YDH- El-Meyadin'de yer bulan analizinde Tom Fowdy, Amerika Birleşik Devletleri' nin Gazze'deki savaşta bir ateşkes sağlanması için yürüttüğü dipolomatik faaliyetler sonucunda ''ateşkese hiç olmadıkları kadar yakın oldukları'' yönündeki iddiasını eleştirdi.
Fowdy'ye göre, ''ortada hiç kanıt olmamasına rağmen ABD'nin ateşkese çok yakın olduğunu iddia etmesi Netanyahu'nun arzularıyla çelişiyor.''
Fowdy, ateşkes konusunda ''Benyamin Netanyahu rejiminin böyle bir ateşkes arzusunun olmadığını ve ateşkesin Netanyahu'nun tüm hedefleriyle ters düştüğünü'' öne sürüyor.
Ateşkes ihtiyacının öncelikle iç siyasi ihtiyaçlar tarafından motive edilen bir Amerikan hedefi olduğunun anlaşılması gerektiğini belirten Fowdy, Biden'ın, Netanyahu'ya verdiği kayıtsız şartsız destek nedeniyle eleştirilmekten kaçınmak için savaşı dondurmaya ve işi yokuşa sürmeye çalıştığını yazıyor.
Mevcut strateji, başkanlık seçimleri yaklaşırken Demokrat Parti'yi olası siyasi serpintilerden korumayı amaçlıyor.
Biden'a göre, bu yaklaşımın etkili olması halinde, başarının ilan edilmesi, eleştirilerin başka yöne çekilmesi ve konunun Başkan Yardımcısı Kamala Harris'e aktarılması mümkün olacak.
Öte yandan, Benyamin Netanyahu ateşkesi kariyerini tehlikeye atabilecek siyasi bir yanlış adım olarak algılıyor.
Savaş hedefleri, yönetimindeki en katı Siyonistlerin desteğini korumaya odaklanmış durumda ve bu da onu Hamas'ın tamamen tasfiye edilmesi ve Gazze Şeridi'nde askeri varlık gösterilmesi konusunda ısrarcı olmaya itiyor.
Bu noktada herhangi bir ateşkes, sürekli çatışma ve tırmanma yoluyla elde etmeye çalıştığı siyasi hedefleriyle çelişecek.
Fowdy'ye göre, işte bu nedenle Netanyahu Hizbullah ve İran'la gerilimi tırmandırmaya çalıştı ve bu sayede ABD'den de destek aldı.
Netanyahu siyasi geleceğini mevcut siyasi manzarayı değiştirmeye bağlı olarak görüyor ve bu hedefe ulaşmak için kamuoyuna açık taahhütlerde bulunuyor.
Hedefi, “iki devletli çözümü” ortadan kaldırmak ve Gazze Şeridi'ni Batı Şeria ile aynı yönetim çerçevesine entegre ederek, gerçek egemenlikten yoksun, askeri kontrol altında işgal edilmiş bir bölge haline getirmek.
Fowdy, Netanyahu'nun “salam dilimleme” stratejilerini kullanarak bölgedeki yasadışı yerleşim inşaatlarını kademeli olarak artıracağını ve yerel nüfusu uzun vadede kademeli olarak sıkıştırıp yerinden edeceğini düşünüyor.
Zaten Netanyahu da gelecekteki bu yörüngeye zemin hazırlamak için sürekli olarak İsrail'in düşmanları tarafından varoluşsal tehdit altında olduğunu iddia etmesi gerekiyor ki bu da hem iç hem de uluslararası eleştirmenlerini bir kenara itmesine olanak tanıyor.
Dolayısıyla amacı, çatışmanın çözümünü aramaktan ziyade çatışmayı tırmandırmak ve şiddetlendirmek oldu.
Her ne kadar ABD'nin diplomatik çabaları onu dizginlemeye çalışsa da, öncelikle topyekûn bir bölgesel savaştan kaçınmaya çalışsa da, bu durum Netanyahu'nun durumu kendi lehine manipüle etmesine, böylece hedeflerinin zımnen kabul edilmesini sağlamasına ve statükoyu değiştirmesine olanak tanıyor.
Fowdy, bu durumun, misillemeleri kışkırtmak ve ABD'yi Tel Aviv'i korumak zorunda bırakarak kendisine karşı olanları susturmak için tasarlanan İran'ı kışkırtmaya yönelik kasıtlı çabalarında açıkça görüldüğünü vurguluyor.
Tom Fowdy bu noktada argümanını yineliyor: ''ABD bu en kötü senaryoyu engellemeye çalışırken, Netanyahu'nun ateşkes konusunda pek iştahı yok. Ona göre böyle bir çözümü kabul etmek barış için çalışmak anlamına gelecek ve böylece diğer taraflarla uzlaşarak önceki statükoya dönüşü onaylayacaktır.''
Netanyahu'nun ofisi, bu görüşmeler sırasında bile, tüm siyasi hedeflerine ne olursa olsun ulaşılacağını defalarca açıkça ifade etti.
CNN'in yakın tarihli bir haberinde de yer aldığı üzere, Netanyahu'nun ofisinden Pazar günü yapılan açıklamada, “Başbakan, savaşın hedeflerine ulaşılması için hayati önem taşıyan bu temel talep üzerinde güçlü bir şekilde ısrar etti. Başbakan, yaşayan rehinelerin sayısını en üst düzeye çıkaracak ve savaşın tüm hedeflerine ulaşılmasını sağlayacak bir anlaşmayı ilerletmek için çalışmaya devam edecektir.” denildi.
Tüm bunların ışığında, el-Meyadin'de yer bulan makalesinde Fowdy, ateşkes girişimlerini Netanyahu hükümetinin gerçek bir arzusundan ziyade Amerika'nın dayattığı yüzeysel bir çaba olarak görmemiz gerektiğinin altını çiziyor.
ABD zararı hafifletmeye odaklı ancak Netanyahu değişen statükonun ortasında siyasi gündemine taktığı için çatışmaya meyilli.
ABD hasar kontrolü istese de Netanyahu çatışma istiyor çünkü bu siyasi çıkarlarına uygun.
Fowdy bu nedenle herhangi bir tartışmanın umut verici olduğunun söylenemeyeceğini belirtiyor.
Siyasi analiste göre, ''Netanyahu uzlaşmayı değil, kendi şartlarında zaferi istiyor ve kararlı''