleyecek.
Ancak İsrail’in Lübnan’a karşı savaşta 100 günü olmayacak.
[1] Maariv, 21 Ocak 2024, Jacob Katz, איזנקוט כתב בעבר מאמר חריף, הגיע הזמן ליישם אותו על הראש של נסראללה (Google çevirisi: Eisenkot geçmişte sert bir yazı yazmıştı, şimdi bunu Nasrallah'ın kafasına uygulama zamanı)