YDH- İsrail gazetesi Haaretz'deki bir habere göre, Dünya Sağlık Örgütü, Gazze Şeridi'ndeki su ve sanitasyon (su temizleme işlemi) altyapısının yüzde 67'sinin tahrip edildiğini ya da zarar gördüğünü ve kanalizasyon arıtma tesislerinin hiçbirinin çalışmadığını söyledi.
Ay başında The Lancet'te yayınlanan bir makalede üç halk sağlığı uzmanı, savaş şimdi sona erse bile Gazzelilerin savaşın etkilerinden ölmeye devam edeceği uyarısında bulundu.
Uzmanlara göre, önümüzdeki aylarda ve yıllarda, bulaşıcı ve bulaşıcı olmayan hastalıklar ve sağlık altyapısının tahrip edilmesinden kaynaklanan tıbbi komplikasyonlar; ciddi gıda, su ve barınak kıtlığı ve yerinden edilmiş kişilerin kaldığı kamplardaki aşırı kalabalık gibi nedenlerle çok sayıda dolaylı ölüm yaşanmaya devam edecek.
Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı, sağlık sisteminin yeniden inşası için on milyarlarca dolar ve on yıllar gerekeceğini tahmin ediyor.
Haaretz'e konuşan uzmanlar çok kasvetli bir tablo çizdi: Ateşkes başladıktan uzun bir süre sonra da Gazze Şeridi'nde yaşayan halk, hayatları ve sağlıkları açısından ağır bir bedel ödemeye devam edecek.
Temel altyapının tahrip edilmesi
Gazze'deki sağlık sistemi, yaralıların tedavisi, hamile kadınlar ve yeni doğan bebekler, kanserli hastalar, kronik ve yaşamı tehdit eden hastalıklar ve ruh sağlığı bakımı da dahil olmak üzere her türlü tıbbi çözüme ihtiyaç duyan 2,2 milyon kişiye hizmet veriyor.
UNRWA toplum klinikleri sadece temel bakım hizmeti verirken, hastaneler çoğu tıbbi hizmeti sağlıyor.
Dünya Sağlık Örgütü'ne göre bu durumdan ilk zarar görenler kadınlar ve çocuklar.
Gazze Şeridi'ndeki 50 bin hamile kadın hamilelikleri sırasında ihtiyaç duydukları tedavileri alamıyor.
Haaretz'e Dünya Sağlık Örgütü tarafından sağlanan verilere göre, 11 Temmuz itibariyle Gazze Şeridi'ndeki 36 hastaneden 26'sı ya yakıt, tıbbi ekipman ya da ilaç eksikliği, ya savaş nedeniyle altyapının zarar görmesi ya da çalışanların işe gelmekten korkması nedeniyle çalışmıyordu.
Örgüt, 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi'ndeki tıbbi tesislere, sağlık personeline, ambulanslara ve tıbbi malzeme nakline yönelik 475 saldırıya ilişkin raporları doğruladı ve bu saldırılarda 746 kişinin öldüğünü, 967 kişinin de yaralandığını açıkladı.
Hamile kadınların yüzde 76'sı anemiden muzdarip olduklarını ve yüzde 99'u yeterli beslenme ve temel gıda katkı maddelerini temin etmekte zorlandıklarını bildirdi.
Yeni annelerin %55'i sağlık durumları nedeniyle emzirme kabiliyetlerinin zayıfladığını, %99'u ise bebekleri için yeterli miktarda süt üretmekte zorlandıklarını ve bu durumun bebeklerinin gelişimine zarar verebileceğini belirtti.
Aile hekimliği uzmanı Lina Kasım Hasan, kadınların idrar yolu enfeksiyonları ve jinekolojik enfeksiyonlar da dahil olmak üzere üremeyle ilgili hastalık ve sorunlardan muzdarip olabileceğini belirtiyor.
Örneğin, spirale ihtiyaç duyan ya da spiralini değiştirmek isteyen kadınların bu tedaviyi alamadığını söyledi.
Buna ek olarak, doğum öncesi takip eksikliği daha fazla komplikasyona yol açıyor ve bu da bebek ölüm riskini artırıyor.
İKronik hastalıklarla uğraşanlar İsrail rejiminin yürüttüğü vahşi soykırım yüzünden tedavi ve takipten yoksun bırakılıyor.
Gazze Şeridi'nde tedaviye ihtiyacı olan 2 bin kanser hastası, hayatta kalmak için diyalize ihtiyaç duyan bin 500 böbrek hastası, 45 bin kalp hastası, 60 bin diyabet hastası ve 650 bin yüksek tansiyon hastası bulunuyor.
Tüm bu insanlara ek olarak, DSÖ verilerine göre 10 binden fazla kişinin Gazze Şeridi'nde sağlanması mümkün olmayan tedaviye ihtiyacı var.
Lina Kasım-Hasan, uluslararası hukuka göre korunması gereken sağlık personeline verilen zararın bir savaş aracı haline geldiğini söyledi.
Hasan, “Savaş sona erse ve yeniden inşa süreci başlasa bile, sağlık sisteminin tahrip edilmesinin sonuçlarından biri, kronik hastalıklar veya zamanında tedavi edilmeyen ve daha ciddi hale gelebilecek yaralanmaların komplikasyonlarından kaynaklanan ikincil ölümlerdir” dedi.
Hasan “Kronik hastaların hala komplikasyonların izlenmesi ve tedavi edilmesi gerekiyor. Doktorlar altyapıdan ve uygun ve steril bir çalışma ortamından yoksundur ve bunlar yeniden inşa edilmediği sürece yaralılar ve hastalar bunu hayatlarıyla ödeyeceklerdir.” diye devam etti.
Hassan, uluslararası hukukun koruması altında olması gereken sağlık personeline verilen zararın bir savaş aracı haline geldiğini söyledi.
Hasan “Bazıları öldürülen, yaralanan veya tutuklanan personel eksikliğinin yanı sıra, doğrudan saldırılar sonucunda hastanelerin ve tıbbi altyapının yaygın bir şekilde tahrip edilmesi, tıbbi müdahale sağlama kabiliyetine ciddi zarar verdi ve bu da ölüm olasılığını önemli ölçüde artırdı.” diye ekledi.
Sınır Tanımayan Doktorlar örgütünün tıbbi koordinatörü Julie Pucon, Haaretz'e verdiği demeçte, grubun üyelerinin, yerinden edilmiş insanların kaldığı kamplardaki su eksikliği ve kötü sağlık koşulları nedeniyle uyuz gibi cilt enfeksiyonları ve sindirim sorunları da dahil olmak üzere hastalıkların salgınına tanık olduklarını söyledi.
Pucon “Kamp sakinleri bir derme çatma barınaktan diğerine taşınıyor ve her seferinde daha kalabalık bir alana itiliyorlar ve uygun bir barınak olmadan hayatta kalmaya çalışıyorlar” dedi. “Hijyenik olmayan yaşam koşulları sağlığı doğrudan etkiliyor ve sağlık personelimiz bunu çok sık görüyor.” dedi.
DSÖ, Gazze Şeridi'ndeki su ve sanitasyon altyapısının yüzde 67'sinin tahrip edildiğini veya hasar gördüğünü ve kanalizasyon arıtma tesislerinin hiçbirinin çalışmadığını söyledi.
Bu da sağlık üzerinde hem doğrudan hem de dolaylı bir etkiye sahip: Gazzeliler suyu standartların altındaki kaynaklardan, uygun olmayan kaplarda topluyor ve sabun, sıhhi tesisat (örneğin el yıkama için) ve tuvalet kağıdı ve kadın hijyen ürünleri gibi temel ihtiyaçlardan yoksunlar.
Tüm bunlar şiddetli solunum yolu enfeksiyonları, bağırsak hastalıkları ve ishal, cilt enfeksiyonları ve şiddetli hepatit vakalarında artışa neden oldu.
Aşırı kalabalık, kötü hijyen ve sıcaklık
İsrail'in savaş sırasında attığı vahşi ve insanlık dışı adımlardan biri de, Gazzelinin evlerinden çıkarılması ve Gazze Şeridi'nin büyük bölümünün yıkılması oldu.
Şubat ayında Haaretz'de yayınlanan bir makalede eşi benzeri görülmemiş bir yıkımı yansıtan uydu fotoğrafları sunuldu.
Dünya Sağlık Örgütü Haaretz'e Gazze Şeridi'ndeki insanların yüzde 90'ını oluşturan yaklaşık 1,9 milyon Gazzelinin yerinden edilmiş kişi olarak tanımlandığını ve bunların birçoğunun birden fazla kez yerinden edildiğini söyledi.
Tüm aileler plastik örtülerden yapılmış çadırlarda yaşıyor ve gıda ve temel hizmetlere sınırlı erişimleri var; bu da onları daha savunmasız ve hastalıklara açık hale getiriyor.
Sağlık sorunları burada da bitmiyor.
Dünya Sağlık Örgütü'ne göre yaz mevsimi Gazze Şeridi'nde hastalık salgını riskini önemli ölçüde artırıyor.
Havanın sıcak olduğu dönemlerde gıdaların bozulma ihtimali çok daha yüksektir ve bu da enfeksiyonlara, gıda zehirlenmelerine ve bozulmuş gıdalar yoluyla bulaşan hastalıklara yol açar.
Özellikle sanitasyon sistemi çalışmadığında sudaki enfeksiyon riski de artar ve bu durum ishal ve bağırsak sorunlarına yol açabilir.
Sıcak aynı zamanda hastalık yayabilen sivrisinek ve sineklerin sayısını arttırmakta ve özellikle temiz içme suyu yoksa dehidrasyon, sıcak çarpması ve diğer sağlık sorunlarından muzdarip olma olasılığını yükseltiyor.
Tüm bunların yanı sıra, sokaklarda kanalizasyon akıyor ve yerinden edilmiş kişilerin kaldığı kampların yanında çöp yığınları birikiyor ve sıcakta çürüyor. Her yere yayılan iğrenç kokuya ek olarak çöpler, hastalık yayan fareleri de kendine çekiyor.
Dünya Sağlık Örgütü'ne göre standartların altındaki yaşam koşullarının özellikle Gazze'deki çocuklar üzerinde ciddi etkileri olması bekleniyor.
Örgüt, yetersiz beslenme ve tekrarlanan enfeksiyonlar şeklindeki uzun vadeli etkilerin yanı sıra sıhhi ve hijyenik hizmetlerin eksikliğinin çocukların gelişimini büyük ölçüde yavaşlatacağı uyarısında bulunuyor.
Gazze Şeridi'ndeki durum gelecek neslin tamamının sağlığına ve refahına zarar veriyor.
Tıbbi malzeme olmadan çalışmak
DSÖ, Gazze'de ciddi bir tıbbi malzeme ve ilaç sıkıntısı yaşandığını söyledi.
Pucon, Han Yunus'taki Nasser Hastanesi'nde çalışan Sınır Tanımayan Doktorlar ekiplerinin her gün bu eksiklikle uğraşmak zorunda kaldığını söyledi.
Pucon, “Genel olarak sıkıntının çoğu ilaçlarda ve genel tıbbi malzemelerde. Tam olarak neyin eksik olduğuna dair elimizde kesin veriler yok ama her şeyin eksik olduğunu söylemek mümkün. Bu durum sadece tıbbi tedavi sağlamayı zorlaştırmakla kalmıyor, aynı zamanda sağlanan tedavinin kalitesini de etkiliyor” diye ekledi.
Sağlık personeli eldiven, bandaj malzemeleri, yaralılar için koltuk değnekleri ve parasetamol ve ibuprofen gibi temel ilaçlardan yoksun.
Uzman, “Bazen hastanın ihtiyaç duyduğu gün sayısı kadar ağrı kesici temin edemiyoruz. İbuprofen sıkıntısı nedeniyle elimizde sadece parasetamol var ve onun da stokları sınırlı. Bu da tedavinin kalitesine zarar veriyor” dedi.
Kıtlık takip tedavisini de etkiliyor. Pucon, “Gazlı bez gibi bandajlama malzemelerinde eksiklik beklediğimiz için, hastanın bandajını kontrol ettirmek için geri dönme sayısını azaltmamız gerekiyor,” dedi.
Pucon “Bandajın değiştirilmesi genellikle iki ya da üç günde bir yapılıyorsa, şimdi bu aralık üç ila dört gün arasında değişiyor.” diye ekledi.
Deyr el-Belah'taki el-Aksa Şehitleri Hastanesi'nden Dr. Abdül Rahman al-Tayib BM'ye CT makinelerinden kan testleri için gerekli ekipmana kadar teşhis ekipmanı sıkıntısı yaşandığını söyledi.
Bu durum tıbbi teşhisin kalitesini etkiliyor ve uzun vadede hastaların sağlığına zarar veriyor.
Hasan, bu koşullar altında çalışmanın doktorların psikolojik durumunu da etkilediğini söyledi.
Yatak olmadığı için insanlar hastanenin zemininde ölüyor, sağlık personeli her bombalamadan sonra gelen yaralılar karşısında çaresiz kalıyor ve her şeyde eksiklik var.
Hasan, ''Gazze Şeridi'ndeki doktorlar önce kimi tedavi edeceklerine, kimin ölmeyi kimin yaşamayı hak ettiğine karar vermek zorunda kalıyor.'' dedi.
Doktor Hasan, “Bu çok zor bir karar, tıpkı koronavirüs pandemisi sırasında İtalya'da vantilatör sıkıntısı yaşandığında kimi bağlayacaklarına karar vermek zorunda kalmaları gibi. Doktorlar bitkin düşüyor, sürekli çalışıyor, ailelerinden kopuyor, yakınlarının ölümüyle ilgili mesajlar alıyor ve kendilerini hastalarına adadıkları için çalışmaya devam ediyorlar ve etik ikilemler her zaman onlarla kalıyor. Hastaların aileleri yardım için yalvarıyor. Bu, psikolojik sonuçları çok ağır olan ve doktorlara hayatları boyunca eşlik edecek travmatik bir durum” diye ekledi.
Tüm nüfus soykırımın travmatik deneyimlerine maruz kalıyor ve savaşın fiziksel ve psikolojik sonuçları Gazze sakinlerini tüm yaşamları boyunca etkileyecek.
Haaretz'e göre, şu anda hayatta kalmaları insani yardıma derhal, sürekli ve tam erişimlerine bağlı.
Ateşkes sağlandıktan ve fiziksel ve çevresel rehabilitasyona başlamak mümkün olduktan sonra bile, bu onlarca yıl sürecek ve İsrail ile uluslararası toplum açısından muazzam meblağlar ve muazzam çabalar gerektirecek.
İsrail gazetesi Haaretz, yayımladıkları bu araştırmalar ve haber derlemesine İsrail ordusunun yorum yapmayı reddettiğini ekledi.