YDH- İsrail'de şiddetli bir sosyopolitik yarılmaya yol açan askeri muafiyet kararını çatırdayan Netanyahu sağ kanat siyasetinden inceleyen Lorenzo Tondo ve Quique Kierszenbaum, The Guardian'da ‘I will never join the army’: ultra-Orthodox Jews vow to defy Israeli court orders' başlığıyla yayınlanan makalelerinde Yahudi devletinin karakteriyle ilgili bir sorunsalı tartışmaya açıyor.
Keda Bakış YDH için çevirdi.
***
Mea Shearim, İsrail'in ultra-Ortodoks toplumunun odak noktası olarak, ülke içinde bölünme yaratma ve muhtemelen Benjamin Netanyahu hükümetinin düşmesine yol açma potansiyeline sahip tartışmalı bir konu olarak hizmet vermektedir.
Haredim olarak bilinen ultra-Ortodoksların İsrail'in kuruluşundan bu yana yürürlükte olan özel yasal statüsü, Pazartesi günü yüksek mahkemenin aldığı bir kararla aniden iptal edildi. Bu karar, diğer Yahudi İsraillilerin çoğunun aksine Haredim'in artık devlet yardımı alamayacağı ya da askerlik hizmetinden muaf tutulamayacağı anlamına geliyor. Hükümet, ultra-Ortodoks erkeklerin askere alınmasını arttırmayı amaçlayan bir teklifi mahkemeye sunmayı defalarca ertelemişti.
Gazze'deki çatışma, İsrail içinde Haredim'e ayrıcalıklı muamele konusunda uzun süredir devam eden bir anlaşmazlığı derinleştirdi ve Yahudi devletinin özüne ilişkin bir tartışmayı alevlendirdi. Netanyahu'nun bölünmüş sağ ittifakındaki laik grupların bazı üyeleri, yönetimin başsavcının cemaatin dini kurumlarına mali desteği durdurma ve erkek üyelerini askere alma emirlerine uymaması halinde ayrılmakla tehdit etti.
Koalisyon içindeki Haredi temsilcileri ve destekçileri ise bu direktiflerin uygulanması halinde çekileceklerini belirtiyor. Her halükarda bu mesele, 7 Ekim'de yaşanan feci güvenlik zafiyetinin ya da ardından gelen şiddetli kaosun başaramadığını, yani Netanyahu'nun düşüşünü gerçekleştirebilecek bir tehdit oluşturuyor. Anketlerde büyük bir farkla geride olan Netanyahu'nun koalisyonun bozulmasının ardından yapılacak seçimlerden zaferle çıkması mümkün görünmüyor.
Tarihi Eski Şehir'e sadece kısa bir yürüyüş mesafesindeki bu Kudüs mahallesinin hareketli sokaklarında bir tedirginlik yok gibi görünüyor. Bu durum, yakın zamanda bir öğleden sonra bu sokaklarda rahatça yürürken gözlemlenen çok sayıda Haredi erkeğinin, mahkemenin kararının sonuçlarına bakmaksızın askerlik yapmama kararlarında kararlı olmalarına bağlanabilir.
19 yaşındaki Mea Shearim sakini Yehuda Cohen, "Orduya asla katılmayacağım. Bizim için Tevrat çalışmak her şeydir. Her şeyin üstünde olan Tanrı'nın sözleriyle yaşıyoruz. Hahamlarımızın talimatlarına uyacağız," diyor.
Cohen, "Hükümetteki cemaat üyelerimiz bizim için mücadele edecek. Gördüğünüz gibi, özellikle bu çatışma günlerinde Tevrat çalışmak bizim için savaşmanın bir yoludur." diye ekliyor.
Muafiyet politikasının kökeni İsrail'in kurulduğu ilk yıllarda, dini eğitime adanmış Yahudi kurumları olan yeşivalarda okuyan yaklaşık 400 öğrenciye askerlik hizmetinden kaçınma ayrıcalığının tanınmasına dayanıyor. Ancak bugün ülkenin 9 milyonluk nüfusunun yaklaşık %12'sini oluşturan Haredi nüfusunun artmasıyla birlikte on binlerce kişi zorunlu askerlik hizmetinden kaçabiliyor ve bunun yerine dini eğitimleri için devletten ödenek alabiliyor. Dahası, ultra-Ortodoks cemaati içindeki bazı gruplar, bir ulusun oluşmasının Mesih'in gelişine bağlı olduğunu savunarak İsrail devletini tanımayı reddediyor.
19 yaşındaki Ari, "Ordu buraya gelip ne isterse söyleyebilir," diyor, "Ama biz sadece Tanrı'ya hesap veririz. Askere gitmeyeceğiz çünkü Tora çalışmak her zaman tek amacımız oldu. Bize ceza verebilirler ya da ne isterlerse yapabilirler. Cezaları ödeyeceğiz ama askere gitmeyeceğiz." diyerek de devam ediyor.
Ultra-Ortodoks Yahudiler hayatlarını dini emirlere göre yaşıyor ve kendilerini modern toplumdan uzak tutuyorlar. Bölgeye girerken asılan afişlerde kadınlar mütevazı kıyafetler giymeye teşvik edilirken bir başka afişte de şu ifadeler yer alıyor "Bu kutsal yerde akıllı telefonunuzu çıkarırsanız, (fotoğraf çekmek vs.) el konulacaktır. Her yerde güvenlik görevlileri var!".
Küçük çocuklar sokaklarda kendi başlarına dolaşırlar. Haredi aileler genellikle geniştir ve ebeveynlerin çok erken yaşlardan itibaren kendi kendilerine yetmeyi öğretmeye başladıkları beş ya da altı çocukları vardır.
Haredi teknoloji girişimcisi ve yazar Yitzik Crombie, "Yıllar boyunca Haredim'i orduya katılmaya zorlamak için birkaç girişimde bulunuldu ve hepsi başarısız oldu" dedi.
Crombie, "7 Ekim'den sonra orduda gerçek bir insan gücüne ihtiyaç var ancak Harediler zorlansalar da asla orduya katılmaz. Evvela bu yasa tasarısı bir hata ve İsrail toplumunun bunu asla kabul edeceğini sanmıyorum. Yasa geçerse insanlar sokaklara dökülecektir. Onlara katılan ilk kişi de ben olacağım." diyor.
Geçtiğimiz yıllarda Mea Shearim'deki protestolarda İsrail bayrakları ve askeri üniformalar yakılmıştı. Bunun üzerine İsrail Başsavcısı Gali Baharav-Miara, Pazar günü savunma ve eğitim bakanlıklarına hitaben yaptığı konuşmada, ultra-Ortodoks cemaati üyelerinin mahkemenin emrettiği şekilde orduya alınmasının başlatılması gerektiğini vurguladı. Ayrıca, mahkeme kararlarını hiçe sayarak askerlik hizmetinden kaçan öğrencileri barındıran yeşivalara mali destek sağlanmaması konusunda uyarıda bulundu.
İsrail ordusu her yıl yaklaşık 13 bin ultra-Ortodoks erkeğin askere alınmaya uygun olduğunu tahmin ediyor. Ancak ordu içindeki alternatif kaynaklar gerçek sayının çok daha yüksek olabileceğini öne sürmektedir. Yaşları 18 ile 26 arasında değişen yaklaşık 60,000 yeşiva öğrencisi olduğunu da belirtmek gerekir. Bu rakamlara rağmen henüz askere alma süreci başlatılmadı. Ordudan bir sözcü, ordunun şu anda yeşiva üyelerinin askere alınması için hazırlık yaptığını belirtti. Bu konudaki nihai kararlar yasalara uygun olarak ve hükümetin rehberliğinde alınacaktır.
Sözcü, "İsrail ordusu ulusun ordusudur ve güvenlik hizmeti yasasına uygun olarak zorunlu askerlik yükümlülüğü olan nüfusu askere almak için profesyonel bir şekilde çalışır." diyor.
Gazze'deki çatışma, İsrail nüfusu içinde orduya kaydolması gereken Haredimlere karşı derinlerde yatan düşmanlığı daha da şiddetlendirdi. İsrail ordusu yedek askerlerinden oluşan Brothers in Arms örgütüne bağlı büyük bir protestocu grubu hafta sonu Mea Shearim'de toplanarak ultra-Ortodoks erkeklerin askere alınması çağrısında bulundu.
Protestocular "İnanıyorum, inanıyorum, orduya katılmaya inanıyorum" şeklinde slogan atarken, bazı Haredi sakinleri göstericilere yumurta, su ve şişe fırlattı.
Ari, bu konu hakkında "Sadece bizi kışkırtmak istiyorlar" diyor.
Netanyahu'nun şovenist fundamentalist koalisyonundaki iki ultra-Ortodoks parti, Birleşik Tevrat Yahudiliği ve Şas, mahkemenin devlet sübvansiyonlarının kaldırılmasına ilişkin kararını "Kabil'in işareti" olarak kınadı. Shas'ın başkanı Aryeh Deri bu kararı "Yahudi devletinde Tevrat öğrencilerine karşı eşi benzeri görülmemiş bir zorbalık" olarak nitelendirdi.
Netanyahu'nun siyasi muhaliflerinden olan ve bu konu nedeniyle acil birlik hükümetinden istifa etmeye hazır olduğunu ifade eden Benny Gantz, mahkemenin kararını takdir etti ve "zorlu bir çatışma sırasında askerlerin öneminin yanı sıra toplumumuzun tüm üyelerinin ulusal hizmete katkıda bulunma yükümlülüğünü" kabul ettiğini vurguladı. Haaretz gazetesi siyasi yorumcularından Anshel Pfeffer ise ultra-Ortodoks partilerin çekilme tehditlerinin samimiyetsiz olduğunu iddia ederek, merkezci bir alternatifin kendileri için uygun olmayacağı için "bu hükümet ittifakından çıkmak için acele etmediklerini" ileri sürdü.
Ancak diğer siyasi analistler ve politikacılar bu konunun İsrail'in en uzun süre görev yapan başbakanı Netanyahu'yu devirebileceğine inanıyor. Merkez sol İşçi Partisi Knesset üyesi Naama Lazimi, tartışmanın "oyun değiştirici" olabileceğini söyledi.
19 yaşındaki Menahem Elison, cemaatini temsil eden ultra-Ortodoks partilerin bir çözüm bulacağından emin olduğunu söyledi. "Haredi politikacılarımıza güveniyorum. Bizim askere gitmeyeceğimizi biliyorlar. Tevrat okumanın önemini anlıyorlar." dedi.