YDH- Yediot Ahronot gazetesinde yayınlanan, gazeteci Lior Ben Ari'nin makalesine göre, Arap Baharı sırasında dağılan Suriye ordusu, şimdi İran ve Rusya'nın desteğiyle yeniden güçleniyor.
İsrailli gazeteci, daha önce İsrail'e karşı saldırganlığı ile bilinen ordunun, şimdilerde eski statüsünü yeniden kazanmaya çalıştığını savunuyor.
Yediot Ahronot'taki makaleye göre, yeniden inşa çabalarına rağmen ordu artık ulusal bir ordu olarak değil, "Esad'ın ordusu" olarak görülüyor.
Lior Ben Ari, aslen Lübnan ve Suriye'deki Fransız "Levant Ordusu "ndan oluşan Suriye ordusunun, 1948'de İsrail'e karşı düzenlenen ortak Arap saldırısında önemli bir rol oynadığını yazdı.
Makalede Tel Aviv Üniversitesi'nde Lübnan ve Suriye modern tarihi uzmanı olan Prof. Eyal Zissar’ın görüşlerine yer verildi.
Zissar "Çabalarımıza rağmen düşmanı İsrail'de işgal ettikleri topraklardan tamamen çıkaramadık ve bu da Golan Tepeleri boyunca devam eden gerginliklere yol açtı" dedi.
Gazeteci Lior Ben Ari, Altı Gün Savaşı ve devamındaki yılların Suriye ordusunun yeteneklerinde önemli bir gelişmeye tanık olduğunu yazıyor.
Ari, Suriye ordusunun, İsrail'e karşı direnmenin yanı sıra hükünetin korunmasında da önemli bir rol oynadığını vurguluyor.
Yediot Ahronot’taki makale, Altı Gün Savaşı'nın ardından Suriye ordusunun karıştığı bir dizi olay meydana geldiğini, bunların bazılarına doğrudan, bazılarına ise Suriye topraklarında faaliyet gösteren Filistinli direniş gruplara destek yoluyla müdahil olduğunu belirtiyor.
Lior Ben Ari’ye göre, en kayda değer çatışma 1970 yılında Suriye'nin İsrail ordusu piyade karakollarına saldırmak için sınır boyunca top ateşi açmasıyla başlayan "Üç Gün Savaşı" idi.
İsrail ordusu buna karşılık beş hat karakolunun imhası ve Suriye topraklarının derinliklerindeki ordu kamplarına saldırılarla sonuçlanan bir operasyon düzenledi.
1973 yılının başlarında cephede göreceli bir sükunet hakim oldu, ancak Esad'ın da belirttiği gibi Altı Gün Savaşı sırasında İsrail tarafından işgal edilen toprakları geri almayı amaçlayan Yom Kippur Savaşı'nın patlak vermesiyle bu durum bozuldu.
1970'lerdeki iç savaşın ardından Suriye askeri güçlerinin Lübnan'a girmesiyle durum daha da tırmandı.
Başlangıçta Filistinli taburlar konuşlandıran Suriye, daha sonra FKÖ personeli kılığına girmiş komando birliklerini devreye soktu.
Siyasi yollarla barışı tesis edemeyen Suriye, geniş çaplı bir askeri saldırıya başvurdu.
Gazeteci, Yediot Ahronot'taki makalesinde, mülteci kamplarını hedef alan İsrail ordusu güçlerine karşı kampları savunanın Suriye güçleri olduğunu yazıyor.
Ulusal Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü'nden (INSS) Dr. Carmit Valancy'ye göre İran ve Hizbullah'la yakından bağlantılı olan 7. Tümen, İsrail'le gelecekte yaşanabilecek olası çatışmalarda kilit bir tümen olarak tanımlanıyordu.
Yıllar boyunca ve 2018'e kadar Ruslar ve İranlılar arasında Suriye ordusuna yardımcı olmak için rekabet halinde çalıştılar.
Gazeteci Ari, emekli bir İsrailli albayın şöyle dediğini aktardı:
"Rusya'nın Suriye'ye müdahil olduğu yıllar boyunca Suriye ordusu giderek biraz daha farklı bir ordu haline geldi,"
israil gazetesindeki makale, Rusya'nın boşluğunu dolduran ve çok daha önce de orada olan aktörün İran olduğunu vurguladı.
Gazeteci Ari'ye göre, İranlılar Suriye ordusuna çok hakim. Doğrudan adam göndermeseler bile, İran'la özdeşleşmiş ve İran'a sadık müttefikler ya da temsilciler yaratmayı biliyorlar.
İranlılar 2016 sonundan bu yana İsrail sınırında üslenmiş ve burada iki büyük örgüt kurmuş durumdalar.
Güney Komutanlığı ve Golan Davası, Hizbullah'ın bir çeşit kolu.
Sınırda bulunan ve İsrail'e hem karadan hem de füze ve roketlerle saldırmaya hazır eğitimli bir savaş gücü.
Makalenin sonlarına doğru gazeteci emekli İsrailli albaya ''İsrail sınırdaki Suriye ordusundan ne kadar korkmalı?'' diye soruyor.
Albay şöyle cevap veriyor:
''Suriye ordusu, konvansiyonel olmayan asimetrik kabiliyetlere sahip.''