YDH- Dünya Direniş Alimleri Birliği’nin Beyrut’ta düzenlediği konferansta konuşan Hizbullah Genel Sekreter Yardımcısı Şeyh Naim Kasım, “Aksa Tufanı Filistinliler için meşru bir haktır ve meşruluğu tartışılmaz olup direnişi körükleyen bir hayat meşalesidir” ifadelerini kullandı.
Filistin halkının 75 yıldır devam eden bir işgalle karşı karşıya olduğunu kaydeden Kasım, bu işgalin ancak direnişle ortadan kaldırılabileceğini belirtti.
Kasım, “Düşmanı Lübnan'a karşı herhangi bir aptallık yapmaması konusunda uyarıyorum çünkü onun yenilgisi Temmuz 2006'daki yenilginin geliştirilmiş bir versiyonu olacaktır” ifadelerini kullandı.
“Amerika bölgemizi kontrol etmek istiyor” diyen Kasım, “Bunu, Amerika'nın müstekbir kararlarına karşı koyup isyan edenleri boyun eğdirme özgürlüğünün olacağı şekilde yeniden formüle etmek istiyor. Gazze'ye yönelik saldırıda İsrail’e Amerika desteği olmasaydı bu saldırganlığı günlerce bile sürdüremezdi” açıklamasında bulundu.
Aksa Tufanı operasyonunu, hayat meşalesi olarak nitelendiren Kasım sözlerini şöyle sürdürdü:
“Siyonist yapı, bu bölgeyi yıkmak, kontrol altına almak, emperyalist eli bu bölgeye sokmak için uydurulmuş, dikilmiş, saldırgan, gaspçı bir yapıdır.
Gazze'ye yönelik saldırganlık, Filistin halkına soykırım amacı güden, öncelikle Amerika'nın ve ardından İsrail'in saldırganlığıdır.
Bu, Aksa Tufanına bir tepki değil, Gazze'deki yaşamı yok etmeye yönelik sistemli ve organize bir eylemdir. Tüm dünyaya İsrail karşısında hiçbir direnişin olamayacağı mesajıdır.
Gücünü kanıtlamış direnişi ortadan kaldıramıyorlar ve Amerika, hedeflerine ulaşmak için havayı dağıtmaya ve açlık ablukasını sürdürmeye çalışıyor. Filistin denizden nehre kadar bütündür. Bu sonuç dışında direniş hiçbir şeyi kabul etmez.
Filistin halkı yetenekli ve büyük olduğunu, insanlığın simgesi olduğunu, zafere ve yaşama layık olduğunu, dünyaya onur ve özgürlük dersleri verdiğini kanıtlamıştır.
Saldırının devam etmesi saçmadır, çünkü savunmasız insanları öldürüyor ve evleri yıkıyorlar. Direnişi hiçbir aşamada ortadan kaldırmayı başaramadılar ve esirlere ulaşamadılar.
Saldırganlık çıkmazda ve durduğunda bu, Filistinliler için açık bir zaferdir. İsrail bugün seçeneksizlik aşamasındadır.
Gazze halkı da savaşın yüreğinden, açlığın karnından, sabırlı olduklarını, teslim olmayacaklarını ve Filistin özgürleşene kadar fedakarlık yapmaya devam edeceklerini ilan etti.
Öncelikli olarak dini, ahlaki ve insani bir sorumluluk çerçevesinde Filistin'e destek vermek için Güney Lübnan'dan işgale saldırılar başladı. İkinci etken ise İsrail’in topraklarımızı işgal etmemesi için Lübnan'ın ve bölgedeki tüm ülkelerin gerçek ve doğrudan çıkarlarının olmasıdır.
Düşmanın saldırmak için bir bahaneye ihtiyacı yoktur. Daha ziyade uygun bir duruma ihtiyacı vardır ve direniş hazır olduğunda bu durum onu engelleyecek ve caydıracaktır. Direnç, düşmanın planlarını uygulamasını engelleyen şeydir. Herkesi bu cephede olmaya davet ediyoruz.
Gazze'ye yönelik saldırıyı durdurun, o zaman bölgedeki savaş da durur. Kim bize arabulucu olmak isterse, öncelikle Gazze'ye yönelik saldırının durdurulması için arabuluculuk yapmalıdır.”