YDH - İsrail'in Gazze'de işlediği savaş suçları uluslararası alanda kınanırken, Fas'ın İsrailli askerlere sığınak sağladığı ortaya çıktı. Bu durum, Fas'ın Filistin'e olan sözde desteği ile İsrail'le olan gizli ilişkileri arasındaki çelişkiyi gözler önüne seriyor. Faslı avukatların bir İsrailli askere karşı açtığı dava ve artan kamuoyu tepkisi, Fas'ın rejime destek ile adalet arasında bir seçim yapma mecburiyetini gündeme getiriyor. The Cradle'dan Anis Raiss, yaşananları detaylı bir şekilde ele alıyor.
Gazze'den dönen İsrailli asker Moshe Avichzer'in zihninden çocukların çığlıkları ve paramparça olmuş hayatların yankıları çıkmıyor. Üniformasındaki kan lekeleri silinmiyor, yerle bir olmuş mahallelerin tozu tenine yapışıyor.
Görev tamamlandı: Gazze harabeye döndü, halkı susuz, elektriksiz ve umutsuz kaldı. Şimdi, stres atma ihtiyacı yeni bir görev gerektiriyor.
Peki Avichzer gibi bir İsrail askeri böylesi bir vahşeti gerçekleştirdikten sonra nerede dinlenir? Cevap: Fas, daha doğrusu Marakeş.
Kral 6. Muhammed ve Makhzen elitinin yönetimindeki Fas, yıllardır kendisini açıkça Filistin'in destekçisi olarak gösteriyor. Kudüs Komitesi'nin başkanı olarak Kral, sık sık sembolik açıklamalar yaparak Filistin davasıyla dayanışma içinde olduğu izlenimini yaratıyor.
Ancak Machiavelli'nin ‘Etkili Hakikat’ teorisinin öne sürdüğü gibi, gerçek niyetler sözlerle değil eylemlerle ortaya çıkar. Fas'ın tutumu da bunun bir istisnası değil. Dışarıdan Filistin'i savunurken ve 2020'de Tel Aviv ile ilişkileri yeniden başlatmadan önce, Fas krallığı on yıllardır işgal devletiyle sessizce gizli askeri ve istihbarat bağları kurdu.
Bu bağlara silah anlaşmaları, kamikaze insansız hava araçları gibi İsrail silahlarının satın alınması ve Pegasus casus yazılımının –krallığın sözde adalet ve dayanışma idealleriyle çelişen savaş araçları– kullanılması da dahil. Geçen yıl, Kral Muhammed'in uzun süredir danışmanlığını yapan André Azoulay'ın İsrail'in vatandaş olmayan kişilere verdiği en yüksek onura layık görülmesiyle bu ilişki daha da belirginleşti.
Tel Aviv ile ticaret, İbrahim Anlaşmaları'nın imzalanmasından bu yana daha açık hale geldi; The Cradle tarafından bu yılın başlarında yayımlanan habere göre Fas, 2022 yılında İsrail'e yaptığı 17,92 milyon dolarlık ihracatla İsrail ile iş yapan Müslüman çoğunluklu ülkeler arasında ilk sıralarda yer aldı.
Faslı medya patronu Ahmed Charai bu çelişkiye bir katman daha ekledi. Charai, 7 Ekim 2023'te, Filistin direnişinin Aksa Tufanı operasyonunu başlatmasının ardından, Jerusalem Strategic Tribune'de "Hepimiz İsrailliyiz" başlıklı bir makale kaleme aldı.
Charai'nin sözleri, Fas'ı Filistinlilerin hayatlarını yok eden güçlerle aynı safta gösteren bir ihanet gibi algılandı. Kamuoyunun tepkisi gecikmedi ve pek çok Faslı, Charai'nin makalesini İsrail'in onayını almak için umutsuz bir çaba olarak nitelendirdi.
Charai'nin Fas kimliğini Siyonist davayla uyumlu hale getirme girişimi inandırıcılıktan uzaktı ve pek çok vatandaşın milli kimliklerinin neden siyasi kazanç uğruna kullanıldığını sorgulamasına neden oldu.
Yine de Avichzer Marakeş'in lüksünde keyif sürerken, Fas'ın Filistin'le dayanışma cephesi çatırdamaya başladı. Fas'ın, kamuoyu önündeki duruşuna rağmen, elleri kanlı işgal askerleri için bir sığınak haline geldiği ortaya çıktı.
Ancak Avichzer'in Fas'a kaçışı dikkatlerden kaçmadı.
Mayıs ayında Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Başsavcısı Kerim Khan, "Gazze'de savaş suçu işlendiğine inanmak için makul bir dayanak var," diyerek Avichzer'in de aralarında bulunduğu işgal askerlerini uluslararası hukuk ihlallerine doğrudan dahil etti. Buna rağmen Avichzer, sosyal medyada, yanmış evlerin ve harabeye dönmüş Filistin mahallelerinin görüntülerini, sonuçlarından çekinmeden paylaşarak bu suça iştirak ettiğini gösterdi.
14 Eylül'de Faslı avukatlar Buşra el-Asmi, Selva el-Mecadli ve Abdüssamed Taârci, Avichzer'i Gazze'de soykırım, etnik temizlik ve işkence yapmakla suçlayan bir suç duyurusunda bulundu.
Suç duyurusunda Fas Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun, Faslıların ya da yabancıların ülkede yakalanmaları halinde yurtdışında işledikleri terör suçlarından yargılanmalarına izin veren 711-1. Maddesine atıfta bulunuluyor. Ayrıca terörle mücadele yasasının Ceza Kanunu'nun 218-1 maddesine de değiniliyor.
Avukat Naciye el-Hadaci, "Grubumuzun bu suçlunun peşine düşmesi, Filistinlilerin insan haklarını savunma çerçevesinde gerçekleşiyor," diyerek şikayetlerinin ahlaki dayanağını vurguladı. Asimi, Avichzer'in ziyaretini "Faslıların duygularına yönelik bir tahrik" olarak nitelendirdi. Avukatlar davalarını Avichzer'in Instagram profilindeki "Filistinlilere yönelik öldürme, yakma ve işkence" görüntüleriyle desteklediler.
Marakeş'te halkın tepkisi büyürken aktivist İmad ed-Diyuri, "İsrailli asker... Geri dönmeden önce binlerce kez düşünecek," dedi. Fas Filistin'e Destek Cephesi'nden Yusuf Ebu el-Hasan protesto gösterileri düzenleyerek halkın Filistin'le dayanışmasının altını çizdi.
Avichzer davası Fas'ın İsrail ile uzun yıllara dayanan ilişkisine yeni bir ışık tuttu ve bu, göründüğünden çok daha karmaşık bir mazi. On yıllar önce İsrail Mossad'ı "Yachin" olarak bilinen bir operasyonla Faslı Yahudilerin göçünü kolaylaştırdı.
Bu her ne kadar insani bir çaba gibi görünse de temelinde kâr yatıyordu: Kral 2. Hasan her göçmen için yüksek ücretler alıyor, mali kazancı vatandaşlarının refahından üstün tutuyordu.
Bu ilişki 1960'larda Fas'ın İsrail istihbaratına büyük ölçüde güvenmeye başlamasıyla daha da güçlendi. Mossad, Fas'ın güvenlik kurumlarını eğitti ve hatta siyasi muhaliflerin izlenmesine yardımcı oldu. Belki de en çarpıcı olanı, Kral 2. Hasan'ın, Mossad'ın Kazablanka'daki bir Arap Birliği zirvesini dinlemesine izin verecek kadar ileri gitmesi ve İsrail'e Altı Gün Savaşı'ndaki zaferine katkıda bulunan kayda değer istihbarat sağlamasıydı.
Bu bağların derinliği, sokakların ve anıtların Kral 2. Hasan'ın adını taşıdığı İsrail'de anılmakta ve salt diplomasinin ötesine geçen bir ilişkiyi simgeliyor. Bu durum kritik bir soruyu gündeme getiriyor: Fas'ın Filistin'le dayanışma içinde olduğu iddiası, İsrail'le bağları derinleştirirken kamuoyunu yatıştırmak için kullanılan diplomatik bir maskeden mi ibaret?
Daha yeni ve rahatsız edici bir iddia ise Faslı akademisyen Muhammed el-Batavi'den geliyor. El-Batavi, Faslı askerlerin şu anda Gazze'de İsrail güçlerine yardım ettiğini, Hamas tünellerine "tünel fareleri" olarak sızdığını öne sürüyor. Eğer doğruysa, bu durum Fas'ı doğrudan UCM'nin kınadığı insani hukuk ihlallerine dahil ediyor.
Mahkemenin Avichzer'in davasını görüşmeye başlamasıyla birlikte gözler Kral 6. Muhammed'e çevrildi. Krallığının savunduğunu iddia ettiği adalet ilkelerinin yanında mı duracak yoksa bu an Fas'ın gerçek ittifaklarını daha da açığa mı çıkaracak?
Fas, hükümdarın gözetimi altında belirleyici bir seçimle karşı karşıya; bu ya yanılsamayı yıkacak ya da adaleti savunan bir ulus imajını güçlendirecek bir seçim. Fas halkı, güce değil dürüstlüğe dayanan bir karar umuduyla bekliyor.
Çeviri: YDH