Soykırım izleme örgütü Gazze konusunda neden bu kadar sessiz?

14 Mayıs 2024

İsrail Filistinlilere yönelik saldırganlığını şiddetlendirirken, İngiltere Parlamentosu'nun soykırım karşıtı gözlemcileri direksiyon başında uyuyor.

YDH- Gazeteci yazar Hamza Ali Şah'ın haber portalı Declassified UK'de yayınlanan ''WHY IS PARLIAMENT’S GENOCIDE WATCHDOG SO SILENT ON GAZA?'' başlıklı makalesi, İsrail rejiminin yürüttüğü soykırım sırasında Gazze'deki durumu ele alma konusunda aciliyet göstermediği için İngiltere'deki Soykırımın Önlenmesi için Tüm Partiler Parlamenter Grubu'nun (APPG-G) sessizliğini sorguluyor. Hamza Ali Şah, soykırımların ve insanlığa karşı işlenen suçların önlenmesinde, siyasi bağlantılar veya çıkarlardan bağımsız olarak, tutarlılığa ve gerçek bir kararlılığa duyulan ihtiyacı vurguluyor. 

                                                                                 ***

İsrail'in Gazze'de yaklaşık 40 bin Filistinlinin ölümüyle sonuçlanan ölümcül soykırımının başlamasının üzerinden yedi ay geçti. Bu sarsıcı can kaybına rağmen, İngiltere’nin siyasi elitinde şiddete son verme konusunda bir irade eksikliği var gibi görünüyor.

Sorun bireysel siyasetçilerin ve parti çıkarlarının ötesine geçerek Westminster'daki yaygın bir kültüre kadar uzanıyor. Örneğin, sözde soykırımları ve insanlığa karşı suçları durdurmaya adanmış iki partili bir kuruluş olan Soykırımın Önlenmesi için Tüm Partiler Parlamenter Grubu'nu (APPG-G) ele alalım. Ancak Gazze'deki kriz söz konusu olduğunda, grup hayat kurtarmak için hızlı hareket etmekte başarısız oldu.

Grubun başkanı ve muhalefetteki Putney milletvekili Fleur Anderson aynı zamanda İsrail'in İşçi Dostları'nın (LFI) da bir üyesi. Bu durum, özellikle LFI'nin tartışmalı eylemlerine rağmen İsrail'e verdiği destek göz önünde bulundurulduğunda, grubun soykırımı önleme konusundaki gerçek kararlılığı hakkında soru işaretleri yaratmaktadır.

Nitekim kısa bir süre önce LFI İsrail'e büyük bir heyet göndermiş ve İsrail Dünya Mahkemesi'nde soykırım suçlamalarıyla karşı karşıya olmasına rağmen Cumhurbaşkanı Isaac Herzog ile birlikte poz vermişlerdir. Anderson'ın eylemleri bu kopukluğun altını daha da çiziyor: Parlamentoda soykırımları önlemenin öneminden bahsederken, fırsat verildiğinde Gazze'de derhal ateşkes yapılması yönünde oy kullanmadı.

Yukarılarda sorun var

Görünüşe bakılırsa, APPG'deki diğer yetkililer arasında da bu derece bir uyumsuzluk hakim. 

İskoç Ulusal Partisi'nin dış ilişkiler sözcüsü milletvekili Brendan O'Hara hararetli bir şekilde ateşkes çağrısında bulunuyor. Ancak, Elbit Systems gibi İsrail'in Gazze bombardımanıyla doğrudan bağlantılı silah şirketlerini temsil eden ADS Group'un ev sahipliğinde düzenlenen bir resepsiyona katıldı.

Web sitesinde adı geçen bir diğer yetkili ise seçkin insan hakları avukatı Barones Helena Kennedy KC. Ekim ayı sonunda Prospect dergisine verdiği bir mülakatta, İsrail'in meşru müdafaa hakkı olduğunu tereddütsüz bir şekilde savunmuştur. Bu makalenin yayınlanmasından iki gün sonra, İsrail'in Gazze'deki şiddeti yoğunlaşırken, 1000'den fazla İngiliz avukat tarafından bir açık mektup imzalandı.

Mektupta hükümete uluslararası yükümlülüklerini yerine getirmesi ve gerilimi azaltması çağrısında bulunuldu. Kennedy imzacılar arasında yer almadı. Nisan ayında başbakana gönderilen bir başka açık mektup, aralarında üç eski yüksek mahkeme hakiminin de bulunduğu yüzlerce avukat tarafından imzalandı. Mektupta kalıcı bir ateşkes, İsrailli yetkililere yaptırım uygulanması ve İsrail'e silah satışının askıya alınması çağrısında bulunuldu. Kennedy yine mektubu imzalamadı.

Filistinliler sayılmıyor mu?

Görünüşe göre, üst kademelerdeki isimler tarafından belirlenen bu ilgisizlik tonu aşağıya doğru süzülüyor ve APPG'nin daha geniş kültürüne nüfuz ediyor. 

Lord Alton grubun bir üyesi olarak listelenmiş ve Aralık ayında Politics Home'da Soykırım Sözleşmesinin 75. yıldönümü anısına bir makale kaleme almıştır. Makale, İsrail'in Gazze'de ağır insan hakları ihlalleri ile karakterize edilen soykırımından üç ay sonra geldi.  Ancak makalede Gazze'den tek bir satır bile bahsedilmemiştir. 

Lord Alton'un 2021 yılında Çin'in Uygur Müslümanlarına yönelik muamelesi konusunda parlamentoda bir tartışma düzenlediğinde soykırım terimini cömertçe kullanması nedeniyle bu bilinçli bir tercih gibi görünüyor. Lord Alton ayrıca Ocak ayında APPG-G tarafından düzenlenen “vahşetin önlenmesi” konulu yuvarlak masa toplantısına da katılmış ve burada Gazze'nin bir soykırım olduğunu reddetmişti ki bu durum toplantıya katılan Wandsworth Filistin Dostları üyeleri tarafından da teyit edildi.

Declassified'a konuşan üyeler, “terimi sulandırmamak” için Gazze'ye ilişkin soykırım kelimesini kullanırken dikkatli olunması çağrısında bulunduğunu hatırlattı.

Lord Pickles

Partiler arası grubun daha geniş müttefik ağı da sorunlu görünüyor.  APPG-G tarafından BM soykırım sözleşmesinin 75. yıldönümünü anmak üzere düzenlenen bir etkinliğe Lord Pickles konuşmacı olarak davet edildi.  Etkinliğe katılanlar sadece Declassified'a konuştular ve Lord Pickles'ın gece boyunca birkaç kışkırtıcı yorum yaptığını hatırlıyorlar. İddialara göre Lord Pickles, İngiltere’de insanların 7 Ekim'de sokaklarda kutlama yaptığını iddia etti ve İsrailli bebeklerin kafalarının kesildiği yönündeki asılsız suçlamayı tekrarladı.

Bu sözler Lord Pickles'ın İsrail'e verdiği kararlı destekle örtüşmektedir. Muhafazakâr İsrail Dostları'na başkanlık etmiş ve Lordlar Kamarası'na atanmasının ardından Benjamin Netanyahu'dan tebrik mesajları almıştır. APPG-G'nin daha geniş kurumsal bağlantıları incelendiğinde de benzer tutarsızlıklar ortaya çıkmaktadır. Soykırımı önlemek için kampanya yürüten bir STK olan Aegis Trust, APPG'nin web sitesinde bir ortak olarak listelenmiştir. 

Kurucusu James Smith, 18 Ekim'de Gazze'nin tamamen işgalini teşvik eden bir makale yayınladı. Ocak ayında, Uluslararası Adalet Divanı Güney Afrika'nın İsrail'e karşı açtığı davada ilk kararını verirken, Smith The Atlantic'te bir yazı kaleme aldı. İsrail'in haksız yere dışlanmasından ve “yasal statülerin seçici bir şekilde uygulanmasından” yakındı. Dolayısıyla, soykırımın önlenmesine ilişkin tüm partilerden oluşan parlamento grubunun, İsrail'den hesap sorma fikrinin anathema olduğu kişileri bünyesinde barındırdığı ve bu kişilerle ortaklıklar kurduğu aşikârdır.

Bu durum parlamentodaki bu tür grupların etkinliğinin sorgulanmasına yol açmalıdır. Başka hiçbir şey olmasa bile, Filistinlileri soykırıma karşı mücadelelerinde güvenilir müttefiklerden yoksun bırakan çifte standardı belirginleştirmektedir. APPG-G yorum talebine yanıt vermedi.

Çeviri: YDH