YDH- Lübnan merkezli The Cradle'da yayımlanan makale, Washington DC'deki ABD Bölge Mahkemesi'nde açılan davada KDP Başkanı Barzani'nin Ezidi soykırımını “düzenlediği, barındırdığı ve kolaylaştırdığı” iddia edilmesine dikkat çekerken Irak'ın Sincar bölgesindeki çatışmanın karmaşıklığına da ışık tutuyor.
Ağustos 2014'te IŞİD, Irak'ın Sincar bölgesinde yaşayan etnik-dini bir azınlık olan binlerce Ezidi'yi katletmek, köleleştirmek ve tecavüz etmek için kabus gibi bir kampanya başlattı. Ancak şu anda Washington DC'deki ABD Bölge Mahkemesi'nde görülmekte olan bir dava şok edici bir iddiada bulunuyor: Uzun süredir Iraklı Kürt lider olan Mesud Barzani, IŞİD'i vekil olarak kullanarak Ezidilerin toplu katliamını düzenledi.
ABD Başkanları George HW Bush, Ronald Reagan ve Gerald Ford'un eski kıdemli danışmanlarından Stephen Studdert'in başkanlığını yaptığı Kürdistan Kurbanları Fonu adına açılan davada Barzani'nin Ezidi soykırımını “düzenlediği, barındırdığı ve kolaylaştırdığı” iddia ediliyor.
Soykırım önceden planlanmıştı
Aralarında Uluslararası Ezidi İnsan Hakları Örgütü Başkanı Mirza İsmail'in de bulunduğu çok sayıda Ezidi tanıklığı Barzani'nin rolünü teyit etmektedir:
''Ezidi soykırımı önceden planlanmıştı. Mesud Barzani Kürdistan'da bir İslam devleti kurmak için Ezidileri yok etmeyi planladı.''
Ağustos 2014'teki soykırımdan önce, Ezidiler arasında IŞİD'in Sincar'a saldıracağı korkusu aylardır artmaktaydı. Kürt güvenlik güçlerinin - bir zamanlar çok saygı duyulan Peşmergelerin - Ezidileri “kanlarının son damlasına” kadar koruma yeminlerine rağmen, bu birlikler bunun yerine IŞİD'in korkunç eylemlerini gerçekleştirmesini sağladılar.
Peşmergeler, liderlerinden aldıkları emirle Ezidileri silahsızlandırdı ve Sincar'dan kaçmalarını engelleyerek onları savunmasız ve terör saldırıları için açık hedefler olarak bıraktı. On yıl sonra, Barzani'nin Ezidi soykırımının orkestratörü olarak oynadığı rol, özellikle Ezidilerden hayatta kalanlar dışında, hala neredeyse tamamen bilinmiyor.
Sincar'ı 'kanının son damlasına kadar' savunmak
IŞİD Ocak ayında Suriye'nin doğusunda ve Irak'ın batısında toprak ele geçirmek için saldırılarına başladı. İsmail, The Cradle'a IŞİD'in Mayıs ayında Rabiaa kasabasında Ezidi çiftçileri öldürmesinin ardından “Başımıza bir şey geleceğini biliyorduk” diyor.
IŞİD'in Haziran ayında Irak'ın ikinci büyük kenti Musul'u Mesud Barzani'nin yardımıyla ele geçirmesinin ardından durum daha da tehlikeli bir hal aldı.
Sincar bir anda IŞİD tarafından üç taraftan kuşatıldı: güneyde Baaj kasabasından, doğuda Telafer ve Musul'dan, batıda ise Suriye'den. Sincar'dan ayrılmak için tek yol kuzeye, Suriye sınır kapısına ve oradan da Irak Kürdistan bölgesindeki Dohuk şehrine gitmekti.
Pek çok Ezidi IŞİD'in Sincar'a saldıracağını düşünüyordu ancak Barzani'nin Kürdistan Demokrat Partisi'nden (KDP) yerel yetkililer Ezidilere Peşmerge'nin kendilerini koruyacağı konusunda güvence verdi.
Daily Beast'te gazeteci Christine Van Den Toorn, KDP'nin Sincar'daki 17. Şube Başkanı Sarbast Baiperi'nin “kanımızın son damlasına kadar Sincar'ı savunacağız” diye övündüğünü bildirdi.
Peşmerge Sincar'daki Ezidileri silahsızlandırıp tuzağa düşürdü
Ancak yaklaşan IŞİD tehdidi karşısında Peşmerge Ezidilerin Sincar'dan kaçmasını engellemek için büyük çaba sarf etti. The Cradle'a konuşan bir Ezidi, IŞİD saldırısından sadece iki gün önce, 1 Ağustos'ta ailesiyle birlikte korkup Irak Kürt bölgesine kaçmaya çalıştıklarında Peşmergenin onları bir kontrol noktasında engellediğini söyledi.
Peşmerge ona “Barzani'den hiçbir bölge sakininin kaçmasına izin verilmemesi yönünde emir aldık. Peşmergenin emirlerine karşı gelen bazılarına ateş bile açıldı” diye ekledi.
Ayrıca, tüm mühimmatı da dahil olmak üzere silahlarını yerel Peşmerge üssüne teslim etmeye zorlandığını anlattı.
Tanık, “Aslında bizi koruyacaklarına güveniyorduk” dedi.
Sincar'dan bir başka Ezidi tanık da The Cradle'a Peşmerge güçlerinin ev ev dolaşarak Ezidilerin silahlarına el koyduğunu, buna Irak ordusundaki Ezidilerin Musul'da ordu çöktükten sonra Sincar'a beraberlerinde getirdikleri ağır silahların da dahil olduğunu söyledi.
Peşmergenin Ezidilerin silahlarına el koyma kampanyası ABD'li yazar ve Kürt hakları aktivisti Amy Beam tarafından da doğrulandı.
Beam ayrıca “Bazı Ezidiler Peşmergenin varlığının onları korumak için değil kontrol etmek için olduğunu, çünkü komşu Arap köylerinde Peşmerge üsleri kurulmadığını söylüyor” dedi.
Van Den Toorn ayrıca Barzani'nin KDP'sinin Ezidilerin Sincar'dan kaçmasını engellemeye çalıştığını da doğruladı. Yerel bir KDP yetkilisi kendisine “partideki üst düzey yetkililerin temsilcilerine insanları sakin tutmalarını ve kapsama alanlarındaki insanların ayrılması halinde maaşlarının kesileceğini söylediklerini” söyledi.
Peşmerge Ezidilere ihanet ediyor
Peşmergeye güvenmeyen ve Irak ordusunda görev yapmış olan Ezidiler, el konulan ağır silahlarının geri verilmesini talep etti. Ezidi Peşmerge komutanı ve KDP üyesi Kasım Şeşo aylarca, hatta IŞİD saldırısından bir gece önce bile Kürt üstlerine yalvarmış ama bir sonuç alamamış.
Şeşo, bunun yerine Sincar'daki Peşmergelerin başkomutanı Said Kestayi'nin bu talebe sinirlendiğini söylüyor.
Şeşo, “Biz buraya silahlarımızı kimseye vermek için gelmedik. Hala hayattayız ve kanımızın son damlasına kadar kimse Sincar'a girmeyecek” dedi.
Ardından, çarpıcı bir ihanet gösterisiyle, IŞİD 3 Ağustos'ta saldırdığında 10 bin kişilik Peşmerge gücü hiçbir uyarıda bulunmadan aniden geri çekildi ve Ezidileri bir anda savunmasız ve kendilerini koruyacak araçlardan yoksun bıraktı.
Peşmerge, Ezidileri yaklaşan IŞİD saldırısı konusunda uyarmamakla kalmadı, aynı zamanda takviye güçlerin yolda olduğu yalanını söyleyerek onları kandırdı. Söz verilen yardımı bekleyen Ezidi savaşçılar IŞİD tarafından bozguna uğratıldı ve öldürüldü.
Bu ihanet, takviye kuvvetlerin yakında geleceğine inanarak geride kalan yaklaşık 200 Ezidi savaşçının katledilmesiyle sonuçlandı.
Sour Awa köyünde Peşmerge sadece geri çekilmekle kalmadı, aynı zamanda Kürt komutanlarından köyü savunabilmeleri için kendilerine silah bırakmalarını talep eden üç Ezidi Peşmerge mensubu İyad Naif Murat, Yusuf Cebel ve Ali Cebel'i de öldürdü. Olayla ilgili olarak Irak uzmanı Joel Wing şunları yazıyor:
''Ezidi Peşmergeler birliklerinin ayrılmak üzere toplandığını görünce komutanlarına köylerini savunmak için kaldıklarını söylediler ve silah istediler. Bunun üzerine tartışma çıktı ve üç Ezidi Peşmerge öldürüldü... Kürtlerin bu kararı, IŞİD'in güney köylerini kuşatmasına ve daha sonra hafif silahlı köylüleri ezerek ilçenin geri kalanını ele geçirmesine olanak sağladı.''
The Cradle'a konuşan, Peşmerge tarafından öldürülen üç Ezidi'den birinin akrabası - bu medya kuruluşuna konuşan çoğu Ezidi sivil gibi ismini vermek istemiyor - çatışma başlamadan önce Peşmerge komutanının üst rütbelilerden Ezidilere silah verilmemesi yönünde emir aldığını söylediğini aktarıyor.
Kaçış yollarının kapatılması
Bir başka örnekte ise Peşmerge savaşçıları Ezidilerin Sincar Dağı'nın güvenliğine kaçmalarını aktif bir şekilde engelleyerek IŞİD militanlarının binden fazla Ezidi'yi esir almasına olanak sağlamıştır.
Silva Halef Reşo adlı 16 yaşındaki Ezidi kız, İngiltere Parlamentosu'na verdiği ifadede, ailesiyle birlikte dağa kaçmaya çalıştıklarında “Peşmergelerden oluşan bir kontrol noktası bizi durdurdu ve yolumuzu kesti” dedi.
Dağa doğru kaçmak için daha uzun başka bir yol bulduklarında ise “bir Peşmerge konvoyu, komutanı Sarbast Baiperi ve askerleriyle birlikte silahlarını bize doğrulttu ve bizi tehdit etti.” Silva ve ailesine “Yolu açın ki Peşmerge konvoyu önce kaçıp dağa ulaşabilsin” dediler.
Silva, ''Peşmerge konvoyu ayrıldıktan sonra bir araba bozuldu ve yolu kapattı. Bu nedenle arabalar trafik sıkışıklığı içinde kaldı. Bekledik. Bu süre zarfında IŞİD teröristleri bize ulaştı ve etrafımızı sardı.'' diye anlatıyor.
Silva kaçmayı başarana kadar bir IŞİD komutanı tarafından sekiz ay boyunca köleleştirildi ve tecavüze uğradı.
Olayın cep telefonuyla çekilen bir videosu, dağa giden yolu kapatan ve trafik sıkışıklığına neden olan aracın sivil bir araç değil, Peşmerge'ye ait bir askeri araç olduğunu gösteriyor. Mirza İsmail, Peşmergenin yolu kapatarak Ezidileri kasıtlı olarak tuzağa düşürdüğünü doğruluyor:
''Peşmergeler aracı yola koydular ve bozuk olduğunu söylediler. Sonra insanlara geri dönmeleri gerektiğini söylediler. IŞİD onların arkasındaydı ve birçok kişiyi esir aldı. Ailem oradaydı ama kaçmayı başardılar. Birkaç kuzenim de oradaydı.''
IŞİD saflarındaki Kürtler
Sanılanın aksine, Sincar'a yönelik saldırı sırasında Kürt üyeler de IŞİD saflarına katılmıştır. Sincar'dan bir Ezidi'nin The Cradle'a açıkladığı gibi:
''Ezidiler için en tehlikeli insanlar Kürtlerdir. Sincar'da sadece Araplar değil Kürtler de yaşıyordu. Kürt IŞİD üyeleri Ağustos 2014'te sadece Arapları değil, özellikle Sincar şehrinin merkezinde çok sayıda Ezidi'yi öldürdü.''
Karzark köyünden bir Ezidi, IŞİD'in 3 Ağustos günü erken saatlerde saldırması üzerine iki Kürt komşusunun IŞİD militanlarıyla birlikte bir kamyonetle ev ev dolaşarak evleri aradıklarını ve öldürecek Ezidiler bulduklarını ifade etmiştir.
“İstediğimiz tek şey, bize ihanet eden ve işkence eden o Kürt hainlerden intikamımızı almak” diyor.
Sincar'dan bir Ezidi, The Cradle'a “Üç yerel Kürt aşiretinden Müslümanların IŞİD milislerine katıldığını ve IŞİD'in önünü açtığını ancak daha sonra öğrendik” diyor.
“Birçok Peşmerge de IŞİD'e sempati duyuyordu” diye ekliyor.
The Cradle'ın görüştüğü bir Ezidi kadın, kardeşiyle birlikte dağa doğru yaya olarak kaçarken bazı Kürt Peşmergelerin IŞİD'e katıldığına şahit olduğunu söylüyor:
''Daha büyük bir tepenin arkasında üç Peşmerge aracı gördük. Peşmergelerin üniformalarını nasıl çıkardıklarını ve IŞİD'in siyah kıyafetlerini nasıl giydiklerini görebiliyorduk. Şok olmuştum. Kaç tane Peşmerge olduğunu bilmiyorum. Ama çok sayıda vardı.''
Soykırımdan kurtulanların tanıklıklarını toplayan bir Ezidi aktivist, The Cradle'a verdiği demeçte bu iddiayı destekliyor:
''500'den fazla tanıklığım var ve hepsi de aynı şeyi söylüyor. Kürt Peşmergeler bize ihanet etti. Birçoğu Peşmergenin IŞİD'e nasıl katıldığını gördü ve birçoğu ilk kurşunun Peşmerge tarafından atıldığını söyledi. İlk cinayet Peşmerge tarafından başlatıldı.''
Barzani IŞİD liderlerini barındırıyor
Katliamdan sonra bazı Kürt IŞİD üyeleri Barzani'nin Kürdistan bölgesine sığındı. Tanınmış Kürt aktivist Kadir Nadir, IŞİD liderlerinin Barzani'nin koruması altında Erbil'de yaşadıklarını, güvenli evler ve maaşlar aldıklarını açıkladı.
Bu liderlerden biri olan Salah Mustafa Karabaş'ın daha sonra Erbil'de yaşadığı ve Barzani'nin siyasi girişimlerini desteklediği ortaya çıktı.
Qarbash, Ağustos 2014 saldırısı sırasında verdiği ve Ezidi kadınları seks kölesi olarak almayı meşrulaştırdığı ve Ezidileri İslam'a geçmeye ya da öldürülmeye çağırdığı bir TV röportajı nedeniyle Ezidiler tarafından tanınıyordu.
2017 yılında Karabaş Erbil'de KDP tarafından finanse edilen bir TV kanalına çıktı. Barzani'nin yaklaşan Kürt bağımsızlık referandumunu destekleyen konuşmalar yaptı ve bunu bir İslam devleti kurma yolunda atılmış bir adım olarak niteledi.
Barzani'nin amacı neydi?
Mesud Barzani'nin güçlü Peşmergeleri Ağustos 2014 soykırımı öncesinde ve sırasında Ezidileri tuzağa düşürdü, silahsızlandırdı, kandırdı ve terk etti. Peşmergenin Ezidilere ihaneti IŞİD'in binlerce erkek, kadın ve çocuğu katledip köleleştirmesini ve yüz binlercesini de Sincar'dan kaçmaya zorlamasını sağladı.
Peki, ABD tarafından yoğun bir şekilde desteklenen Barzani neden Peşmergeyi IŞİD ile ortaklaşa Ezidilere soykırım uygulamak için kullandı? The Cradle'a konuşan bir Ezidi avukat Barzani'nin motivasyonlarını net bir şekilde ifade etti:
''Kürt Müslümanlar Sincar'ın yerlisi değiller ama orayı ele geçirmek istiyorlar. Toprağı ele geçirip camiler inşa ediyorlar, bazı insanları öldürüyorlar, toprağı kontrol ediyorlar ve insanları zorla İslam'a döndürmeye çalışıyorlar.''
Soykırımdan kurtulan Ezidiler, soykırımı düzenleyenler, Mesut Barzani, üst düzey KDP yetkilileri ve Peşmerge komutanları hesap verene kadar adalet bulamayacaklar.
Çeviri: YDH