YDH - İsrail’in Yedioth Ahronoth gazetesi, Lübnan sınırında Hizbullah’ın düzenlediği ve şiddeti artan operasyonlarına dair, ileriki vadede yaşanacak senaryoları özetledi. Elisha Ben Kimon ve Itamar Eichner, ABD’nin başkanlık seçimlerine kadar gerilimi düşürme hedefinde olduğunu belirtirken, direnişin silah cephanesinin büyüklüğüne işaret ediyor.
İsrail ordusu, Lübnan sınırında son günlerde hedef odaklı bir strateji izliyor. Bu strateji, siyasi mercilerin kuzeydeki yerleşimcilerin dönmesi yönündeki talimatlarıyla uyumlu olarak şekilleniyor.
Bu arada, çatışmaların devamına yönelik hazırlıklar da sürüyor. Bakanlar Kurulu, pazartesi akşamı saat 19.00'da Tel Aviv'deki Kirya üssündeki savunma karargâhında toplanacak.
Pazarı pazartesiye bağlayan gece, 11 Ekim'den bu yana ilk kez Beyt Şean ve çevresinde düşman İHA'larına karşı alarmlar devreye girdi. Ancak İHA'ların o kadar uzağa gitmediği anlaşılınca bunun yanlış alarm olduğu ortaya çıktı. Arap kaynaklarına göre, İsrail'e ‘Irak'tan bir İHA sürüsü’ gönderildi ve Irak'taki İslami direniş, Ürdün Vadisi'ndeki bir İHA saldırısının sorumluluğunu üstlendi. İsrail ordu sözcüsüne göre, Irak'tan fırlatılan ve Suriye üzerinden ülkeye giren bir İHA tespit edildi ve buna karşı önleyici tedbirler alındı. Olay, can kaybı yaşanmadan sonuçlandı.
Aylarca savunmada kaldıktan sonra İsrail ordusu, kısa süre önce Hizbullah'a karşı saldırıya geçti. Örgütün kapasitesini zayıflatmaya ve altyapısına zarar vermeye odaklandı. İsrail, pazar gecesi ateş çemberini yüz binlerce vatandaşını kapsayacak şekilde genişleten Hizbullah’ın operasyonundan bağımsız olarak, kendi inisiyatifiyle Lübnan'daki saldırı operasyonunu daha da genişletmek istiyor.
İsrail, son günlerdeki eylemlerin kuzey sınırında gerçek bir tırmanışa yol açabileceğinin farkında. Ancak Hizbullah'ı, saldırılara devam etme ya da İsrail ile bir uzlaşmaya varma konusunda karar vermesi gereken bir yol ayrımına getirmenin tek yolunun bu olduğunun da bilincinde. Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Herzi Halevi'nin pazar gecesi Tel Nof'ta söylediği gibi: “Hizbullah anlayana kadar bir darbe ve bir darbe daha alacaktır.” İsrail'de, saldırı operasyonunun genişlemesinin Hizbullah'ı topyekûn bir savaştan caydırabileceğine inanılıyor.
Hamas'ın 7 Ekim'de güneyde yaptığı gibi Celile'yi ele geçirmeyi planlayan Rıdvan gücünün büyük zarar görmesi ve İbrahim Akil’in öldürülmesi, Hizbullah'ı yakın vadede İsrail'e karşı hareket etme kabiliyetinden yoksun bırakma çabasının bir parçası. Buna ek olarak İsrail ordusu, kuzeydeki yerleşimlere yönelik doğrudan tehditleri azaltmak amacıyla kısa ve orta menzilli roketatarların yerlerini tespit edip imha etmeye odaklanıyor.
Giderek şiddetlenen çatışmalar, Lübnan topraklarından İsrail'e yoğun roket ve füze atışları ve İsrail orudusunun artan saldırılarıyla kendini gösteriyor. Bu durum, Hizbullah'ı net bir ikilemle karşı karşıya bırakıyor: Ya topyekûn bir savaşa sürüklenmek ya da siyasi bir çözüm için çaba göstermek. Ordu, Hizbullah'ın eylemlerini yeniden gözden geçirmesini sağlamak amacıyla kontrollü bir tırmanışla adım adım ilerliyor. Örgütün mümkün olduğunca çok kabiliyetini ortadan kaldırmaya çalışıyor ve böyle bir operasyonel fırsatın, eğer tekrar ortaya çıkarsa, ancak birkaç yıl sonra gelebileceğinin bilincinde.
Güvenlik yetkilileri, İsrail ordusunun tüm eylemlerinin kabine tarafından önceden onaylandığını ve siyasi tarafların kuzeyde yaşayanların güvenliğini sağlayacak bir anlaşmaya varabilecekleri bir gerçekliğe ulaşma arzusu olduğunu belirtiyor. Hizbullah bir yandan pozisyonunda ısrar ederken diğer yandan savaşa sürüklenmezse, çatışmaların günlerce hatta haftalarca sürmesi ihtimali var.
Hizbullah Genel Sekreter Yardımcısı Naim Kasım'ın pazar günü açıkça ifade ettiği gibi, Hizbullah gerekirse mücadeleyi uzun süre sürdürmeye hazır olduğunu vurguladı. İsrail'den gelen tırmanma tehditleriyle eş zamanlı olarak Hizbullah da bir yıpratma savaşı tehdidinde bulundu. Cumartesiyi pazara bağlayan geceden itibaren Hizbullah, İsrail topraklarına 150 roket, İHA ve seyir füzesi fırlattı. Bunların büyük çoğunluğu engellendi. İsrail'de topyekûn bir savaştan kaçınmak ve çatışmayı sınırlı bir operasyonla sona erdirmek isteyenler var, ancak Hizbullah saldırılarına devam ettiği sürece durumun günlerce hatta haftalarca sürebileceği aşikâr.
Bu nedenle Kuzey Komutanı Tümgeneral Ori Gordin, kuzeyde yaşayanların temsilcileriyle bir araya gelerek şunları söyledi: “Hizbullah'a kayda değer ölçüde zarar verdik ve bu zararı derinleştirerek sürdüreceğiz. Bir dönüm noktasındayız. Savunma görevinin yanı sıra Hizbullah'a yönelik ilave saldırı planları için de son derece hazırlıklıyız. Bu zorlu günlerde toplumlarınıza liderlik etme şeklinizi takdir ediyorum. Sizlerle birlikte, bağlantılı ve tam bir iş birliği içinde çalışmaya devam edeceğiz.”
Üst düzey askeri yetkililer kapalı görüşmelerde şunları belirtti: “Bölge sakinleri ve yetkililerle ilişkiler bugünlerde kritik önem taşıyor. Halkın hazırlıklı olması ve kendilerinden ne beklendiği konusunda bilgilendirilmesi gerekiyor. Bunlar çok yoğun günler olacak.” İsrail ordusunun Lübnan'daki saldırıları proaktif bir şekilde tırmandırdığı mevcut durumda olayların nereye varacağını kestirmek zor.
Bu arada Başbakanlık, Netanyahu'nun Birleşmiş Milletler Genel Kurulu için bu hafta New York'a yapacağı seyahati iptal edip etmeme ya da perşembe sabahı varıp cuma günü konuşma yapıp Şabat'ın hemen sonunda dönecek şekilde kısaltma konusunda istişarelerde bulunuyor. Netanyahu'nun ekibi, onun yerine başka bir bakanı, muhtemelen bakanlar Ron Dermer veya Israel Katz'ı gönderme ihtimalini inceliyor. İsrailli bir temsilci göndermeme ihtimali de var ve bu durumda önümüzdeki pazartesi günü İsrail adına konuşacak kişi BM Daimî Temsilcisi Danny Danon olacak.
Askeri hamlelerin arka planında ABD'nin görüşü de genel tabloyu etkiliyor. Washington, gerilimin tırmanmasına rağmen kuzeyde hâlâ diplomatik bir çözüme ulaşılabileceğini düşünüyor. Amerikalılar, İsrail'in Hizbullah'ın kabiliyetlerini zayıflatmak için attığı adımları destekliyor ve ABD'de aranan İbrahim Akil’in katledilmesinden üzüntü duymuyor. Fakat İsrail'den gerilimi gereğinden fazla tırmandırmamak adına dikkatli davranmasını istiyor.
Beyaz Saray, yaklaşan başkanlık seçimleri öncesinde Amerikalıların kaçınmayı tercih ettiği bir senaryo olan, İran'ın da dahil olabileceği kapsamlı bir bölgesel çatışmaya yol açabilecek topyekûn bir savaş olasılığına karşı uyarıda bulunuyor.
ABD Başkanı Joe Biden'a pazar gecesi Orta Doğu'daki gerilimle ilgili bir soru soruldu ve “Büyük çaplı bir savaşın çıkmasını önlemek için her şeyi yapacağız,” dedi.
Direniş Ekseni’nin bir parçası olan Hizbullah, İran'dan büyük miktarlarda mühimmat alıyor.
Hizbullah, 7 Ekim'den bu yana süren çatışmalar sırasında, çeşitli silah türlerini kullandı. Farklı roket türleri, Katyuşa roketleri ve Hizbullah'a göre pazar gecesi Fad ailesine ait roketleri kullandı. Ayrıca çeşitli İHA'lar (bazıları keşif, bazıları saldırı amaçlı) ve tanksavar füzeleri de kullandı. Ancak elindeki cephanelik çok daha büyük. Örgütün stratejik silahları farklı bölgelerde ve hatta ülkenin iç kesimlerinde bulunuyor.
Hizbullah'ın İsrail sınırı önündeki ilk savunma hattında daha basit roketlerin yanı sıra ağır hasara yol açabilecek önemli savaş başlıklarına sahip kısa menzilli füzeler de bulunuyor. Daha uzaklarda, geniş tünellerde, sık bitki örtüsü arasında, Lübnan'ın doğusundaki Nabi Şayth köyü gibi yerleşimlerin çevresinde, Bekaa Vadisi ve Baalbek bölgesinde ve hatta başkent Beyrut'ta binaların altında diğer stratejik silahlar saklanıyor.
İstihbarat araştırmacısı ve Intelli Times blogunun sahibi Ronan Solomon, “Yüksek binaların altında stratejik füzeler var,” dedi. Solomon'a göre “Beyrut'ta hassas füzelerin büyük bir kısmı futbol sahalarının ve bu amaçla dönüştürülmüş otoparklar gibi yeraltı komplekslerinin yakınında bulunuyor. İsrail ordusu, daha önce bu yöntemi tarif eden simülasyonları açıklamıştı. Baalbek'te dağlık coğrafi yapının örtüsü altında ve yamaçlardaki yeşil çalılıklardan yararlanılarak gizleniyor.”
Solomon'a göre Hizbullah'ın elinde başka şeylerin yanı sıra hava savunma bataryaları, kıyı füzeleri, erken uyarı sistemleri ve elektronik harp araçları da var. Tüm bu araçların İran'dan kaçırılmasından sorumlu olan birim ise Kudüs Gücü'ndeki 8000. Tugay. Solomon, “Bu bir askeri ikmal birimi. İran'da üretilen silahları transfer eder ve Hizbullah'a deniz kuvvetlerine yardım gibi çeşitli destek sağlar,” ifadelerini kullandı.
Solomon, İsrail'in Hizbullah'ın üretim zincirine zarar verdiğini, bu nedenle örgütün kara yoluyla sevkiyat yapmak zorunda kaldığını da sözlerine ekledi. Uzmana göre bu sevkiyatlar tespit edilebiliyor ve İsrail onlara saldırıyor. Hizbullah'ın bir diğer avantajının da yeraltı tünellerinden ateş etmeye karar verse bile bunun görünür olması olduğunu söyledi. Solomon, “Lübnan Vadisi boyunca son derece karmaşık bir bitki örtüsü var. Orada tünel açıklıklarını hangarların himayesi altında inşa ettiler ve bu gelişimi yıllar içinde fark edebilirsiniz. Tünel işlerini kolaylaştırıyor ve yollarını kısaltıyor çünkü savaş araçları Suriye'den doğrudan buraya giriyor,” dedi.
Hizbullah'ın elinde bulunan daha stratejik füzeler arasında, raporlara göre menzili yaklaşık 700 kilometreye ulaşabilen Scud C ve Scud D füzeleri de var. Örgüt ayrıca Zilzal ailesinden roketlere ve raporlara göre 200 ila 300 kilometre menzile ulaşabilen Fetih 110 füzelerine de sahip.
Füzelerin isimleri aynı füze olsa bile ülkeden ülkeye değişebiliyor. Hatta çoğu zaman sevkiyat rotasından geçen, bazen de aynı silah üzerinde yapılan küçük değişikliklerin ardından füzeler hedef ülkelerde yeni bir isim alıyor. Ayrıca bazen aynı isimde ancak farklı özelliklere sahip füzeler farklı ülkelerde bulunuyor.
Çeviri: YDH