YDH- Middle East Monitor’un (MEMO) bildirdiğine göre, bir grup önde gelen akademisyen ve sağlık çalışanı, Gazze Şeridi'ndeki hastane sağlık sisteminin çöküşünün İsrail'in "soykırım amacını" nasıl "güçlendirdiğine" dikkat çekti.
Cenova Üniversitesi, Harvard Üniversitesi, Boston Üniversitesi Tıp Fakültesi ve Londra Üniversitesi King's College gibi üniversitelerden akademisyenler, 25 Mart'ta Journal of Public Health and Emergency dergisinde yayınlanan ve 2 Nisan'da güncellenen istatistiklerle birlikte editöre yazdıkları ayrıntılı mektupta, "Gazze halkını korumanın uluslararası bir görev" olduğuna dikkat çektiler.
İsrail işgal güçleri tarafından verilen tahliye emirlerine direnmeyi tercih eden sağlık personelinin üzerindeki ağır yüke rağmen, "dirençlerinin" "birçok" hastayı kurtardığını söyleyen akademisyenler, "Birçok kişi bu klinisyenlerin Nobel Barış Ödülü alması gerektiğini söylüyor." dediler.
Mektupta, aralarında 45'i çocuk olmak üzere "1.200 diyaliz hastasının" da bulunduğu kronik hastaların bakım alamadığı ve "akıbetlerinin bilinmediği" bildirildi.
Ayrıca, hastanelere yapılan saldırılar ve tesislerinin tahrip edilmesi nedeniyle, "[Ekim ve Ocak ayları arasında] doğan yaklaşık 1,500 [rakam çok daha yüksek olabilir] kırılgan yenidoğanın çoğunun ... muhtemelen kayıt dışı olarak öldüğü düşünülmektedir..." denildi.
Akademisyenler, Gazze Şeridi'ndeki durumun "mükemmel bir fırtına olarak adlandırılabileceğini, ancak BM kuruluşları ve uzmanları tarafından daha uygun bir şekilde kusursuz bir suç olarak adlandırıldığını" belirttiler.
Felaketin insan yapımı olduğuna da dikkat çeken akademisyenler şöyle devam ettiler: "Gazze'nin kuzeyinden güneyine kadar sivil nüfusun büyük bir bölümünün yaralanmasına ve ölümüne yol açan bir dizi ‘önlem’."
İsrail işgal güçleri tarafından sağlık tesislerine yapılan bu tür saldırıların, "hem uluslararası insancıl hukuka hem de savaş hukukuna göre yasak" olduğuna dikkat çeken akademisyenler, bunun Gazze Şeridi'ndeki tüm Filistinli sivil nüfusa yönelik "toplu cezalandırma" anlamına geldiğinin altını çizdiler.
Sonuç olarak akademisyenler, İsrail hükümetinin yerel Sağlık Bakanlığı, bağımsız STK'lar ve BM organları tarafından talep edilen uluslararası bir soruşturmayı kabul etmeyi reddetmesine atıfta bulundular: "Hamas ve militan grupların hastanelerin içinde ya da bitişiğinde faaliyet gösterdiğine dair iddia edilen 'kanıtların' İsrail güçleri tarafından hızla yok edilmesi, tek kanıt olarak İsrail kuvvetlerinin kendi ürettiği videoları bırakmakta ve İsrail'in iddialarının geçerliliğini test etme fırsatını ortadan kaldırmaktadır."
“BM Genel Kurulu’ndaki 153 ülke, tüm BM sağlık ve insani kuruluşlar, sağlık çalışanları ve sokaklardaki milyonlarca insanla birlikte tek çözüm için” çağrıda bulunan akademisyenler sözlerini şöyle tamamladılar: “Hemen derhal koşulsuz ateşkes. Uluslararası yasalara ve imzalanan anlaşmalara göre Gazze ablukasının durdurulması, sağlık sisteminin derhal onarılması.”
Ayrıca, “hesap verebilirlik ve İsrail'in sorumlu olduğu hasarın onarım maliyetinin ödenmesi” yönünde de çağrıda bulundular.