YDH- El-Mesire, Amerikan koalisyonunun, Yemen’in saldırılarına karşı koymadaki başarısızlığı ve gemilerin güvenliğini sağlayamaması nedeniyle büyük bir ikilemle karşı karşıya olduğunu belirtti.
Ticari gemilerin geçişini güvence altına almak üzere bölgeye gönderilen Amerikan destroyerlerinin, Yemen'in füze ve insansız hava aracı saldırılarına karşı savunmasız hale geldiği ve Yemen'in saldırılarını savuşturmaya çalışırken zorluklar yaşadığı kaydedildi.
ABD Merkez Komutanlığı’nın da Kızıldeniz'de ticari gemilerin saldırıya uğradığını doğruladığını söyleyen el-Mesire, Merkez Komutanlığı’n Yemen'in operasyonlarının Kızıldeniz ve Aden Körfezi'ndeki denizcilerin hayatını tehlikeye attığını itiraf ettiğini bildirdi.
Haberde, Washington’un aynı zamanda “Refahın Koruyucuları” adlı ittifakın, gemileri korumakta başarısız olduğunu da kabul ettiği belirtildi.
Amerikan kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor's, bu yılın başından beri yaklaşık 123 Amerikan sıvılaştırılmış doğal gaz taşıyıcısının rotasını Kızıldeniz'den Ümit Burnu'na çevirdiğini, rota değişikliğinin varıştaki gecikmelerin yanı sıra ek ekonomik maliyetlere yol açtığını bildirdi.
Askeri analistler de Yemen Silahlı Kuvvetleri’nin Gazze'ye destek savaşında İsrail ve Amerika’ya karşı artan aşamalarla ilerlediğini ve dördüncü aşamaya ulaştığını, bunun da Yemen'in askeri üretim alanındaki niteliksel sıçramasının yanı sıra akıllıca bir çatışma stratejisi izlediğini göstediğini belirtiyorlar.
Uzmanlar, önceki aşamalardan daha geniş ve daha büyük bir alanı kapsayan dördüncü aşamadaki çatışmanın, Amerika, İsrail ve onların müttefiklerini çaresiz bıraktığını vurguluyorlar!
“Siyonist varlık Yemen'in bu kadar güçlü olacağını hiç beklemiyordu” diyen askeri analist Abid es-Sevr, “Allah'ın inayetiyle Siyonist işgal altındaki her yere ve her noktaya ulaşabiliriz” diye de ekledi.
“Siyonist düşmanın Kızıldeniz, Umman Denizi, Aden Körfezi ve Hint Okyanusu'ndaki büyük ekonomik kayıplarını telafi etmek için Arap Körfezi'ni bir alternatif olarak kullandığını” söyleyen Sevr, “BAE, Ürdün ve Suudi Arabistan'ın kara köprüsü üzerinden İsrail'e yardım sağladığını” ifade etti.
Sevr, söz konusun bu gelişmenin Seyyid Abdelmelik Bedreddin el-Husi'nin Irak Direnişi’nden askeri tırmanışın dördüncü aşamasına katılmasını talep etmesine neden olduğunu vurguladı.
Abid es-Sevr, “Kızıldeniz, Arap Denizi, Akdeniz ve Hint Okyanusu'ndaki her türlü hareketin izlendiğini ve Yemen'in hedefinde olduğunu” kaydetti.
“Yemen tarafından yönetilen ve kontrol edilen operasyonel alanın çok geniş olduğunu” belirten Sevr, Kızıldeniz'in yüzölçümünün yarım milyon kilometrekare, Arap Denizi'nin yüzölçümünün ise bir milyon kilometrekare, yani yaklaşık olarak Suudi Arabistan'ın yüzölçümünün tamamı kadar olduğunu açıklayarak, Yemen'in 2500 kilometre yarıçaplı bir alanı kontrol ettiğini ve bu alanı hiçbir ülkenin kontrol edemediğinin altını çizdi.
Sevr, ABD, İngiltere ve İsrail'in deniz filolarının risk altında olduğunu çok iyi bildiklerini, bunun da Yemen'in sürekli artan askeri üstünlüğünün kabul edildiğini gösterdiğini söyledi.
“İsrail'in iki kıskaç arasında sıkıştığını, bunlardan birinin Yemen diğerinin de Direniş Ekseni” olduğunu vurgulayan Sevr, “Amerikan destroyerlerinin vurulmasının sahiplerinde büyük bir şok yarattığını” açıkladı.
Sevr sözlerini şöyle sonlandırdı: “Yemen Silahlı Kuvvetleri bugün, onlarca yıldır teslim olduğu ABD’nin angajman kurallarını değiştirmeyi başardı. Yemen, Amerika ve İsrail'in daha önce görmediği yeni angajman kuralları yarattı.”
Lübnanlı askeri araştırmacı Albay Ömer Mağribuni ise “Askeri harekat alanının genişlemesi İsrail ve Amerika'yı büyük bir ikilemle karşı karşıya bırakıyor” dedi.
“Yemen'in askeri operasyonları ve ulaştıkları geniş alan, Gazze'yi savunmanın ötesine geçerek bölgenin jeopolitik durumunu değiştiriyor ve Yemen jeopolitikte kilit bir unsur haline geliyor.” diyen Mağribuni şöyle devam etti: “Yemen iki temel meseleyi, yani küresel savaş alanlarını etkiledi: Enerji kaynakları ve deniz yolları.”
“Neye sahip olduğunu ve nasıl hareket edeceğini bilen bilge liderliği dışında Amerika, İngiltere ve tüm dünyanın Yemen karşısında şaşırdığını” belirten Mağribuni, “Yemen'in caydırıcılıktan bölgeyi şekillendirmeye geçtiğini” ifade etti.
Yemen'i Amerikalılar için gerçek bir korku kaynağı olarak değerlendiren Mağribuni, sözlerini şöyle bitirdi: “Yemen dördüncü aşamaya girmek için hazırlıklarını tamamladı ve beşinci ve altıncı aşamalara hazırlanıyor, bu da ülkeler ve direniş tarafları arasındaki koordinasyon ve entegrasyonun boyutunu gösteriyor.”