DW-Dünyanın üçüncü büyük doğal gaz rezervlerine sahip, aynı zaman önemli bir petrol üreticisi olan Türkmenistan'da Devlet Başkanı Niyazov’un ani ölümü sonrası gelişmeler merakla izleniyor. Hassas dengeler üzerine kurulu uluslararası enerji piyasalarının Türkmenbaşı’nın ölümünden olumsuz etkilenmemesi azami çaba gösterilyor. AB, ABD ve Rusya, yeni iktidarın uluslararası normlara uygun olması çağrısı yaparken, sürgündeki Türkmen muhalifler ülkeye dönüş hazırlığına başladı. DW Rusça Servisi’nden Cornelia Rabitz’in yorumu…
Türkmenistan nereye koşuyor?
Bu, beklenmedik bir ölümdü. Türkmenbaşı’nın da fâni olduğu ve günün birinde öleceğine anlaşılan Türkmenistan’da kimse hazırlıklı değildi ya da inanmıyordu. Çünkü Niyazov yaşamı boyunca adeta kendini ölümsüzmüş gibi göstermek için elinden geleni yaptı.
Afişlerde, kitaplarlarda, televizyonda, dergilerde, gazetelerde… Kent, havaalanı, sokak ya da meteorların adlarında… Her yerde Türkmenbaşı vardı. Hatta Saparmurat Niyazov, ayların isimlerini bile kendi adlarıyla değiştirmişti. Türkmenbaşı’nın bizzat kaleme aldığı, tarih, kahramanlık ve ahlak gibi konuları içeren Ruhname adlı kitabı, tüm okullarda okutulması zorunlu eserlerin başında geliyordu. 1999’da ise ’yaşam boyu devlet başkanı’ unvanını aldı.
Baskıcı bir rejimin altında dış dünya ile bütün bağlarını koparan ve izole vaziyette yaşayan halktan ise Türkmenbaşı’nın hasta olduğu saklandı. Kendini ölümsüz olarak gösteren Niyazov, hayattayken bir yandan da görkemli bir anıt mezar yaptırmayı ihmal etmedi. Her ne kadar devlet başkanlığı yetkilerini Niyazov’un yardımcısı devralmış olsa da bundan sonra Türkmenistan’ın siyasi geleceği konusunda belirsizlikler yaşanacağı da aşikâr.
Şimdi yanıt bekleyen pek çok soru var: Niyazov’un ani ölümü Türkmenistan için özgürlüğe açılan bir kapı olabilir mi? Yoksa ülkeyi tümüyle bir kaos ortamına sürükleyecek iktidar mücadelesi mi yaşanacak? Dış kaynaklı film ve müziklerin bile yasak olduğu, vatandaşlık haklarının büyük ölçüde sınırlandırıldığı, sansür ve baskının had safhada olduğu bir ülkede özgürlük ve demokrasinin yeşermesi zor. Bu nedenle de tabandan bir demokratik devrim hareketinin başlama şansı yok denecek kadar az. Mevcut koşulların aynen devam etmesi ise en olumsuz seçenek olmakla birlikte gerçekleşme ihtimali en fazla olan senaryo gibi görünüyor.
ABD ve Rusya, hiç kuşku yok ki Aşkabat yönetimi üzerindeki etkin olma konumlarını sürdürmeye çalışacaklardır. Çünkü Türkmenistan son derece büyük doğal gaz ve petrol rezervlerine sahip! Bu ülkede yaşanabilecek en küçük bir istikrarsızlık, uluslararası enerji piyasalarının da altüst olması anlamına gelebilir. Zira tüm olumsuzluklara rağmen baskıcı Niyazov yönetimi, güvenilir bir doğal gaz ve petrol üreticisi olarak pazarın ihtiyaçlarını karşılamada üzerine düşeni hep fazlasıyla yaptı. Aşkabat’taki gelişmeleri en yakından takip edecek kişi ise hiç kuşku yok ki Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin olacak.
Cornelia Rabtz/DW