YDH- İsrail medyasına konuşan uzmanlara göre Seyyid Nasrullah, son zamanlardaki en hiddetli konuşmasını yaptı.
İbranice yayın yapan medya kuruluşları, Hizbullah Genel Sekreteri Nasrullah'ın dünkü konuşmasında, İsrailli üst düzey yetkililerden gelen tehditlere sert karşılık verdiğini kaydetti.
İsrail Kanal 12 televizyonu Arap İşleri Analisti Ehud Yaari, Nasrullah’ın, Lübnan'ı tehdit edip, Hizbullah'ın güney cephesindeki operasyonlarını Gazze'deki savaştan ayrı bir çerçeveye oturtmaya çalışan İsrail Savaş Bakanı Yoav Gallant’a cevap verdiğini belirtti.
Ehud Yaari, Nasrullah'ın konuşmasında “Şunu anlamalı ki, eğer bize bir savaş başlatırsa, kuzeyden sadece yüz bin değil, iki milyondan fazla yerleşimciyi yerinden etmek zorunda kalacak” şeklindeki sözlerini naklletti ve bunun doğrudan Gallant’a cevap olduğunu söyledi.
Yaari, “Bu açıkça gösteriyor ki Hizbullah, Hayfa'nın kuzeyindeki tüm İsrailli yerleşimcileri bölgeden çıkarmaya hazır” dedi.
İsrailli uzman, Nasrallah'ın özellikle Lübnan’daki Batılı diplomatların başlattığı görüşmeler ve önerilen teklifler hakkında yorum yaparken, özgüvenle ve alaycı bir şekilde konuştuğuna dikkat çekti.
Yaari, “Litani Nehri'nin tamamını Lübnan-Filistin sınırına taşımak, Hizbullah'tan güçlerini nehrin kuzeyine kaydırmasını istemekten daha kolay olacak” yorumunu yaptı.
İsrail’in KAN televizyonu Arap İşleri Yorumcusu Roi Kais ise, Nasrullah’ın konuşmayı tercih ettiği zamanlamaya dikkat çekti.
Kais’a göre Nasrullah’ın konuşması, Fransa'nın Hizbullah’a bağlı Rıdvan Gücü'nün geri çekilmesini ve sınıra Lübnan ordusundan 15 bin askerin konuşlandırılmasını içeren kademeli çözüm önerisini sunduğu bir zamana denk geliyor.
Kais, Nasrullah’ın tüm bu girişimleri anlamsız hale getirdiğini vurguladı.
İsrailli yorumcu ayrıca Nasrullah'ın, Gazze'ye yönelik saldırı devam ettiği sürece Hizbullah’ın, işgal güçlerini hedef almaya devam edeceğini açıkça belirttiğini söyledi.
Nasrullah neler söyledi?
Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah 13 Şubat’ta Gaziler Günü dolayısıyla yaptığı konuşmada bölgedeki gelişmeleri değerlendirdi.
Hizbullah Genel Sekreteri, konuşmasında Gazze'deki gelişmelerle ilgili olarak şunları söyledi:
“Gazze'deki direnişçilerin efsanevi direnişinin, mucizevi kahramanlığının ve tarihte eşi benzeri olmayan sabrının üzerinden 130 gün geçti.130 gündür çocuklara ve yetişkinlere, erkeklere ve kadınlara yönelik vahşete ve cinayetlere tanık olduk. 130 gündür Gazze halkının tarihte benzeri görülmemiş destansı direnişine tanık olduk. 130 gündür Siyonistlerin utanç verici yenilgisine tanık oluyoruz. Siyonistler bu başarısızlığa vahşi saldırılarla karşılık vermek istediler.”
İsrail’in varlığının tüm bölge için bir tehdit olduğunu belirten Nasrullah, şunları söyledi:
“İşgalci rejim bölgedeki tüm krizlerin kaynağıdır ve Lübnan tarihi de bunun kanıtıdır. Güçlü bir İsrail bölge için büyük bir tehlikedir; ama korkudan dehşete düşmüş bir İsrail daha az tehlikelidir. İsrail'in 2006'dan bugüne kadar yaşadığı durum da budur. Lübnan ve bölge ülkeleri ve milletleri açısından riski azaltan unsur da tam olarak budur.”
İsrail bu savaştan galip çıkmamalı
Hizbullah Genel Sekreteri, Lübnan, Suriye, Ürdün ve Mısır'ın ulusal çıkarlarının İsrail’in bu savaşta yenilmesini gerektirdiğini belirtti. Hizbullah’ın Gazze için Lübnan’dan cephe açmasının Lübnan’ın ulusal çıkarları için olduğunu belirtti.
Nasrullah, Lübnan’da Hizbullah’ın Gazze savaşına katılmasına yönelik farklı çevrelerin tutumuyla ilgili olarak da şunları söyledi:
“İşgalci rejime karşı Lübnan cephesinin açılması öncelikle İsrail’in zaferini engellemek içindir. Bu da Lübnan'ın ulusal çıkarları doğrultusunda atılmış bir adımdır. Bu arada bazı kişiler, düşmana karşı yapılan fedakarlıkları küçümsüyor ve aşağılıyor. Başarılara ve zaferlere rağmen aceleci değerlendirmeler yapan, elde edilenleri hayali bir başarı olarak nitelendirenler de var. Aynı zamanda sağır, dilsiz ve kör gibi kayıtsız kalan ve önceki pozisyonlarına devam eden partiler de var. Bir de uluslararası hukukun bizi destekleyebileceğini iddia eden ve bu bahaneyle direnişe meydan okuyan çaresiz bir grup var. Bu nedenle tartışmalar mezhep çatışmasına dönüştürülmemeli; çünkü bu gerçekleşirse İsrail'in çıkarları güvence altına alınacaktır.”
Batılı ülkelerin Lübnan’a yönelik baskısı
Nasrullah Batılı ülke temsilcilerinin Hizbullah’ın Gazze savaşından uzaklaştırılması için Lübnan’a yaptıkları baskılara değindi ve şöyle dedi:,
“Geçtiğimiz aylarda Lübnan'a gelen heyetlerin hepsi aynı hedefin peşinde; İsrail'in güvenliği ve korunması, Siyonistlerin mevzilerinde ateşkes ve barışın sağlanması, Siyonist yerleşim yerlerine 100 bin yerleşimcinin geri dönüşü için düzenlemeler yapılması.
Bu arada Batılı heyetlerin tamamı bu rejimden etkileniyor ve bu rejimin kartıyla oynuyor, onu kabul ediyor ve bu rejimin görüşünü Lübnan'a aktarıyor. Gazze’de işlenen Siyonistlerin suçlarına, Filistin halkının açlığına, Siyonistlerin Lübnan ve işgal altındaki topraklara saldırıları gibi konulara hiçbir şekilde değinmiyorlar.
Siyonist düşman krizdeyken Lübnan güçlü bir konumda ve şartlarını dayatabiliyor. Güney cephesi ise caydırıcılık dengeleri ve doğru hesaplarla yönetiliyor; ama ne yazık ki ahlaki yozlaşmaya varan bir korku ve yıldırma ortamı var.”
Direnişin rolü caydırıcılıktır
Seyyid Hasan Nasrullah şunları direnişin rolünün düşman karşısında caydırıcılık yaratmak olduğunu belirterek şöyle dedi:
“Bölgedeki tüm gelişmeleri takip ediyor ve önümüze çıkan tüm fırsatları değerlendiriyoruz; ama güney cephesinde Gazze'yi gözeterek savaşıyoruz. Dolayısıyla Gazze'ye yönelik saldırılar sona erdiğinde güneydeki mermi atışları da duracak. Eğer saldırılar durduktan sonra, Siyonist düşman herhangi bir harekete geçerse, biz de mevcut kurallarımızla, denklemlerimize geri döneceğiz; çünkü direnişin görevi düşmanı caydırmak ve ona göre karşılık vermektir.
Kim bizi kapsamlı savaşla tehdit ederse, biz de onu kapsamlı savaşla tehdit edeceğiz ve kim Lübnan'daki direnişin bir an bile korku veya şaşkınlık hissettiğini düşünüyorsa ciddi şekilde yanılıyor ve hesaplarını yeniden gözden geçirmesi gerekiyor. Bugünkü direniş, her türlü çatışma ortamında düşmanla savaşa her zamankinden daha kararlı ve daha güçlüdür.”