YDH - Haaretz gazetesi, işgal kuvvetlerinin Han Yunus'tan çekilme kararını ele aldı.
Amos Harel imzasıyla gazetede yer bulan makalede, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'nun Netanyahu'nun peşinde koştuğu 'zaferin' anlattığı kadar yakın olmadığı ve şimdi Batı'dan gelen itirazlarla daha fazla mücadele etmek zorunda olduğuna işaret etti.
Harel, makalesine şunları kaydetti:
"Cumartesi gecesi son İsrail askerleri Han Yunus'tan çekildi. Savaşın başlamasından bu yana ordunun bu kentteki ikinci büyük operasyonu dört ay sonra sona erdi. Böylece cumartesi öğleden sonra silahlı gruplarla girdikleri çatışmada ölen Komando Tugayı'ndan dört asker, İsrail'in çatışmaların bu aşamasındaki son kayıplar oldu.
İsrail ordusunun artık Gazze Şeridi'nin güneyinde kara birlikleri bulunmuyor. Kuzey Gazze'yi güney Gazze'den ayıran koridorda bir tugay muharebe ekibi kaldı. Diğer birkaç tugay ise Gazze'nin hemen dışında konuşlanmış durumda ve gerektiğinde Gazze'ye girecekler.
İsrail ordusu ve özellikle de Başbakan Benyamin Netanyahu şu sıralar Han Yunus harekatının başarılarının altını çiziyor: Hamas'ın bölgedeki tugaylarının önemli bir kısmı yok edildi, binlerce Hamas üyesi öldürüldü ve komuta merkezleri vuruldu. Bu, savaşın ilk altı ayına ilişkin istatistiklerin yayımlanmasıyla aynı zamana denk geliyor (ordu yaklaşık 12 bin kişi öldürdüğünü düşünüyor ki bu abartılı görünüyor).
Fakat şu ana kadar Han Yunus harekatının iki ana hedefine ulaşılamadığını belirtmek gerekir. Hamas'ın Gazze'deki iki üst düzey yetkilisi Yahya Sinvar ve Muhammed Deyf hâlâ serbest. İki ay önce Refah'ta iki esirin kurtarılması dışında Gazze'de tutulan İsrailli esirlerin geri alınmasında da herhangi bir ilerleme kaydedilmedi.
İsrail ordusu ve Şin Bet, Sinvar'ın savaş sırasında saklandığı tünelleri buldu. Bu tünellerde Hamas'ın komuta merkezleri, Sinvar'ın kişisel belgeleri ve teçhizatı ile eisrlerin canlı kalkan olarak tutulduğu hücreler ve kafesler bulundu. O zamandan beri Han Yunus'un derinliklerindeki kompleksinde saklandığı diğer yerler arasında hareket ettiği anlaşılıyor.
Bu konuda harcanan çaba göz önüne alındığında Sinvar ve Deyf'in eninde sonunda öldürüleceğini ya da yakalanacağını varsaymak mantıklı olacaktır. Hamas'ın Gazze'deki 3 numarası Mervan İsa, üst düzey Hamas yetkilileri tarafından benimsenen katı güvenlik protokollerini ihlal ettiği için geçen ay bir hava saldırısında öldürüldü. Esirlerin kurtarılması konusunda bir ilerleme kaydedilmesi hâlâ mümkün.
Fakat kamuoyuna şu gerçek söylenmeli: İsrail ordusunun Gazze'de ardında bıraktığı muazzam ölüm ve yıkım, bizim tarafımızdaki pek çok kayıpla birlikte, şu anda bizi savaşın hedeflerine yaklaştırmıyor.
Hamas'ın askeri ve idari kabiliyetleri giderek azalıyor ama örgüt yenilmeye yakın değil. Netanyahu'nun pazar günü bir kez daha iddia ettiği gibi, siyasi görüşleri ne olursa olsun bu aldatmacayı fark edebilen subay ve askerleri dehşete düşürecek şekilde, hiçbir gerçekliğe dayanmayan bir şekilde 'zaferden bir adım uzaktayız' iddiası doğru değil.
Bundan sonra nereye gideceğiz? Üç olası senaryo var: 1) İran Devrim Muhafızlarından General Hasan Mahdavi'nin öldürülmesine Tahran'ın misilleme yapması nedeniyle İran ve Hizbullah'la gerilimin daha da tırmanması; 2) Hamas'la esir takası anlaşması müzakerelerinde beklenmedik bir ilerleme kaydedilmesi ya da 3) Refah'ta (ya da alternatif olarak Gazze'nin merkezindeki bazı mülteci kamplarında) yeni bir askeri operasyon.
Netanyahu mutlak zaferin yanı sıra defalarca Refah'ın işgal edileceği sözünü verdi. Bunun için ilk hazırlıklar sahiden de yapıldı, ancak bunun için Gazze'nin güneyine yeniden kuvvet yığmak ve her şeyden önce şu anda kente yığılmış olan çok sayıda sivilin, yaklaşık 1,4 milyon insanın tahliye edilmesi planını tamamlamak gerekiyor.
İsrail ordusu son altı ay içinde önce kuzey Gazze'de, ardından da Han Yunus'ta yaşayanların çoğunu güneye doğru zorla tahliye etti. Han Yunus'tan çekilmesi sivillerin tekrar kuzeye, bu kente doğru hareket etmesini sağlayacak. Bununla birlikte İsrail, olası Refah işgaline karşı Batı'nın tutumundaki değişikliği yeterince ciddiye almıyor gibi görünüyor. Biden yönetimi, artık muhalefetini açıkça dile getirmekten çekinmiyor.
Geçtiğimiz iki hafta boyunca üst düzey İsrailli ve Amerikalı yetkililer, İsrail ordusunun Refah'a yönelik planları hakkında konuştular. Savunma Bakanı Yoav Gallant ile yapılan bir görüşmede olası mutabakatlar ele alındı. Fakat Netanyahu'ya yakın iki isim olan Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Tzachi Hanegbi ile yapılan Zoom görüşmesinin daha gergin geçtiği anlaşılıyor.
Batı'nın itirazları sadece Refah'ın nüfusuyla ilgili endişelerden kaynaklanmıyor. İsrail'in insani yardım politikasına ve bunun Gazze sakinlerine verdiği zarara yönelik eleştiriler de giderek artıyor. İsrail Gazze'de kıtlık olduğunu resmen inkâr etse de uluslararası toplumun eleştirileri giderek artıyor.
Geçen hafta bir yardım konvoyuna insansız hava aracıyla düzenlenen ve World Central Kitchen adlı yardım kuruluşunun yedi çalışanının ölümüne neden olan saldırı, yardım dağıtımı önündeki engelleri kaldırması konusunda İsrail'e daha fazla baskı yapılmasına yol açacaktır. Gazze kentinin güneyindeki Amerikan iskelesinin inşası tamamlandığında, Gazze'ye günde yaklaşık 2 milyon öğünün bu yolla gönderilmesi planlanıyor.
İsrail ile Hamas arasında esir takası anlaşmasına ilişkin dolaylı görüşmeler ğazar günü İsrailli bir heyetin Mısır, Katar ve ABD'den arabulucularla görüşmek üzere Kahire'ye gitmesiyle yeniden başladı. Görüşmeler öncesinde hükümet ve savunma kaynakları İsrail basınına, Netanyahu'nun uzun bir süre manevra alanını kısıtlamasının ardından savaş kabinesinin heyete müzakere için daha fazla hareket alanı tanımaya karar verdiğini söyledi.
Ancak bu sızıntıya şüpheyle yaklaşmak gerek, zira son dönemdeki tecrübeler İsrail heyetlerinin çoğunlukla dinleme yetkisiyle gönderildiğini gösteriyor. Ve bu durumda ilerleme kaydetmek son derece zor olacaktır.
Netanyahu'nun tutumunun değişmediği izleniminden kaçmak zor; anlaşma konusunda çok hevesli değil ama İsrail kamuoyuna her türlü çabayı gösterdiği ancak Hamas'ın bir anlaşmayı engellediği mesajını vermekte büyük çıkarı var. Hamas da bu mesajda ona yardımcı olabilir. Sinvar, Tel aviv ile Washington arasında büyüyen çatlağı görebilir ve bu onu tavrını sertleştirmeye teşvik edebilir.
Hamas iki aşamalı bir anlaşma için yapılacak müzakerelerde üç konunun çözüme kavuşturulmasını istiyor. İlk aşamada kadınlar, yaşlılar ve yaralılardan oluşan yaklaşık 40 esir serbest bırakılacak. Örgüt ateşkes, İsrail ordusunun Gazze'den tamamen çekilmesi (İsrail ve ABD bunun ancak anlaşmanın ikinci aşamasında gerçekleşmesini istiyor) ve Gazze'yi ikiye bölen koridorun kapatılmasını istiyor.
İsrail -ki hem Gallant hem de Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi bu tutumu destekliyor- Hamas casuslarının güney Gazze'den kuzeye dönmesine izin verilmemesi gerektiğini söylüyor ki bu da koridorun yerinde bırakılması anlamına geliyor. Fakat Hamas bu konuda ısrarcı. Hatta bu anlaşmazlık çözülmeden önce İsrail'in esirler karşılığında kaç Filistinli mahkumu serbest bırakacağını tartışmayı bile reddetti.
Müzakereciler daha geniş bir yetki konusunda ısrarcı olmadıkça bu durum görüşmelerde yeni bir başarısızlık için kesin bir reçete gibi görünüyor. Ve bir başka başarısızlık, savaş kabinesi üyesi Gadi Eisenkot'un nihayet harekete geçmesine neden olabilir.
İsrail kamuoyu iyi haberler bekliyor, özellikle de Hamas'ın Gazze'deki tünellerinde çürümeye terk edilen esirler konusunda. Pazar günü yaptığı açıklamalarda bu hafta sonu cenazesi İsrail'e getirilen Nir Oz'lu rehine Elad Katzir'den bahsetmeyen Netanyahu, aşırılık yanlısı destekçileri esirlerin ailelerinin gösterilerine saldırırken bile bunu görmezden geliyor. Ancak belki de artan kamuoyu baskısı sonunda güvenlik kabinesinin bazı üyelerinin geri adım atmasını sağlayacaktır."