YDH- Lübnan'dan yayın yapan The Cradle'ın askeri medyasında yer bulan makale, başta Hizbullah olmak üzere Batı Asya'nın Direniş Ekseni'nin hızla geliştirdiği askeri mühimmatı sayesinde İsrail'in hava savunma kabiliyetlerinin zayıfladığını, bu zayıflığın işgalcinin alışılageldik askeri stratejisinde bir stres olarak ortaya çıktığını açıklıyor.
İsrail'in askeri stratejisinin temel gücü yıllar boyunca hava savunması olmuş, niteliksel olarak daha zayıf düşmanlarından gelebilecek tehditleri böyle hafifletebilmiştir. Ancak Batı Asya'dan Direniş Ekseni, işgal altındaki Filistin'in her yerine ulaşabilen, işgalcinin "gözlerini ve kulaklarını" yok edebilen ve hatta hava savunmasını felç edebilen askeri mühimmatı hızla geliştirdi. Bu hava savunması üstünlüğü de git gide azaldı. Tel Aviv'de tüm gözler Lübnan'ın direniş örgütü Hizbullah'a çevrili. Hizbullah, hava savunma kabiliyetlerini gizlilik içinde tutuyor ve böylece tam bir savaş senaryosunda sürpriz unsurunu koruyabiliyor.
1990'lardan beri Hizbullah, İsrail'in Lübnan'a yönelik hava saldırılarına karşı Sovyet tasarımı omuzdan ateşlenen SAM-7 veya STRELA-2 MANPAD'leri kullanmaktadır. Bu füzeler zaman zaman savaş uçaklarını da hedef alsa da esas olarak İsrail helikopterlerini hedef alıyordu. Ne var ki, soğutulmamış termal sensörler ve güneş ışığından kaynaklanan parazitlere karşı savunmasız olmaları etkinliklerini kısıtlıyordu. İsrail gazetesi Haaretz, bu uçaksavarların Hermes 900 insansız hava aracı gibi (orta ve yüksek irtifalarda çalışan) hedefleri vurmasının pek mümkün olmadığını ancak geçtiğimiz Kasım ayında İran'a ait bir 358 SAM'in Hermes 450'yi başarıyla hedef aldığını kaydetti.
2006 yılında Hizbullah'ın hava savunması daha gelişmiş omuzdan ateşlemeli sistemler ve 23mm makineli tüfekler içeriyordu. O yıl 33 gün süren Temmuz savaşı sırasında bir İsrail CH53 helikopteri Çin yapımı bir QW-1 Vanguard füzesi tarafından düşürülmüş, dört İsrailli subay ölmüş ve üç helikopter de hasar görmüştü. Vanguard, daha iyi ısı tespiti ve hedef ayrımı sağlayan soğutmalı sensörlerle donatılmış yeni nesil roketleri temsil ediyor. Hizbullah'ın cephaneliğinde bulunduğu bildirilen İran'ın İgla ya da Mithak 2 ve 3 gibi yeni füzeler artık birden fazla sensöre sahip. Bu teknoloji, uçakları ve gelen füzeleri yanıltmak için konuşlandırılan termal tuzakları veya balonları ayırt etme yeteneklerini geliştiriyor.
Lübnan'ın güneyinde hava çatışması
Geçtiğimiz ay Hizbullah'ın silahlı kanadı İslami Direniş, İsrail uçaklarını düşürmek için birkaç girişimde bulunduğunu ve muhtemelen 358 füze kullanarak İsrail insansız hava araçlarını birkaç kez başarıyla vurduğunu duyurdu. Ancak Hizbullah'ın askeri medyası genellikle insansız hava aracıyla birlikte füzenin patlamasını da yayınladığı için kullanılan füzeyi tespit etmek oldukça zor. Güneyde savaş uçaklarının hedef alındığı olayda omuzdan ateşlenen güdümlü füzelerin (MANPADS) kullanıldığını düşündüren birkaç faktör var.
Birincisi, mevcut görüntülerdeki roketlerin hızı, ses hızından birkaç kat daha hızlı olan daha büyük roketlere kıyasla düşüktü. Bu sistemlerin ortalama angajman irtifası sadece dört kilometredir ve bu da roket tahrikinin sınırlı boyutu ve mevcut yakıt nedeniyle yüksek irtifalarda yüksek hızları korumayı zorlaştırmaktadır. Bu füzelerin fırlatılmasından kısa bir süre sonra İsrail uçaklarının yükseldiği ve ses duvarını aştığı görüldü. Ses duvarının bu şekilde aşılması hızlanma ve ses altı hızdan ses üstü hıza geçiş anlamına gelir ki bu da pilotların füzenin kapsama alanından çıkarak, tipik olarak dört kilometrenin üzerinde, füzeden kaçmaya çalıştıkları anlamına gelir.
Bu manevra İsrail'in füzeyi yanıltmak ve uçağın ısı izini gizlemek için tuzak görevi gören çeşitli termal balonları konuşlandırmasıyla aynı zamana denk geliyor. Ancak bu taktik Rus İgla ve Verba, İran'ın Charter-3'ü ya da Çin'in QW-18'i gibi tuzaklarla gerçek uçakları ayırt edebilen yeni füzelere karşı daha az etkilidir. Batı medyasında Lübnan direnişinin elinde olduğu söylenen M-1 ya da Pantsir sistemleri gibi orta menzilli füzelerin Hizbullah tarafından kullanıldığı henüz doğrulanmamıştır.
İsrail provokasyonları ve Hizbullah'ın hava savunma taktikleri
Lübnan direnişiyle çatışmalar yoğunlaştıkça - son olarak Cumartesi günü İsrail'in Hizbullah'ı işgal altındaki Suriye'nin Golan Tepeleri'nde savaşçı olmayanları hedef almakla suçlamasıyla - işgal güçlerinin Hizbullah'ı hava savunmasını harekete geçirmesi için kışkırtmaya çalıştığı görülüyor. Bu strateji riskli olmakla birlikte, başarılı olması halinde Tel Aviv'e önemli istihbarat faydaları sağlayabilir. Genellikle iki ya da daha fazla İsrail uçağı alçak irtifada uçarak Hizbullah'ın hava savunmasını harekete geçirmeye çalışır. Amaç omuzdan taşınan sistemlerin kullanımını kışkırtmak değil, 10 kilometre ve hatta 20 kilometre irtifadaki hedefleri vurabilen daha sofistike sistemleri ortaya çıkarmaktır. Alçak irtifa angajmanı uçağın angajman bölgesinden kaçma kabiliyetini sınırlar. Bu uçuşlar sırasında diğer İsrail savaş uçakları güdümlü mühimmat ya da anti-radar mühimmatla donatılmış olarak yakınlarda bekleyebilir ve Hizbullah'ın radarlarını aktif hale getirmesini bekleyebilir. Bu radarlar aktif hale getirilirse, mühimmatlar radar sinyallerine kilitlenebilir ve hava savunma sistemlerini tahrip ederek radar rehberliği olmadan etkisiz hale getirebilir.
Ayrıca Nahshon Filosu'na bağlı elektronik harp uçakları ya da Heron TP Eitan insansız hava araçları Lübnan'dan fırlatılan füzelerin yerini tespit etmek ve hava savunma sistemlerini hedef alıp devre dışı bırakmak için kullanılabilir. Alçaktan uçan uçaklar radar tespitinden kaçınmak için ani irtifa değişikliklerine, arazide saklanmaya ya da füzeleri yanıltmak ve onlardan kaçmak için tuzaklar ve sinyal bozucu sistemler gibi savunma önlemleri kullanmaya güvenirler. Hizbullah şu anda işgal uçaklarını hedef almak için omuzdan ateşlenen füzeler kullanıyor ve onları Lübnan hava sahasının dışına itmeyi amaçlıyor. Bu küçük füzeler operasyonel gizlilik ve stratejik ihtiyatla ilgili çeşitli nedenlerden dolayı seçilmektedir.
Direniş, gelişmiş hava savunma taktiklerini ve sistemlerini gizlemeyi amaçlıyor ve savaş zamanı için coğrafi konuşlanmalar ve pusu planları da dahil olmak üzere kapsamlı stratejilerini gizli tutmayı tercih ediyor. Bu yaklaşım, bazı kayıpları kabul etme pahasına da olsa, sadece İsrailliler tarafından zaten bilinen sistem ve taktikleri kullandıkları anlamına geliyor.
Gizlilik ve angajman arasında
Tam ölçekli bir çatışmadan önce İsrail uçaklarına gelişmiş sistemlerle saldırmak Hizbullah'ın hava savunma kabiliyetlerini ve stratejilerini zamanından önce ortaya çıkaracaktır. Bu temkinli yaklaşım, Hizbullah'ın kritik durumlarda sürpriz unsurunu korumasını sağlar. Dahası, İsrail hava operasyonlarına etkili bir şekilde karşı koyacak herhangi bir plan, hava üsleri, komuta merkezleri, radarlar ve iletişim merkezleri gibi daha geniş operasyonel destek ağını bozmayı içermelidir - ki Hizbullah geçen yıl Filistin'in Aksa Tufanı Operasyonu'nun başlamasından bu yana bunu yapmaktadır.
İsrail hava kuvvetlerinin sürekli teknolojik ilerlemeler, Batı yatırımları ve kapsamlı operasyonel deneyimle desteklenen gelişmiş kabiliyetleri göz önüne alındığında, Hizbullah önemli zorluklarla karşılaşmaktadır. Dolayısıyla Hizbullah'ın stratejisi, İsrail savaş uçaklarıyla doğrudan çatışmaya girme kabiliyeti ya da cesareti olmamasından ziyade operasyonel ihtiyaçlar ve zorunluluklardan kaynaklanıyor. İsrail'in Mayıs ayında Lübnan'ın güneyindeki Zahrani bölgesine düzenlediği saldırılardan birinde bir vatandaş yanlışlıkla, daha sonra İran yapımı Sayyad-2C füzesi olduğu tespit edilen patlamamış bir füzeyi filme aldı. İsrail ve Batı medyasında dolaşan bu görüntü, Hizbullah'ın orta menzilli hava savunma füzelerine sahip olduğunu istemeden de olsa doğrulamış oldu.
Potansiyel tam ölçekli savaş
Sayyad-2C yaklaşık 75 kilometre menzile sahiptir ve İsrail savaş uçaklarının tüm operasyonel irtifalarını kapsayabilecek şekilde 30 kilometre irtifaya ulaşabilir. Yaklaşık Mach 4.5 gibi yüksek hızlarda hareket ederek İsrail uçaklarını etkili bir şekilde takip edebilir ve vurabilir. Füze, bir angajman radarı gerektiren yarı aktif yer güdümü ve kendi radarı ile aktif izleme dahil olmak üzere çeşitli güdüm sistemlerine sahiptir. Bu ikili sistem füzenin tespit edilebilir radar dalgaları yaymadan hedeflere angaje olmasını sağlayarak stratejik avantajlar sağlamaktadır. Güney Lübnan'da Sayyad-2C füzesinin varlığı Hizbullah'ın önemli hava savunma kabiliyetlerine sahip olduğunu göstermektedir. Ancak bu gelişmiş sistemlerin geniş ölçekte konuşlandırılması kararı muhtemelen Tel Aviv'in atacağı adımlara bağlı olacaktır.
İsrail'in hava yeteneklerinin karmaşıklığı ve gelişmiş doğası göz önüne alındığında, Hizbullah'ın en gelişmiş hava savunma sistemlerini tam ölçekli bir savaş durumu dışında tam olarak etkinleştirmesi pek olası değildir. Uzun vadeli varlıklarını tehlikeye atmadan sınırlı çatışmalara girmek, özellikle İsrail gibi iyi donanımlı bir düşmanla karşı karşıya kalındığında ihtiyatlı bir yaklaşımdır. Hizbullah'ın hava savunma stratejisi özünde hassas bir dengeyi korumakla ilgilidir. Varlıklarını korumayı, kayıpları en aza indirmeyi ve buna göre savunma önlemlerini arttırmaya hazır olmayı içerir. Bölgedeki Direniş Ekseni'nin alametifarikası olan Hizbullah'ın hesaplı itidali ve gelişmiş kabiliyetlerini kullanmaya hazır olması, hava sahası çatışmalarındaki operasyonlarını şekillendirmeye devam edecektir.
Çeviri: YDH