YDH - Gazeteci Yuval Abraham'ın +972 Magazine ve Local Call adlı yayın organlarında yayımlanan haberine göre, İsrail ordusunun Gazze'deki hava saldırılarında daha önce açıklanmayan ve Lavender adı verilen yapay zeka destekli bir veri tabanı kullanıldı ve bu veri tabanı, Filistin direnişiyle bağlantılı olduğu iddia edilen 37 bin hedef tespit etti.
Abraham, hepsi de savaş sırasında Hamas ve İslami Cihad ile bağlantılı olduğu iddia edilen 'hedefleri' belirlemede yapay zeka sistemlerinin kullanılmasına dahil olan altı istihbarat görevlisinin ifadelerini aktardı.
Devam eden saldırılar hakkında bilgi sahibi olan istihbarat kaynakları, ayrıca İsrailli askeri yetkililerin, özellikle soykırımın ilk haftaları ve aylarında ciddi sayıda Filistinli sivilin öldürülmesine izin verdiğini de ortaya çıkardı.
Kaynakların ifadeleri, İsrailli istihbarat personelinin altı ay süren saldırı sırasında 'hedefleri' belirlemek için makine-öğrenme sistemlerini kullandığına dair bilgiler sunuyor.
İsrail'in Gazze'deki soykırım harekatında sofistike yapay zeka teknolojisini kullanması, modern savaşta yeni bir alana işaret ediyor ve askeri personel ile otomatik sistemler arasındaki dinamikleri yeniden şekillendiriyor.
Lavender kullanan bir istihbarat subayı, "Makine bunu soğukkanlılıkla yaptı. Bu da işi kolaylaştırdı," ifadesini kullandı.
Bir başka asker de "Bu aşamada her hedef için 20 saniye ayırırdım ve her gün onlarcasını yapardım. Onay damgası olmanın dışında bir insan olarak sıfır katma değerim vardı. Bu bana epey zaman kazandırdı," dedi.
Altı kişinin tamamı Lavender'in savaşta çok önemli bir rol oynadığını ve 'potansiyel hedefleri' hızlı bir şekilde belirlemek için büyük miktarda veriyi analiz ettiğini kaydetti.
Dört kaynağa göre Lavender başlangıçta, savaşın ilk aşamalarında Direnişle bağlantılı olduğu iddia edilen 37 bin kadar Filistinli erkeği listelemişti.
İsrail ordusunun elit istihbarat birimi Birim 8200 tarafından geliştirilen Lavender, ABD Ulusal Güvenlik Ajansı ya da İngiltere'nin GCHQ'suna benzetiliyor.
Çok sayıda kaynak, işgal ordusunun belirli 'hedef kategorileri' için önceden yetkilendirilmiş izinleri nasıl uyguladığını ve bir saldırıya izin vermeden önce öldürülmesine tahmini sivil sayısını nasıl belirlediğini detaylandırdı.
İki kaynağa göre, savaşın ilk haftalarında, direniş savaşçılarını hedef aldığı iddia edilen hava saldırıları sırasında 15 ila 20 sivilin öldürülmesine izin verildi.
Genelde 'serseri bombalar' olarak adlandırılan güdümsüz mühimmatlar kullanılarak gerçekleştirilen bu saldırılar, tüm konutların yıkılmasına ve içlerindeki tüm bireylerin ölümüne neden oldu.
Bir istihbarat görevlisi, "Pahalı bombaları önemsiz insanlar üzerinde harcamak istemezsiniz; bu ülke için çok pahalıdır ve [bu bombaların] sayıları azdır," diye konuştu.
Bir başka görevli de "Çünkü saldırıları genelde serseri bombalarla gerçekleştiriyorduk ve bu da kelimenin tam anlamıyla tüm evi içindekilerin üzerine yıkmak anlamına geliyordu. Ama bir saldırı önlense bile umurunuzda olmuyor, hemen bir sonraki hedefe geçiyorsunuz. Sistem sayesinde hedefler hiç bitmiyor. Sizi bekleyen 36 bin hedef daha var," diye ekledi.
Uzmanlara göre, eğer Siyonist rejim gerçekten de Gazze'deki direniş örgütleriyle bağlantılı oldukları şüphesiyle çok sayıda Filistinlinin evini yapay zeka teknolojisinin yardımıyla güdümsüz bombalarla yerle bir ettiyse, bu durum savaş sırasında sivil ölümlerinin önemli ölçüde artmasının izahı da olabilir.
Filistin Sağlık Bakanlığı bugün erken saatlerde İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının başladığı 7 Ekim'den bu yana bölgede ölen Filistinlilerin toplam sayısının 33 bin 37'ye yükseldiğini ve 75 bin 668 kişinin de yaralandığını bildirmişti.
Local Call ve +972 tarafından aktarılan tanıklıklar, gelişmiş imkanlara ve hassas silahlara sahip modern bir ordunun savaş sırasında nasıl hala önemli kayıplar verebildiğine ışık tutabilir.
İfadelere göre, şüpheli direniş savaşçılarını hedef alırken, ailelerinin evlerinde bulunduklarına inanılan zamanlarda saldırmak tercih ediliyordu.
Bir kaynak, "Hamas militanlarını sadece askeri bir binadayken ya da askeri bir faaliyette bulunurken öldürmekle ilgilenmiyorduk. Bir ailenin evini bombalamak çok daha kolay. Sistem onları bu durumlarda aramak üzere kurulmuş," diye konuştu.
Bu strateji sivil kayıpları artırma riski taşıyordu ve kaynaklara göre İsrail ordusu, bireysel direniş savaşçılarını hedef alan saldırılarda kabul edilebilir sivil kayıp sayısı konusunda önceden belirlenmiş sınırlar uyguluyordu. Bu oranın zaman içinde değiştiği ve hedefin kıdemine göre farklılık gösterdiği bildirildi.
Lavender kullanan bir İsrail istihbarat görevlisi, "Hiç kimse savaş bittikten sonra ne yapacağını ya da Gazze'de yaşamanın nasıl mümkün olacağını düşünmedi. Bir uyumsuzluk vardı: Bir yandan buradaki insanlar yeterince saldırmadığımız için hayal kırıklığına uğramıştı. Öte yandan, günün sonunda çoğu sivil olmak üzere bin Gazzelinin daha öldüğünü görüyorsunuz," yorumunu yaptı.