The Telegraph: İran ve Yemen galip geliyor

16 Mayıs 2024

Biden ABD'nin “vazgeçilmez ulus” olduğunu iddia etmeyi sürdürmesine rağmen Yemen ve İran'da süregelen direniş duvarı, ABD'nin askeri stratejilerinin sınırlarını sorgulatıyor ve küresel etki alanının yeniden değerlendirilmesi gerektiğini kanıtlıyor.

YDH- Daniel Depetris'in The Telegraph'ta yayımlanan bir yorum yazısına göre, ABD'nin Yemen ve İran gibi yerlerdeki askeri angajmanlarının gerçekliği, etkinlik ve nüfuz konusunda zıt bir tablo çiziyor.

ABD Başkanı Joe Biden, ABD'nin “vazgeçilmez ulus” olduğunu yeniden vurgularken, eski Dışişleri Bakanı Madeleine Albright'ın geçtiğimiz ekim ayında yaptığı bir konuşmadaki ikonik ifadesini yinelemişti. Biden, “Amerika dünya için bir fenerdir... Biz, dostum Madeleine Albright'ın dediği gibi, vazgeçilmez ulusuz,” diyerek ABD'nin küresel liderliğe olan bağlılığının altını çizmişti ancak Telegraph'ta yayınlanan yazı bambaşka bir gerçeklik yorumu ortaya attı. 

Depetris, “İran ve Husiler ABD ordusunu yendi” başlıklı yorum yazısında, Yemen'deki Ensarullah güçlerine yönelik çok sayıda hava saldırısı ve angajman da dahil olmak üzere kapsamlı askeri kampanyalara rağmen, Yemen'den devam eden operasyonların ABD stratejisinde bir eksikliğe işaret ettiğini belirtti.

“Ancak ABD'nin her hafta askeri harekât düzenliyor olması, ABD politikasının Husilerin karar alma mekanizmasını hiçbir şekilde etkilemediğinin kanıtı. Husi füzeleri gelmeye devam ediyor,” dedi Depetris.

Makaleye göre, bu zorluk İran'a da uzanıyor ve Trump yönetiminin İran nükleer anlaşmasından çekilmesinin ardından uyguladığı ağır yaptırımların damgasını vurduğu “maksimum baskı” kampanyası İran'ın nükleer kapasitesini engellemekte başarısız oldu. Bunun yerine İran, daha üstün santrifüjler kurarak, uranyum zenginleştirme seviyelerini arttırarak ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın erişimini sınırlandırarak nükleer faaliyetlerini yoğunlaştırdı.

ABD yaptırımlarının Tahran'ın stratejik hesaplarını değiştirmedeki etkisizliğinin altını çizen Depetris, “İran şu anda nükleer bomba yakıtına hiç olmadığı kadar yakın” dedi. Depetris, bu gelişmelerin ABD'nin algılanan ve gerçek etkisi arasındaki uçurumu ortaya koyduğunu, ABD'nin kendi iradesini dayatma kabiliyetinin abartıldığını ve diğer ulusların ABD diktalarına direnme kapasitesinin hafife alındığını öne sürdü.

Makale, Yemen ve İran'la yaşananların zorlukların sadece ABD'nin küresel duruşunu test etmekle kalmayıp, aynı zamanda karmaşık uluslararası meselelere yaklaşımını yeniden değerlendirmesini gerektirdiği sonucuna varıyor.

İran'ın 'Hordad-3' hava savunma sistemi: ABD uçakları için kanıtlanmış bir tehdit

İran Devrim Muhafızları Ordusu'ndan bir danışman, İran'ın Hordad-3 taktik hava savunma sisteminin ABD uçaklarına ve havadan atılan mühimmatlara karşı koymak üzere tasarlandığını açıkladı. Tuğgeneral Ali Rıza Balali, İran Fars Haber Ajansı'na verdiği mülakatta yerli hava savunma sisteminin operasyonel kabiliyetlerini vurguladı.

Balali, son yıllarda büyük atılımlar yapan ve son çatışmalarda başarısını kanıtlayan çok sayıda saldırı ve savunma füze sistemi üreten İran Devrim Muhafızları Hava ve Uzay Komutanlığı'nın danışmanıdır. Balali, Hordad-3 taktik hava savunma sisteminin bölgedeki Amerikan güçlerine karşı koymak için tasarlanmış, tamamen mobil ve taktiksel bir sistem olduğunu söyledi.