YDH- Beyrut merkezli El-Meyadin'e göre, uzmanlar, Gazze'deki sivil nüfusa yönelik saldırıların derhal durdurulması çağrısında bulundu.
13 bini çocuk olmak üzere 38 binden fazla Filistinlinin ölümüne yol açan bu yaygın saldırıları insanlığa karşı suç olarak niteleyen uzmanlar, İsrail'in Gazze'deki sivillere yönelik saldırılarının uluslararası insancıl hukukun ciddi ihlali anlamına geldiğini vurguladı.
Beş yaşındaki Hind Recep'in İsrail tarafından öldürülmesi, Gazze'de sivillere yönelik bu tür saldırıların potansiyel olarak savaş suçu olarak sınıflandırılabileceğini öne süren uzmanlar arasında endişelere yol açtı.
Bağımsız uzmanlar yaptıkları açıklamalarında, İsrail'in o sırada bölgede askerlerinin bulunmadığı iddiasını “kabul edilemez” olarak değerlendirdi.
Açıklamada, “Gazze'de İsrail ateşi altında kalan bir araçta sıkışan Hind ve ailesinin diğer altı üyesinin trajik ölümünün üzerinden beş aydan fazla bir süre geçmesine rağmen uygun bir soruşturma ve hesap verebilirliğin olmaması son derece rahatsız edici ve başlı başına bir yaşam hakkı ihlali anlamına gelebilir” denildi.
Araştırmacılar, “Bu cinayetlerin vahşeti, ordunun Gazze operasyonunda ne kadar pervasız davrandığını gösteriyor. Tüm yargısız infaz vakaları usulüne uygun olarak soruşturulmalı ve hesabı sorulmalıdır” diye eklediler.
Uzmanlara göre Hind'in ailesi, Gazze'deki diğer pek çok aileyle birlikte İsrail saldırıları nedeniyle defalarca evlerini terk etmek zorunda kalmıştı.
Hind'in ailesinin Tel el-Hava'daki şiddetten kaçmaya çalışırken trajik bir şekilde hayatını kaybettiği ve bunun da Gazze'deki İsrail bombardımanı sırasında güvenlik arayışında olan sivillerin öldürülmesine ilişkin rahatsız edici bir eğilimi yansıttığı bulgular arasındaydı.
Uzmanlar, İsrail'in Hint Recep ve ailesini öldürmesinin münferit bir olay değil, rahatsız edici bir örüntünün parçası olduğunu vurguladılar.
Açıklamada “Gazze'de insani yardım için kullanılan ya da yerinden edilmiş kişilerin barındığı yerler de dâhil olmak üzere sivillere yönelik ayrım gözetmeksizin ve hedef gözeterek gerçekleştirilen saldırılar bizi son derece rahatsız etmektedir.” denildi.
Uzmanlar, “Gazze'de Uluslararası Kızılhaç Komitesi'nin (ICRC) bir ofisinin yakınındaki insani yardım bölgesine ağır kalibreli mermilerin atılması ve 22 yerinden edilmiş sivilin öldürülmesi ve son olarak el-Mevasi bölgesindeki IDP çadırlarına, eş-Şati Mülteci Kampına ve IDP'lerin barındığı UNRWA Ebu Oreyban okuluna yapılan ve yarısı kadın ve çocuk olmak üzere yaklaşık 320 Filistinlinin ölümüne neden olan saldırılar, Gazze'de güvenli bir yer olmadığı gerçeğini pekiştirmiştir.” diyerek açıklamalarını sürdürdü.
İsrail soykırımının anlaşılması için çabalayan araştırmacılar, İsrail'in eylemlerinin insancıl hukuku zedelediğini vurguladılar.
Uzmanlar, bu tür saldırıların derhal ve kapsamlı bir şekilde soruşturulması ve sorumluların hesap verebilir kılınarak ağır cezalara çarptırılması çağrısında bulundu.
Ayrıca uzmanlar şu uyarıda da bulundu:
“Siviller, sağlık personeli ve insani yardım çalışanları da dâhil olmak üzere koruma altındaki kişilerin kasten ya da ayrım gözetmeksizin öldürülmesi savaş suçu ve sistematik olması halinde insanlığa karşı suç teşkil eder ve her ne pahasına olursa olsun önlenmelidir.”
Uyarının devamında “Bu suçların tamamen cezasız kalması, soruşturulmaması ve önlenmemesi bizi derinden rahatsız etmektedir. Bu durum, Uluslararası Adalet Divanı'nın İsrail'in Gazze halkını soykırım riskinden korumak için acil tedbirler alması yönündeki son kararı bağlamında daha da endişe vericidir.” denildi.
Uzmanlar ayrıca İsrail hükümetine, uluslararası insan hakları izleme grupları da dahil olmak üzere bağımsız uzmanların Gazze'ye girmesine izin vermesi çağrısında bulundu.
Uzmanlara göre bu erişim, İsrail askeri operasyonunun başlamasından bu yana meydana gelen tüm uluslararası hukuk ihlallerinin güvenilir bir şekilde soruşturulması için hayati önem taşıyor.
Uzmanlar ayrıca derhal ateşkes sağlanması ve uluslararası insan hakları ve insancıl hukukun ciddi bir şekilde ihlal edilmesi yönündeki taleplerini yinelediler.