Guardian: Netanyahu'nun başına buyrukluğu ABD'nin zayıflığının işareti

23 Mart 2024

Guardian, Siyonist rejimin başbakanı Netanyahu'nun ABD'den gelen taleplere kulak tıkamasının Washington'un zayıflığının bir işareti olduğuna dikkat çekti.

YDH - İngiliz Guardian gazetesinde yer alan makalede, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'nun Gazze Şeridi'ne gıda yardımı konusunda ABD'den gelen taleplere kulak tıkamasının, Washington'un gücünün gerilemekte olduğunun bir emaresi olduğu değerledirmesi yapıldı.

Gazetede Jonathan Freeland imzasıyla yayımlanan makalede şu ifadelere yer verildi:

"Gazze'den gelen görüntüler her geçen gün daha da üzücü hale geliyor. Aylarca bombalarla öldürülen yakınları için yas tutan sivillere tanık olduktan sonra, şimdi de yardım kuruluşları ve uzmanların insan eliyle yaratılmış bir kıtlık olarak tanımlamakta birleştikleri durumun kurbanları olan, yemek için çırpınan çocuklara şahit oluyoruz. Bu görüntülerin en önemli yanı Gazze halkına yaşatılan dehşetin devam ettiğini göstermesi. Ama aynı zamanda İsrailliler ve Filistinliler, Amerikalılar ve tüm dünya için kalıcı etkileri olabilecek bir şeyi de ortaya koyuyorlar. Gösterdikleri şey, aslında reklamını yaptıkları şey, ABD Başkanı'nın zayıflığı.

Joe Biden ve en kıdemli yardımcıları aylardır İsrail'i Gazze'ye gıda yardımı akışını arttırmaya çağırıyor ve bu konuda her geçen gün daha da ısrarcı oluyorlar. Bu hafta ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, BM destekli bir kuruluşun 'Gazze nüfusunun yüzde 100'ünün' açlık tehdidiyle karşı karşıya olduğu yönündeki tespitine atıfta bulundu ve bu kuruluşun ilk kez böyle bir uyarıda bulunduğunu da sözlerine ekledi. Bu ayın başlarında Başkan Yardımcısı Kamala Harris, İsrail'e Gazze'ye insani yardım ulaştırmak için ne gerekiyorsa yapması gerektiğini söyleyerek 'Mazeret yok' demişti. Biden yönetimi masaya yumruğnu vuruyor ve İsrail'in harekete geçmesini talep ediyor.

Bir hafta önce bunun bir etkisi olmuş gibi görünüyordu. İsrail ordusu, Gazze'yi gıda malzemeleriyle 'dolduracağı' sözünü vererek 'dramatik bir değişim' olarak faturalandırılan şeyi duyurdu. Ancak buna dair çok az işaret var. Birkaç kamyonun daha girmesine izin veren 96. kapı olarak adlandırılan ek bir geçit açıldı, ancak felaketi önlemek ya da halihazırda ortaya çıkan felaketi hafifletmek için gereken ölçekte hiçbir şey yok. Uluslararası Kurtarma Komitesi'nden David Miliband bu hafta yaptığı açıklamada, 'En temel insani yardımı taşıyan kamyonlar üzerinde bir dizi engel, blokaj, kısıtlama mevcut' diye konuştu. Miliband, İsrail'in Hamas'ın eline geçmesi halinde silah olarak kullanılabilecek 'çift kullanımlı' malzemelere getirdiği yasağın, bir klinik için basit bir makasın bile bir kamyon dolusu yardımın geri çevrilmesine neden olabileceği anlamına geldiğini öne sürdü.

Tekrar etmek gerekirse, bunun kurbanları bir sonraki öğünlerinin nereden geleceğini bilmeyen 2,2 milyon Gazze halkıdır. Fakat bu durum Biden açısından da ciddi bir ya da birkaç sorunu temsil ediyor. En bariz olanı, yeniden seçim yılında olması ve 2020'de kendisine zafer getiren koalisyonu yeniden bir araya getirmeye çalışması. O zamanlar, 30 yaş altı seçmenlerin Biden'ı Donald Trump'a 25 puan fark atarak tercih ettiği önemli bir seçmen kitlesi gençlerdi. Şimdi ise durum başa baş. Elbette bu değişimi açıklayan pek çok faktör var ama bunlardan biri genç Amerikalıların Gazze'nin içinde bulunduğu kötü duruma duydukları öfke.

Yeniden seçilmeme tehdidi, benzer şekilde dehşete düşmüş 200 bin Arap-Amerikalıya ev sahipliği yapan Michigan eyaletinde en keskin şekilde görülüyor ve pek çoğu, Trump'ın geri dönüşünü riske atsa bile Biden'a oy vermeyeceklerini açıkça belirtiyor. Bu sayı kasım ayında eyaletin Demokratlardan Cumhuriyetçilere geçmesi için fazlasıyla yeterli. Deneyimli Cumhuriyetçi stratejist Mike Murphy, bu hafta Unholy podcast'inde bana 'Seçim yarın yapılsa, Biden'ın Michigan'ı kaybedeceğini düşünüyorum' dedi ve bunun Biden açısından 'ıstıraplı bir mesele' olduğu dile getirdi.

Bu bağlamda ABD'nin İsrail'e verdiği destek herhangi bir Demokrat başkan için baş ağrısı olurdu ama İsrail'in en önemli müttefikine meydan okumaya istekli olması özellikle Biden'ı zorluyor. Bir kere, yaşının büyük olmasının avantajı dış ilişkilerdeki deneyimi ve özellikle de dünya liderleriyle olan kişisel ilişkileri olmalı. Golda Meyr'den bu yana tüm İsrail başbakanlarını tanıdığını ve Netanyahu ile onlarca yıldır görüştüğünü söylemekten hoşlanıyor. Eleştirmenler şöyle cevap veriyor: 'Ne faydasını gördük?'

Meselenin özü de bu. İsrail tarihinin büyük kısmında, bir ABD başkanının açık bir itirazının bir İsrail başbakanının rotasını değiştirmesi için yeterli olduğu kabul ediliyordu. Dwight Eisenhower'ın bir baş sallaması 1956 Süveyş Savaşı'nı bitirmişti. Ronald Reagan'ın bir telefon görüşmesi 1982'de İsrail'in Batı Beyrut'u bombalamasına son vermişti. 1991'de George HW Bush, isteksiz Likud başbakanını 10 milyar dolarlık kredi garantisini keserek onu Madrid barış konferansına katılmaya zorlamıştı.

Biden hoşnutsuzluğunu defalarca dile getirmesine rağmen Netanyahu geri adım atmıyor. Bu durum ABD'nin zayıf görünmesine neden oluyor ve özellikle Biden için bu ölümcül bir durum. Barack Obama'nın eski kıdemli danışmanı David Axelrod, Unholy'de bana 'Tüm Cumhuriyetçi kampanyanın alt metni, dünyanın kontrolden çıktığı ve dümende Biden'ın olmadığıdır. Temel argümanları bu ve yaşını, onu zayıflatmak için kullanıyorlar' Axelrod, Netanyahu'nun Biden'a her 'şaka yapıyor' gibi görünmesinin işleri daha da kötüleştirdiğini söylüyor.

Pek çok İsrailli analist görünüşün aldatıcı olduğunu öne sürüyor. Onlara göre Netanyahu, ilan edilmemiş bir seçim kampanyasında olduğu ve Washington'a meydan okumak tabanı için iyi bir oyun olduğu için Biden'a burun kıvırarak büyük bir şov yapıyor ama özünde çok daha uslu. Bu okumaya göre, Netanyahu ekibinin Refah'ta -çoğu İsrail bombardımanından kaçan yaklaşık 1,5 milyon Filistinlinin bir arada bulunduğu- bir kara harekatından bahsetmesi sadece lafta kalıyor. Evet, İsrail Başbakanı Hamas'a baskı yapmak ve Amerikalılarla pazarlık kozu elde etmek için Refah işgali tehdidinde bulunmaktan hoşnut ama bunu yapmaya kararlı bir adam gibi davranmıyor. Haaretz gazetesinin saygın savunma analisti Amos Harel, çatışmaların en yoğun olduğu dönemde 28 olan İsrail ordusu tugayının şu anda Gazze'de sadece üç buçuk tane olduğunu belirtiyor. Bana 'Netanyahu bir kampanya yürütüyor ve en azından şimdilik 'Refah' sadece bir slogan' dedi.

Umalım da bu doğru olsun ve Refah saldırısı gerçek olmaktan çok retorik olsun. Bu, İsrail'in yardım konusundaki ayak sürümesini ele almıyor, Netanyahu'nun bunu sona erdirmek için acele etmediği açık, zira kısmen aşırı milliyetçi koalisyon ortakları Gazze'ye yiyecek göndermenin Hamas'a yardım etmekle eşdeğer olduğuna inanıyor.

Bu da Biden'a iki seçenek bırakıyor. Biden'ın tercih ettiği sonuç Katar'daki görüşmelerde bir ilerleme kaydedilmesi ve bu sayede hem esirlerin bir kısmının serbest bırakılması hem de çatışmalara ara verilerek yardım akışının sağlanması. Fakat  Netanyahu, altı ay önce İsrail'in güneyindeki yerleşimlerin Hamas'a bu kadar açık bırakılmasındaki rolünün hesabının -bu hesap ister seçmenler ister bir soruşturma komisyonu tarafından sorulsun- sorulacağı günü hızlandıracak böyle bir duraklamadan korkuyor. Netanyahu'nun Biden'a veda edip Trump'a hoş geldin demeyi umduğu Kasım ayına kadar zamana oynamayı tercih ediyor.

Biden'ın alternatifleri daha zorlu. Geçen ay yeni bir protokol yayımlayarak ABD'den silah alan ülkelerden insani yardım da dahil olmak üzere uluslararası hukuka uyduklarını yazılı olarak teyit etmelerini talep etmişti. Eğer ABD bu beyanı onaylamazsa, tüm silah satışları derhal durdurulacak. İsrail tarafında, belgelendirme için son tarih pazar günü.

Joe Biden İsrail'i silahlandırmayı durduran adam olmak istemiyor, zira bu ülkeyi Lübnan'ın kuzey sınırının hemen ötesindeki Hizbullah'ın güçlü cephaneliğine karşı savunmasız bırakacaktır. Yönetimi bu konuda ikiye bölünmüş durumda ve kendisi de bunu çok fazla bulabilir. Ancak Gazze'ye bir an önce gıda girmesini istiyor. Netanyahu'dan kibarca rica etmeyi denedi. Şimdi sertleşmesi gerekiyor."