YDH- İngiliz araştırmacı gazetecilik portalı Declassified UK'ye göre, insan hakları örgütleri, Filistinli rehinelere yönelik işkence iddiaları nedeniyle İngiltere'nin İsrail ile istihbarat işbirliğinin ciddi sonuçlar doğurması çağrısında bulunuyor.
Bu çağrı, Keir Starmer'ın tutuklulara “kötü muamele yapıldığına dair inandırıcı iddialar” üzerine İsrail'e yapılan bazı silah ihracatını askıya almasının ardından geldi.
İsrailli bir özel kuvvetler mensubu Declassified'a İsrail ordusu gözetleme birimi 8200 ile Kıbrıs'ta önemli tesisleri bulunan İngiltere'nin gizli dinleme ajansı GCHQ arasındaki askeri istihbarat işbirliğini geliştirdiğini söyledi.
Kraliyet Hava Kuvvetleri'nin (KHK) Gazze üzerindeki gözetleme uçuşları neredeyse her gün Kıbrıs'taki bir İngiliz üssünden kalkmaya devam ediyor, aralık ayından bu yana bu tür yüzlerce uçuş yapıldı.
Bakanlar şu ana kadar sadece tek yönlü bir istihbarat paylaşımını teyit ederek parlamentoya bilgi verdiler: ''İsrailli tutukluların kurtarılmasıyla ilgili bilgiler İsrailli yetkililere iletiliyor.''
Ancak İngiltere'den emekli üst düzey bir askeri kaynak Declassified'a yaptığı açıklamada İsrail'in KHK gözetleme uçakları havalanmadan önce tutukluların olası yerleri hakkında İngiltere ile istihbarat paylaştığını söyledi.
Gizliliği kaldırılan raporlar İsrail güçleri tarafından sorgulanan üç Filistinli sivilin ağır işkence iddialarını detaylandırıyor, Declassified, bu tür bir istihbaratın paylaşılmasının, MI6 ve CIA'in karıştığı olağanüstü gözaltı skandallarında görüldüğü gibi suistimalleri önlemeyi amaçlayan düzenlemeleri ihlal edebileceğinin altını çizdi.
Küresel Yasal Eylem Ağı avukatlarından Charlotte Andrews-Briscoe, İngiltere'nin İsrail'e silah ihracatını durdurmaya yönelik yasal çabalarında el-Hakk'ı temsil ediyor. Andrews-Briscoe, Declassified'a şunları söyledi:
“Bizim görüşümüze göre İsrail'in İngiltere'ye verdiği bilgi ve güvencelerin işkence sonucu elde edilen bilgilere dayanması mümkün, hatta muhtemeldir.”
El-Hak'ın avukatı Andrews-Briscoe, Declassified'a yaptığı açıklamada tanıkların “İsrail'in Filistinlileri savaşçı olup olmadıkları ya da savaşçı, silah veya tutuklu taşıyıp sakladıkları konusunda işkence altında sorguladığını gösterdiğini” söyledi.
Declassified'a göre, İngilizlerin Gazze'deki rehineleri bulma girişimleri, İsrail'den istihbarat almaları halinde RAF personelini riskli bir konuma sokabilir çünkü Filistinlilerin İsrail tutukluluğu altındayken işkence gördüklerinden hükümet haberdar edildi.
İşbirliği silah tedarikinin ötesinde, rehineleri bulmak için Gazze üzerinde yapılan kapsamlı gözetleme uçuşlarını da kapsıyor. Bir İngiliz tıbbi yardım kuruluşu olan İşkenceden Özgürlüğe de endişelerini dile getirerek şu yorumu yaptı:
“Birleşik Krallık, işkence ya da diğer kötü muamelelerle elde edilmiş olma riski bulunan herhangi bir makam tarafından sağlanan istihbaratı almamak ya da kullanmamak için elinden gelen tüm adımları atmalıdır.”
İşkenceden Özgürlüğe daha önce Rishi Sunak hükümetinin İsrail'in işkenceden elde ettiği istihbarata dayanarak yardım kuruluşu UNRWA'nın fonlarını askıya almış olabileceğine dair endişelerini dile getirmişti.
Yardım kuruluşunun sözcüsü Natasha Tsangarides, Declassified'a şunları söyledi:
“İşkence ya da diğer kötü muamelelerle elde edilen bilgilere dayanmak, ister Birleşik Krallık'ın kendi yetkisi altında ister başkaları tarafından işlenmiş olsun, Birleşik Krallık'ın işkenceyi önleme yükümlülüklerine ihanettir.
Birleşik Krallık'ın uluslararası yükümlülüklerini ve bu konulardaki kendi rehberliğini yerine getirme taahhüdü istisnasız olmalıdır. Seçici bir yaklaşıma dair her türlü kanıt, küresel işkence yasağını riske atmaktadır.”
Declassified'ın temasa geçtiği İngiltere Savunma Bakanlığı, Kraliyet Hava Kuvvetleri'nin (KHK) Gazze'yi gözetlemesinin işkence sonucu elde edilmiş olabilecek İsrail istihbaratı tarafından bilgilendirilip bilgilendirilmediğine ilişkin soruları yanıtsız bıraktı. Bir hükümet sözcüsü Declassified'a şunları söyledi:
“Odak noktamız derhal ateşkes sağlanması, tüm rehinelerin serbest bırakılması, Gazze'ye insani yardımın hızla arttırılması ve uluslararası insani hukuka riayet edilmesidir.”
İsrail Savunma Bakanlığı, KHK ile istihbarat paylaşımı konusunda sorulan soruya yorum yapamayacağını söyledi ancak El-Hak, İsrail gözetiminden serbest bırakılan ve kendi güvenlikleri için isimlerinin açıklanmasını istemeyen iki Filistinli sağlık görevlisiyle görüştü.
İsrailli askerler tarafından çırılçıplak soyulduklarını, gözlerinin bağlandığını ve ciddi şekilde dövüldüklerini anlattılar. Kolları ve bacakları neredeyse sürekli olarak bağlanmış. Bir tanesi bir ay boyunca bezle tutulmuş. Bir diğeri tavana asılmış ve üzerine köpek salınmış.
Rehinelere yeterli uyku, yemek ve su verilmemiş, bir asker içecek isteyen bir tutuklunun ağzına işemiş.
Rehinelerden biri şunları anlattı:
“Bize işkence etmekten sadece zevk alıyorlardı.
Gözlerimi bağladılar ve beni odanın arka kapısından geçirerek ordunun kontrolü altındaki açık bir araziye götürdüler.'
Kanla dolu büyük bir çukur vardı ve üzerinde bir sürü sinek uçuşuyordu. Gece yarısına kadar orada soyunmuş halde kaldım.
''Birkaç şey yüzünden sorguya çekildim. Bana Hamas üyelerinin ve kaçırılanların nerede olduğunu sordular.
Bu konularla ilgili bilgimi reddettim çünkü bu konuda samimi olarak hiçbir şey bilmiyordum.''
Declassified'a ismini vermeden konuşan Filistinli bir avukat, İsrail güçlerinin elinde maruz kaldığı işkenceyi aktardı:
''Netzarim gözaltı merkezine götürüldüm. Daha sonra 18 gün boyunca Sde Teiman işkence kampına götürüldüm.
Ardından Aralık ayı başında beni 7 ay boyunca gözaltında tutulduğum Nakab cezaevine götürdüler.''
Avukat, yaşadıklarını “fiziksel ve psikolojik olarak dünyanın en zor işkencesi” olarak tanımlıyor:
''Soyulduğumu, kelepçelendiğimi ve gözlerimin bağlandığını hatırlıyorum. Defalarca sorgulandım ve hep aynı sorular soruldu: İsrailli tutuklular nerede? Hamas nerede saklanıyor?''
Herhangi bir bilgi sahibi olmadığında ısrar eden Filistinli siviller usulsüzce Sde Teiman toplama kampına götürülüyor.
Avukat, ''Sde Teiman'da bir asker beni döverken diğer dört askeri de çağırdı ve bu sırada kolumu kırdı.'' dedi.
Özellikle Sde Teiman kampında yaygın bir işkence yönteminin “köpekler odası” olduğunu, Filistinli rehinelerin bir odaya götürüldüğünü, İsrail askerleri tarafından vahşice dövüldükten sonra askeri köpeklerin üzerlerine salındığını ekliyor.