YDH- El-Meyadin’in bildirdiğine göre, İsrail ile İran arasındaki gerilimin artmasının ardından İsrail medyası, İsrail'in Suriye'nin başkenti Şam'daki İran Konsolosluğu’na düzenlediği saldırıya İran'ın verdiği tepkinin sonuçlarını mercek altına aldı. Buna ek olarak, İsrail’in aynı anda birden fazla cephede yer alma kapasitesini tartışan söylemlerin de arttığı bildirildi.
İsrail'in eski kara kuvvetleri komutanı ve yedek General Guy Tzur, ilave cepheler açma stratejisine karşı uyarıda bulunarak bunu "büyük bir hata" olarak nitelendirdi.
İsrail Kan TV'ye konuşan Tzur, İsrail’in bu tür çabalar sırasında tarihsel olarak karşılaştığı birçok başarısızlığın altını çizerek sonucun "çok kötü" olacağını vurguladı.
Tel Aviv Üniversitesi Profesörü Israel Sporta da benzer duygularla, İsrail güçlerinin askeri stratejisinin yeniden değerlendirilmesini savundu ve İsrail’in "büyüklüğü ve muazzam gücü" kavramını sorguladı.
Sporta, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu tarafından dillendirilen "mutlak zafer" kavramını "saçmalık" olarak nitelendirdi.
İsrail'in Şam'daki İran Konsolosluğu’na düzenlediği saldırıya yanıt veren eski Mossad Başkan Yardımcısı Ram Ben Barak, saldırının yarattığı gerilimi kabul ederken İran'ın verdiği yanıtın büyüklüğünün altını çizdi.
Eski Ulusal Güvenlik Konseyi Terörle Mücadele Bölümü Başkanı Talya Lankri, İsrail'in Hizbullah'a karşı caydırıcılığının olmamasından duyduğu endişeyi dile getirerek kuzeydeki mevcut durumu "kabul edilemez" olarak değerlendirdi.
Knesset Üyesi Danny Danon da İsrail güvenlik doktrininin kapsamlı bir şekilde gözden geçirilmesi gerektiğini vurguladı. Danon, gelişen bölgesel dinamikler ışığında İsrail güvenlik stratejisinin tüm yönleriyle incelenmesi gerektiğini vurguladı.
İsrail sahte zaferler iddia ediyor
İsrail gazetesi Jerusalem Post'ta yer alan bir makalede, İsrail’in çoklu cephelerde "zafer" için asgari bir eşik belirlediği ve yıllar içinde kabiliyetleri artan Hizbullah ve Hamas'a karşı başarısız olduğu vurgulandı.
İsrailli yazar ve analist Seth Frantzman, İsrail’in her savaşta sistematik olarak en alttan başlayarak birden fazla cephede zafer için asgari bir eşik belirlediğini söyledi. Örnek olarak, İsrail’in Yemen ya da Irak'a yanıt vermeye çalışmadığını; İsrailli yerleşimcileri işgal altındaki kuzeyden ve Gazze sınırlarından tahliye ettiğini ve bunun bir ilk olduğunu ekledi.
Ayrıca, İsrail'in esas olarak Hizbullah'ın Rıdvan Gücü ve Hamas'ın askeri kanadı Şehit İzzeddin el-Kassam Tugayları ile yüzleşmeye odaklandığını, çünkü onları yenmenin bir “zafer” olduğuna inandığını belirtti. Ancak analitik bir perspektiften bakıldığında sorunun temelinde bu yatmaktadır.
Hamas yenilmedi, güçleniyor
Frantzman, Hamas'ın kurulduğunda çok daha küçük bir grup olduğu için organize tugaylara sahip olmadığını, ancak kimse onu durdurmadığı için taburlar içeren bir "orduya" dönüştüğünü söyledi.
Frantzman, İsrail Gazze'ye karşı yürüttüğü tüm savaşlarda Hamas'a karşı “başarılar” elde ettiğini iddia etti, ancak gerçekte Hamas hızla toparlandı ve daha da genişledi.
Frantzman, dolayısıyla, 24 tugayın İsrail'in "Hamas'la çatışmayı" yönetmedeki başarısızlığının bir örneği olduğunu, çünkü Hamas’ın sadece katlanarak güçlendiğini vurguladı.
Frantzman ayrıca, bu tugayların birçoğunun geçen yıl Gazze'de savaş başladığında ayrıştığını, bunun da tugayların yenilgiye uğratıldığı iddialarının sadece "kâğıt üzerinde" kısmen doğru olduğu anlamına geldiğini söyledi.
Bunun aynı zamanda Hamas'ın geçmişte hep yaptığı gibi, kayıplarını telafi edebileceği için karşılaşabileceği kayıplardan bağımsız olarak kendisini hızla yeniden şekillendirebileceği anlamına geldiği kaydedildi.
Frantzman, İsrail'in Gazze'ye yönelik savaşının başlamasının üzerinden altı aydan fazla bir süre geçmesine rağmen Hamas'ın Gazze'nin büyük bölümünde hâlâ güçlü bir hakimiyete sahip olduğunu ve bunun tam da tugaylarını dağıtmış olmasından kaynaklandığını söyledi.
Dolayısıyla Hamas'a karşı zaferi tabur sayısına göre ölçmenin, İsrail'in geçmişte yapmaya çalıştığı aynı yanlış zafer anlatısına yol açacağı belirtildi.
Frantzman, savaşın ilan edilen hedefinin Hamas'ı yenmek mi yoksa Hamas'ın varlığını sürdürmesi mi olduğunun belirsiz olduğunu ancak hedefin sadece tugaylarını yenmeye indirgendiğini vurguladı.
Bu durumun sık sık sözü edilen Rıdvan Gücü için de geçerli olduğunu belirten Frantzman, bu gücün yenilgiye uğratılmasıyla ilgili aşırı konuşmaların da İsrail tarafından Hizbullah'a karşı zaferi ölçmenin bir yolu olarak belirlendiğini vurguladı.
Ancak gerçekte, “Rıdvan Gücü'nün sınırdan uzaklaştırılmasına ilişkin tüm konuşmalar, Hizbullah'ın gerçek gücü, eylemleri ve etkisi açısından muhtemelen anlamsız olacaktır” diye açıkladı Franztman.
Hizbullah'ın yeteneklerinin Rıdvan Gücü'nden çok daha fazla olduğunu ve Rıdvan Gücü'nü Hizbullah için bir sembol haline getirmenin bir şey yaratıp sonra da onu ortadan kaldırıyormuş gibi yapmanın kolay bir yolu olduğunu vurguladı.
Frantzman makalesini, bu gerçeklere dayanarak, Hizbullah ve Hamas'ın güçlerinin İsrail'in onları "yenmek" için her iki cephede de savaşmaktan kaçındığı bir noktaya yükseldiğini ve bunun da onu getirisi azalan uzun bir savaşa sürüklediğini söyleyerek bitirdi.