YDH- İsrail güçleri pazartesi günü, Şin Bet ve İsrail Polisi ile ortaklaşa düzenledikleri operasyonda, Gazze'deki Filistin Direnişi tarafından Refah'ta tutulan iki İsrailli esiri geri almayı başardıklarını iddia etmişti.
Esirlerin kurtarılmasının ardından İsrail medyası ve gazetecileri operasyonun “kahramanca” ama “karmaşık başarısını” öven hikayeler anlatırken, İsrailli generaller ve yetkililer de bu başarıyı kutlamıştı.
Bu olayın peşine düşen el-Meyadin, anlatıdaki ipuçlarının birbirini tutmadığını ve iki önemli sorunun ortaya çıktığını açıkladı.
el-Meyadin’in gündeme getirdiği iki soru şöyle: “İsrail operasyonu sırasında ne oldu? Ve iki İsrailli gerçekten Direniş tarafından mı esir alındı?”
el-Meyadin, 12 Şubat'taki operasyonun sürecini açıklayan güvenilir kaynaklara dayandırdığı haberinde, İsrail'in anlatısının yalan olduğunu ortaya koyarak, İsrail'deki kargaşanın ciddiyetini ortaya çıkardı.
el-Meyadin, bu haberin “İsrail’in 7 Ekim'den bu yana yaydığı yalanlar koleksiyonuna eklenen bir başka masal ve hayali bir maskaralıktan başka bir şey olmadığını” söyledi.
“Uydurma Bir Maskaralık”
Haberin girişinde, Aksa Tufanı’nın ilk gününde yaşanan gelişmeleri anlatan el-Meyadin şu bilgileri verdi: “7 Ekim'de Gazze'deki ayrım çitinin yıkılması, İsrail savunmasının, askeri üslerinin ve tesislerinin çökmesi ve Filistin Direnişi'nin İsrail askerlerini esir almasının ardından Filistinli siviller Şerid’in yakınındaki İsrail yerleşimlerine doğru harekete geçti ve yerleşimcileri kaçırarak Direniş gruplarının sayım sürecini daha zor ve hale getirdi.”
el-Meyadin, bu nedenle Direniş’in, özellikle İsrail'in Gazze Şeridi'nin tamamını hedef alan yoğun ve sürekli hava saldırıları başlattığı bir dönemde, hemen ortaya çıkan somut sonuçları tam olarak tespit edemediğini belirtti.
Haberde, işte böyle bir ortamda, daha sonra İsrail ordusu tarafından geri alındığı iddia edilecek olan Fernando Simon Marman (60) ve Louis Har (70) adlı iki İsrailli yerleşimcinin, Refah'ta tanınmış bir ailenin üyeleri tarafından kaçırıldığının ortaya çıktığı açıklandı.
el-Meyadin, daha sonraki gelişmeleri şöyle anlatıyor: “Esirler Refah'ta bir eve götürüldü ve burada aşiretinin lideri onları kardeşi ve kuzenlerinin koruması altına verdi. Onlara yiyecek ve gerekli tıbbi bakımı sağlamakla görevlendirilmişlerdi. İsrail Gazze'de askeri saldırılarını sürdürürken, korunmalarını sağlamak için aile üyeleri onları bir yerden başka bir yere taşıyorlardı.
Ancak aşiretin lideri ocak ayında Han Yunus'ta hayatını kaybedince üç üye, esirlerin tek koruyucusu haline geldi ve başvurabilecekleri sorumlu bir lider de kalmadı.”
El-Meyadin'in kaynaklarına göre, bu nedenle aile kendi gayretleriyle hareket ederek İsrailli esirler Marman ve Har'ı nihayet Şabura mülteci kampında bir eve yerleşene kadar taşımaya devam etti.
El-Meyadin, aile üyelerinin kendi iradeleriyle hareket ettikleri ve organize bir yapıdan bağımsız oldukları için, esirlerden biri olan Louis Har’ın, üyeleri manipüle edebildiğini ve kızının, vaatlerini yerine getirebilecek dev bir İsrail şirketine sahip olduğunu iddia ederek Gazze'den kaçmaları ve her türlü isteklerini yerine getirmeleri için onlara rüşvet verdiğini açıkladı.
Habere göre, Filistinli adamlar sonunda ikna oldular ve Har'ın kızını aradılar.
El-Meyadin’in, kaynaklarından edindiği bilgiye göre sonraki yaşananlar da şu şekilde: “Har'ın kızı daha sonra üç adamla bir iletişim kanalı kurdu ve İsrail istihbaratı tarafından izlenen sürekli görüşmeler yaptı. Har'ın kızı üç adamın Londra ve İsveç'teki akrabalarına para gönderdi ve güvenliklerini garanti edeceğini iddia ederek esirlere işgal altındaki topraklara kadar eşlik etmelerini teklif etti.
Ancak kadının teklifi reddedildi ve esirlerin serbest bırakılması karşılığında üyelere önceden üzerinde anlaşmaya varılmış bir miktar para ve erkeklerin Gazze'den Mısır'a, oradan da bir Avrupa ülkesine kaçabilecekleri sözünü veren bir anlaşma yapıldı.”
Anlaşma şartları
El-Meyadin kaynaklarının, adamlar ve esirin kızı arasında yapılan ve İsrail istihbarat güçleri tarafından uyarlanan ve izlenen anlaşmanın, esirlerin, Har'ın kızının İsrail güçlerinden gizlenen bir yerde konuşlandırılacağını iddia ettiği Gazze Şeridi’nin yakınlarına taşınmasını içerdiğini ayrıntılı olarak açıkladığını bildirdi.
Anlaşmanın detayları ise haberde şöyle yer aldı: “Adamlardan birinin, her taraftan kuşatılmış olan Refah'ın yakınlarında bir yere giderek esirin kızıyla buluşması ve parayı alması gerekiyordu. Bu işlem tamamlandıktan sonra, paranın alındığını teyit etmek ve parayı alıp ayrıldıktan sonra esirlerin serbest bırakılacağı başka bir yere gitmelerine yeşil ışık yakmak için akrabaları aranacaktı.”
El-Meyadin, anlaşmanın tamamlanması için üç tarih belirlendiğini, ancak esirin kızının kişisel güvenlik endişelerini ve korkularını ileri sürerek aile üyelerini arayıp başka bir tarih istediğini söyledi.
İlk adam, esirin kızıyla buluşmak üzere kararlaştırılan yere vardığında, İsrail istihbaratının telefon görüşmelerini izleyerek Har ve Marman'ın tutulduğu evin yerini ve orada yaşayanların sayısını tespit etmesinin ardından Refah'ta İsrail’in askeri operasyonunun başlatıldığı bildirildi.
İsrail askerlerinin daha sonra eve girdiğini ve esirleri geri aldığını söyleyen el-Meyadin, esirin kızıyla buluşmak için ayrılan adamın ya gözaltına alındığını ya da öldürüldüğünü bildirdi.
el-Meyadin, tüm bu anlatıların, İsrail'in "gizli" bir operasyonla esirleri kurtardığı ve "operasyon boyunca apartman dairesinde ve komşu binalarda silahlı adamlarla çatıştığı" iddialarını çürüttüğünü vurguladı.
Haberde, Gazze'ye yönelik dört aydır devam eden saldırılar sonucunda tek bir esiri bile geri alamayan İsrail ordusunun böyle bir “masala” başvurmak zorunda kaldığı belirtildi.
el-Meyadin bu haberin ayrıca, yerleşimciler ve esirlerin aileleri, özellikle de Gazze'de birkaç yerleşimcinin İsrail bombardımanıyla öldürülmesinin ardından kendisini ve politikalarını protesto ederken, Benjamin Netanyahu'nun imajını cilalamaya da hizmet ettiğini söyledi.